22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 08 2/1/08 16:26 Page 1 CUMARTESİ EKİ 8 CMYK ? Rıza ? Hayatta İki Kez Si ne ma 8 Tayfun Pirselimoğlu’nun yönettiği filmde Rıza Akın, Nurcan Eren, Melissa Ahmedi ile Emin Baş rol alıyor. Rıza, İstanbulAdana arasında taşımacılık yapan bir kamyon şöförüdür. Hayatta sahip olabildiği yegane şey olan ipotekli kamyonu, İstanbul’a yaptığı son seferinde arızalanır. Kamyonu tamir ettirmesi için gereken parası olmadığı için umutsuzca para aramaya başlar. Kamyonunu kaybedeceği korkusuna kapılan Rıza para bulamak için sonunda o andan sonra peşini bırakmayacak olan korkunç bir suça bulaşır. (Desaccord Parfait) Antoine de Caunes’in yönettiği filmde Jean Rochefort, Charlotte Rampling, Isabelle Nanty ile Ian Richardson rol alıyor. César ödüllerinin İngiliz versiyonu olan Batar Ödülleri’ni düzenleyen komite, Fransız yönetmen Louis Ruinard’a Yaşam Boyu Başarı ödülünün sunulacağı töreni renklendirmek için muhteşem bir fikir icat eder. Komite üyeleri, ateş ve barutu yan yana koymak üzere olduklarından habersizce, Ruinard filmlerinin 70’lerdeki divası ve yönetmenin eski sevgilisi olan, bir on yıl boyunca şöhretin keyfini sürmüş, manşetlerden inmemiş ve gün gelince Ruinard’ı hiçbir açıklama yapmadan terk etmiş olan aktris Alice d’Abanville’i Ruinard’a ödülünü sunmak üzere davet ederler. Yetenek ve kibirden yaratılmış iki dev arasında tutkunun ateşi tekrar canlanacak mıdır? ??????????????????????????????????? Altın Kent’i aramak Büyük Hazine: Sırlar Kitabı (National Treasure: The Book of Secrets), gizem, aksiyon, mizah ve heyecan katkılı bir devam filmi… Erdem, onur ve gururu yedeğine alarak ve tarihle bugünü harmanlamayı unutmayarak… Arkeolog, bilim insanı ve maceraperestlerden oluşan ekibimiz, bu kez Latin Amerika’nın mistik, hayali ve mucizevî Altın Kent’ini namı diğer El Dorado’yu ABD’nin ALPER göbeğinde arıyorlar. Kamçılı Adam TURGUT İndiana Jones ve Da Vinci Şifresi ile iyice haşır neşir olduğumuz esrarengiz hikâyeleri sevenler, Büyük Hazine: Sırlar Kitabı’nı kaçırmasınlar. İnka efsanesi; El Dorado ile tanışıklığımız ‘Güneşin Oğlu Esteban’ adlı çizgi filme dayanır. Küçük İnka yerlisi Esteban, Altın Ülke veya Altın Kent de denilebilecek yeryüzü cennetini arar dururdu. Büyük Hazine: Sırlar Kitabı da, İspanyol istilacılardan yüzlerce yıl sonra işte bu büyük hayalin peşine düşüyor. Serüven, kölelik karşıtı, efsanevi ABD başkanı Abraham Lincoln’ün katledildiği 1865 yılına dönülmesiyle başlıyor. Güney’li suikastçı John Wilkes Booth’un 18 sayfalık kayıp günlüğü, bir yanı karanlığı doğuran büyük bir bilmeceyle bizi tanıştıracak ve bu kördüğümün yarattığı coşku, gelecekte kahramanlarımıza yol gösterecek. Yaralı kadınlar ülkesi zun metraj çekilemeyen iki karanlık yılın ardından (1999 ve 2000) Romen sineması son üç yıldır pırıltılı altın çağını yaşamaya başladı. Catalin Mitulescu 2004’te Trafik adlı kısa metrajıyla Cannes’da Altın Palmiye’yi, Cristi Puiu 2005’te Dante Lazarescu’nun Ölümü’yle Belirli Bir Bakış bölümünün ödülünü, Corneliu Porumboiu 2006’da Bükreş’in Doğusu’yla Altın Kamera’yı, Cristian Mungiu da 2007’de 4 Ay 3 Hafta 2 Gün adlı uzun metrajıyla ASLI Altın Palmiye ödülünü aldılar. Bu genç yönetmenler, Cannes ve SELÇUK benzeri uluslararası festivallerde kazandıkları başarılarla Romanya’nın tarihi imajını değiştirmeye başladılar bile. Bir yıldır AB üyesi olmasına karşın Romanya denince akla ilk gelenler Çavuşesku’nun ezici yönetimi, yetimhanelere bırakılan çocuklar, Doğu Avrupa’nın ünlü dilencileri, Kont Dracula ve jimnastikçi Nadia Comenici’ydi. Romen sineması uzun süredir iğneleyici trajikkomedilerin yaratıcısı Lucian Pintilie’nin (Çınar, Unutulmaz Yaz, Terminus paradis, Niki ve Flo) filmleriyle tanınıyordu. Pintilie’yi 1980’den beri Fransa’da yaşayan Radu Mihaileanu (Trahir, Yaşam Treni) ve Nae Caranfil (Asfalt Tango, Aslolan Yaşamdır) izledi. Ustalarının izindeki yeni kuşak baltık mizahı, latin tinselliği, slav umutsuzluğunun karışımından oluşan bir Romen dünyasını yeniden canlandırdılar. Romen yeni dalga akımı, Yeni Romen ekolü, diktatör Çavuşesku’nun infaz tarihi 25 Aralık 1989’u referans alarak “postdécembristes” (postaralıkçılar) olarak adlandırabileceğimiz yönetmenlerin ortak noktasıysa insancıl, trajik, zaman zaman komik, geçmişi sorgulayan, sosyal bir sinema yapıyor olmaları. Hepsi ustaları Pintilie’den etkilendiklerini, yaşadıklarından esinlendiklerini, canlı, doğrudan bir sinema yaptıklarını söylüyorlar. Orta Avrupa’nın ünlü mizah geleneğine dikkati çekerek bölgenin tek latin kökenli ulusu olduklarını, hicivle taşlamanın içiçe geçtiği trajik durumları betimlerken bile bol gülmece unsuru kullandıklarını belirtiyorlar. Yeni kuşak geçmişten uzanan yoksulluk, ahlaksızlık, kamu hizmetlerinin bozuk işleyişi gibi sorunlarla didişiyor. “Öylesine büyük acılar yaşadık ki şimdi onları anlatma, dışa vurma gereksinimi duyuyoruz” diyen sinemacılar bu karanlık dönemin çocukluklarına denk geldiğini bundan ötürü de bir tür geçmişe özlem olduğunu da belirtiyorlar. Sinemalarımızda 11 Ocak’ta gösterime girecek olan 4 Ay 3 Hafta 2 Gün’ün yaratıcısı Mungiu, çok yakını olan birinin yaşadığı, çok etkilendiği bir olaydan filmini gerçekleştirdiğini açıklıyor: “Bu sorun tüm kuşağımı sarsmış bir sorun. Çavuşesku’nun düşüşünden sonra gebe kadınların HAZİNE PEŞİNDE 2004 yılında sağlam gelir (347,5 milyon dolar) getiren Büyük Hazine (National Treasure), Bağımsızlık Bildirgesi’nden çil çil mücevherlere ulaşmayı becerebilen ilginç bir öyküydü. İkinci film ve tekrar hazinelerin peşine düşmek kaçınılmazdı. Büyük Hazine: Sırlar Kitabı’nın yönetmenliğini, ilk filmi de çeken Jon Turteltaub üstlendi. Senaryo, Cormac Wibberley ve Marianne Wibberley’e emanet… Filmin, ünlü Jerry Bruckheimer’in de aralarında bulunduğu 8 yapımcısı var. Büyük Hazine’nin kemik kadrosunu Nicolas Cage, Diane Kruger, Justin Bartha, Harvey Keitel ve Jon Voight oluşturuyor. Birbirinden meşhur başrol oyuncularına, adı şanı duyulmuş iki isim daha eklendi. Kurt aktör Ed Harris ve Oscar’lı son kraliçe Helen Mirren… Hazine avcısı Benjamin Franklin Gates (Nicolas Cage), artık tüm dünyanın tanıdığı bir adam haline gelmiştir. Bela her zaman onunladır ve aksilikler kahramanımızın peşini asla bırakmaz. Birlikte maceradan maceraya koştukları güzel eşi Abigail Chase (Diane Kruger) ile araları limonidir ve müze muadili evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Tam o esnada, paralı askerlerin şefi, tarihi eser kaçakçısı Mitch Wilkinson’un (Ed Haris), ABD tarihinin en ünlü katili Booth’un kayıp günlüğünden yanık bir sayfa ile ortaya çıkması, Ben’in hayatını iyice arapsaçına çevirir. Yeni görevi, idolü durumundaki babası Patrick Gates’in (Jon Voight) yardımıyla, büyük büyük dedesinin kirlenen adını temize çıkarmaktır. Kollarını sıvayan Ben’in en büyük yardımcısı ise teknoloji sevdalısı, çiçeği burnunda yazar ve her dem komik Riley Poole’dir. (Justin Bartha) Deneyim ve iyi koku alma yetisi, onları yanık sayfadan Paris’teki Özgürlük Anıtı’na kadar götürür. Sırların çeşit çeşit kapısı vardır. Birini açınca diğeri karşılarına çıkar. Paris’ten sonra soluğu Londra’da alırız. Hedef, Kraliçe Victoria’nın ikiz masalarını kurcalamaktır. Şans yine yanlarındadır. Biri Buckingham Sarayı’nda diğeri Beyaz Saray’daki Oval Ofis’te bulunan masaları, her türlü güvenlik önlemini aşarak incelemeyi başarırlar. U kürtaj yaptırmaması için ağır bir baskı altında tutulduğu ortaya çıktı. Beş yüz binden fazla kadın yasadışı kürtaj yüzünden yaşamını yitirdi. Kadınlar bu kesin tabuya o denli saplanmışlardı ki etik sorgulamalar içine bile giremediler. Bu dönemi nutuk atmadan, mesaj vermeden, insanları yargılamadan anlatmak, yalın, doğrudan, dürüst bir film yapmak istedim.” İlk filmi Batı’da (2002) Batılıların Romanya’yı salt Dracula, Comaneci ile tanıdıklarına yeniden değinen Mungiu, 4 Ay 3 Hafta 2 Gün’de komünist dönemde tabu olan kürtajın iki genç kadının yaşamlarını nasıl etkilediğini yetkinlikle aktarıyor. Filmine akvaryumdaki iki kırmızı balıkla giren sinemacı, bize akvaryumun üniversite yurdundaki bir odada yer aldığını gösterdikten sarışın Otilia (Anamaria Marinca) esmer oda arkadaşı Gabita’nın (Laura Vasiliu) kürtajına yardımcı olacağına söz verir. 1987’de Çavuşesku’nun Romanya’sında birbirlerinden güç alan genç kadınlar yasa dışı bu eylemi büyük bir gizlilikle gerçekleştirmek zorundadırlar. Bu ülkede herşey, karaborsadan Amerikan sigarası, sabun satın almak, biletsiz otobüse binmek bir savaşımdır. Yirmilerini süren Otilia tüm yaşıtları gibi salt bu varoluş biçemini biliyordur. Gabita’nın kürtajını organize ederken resepsiyoncu ve kürtajcı doktorla yaptığı pazarlıkların sonucunda kendini eşit olmayan bir savaşımın içinde buluverir. Sert aynı zamanda esnek yönetimiyle, olağanüstü zeki senaryosuyla Mungiu’nun en büyük yeteneği öykücülüğünden kaynaklanır. Ölüm ve yakalanma korkusuyla dolu Otilia ve Gabita ile izleyici arasında hemen empati kurulur. Anamaria Marinca umutsuzluğunu dışa vuramadığını belirtiyor: “Öyle bir zamandı ki duyumsamak, düşünmek, söylemek yasaktı.” Sürükleyici bir gerilim gibi bu iki kadının çaresizliklerini, aşağılanmalarını, ödün vermelerini, sömürülmelerini koltuğumuzda kıpırdayamadan izleriz. Melodramdan uzak durarak uzun plansekanslarla gerçekleştirdiği bu kadın filminde o yılların soğuk, karanlık, sert atmosferini, ışık ve dekordaki ayrıntılı çalışmayla film süresince duyumsarız. Zorlu günün gecesinde iki kız arkadaş otelin lokantasında yemek yerken adeta kırmızı balıkların yerlerini alırlar. Lokantanın vitrininin ardından onları akvaryumun içindeymiş gibi görürüz. 1968’de Lasi’de doğan, Cristian Mungiu, İngiliz ve Amerikan Edebiyatı okuduktan sonra Bükreş Sinema Okulu’nu bitirdi. Yönetmen yardımcılığı yapan, kısa metrajlar, reklam filmleri çeken sinemacı 4 Ay 3 Hafta 2 Gün’ü kısaca şöyle tanımlıyor: “Ben, komünizmi eleştiren, kürtajı savunan ya da kürtaj karşıtı bir film yapmadım. Bireysel seçimlerle, onların üstündeki baskıcı politik işleyişle ilgili bir film yaptım.” ZOR KARAR Bu noktada, ekibimizin, tarihe geçmek isteyen Wilkinson ve onun çam yarması adamlarından bir adım öne geçebilmek adına korkunç bir efor sarf ettiklerini belirtmekte yarar var. Masaların şifreli bölmelerinde İnka medeniyetinden kalma tabletler bulurlar. Ben, dünyanın en iyi dil bilimcilerinden biri olan annesi Emily Appleton’a (Helen Mirren) başvurur. Hem de, baba Patrick ve anne Emily arasında 30 küsur yıldır süren soğuk savaşa karşın… Neyse… Artık bulmacanın en zor etabı diyebileceğimiz, ‘şehir efsanesi’ olarak da bilinen ABD başkanlarının ‘Sırlar Kitabı’ çıkmıştır karşılarına… Ben, hayatının en zor kararını verir ve ülkesinin tarihe meraklı başkanını (Bruce Greenwood) kaçırır. Liderlerin birbirlerine aktardığı, sadece ve sadece başkanların okuyabildiği bu kitap, John F. Kennedy suikastından, aya yolculuğun detaylarına, ele geçirilen uzaylıların ve ufoların bulunduğu 51. Bölge’ye dek birçok merak edilen konunun detaylarını içerir. Kendisi de kitaptaki bir konuya ilgi duyan (demek ki filmin üçüncüsü çekilecek) başkan, Ben’e el yazması eserin yerini söyler. Finale gelirken hayal olduğu konusunda şüphe duydukları Altın Kent, hiç ummadıkları bir yerde karşılarına çıkar. Tuzak ve labirentlerle korunan El Dorado’ya girebilmek için Wilkinson’un elinde bulunan şifrelere ihtiyaçları vardır. İyi ve kötünün işbirliği yapmasının zamanı gelmiştir. Düşleri gerçek kılmak adına… (Deaths Of Ian Stone) Dario Piana’nın yönettiği filmde Mike Vogel, James Bartle, Christina Cole ve Andrew Buchan rol alıyor. Ian Stone (Mike Vogel), güzel bir yaşamı ve onu seven sadık bir sevgilisi olan bir gençtir. Ancak bir gün buz hokeyinde kaybettiği maçtan sonra gece geç saatte eve dönerken, şaşırtıcı bir şey keşfeder; demiryolundaki geçidin yakınında, cesede benzeyen bir şeyle vardır. Ian bu tüyler ürperten şeyi incelerken, ‘ceset’ tarafından saldırıya uğrar. Ceset onu zorla demiryoluna sürükler ve gelen trenin altında kalır. Ian, ertesi gün esrarengiz bir şekilde takım elbise içinde bir büroda uyanır. Hayattadır ve seksi ama esrarengiz bir kadın olan Medea’yla (Jaime Murray) birlikte yaşıyordur. Jenny hala hayatındadır ama artık sevgilisi değil, bir iş arkadaşıdır. Ian kısa süre sonra takip edildiğini fark eder. Peşindekiler onu tekrar öldürmeden önce bulunduğu durumu anlayana kadar her gün tekrar tekrar ölüp dirilir. Bu bilmeceyi çözmeye karar verdiği gizemli yolculukta kendine yardımcı olacak yaşlı bir adam, kurtarması gereken güzel bir kadın ve alt etmesi gereken onlarca şeytanla karşılaşır. ? Ölüm Bekçisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle