22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 04 2/1/08 16:27 Page 1 CUMARTESİ EKİ 4 CMYK 4 5 OCAK 2008 CUMARTESİ Konser Cazın yıldızları Ghetto’da Dünyaca ünlü piyanistimiz Aydın Esen’in eşi ve cazın büyük yeteneği Randy Esen, sürpriz isimlerle birlikte bu akşam Ghetto’da konser verecek. Caz, funk ve füzyonun iç içe geçeceği eşsiz bir müzik şölenine dönüşecek gecede, Aydın Esen, Selka, Volkan Öktem, Elif Çağlar, Bilal Karaman, Eren Gümrükçüoğlu, Tolga Bedir, Alp Ersönmez ve JayLal gibi İstanbul caz çevresinin birçok önemli sanatçısı sahneye çıkacak. (0216 556 98 00, biletler 22.50 ve 17.50 YTL) Yeni albüm öncesi Teoman Norveçli grup Türkiye’de Alternatif müziğin en önemli isimlerinden Teoman, bu akşam Babylon’da konser verecek. Sanatçı, 15 Ocak’ta yayınlanacak, 33 sanatçının kendi şarkılarını seslendirdiği ‘Söz Müzik Teoman’ isimli yeni albümü öncesinde sevenleri için en beğenilen şarkılarını seslendirecek. Saat 23.00’de sahneye çıkacak teoman, müzikseverlere unutulmaz saatler yaşatacak. (0216 556 98 00, biletler 44.50 YTL) Western filmlerini hatırlatan müzikleri ve başarılı canlı performanslarıyla Norveç’in rock müziğine armağanı olan Helldorado, bir kez daha Türkiye’ye geliyor. Topluluk, 11 Ocak Cuma akşamı saat 22.00’de Balans Music & Performance Hall’de hayranlarıyla buluşacak. 2001 yılında kurulan ve 2004’te ilk albümü ‘Directors Cut’ı yayınlayan grup, sevenlerine unutulmaz bir gece yaşatacak. (0216 556 98 00, biletler 25 YTL) 80’ler partisi Studio Live, yeni yılın eğlence maratonuna 80’ler partisiyle başlıyor. Bu akşam gerçekleşecek 80’ler partisinde 80’li yılların muziklerinin yanı sıra o yıllara ait görüntülerle geçmişe kısa bir yolculuk yapmak mümkün olacak. Saat 21.30’da başlayacak gecede, o yılların duygu ve olaylarını da içinde saklayan bu şarkılarla çok eğleneceksiniz. (0212 244 77 12, biletler 10 YTL) Diva’nın tutkusu diva Cecilia Bartoli son albümü ‘Maria’yı 19.yy’ın en ünlü ‘diva’sı olan Maria Malibran’a ithaf ediyor. Bartoli on yıllar süren araştırmaları sonucunda Malibran’ı anlayabildiğinde, ‘diva’nın ne anlama geldiğini kavradığını söylemekte. Tunca ile yolcluk 80’li yıllardan itibaren yorumu ve besteleri ile alanında kendine özel bir yer edinen, Türk Sanat Müziği’nin sevilen seslerinden Zekai Tunca, 9 Ocak Çarşamba akşamı İş Sanat Kültür Merkezi’nde sevenleriyle buluşacak. Tunca’nın geçmişten günümüze uzanan geniş bir repertuvar sunacağı konser saat 20.00’de başlayacak. 1979 yılından bu yana 15 albüm yapan ve besteleri zamanın en gözde sanatçılarınca seslendirilen sanatçı, Cezayir, Suriye, Rusya, Avustralya, Amerika, Almanya, Hollanda, İtalya, Belçika ve İsviçre gibi pek çok ülkede konserler verdi. Tunca, Kültür Bakanlığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’ndaki solistlik görevini hala sürdürüyor. (0212 316 10 83, biletler 35, 30, 25 ve 20 YTL) İ talyan mezzosoprano Cecilia Bartoli, geçmişin ihmal edilmiş opera şarkılarını ortaya çıkaran projeleriyle müzik kayıtları yapmaya devam ediyor. Bundan önce Gluck, Salieri, Vivaldi’nin az bilinen eserlerini tematik olarak kaydeden Bartoli, bu kez “Maria” adlı albümünü 19.yy erken Romantik dönemin en ünlü BÜLENT şarkıcısı Maria ’a adamış. ERGÜDEN Malibran Albüm, Malibran’nın repertuarından seçilen ve dokuzunun ilk kaydı olan 17 şarkıdan oluşmakta. Şarkıcıya Adam Fischer yönetiminde Orchestra la Saintilla eşlik etmekte. yaşamı birçok kere sinemaya da konu oldu. Ressam, besteci ve çalgıcı da olan 19.yy’ın bu çok önemli divası Bartoli gibi “koloratur” olarak adlandırılan sopranolardan kabul edilmekte. Koloratür etimolojik olarak renkten, renk almaktan geliyor. Her iki şarkıcı da üç oktava ulaşan geniş ses aralıklarını kullanarak seslerini renkten renge geçiriyorlar. Yüzeyde teknik gösteriş ve hünerin ortaya çıkmasına karşın, derinde bütün bunlar müzikle ilgili. Koloratürlerin sadece ses değil aynı zamanda müzik virtüözü olmaları da çok önemli. 19.yy’ın İtalya’sında “belcanto” (güzel şarkı) olarak adlandırılan stilde, şarkıcılar çalgıyla yarışırlardı. Her türlü ses ustalığı, şarkının ve şarkıcının tüm müzik üzerindeki mutlak üstünlüğü. İşte “diva” böylesine bir dönemin ürünü. Bartoli, Malibran’ın gerçek anlamıyla keşfettiğinde, “diva”nın ne olduğunu tam olarak anladığını söylüyor. Rossini, Chopin, Liszt gibi besteciler Malibran’a hayrandı ve onun için eserler yazdılar. Şarkıcının sesini çalgı gibi kullandığı anlayış, bestecinin ve çalgıcının şarkıcıyı ilham olarak görmesiyle bütünleşmiş. TV, radyo ve internetin olmadığı, iletişim aracı olarak sadece gazetenin bulunduğu bir dönemde, günümüz Hollywood yıldızlarıyla kıyaslanacak kadar ünlü olmak. Bartoli de günümüzde çok ünlü. Kayıtları 6 milyonun üzerinde bir satışa ulaşmış. Ancak o ticari başarıyla hiç ilgilenmemekte. Cecilia için projelerinin dünyaya yayılması, ihmal edilmiş bestecilerin, unutulmuş repertuarların tartışmaya açılması çok daha önemli. Cecilia ve Maria’nın ortak tutkuları müzik ve yaşam. Mo’ Horizons İstanbul’da Dünyaca ünlü jazz ve bossanova grubu Mo’ Horizons, bu akşam The Hall’de sahneye çıkacak. Ralf Droesemeyer ve Mark Foh Weltzer isimli iki Alman DJ ve prodüktörden oluşan Mo’ Horizons, ilk büyük çıkışlarını ‘Yes Baby Yes’ ve ‘Foto Viva’ şarkılarıyla yaptı. Eklektik tarzları sayesinde çok geçmeden müzik piyasasının en dikkat çekici isimlerinden biri haline gelen ikilinin kulağa hoş gelen şarkıları, Ikea, Viva, Renault ve Kia Motors gibi firmaların reklamlarında kullanıldı. Son albümleri ‘Sunshine Today’i geçtiğimiz Haziran ayında çıkaran topluluktan önce Murat Kanar sahneye çıkacak. (0216 556 98 00, biletler 25 ve 20 YTL) AYNAYA BAKAR GİBİ... Albümde Pacini, Bellini gibi “belcanto” ustalarının şarkıları yer almakta. Malibran’ın iki şarkısı ise onun bestecilik yönünü yansıtması bakımından önemli olmuş. Babası olan Manuel Garcia’nın “Yo Que Soy Contrabandista” adlı şarkısında ise Bartoli, gitar, kastanet ve Flamenko alkışları eşliğinde İspanyol müziği söylemesi çok hoş. Albümün en ilginç parçası ise Mendelssohn’un Malibran ve keman çalan kocası için bestelediği “Infelice.” Bartoli’ye bu şarkıda kemanıyla, kendisine platonik olarak aşık da olan dünyaca ünlü kemancı Maxim Vengerov eşlik etmekte. Son parça ise “belcanto”nun en ünlü şarkılarından olan Bellini’nin Norma operasından “Casta Diva.” Bartoli, Decca etiketiyle çıkan son albümü “Maria”da uzun bir aradan sonra tekrar “belcanto”ya dönüş yapmakta. Her ne kadar Barok ve Klasik dönemlerdeki performanslarında üst düzey yorumlar yakalasa da, onun kendini en iyi hissettiği alan burası. Müzik eğitimciliğimden ve biraz da kişiliğimden olsa gerek, gittiğim sayısız konserlerin sonrasında birçok eleştirilecek şey bulmuşumdur. Ancak Bartoli’nin Aya Irini’de gerçekleştirdiği son konserinden sonra eleştirilecek hiçbir şey bulamamıştım. Bartoli’nin, Malibran’ı araştırırken kendisini bir aynaya bakar gibi hissettiği “Maria” albümü için de sadece övgüler düzülebilir diye düşünüyorum. İşte ‘belcanto’ söylemek, ‘diva’ olmak böyle bir durum olsa gerek. ÇALGIYLA YARIŞMAK Bartoli ve Malibran’nın birçok ortak noktası bulunmakta. Her ikisi de mezzo ve benzer repertuarları söylemişler. Malibran’nın müzik kayıt teknolojisinin başlamasından oldukça önce yaşamasından dolayı onları kıyaslamanın olanağı yok. Ancak, Cecilia’nın tam bir Maria tutkunu olduğu belli. Yıllarca onla ilgili materyalleri toplamış. Albümün 200 sayfalık kitabında (sanırım kitapçık denilemez) Maria ile ilgili görselleri, bilgileri sunmuş. Müziği dinlemeden önce bu görselleri ve yazıları incelemek oldukça yararlı olabilir. Bartoli daha önceki müzik çalışmalarından da bildiğimiz gibi müzikolojik, tarihsel araştırmaları oldukça önemsiyor. Otantik çalgılar eşliğinde söylemeyi tercih etmesi bu anlayışının ürünü. Malibran 17 yaşında sahneye çıkmış, 18 yaşında dünyaca ünlü olmuş ve 28 yaşında ölmüş. Son derece ilginç Soğuk gecelere caz sıcaklığı Q Jazz by Les Ottomans’ta kışın soğuk geceleri ısınmaya başlıyor. Egzotik ritimlerin, dansın ve enerjinin, vücut bulduğu sanatçı Joe Voeth, Ocak ayı boyunca, pazar hariç her akşam Q Jazz’da hayranlarıyla buluşacak. Karayipler’de doğan, cazın yanı sıra neosoul, reggae ve triphop şarkılara da farklı bir yorum katmayı başaran sanatçı, saat 23.00’de sahneye çıkacak. (0212 359 15 82) İki konser bir arada Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde 9 Ocak Çarşamba akşamı birbirinden önemli müzisyenler sahneye çıkacak. Ülkemizdeki progresifsenfonik rock müziğinin başarılı temsilcilerinden İhtiyaç Molası’nın saat 22.00’deki konserinin ardından, Özge Fışkın sevenleriyle buluşacak. Saat 00.30’da Hayal Kahvesi’nin sahnesine çıkacak Fışkın, en beğenilen şarkılarını hayranları için seslendirecek. (0212 244 25 58) Günümüzün müziğini çalıyoruz New York underground müzik dünyasının önde gelen Lower East Side (Aşağı Doğu Yakası) denilen bölgesinin kulüplerinden Nublu’nun ve Nublu Records’ın yaratıcısı çok kültürlü ortamını yansıtıyor. Başka bir kentte yaşıyor müzisyen/prodüktör İlhan Erşahin, son aylarda ülkemizde olsaydınız böyle bir albüm ortaya çıkar mıydı? iki yeni albüm yayımladı. Birincisi, ünlü caz müzisyeni “Hayır, çıkmazdı. New York’taki kulübümüz Nublu da Lawrence D. “Butch” Morris tamamen New York’a özgü zaten. Nublu Orchestra’nın yönetiminde kaydedilen “Nublu kaynağı da kentin o bölgesi. Sanki Miles Davis, James ZÜLAL Orchestra”. Bu albümün özelliği, Brown, Prince’in devamı gibi yani onların etkisi var. Ayrıca Ornet Coleman, avantgarde caz, dans, elektro etkisi de var.” KALKANDELEN bir yandan doğaçlama tekniğine dayanırken aynı zamanda Farklı müzik formlarının kendilerine has özelliklerini kzulal?yahoo.com orkestranın “Butch” Morris’in koruyarak ama diğer yandan da büyük bir özgürlük içinde gerçek zamanda müzikal düzenleme yapmak için kullandığı kalarak kolektif bir sound yaratıyorsunuz. Bunun sırrı ne? hareketlerle yönetilmesi. İkinci albüm ise, üçlü bir serinin ilk “Bunu ‘Butch’ Morris şefliğinde yapıyoruz. O Butch’un çalışması olarak yayımlanan “Wax Poetic İstanbul”. yarattığı bir konsept ama bu albümde Nublu konseptine Erşahin’le bir konser öncesinde Babylon’da uyarladı onu.” buluştuk ve albümler üzerine söyleştik. Bugün farklı görüşte olanların birbirine ‘Wax Poetic İstanbul’, dinlerken İstanbul’a tahammül edemediği bir ortamda yaşıyoruz. Nublu ve Nublu Ayrıca kalıplaşmış müzik formlarının özgü renkleri sezdiriyor. Bir kentin müziğinizi etkileme süreci nasıl gelişiyor? Örneğin insanlara dayatıldığı aşırı ticarileşmiş bir Records’ın İstanbul için bu nasıl oldu? müzik ortamı var. Oysa siz bu albümde, biz yaratıcısı İlhan “İstanbul’da beni günlük hayat etkiliyor. kendi özelliklerimizle varız ama bir bütün Sabah bir yerde kahvaltı ediyorsunuz, o olarak da var olabiliriz diyorsunuz. Bunun Erşahin, çağın semtteki insanları görüyorsunuz, belki orada arkasında bir duruş var gibi… gençlerinin her birisiyle tanışıyorsunuz. Yani daha çok “Evet, öyle tabii. Nublu sanki özel üyelik sokaklardaki hayat etkiliyor. Ben her zaman gerektiren bir kulüp gibi ama aynı zamanda şeye açık, şehirlerin içine girmeye, onları yaşamaya ve farklı müziklere çok açık.” karma bir müzik herkese çalışıyorum.” Nublu Orchestra’nın albüm kapağında Albümde oldukça dinamik, hareketli ve İlhan Koman’ın eserlerinin fotoğrafları yer zevki olduğunu biraz da kargaşa içinde bir İstanbul var ama alıyor. Bu da albümün konseptiyle çok söylüyor. daha çok kentin keyifli yanları öne çıkmış, uyumlu olmuş. pek hüzün yok. “O kolektif sound ile çok uydu gerçekten. “Evet, belki İstanbul’da yaşamadığım Çağın gençleri de bu şekilde müzik dinliyor. içindir. Ayrıca diğer şehirler daha problemli benim için. Bu Sabah başka bir tür dinliyorsunuz akşam başka. Her şeye serideki üç albüm de bu açıdan birbirinden değişik.” açık, karma bir şey. Yaşlı bir basçı arkadaşım, Nublu Bu albümü yaparken tanınmış Türk müzisyenlerle gerçekten 2007’ye ulaştı diyor. Çünkü günümüzün müziğini çalışmışsınız. çalıyoruz. Çünkü aslında rock, soul, caz, funk, bunların hepsi “Bizim İstanbul Sessions adında bundan ayrı bir grubumuz eski. Bizim müziğimizde bu türlerin hepsi var ama yine de var. Önce Alp Ersönmez, Turgut Alp Bekoğlu, İzzet Kızıl ve yeni, bugüne ait bir şey olarak var. Ben zaten yaptığımız ben dördümüz stüdyoya girdik aslında. Ondan sonra Siya hangi türe giriyor diye düşünmüyorum, önemli olan müzik, Siyabend grubundan Murat Toktaş’ı çağırdım. Nil hangi tür olduğu ya da olmadığı değil.” Karaibrahimgil’i tanıyorum, onu çağırdım. Hep çevremdeki ‘Wax Poetic İstanbul’ albümünden sonra Copenhagen ve arkadaşlarımla çalıştık daha doğrusu. Ablamın kızı Dilara ve Brazil CD’leri çıkacak. Bu seride başka albüm olacak mı? Athena’dan Gökhan Özoğuz şarkı söyledi. Bu albümde daha “Hayır, bunları bir proje olarak gerçekleştirdim. Sadece bu çok bir duygu yakalamak peşindeydim. Onu yakaladık üçü olacak. Bu projede duygusal bir şey vardı; kendimi sanki sanki.” üç ayrı tablo yapmış gibi hissediyorum. Şimdi artık yeni Wax Nublu Orchestra ise New York’u, daha doğrusu o kentin Poetic albümüne başladık.” sirin.guven@gmail.com RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle