19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 02 26/9/07 16:08 Page 1 CUMARTESİ EKİ 2 CMYK 2 29 EYLÜL 2007 CUMARTESİ Yelkenler rüzgârla yarıştı AYŞE YILDIRIM Ege’nin mavi sularında Bodrum’da, onlarca yelkenli denizin üstünde rüzgârla dans ediyor. Uzun beyaz yelkenleri uzaktan bakınca kuğuların büyülü süzülüşünü anımsatıyor. Oysa teknelerin arasında büyük bir rekabet, üzerlerinde ise büyük bir koşturmaca yaşanıyor. MÖ 2400’lerde Mısırlılar tarafından icat edilen ve o dönemde yelkenleri papirüsten yapılan yelkenli teknelerin yarıştığı ‘Famous Cup’ için Bodrum’dayız. Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü tarafından Maserati Marina Yacht Club sponsorluğunda düzenlenen ikinci yelken yarışı geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirildi. Hem hobi hem de spor olan yelkeni daha geniş kitlelere tanıtmak ve yelken turizmini geliştirmek amacıyla Türkiye’nin ‘ün’lü yüzleri de yarışlara katıldı. Merhaba “Yaşamı sorgulamak” deriz ama sorgulayan insanları sevmeyiz. Rönesans’ın hümanist düşünürlerinden Erasmus’un dediği gibi “bilge insan, mutsuz insandır” bir bakıma… İşte, okulda ya da evde... Çoğu zaman ‘neden’ sorusunun yanıtı yoktur. Birileri doğru ya da yanlış, bildiğini dayatır bize. Sorgulamak güçtür. Merak, cesaret, sabır ve güven gerektirir. Kime sorduğunuz, ne araştırdığınız, neyi öğrenmek istediğiniz de önemlidir. Ne iş yaptığınız, hangi okulu bitirdiğiniz önemli değildir. Yaşamın her alanında her noktasında sorgulamanın başarıyı kaçınılmaz kıldığı isimlerle karşılaşırız. Onlar belki yer çekimini, telefonu ya da ampulü bulanlar gibi tüm dünyanın tanıdığı isimler olmamışlardır. Ama kendi yaşamlarının kahramanı olmuşlardır. Tıpkı Cemal Atila gibi... Doğu’nun güç koşulları, fakirlik, üstüne bir de 12 Eylül’ün darbesini yiyen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmek durdurmamış onu. Sürekli kendini geliştirme isteği sonucu okumuş, sormuş, öğrenmiş. Atila, güçlükleri birer birer aşmasını bilmiş. Yeri gelmiş bulaşıkçılık da yapmış, rehberlik de. Bugünse aralarında Nietzsche’nin de bulunduğu pek çok kitabın Türkçe çevirisini yapmış bir çevirmen, Yunan kültürünü yakından tanıyan ve dansını öğreten bir eğitmen, Türkiye’nin ilk dans dergisini çıkaran bir genel yayın yönetmeni o. Cemal Atila’nın öyküsünü Şirin Güven yazdı. İyi hafta sonları... Uzar yine saçların! Gece soğuktu. Gülümseyen sesine benziyordu soğuk düşüşleri yağmurun. Çaresizliğimle beraber uzuyordu saçların; kaçarken imbata takılan. Defne de mi saklanırdı yüzün; yaprağı yoksa sen miydin ? Her siren sesinde bendim kaçan senin korkusuzluğundan. Kork istiyordum. Körleşecek yokluğunu bana yaşatmaktan kork. Bir gece son kokusunu yayıp ölecek çiçek duygusu yaşatmaktan kork. Son çiçek olmak duygusundan kork. Kapkara gecede kapkara gözlerin vardı; yeşersin istiyordum, gözünün karalığını unut istiyordum. Yakaladığım ellerini yine kıl payı düşürüyordum ellerimden. Gece mi seni saklıyordu; sen mi gecenin büyük kara sazıydın! İnilmez derinliklerin kuyusu vardı bizim bahçemizde. Biri al biri pembe olan güle en yakın gecedeydi; kaç yüzüncü geceydi yüzün olmadan geçen. O nehir gibi akan saçlarından yakalandın. Yıldızlara uzandı kızımızın kirpikleri orkidenin boynuydu daha doğmamış gülüşü. Taş yaprakları dikildi, güz toprakları döküldü üzerime. Eşkalin kapıma çizilmiş bir çiçekti; ömür koklamasam da geçecek miydi? Koridorlar uzar, ayaklarım korkardı kendi sesinden. Sarı kirli saksıların kokuları bile mahkum çiçekleri vardı. Sen karanlığından değil kokusuzluğundan korkardın tüm çiçeklerin. Derin çizgileriyle kapanan gözlerin kaçıncı titreyişle uyanır, saklansa da boğulamayan bu sesler gittikçe yaklaşırdı. Çürüyen etin rengi, kırılan insanın kemiğiydi. Perde perde inen günler doğmamış çocukların devrimiydi. Doğardı o çocuklar. Takatin sen görsen de, göremesen de o çocuklarla büyürdü. Gülsün derdin, genç ölmek gülümsemeyen bir gül yaratmak demektir. Gülsün onlar. Sen gülmeden bir yüzyıl geçti. Böyle de güzel. Uzar yine saçların! Kıyamazdım o zamanlar. Bırak telleri gönlümün bahçesine dolansın dursun derdim. Bakamazdım. Şapkanın içine toplardın hani; koşarken dağılır durmazdı. Dağ havasıyla dalgalanan uysallığı vardı. Kaçkar’da güneşten daha güzeldi saçların. Şimdi kokusunu Yedigöller’de bulamam. Sen kaybolurken karanlık her sokakta ben karanlıkta göremeden yazardım. Mutlu ve ümitli günlerimizi anardım. Umudumu yitirirken ben bu acı zindanları yazmalısın ; ezilemeyen bir kayasın sen derdin. Halbuki eylülü ne severdin. Küçük salonumuz yağmurun eşsiz yaşlarıyla ısınır, senin ellerin tarçın kokardı. Yeşil kadife koltuklarımız, sarı perdelerimiz vardı. Dudak payı bırakılmış bardaklarda bir de aşk payı bırakırdın. Ne de çok üşürdün sen. Kurşunkalemlerini seviyorum; hafifler ama yazdıkların ağır derdin. Kitap kulelerinden tabure yapar oturur: ne olsun adı derdin kızımızın. Yağmur yavaş yavaş devam ederdi. Benim hiç kızım olmadı. Bir oğlum var. Ne zaman Kaçkar’a yağmur yağsa güneş yükselir saçlarının arasından. GÜLÇİN AKDAL ÖZDEMİR Fotoğraf: ENİS UMULER YARIŞ HEYECANI Mehmet Aslantuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Zeynep Beşerler, Yeliz, Berna Laçin, Semih Saygıner, Fulya Keskin, Sinan Tuzcu, Yeliz Öney, Yonca Evcimik, Zeyno Gönenç, Fatih Erkoç, Gani Müjde, Ece Uslu, Arzu Yanardağ’ın da aralarında bulunduğu pek çok isim profesyonel yelken ekipleriyle birlikte yarıştı. Yarışın ilk günü 28 tekne 21 millik BodrumKıstak Adası Bodrum rotasını tamamladı. İkinci gününde 18 millik ve 16 millik iki sosis rota tamamlandı. Bu kez yarışta biz de vardık. Single Star teknesindeki ekiple birlikte yarış heyecanını yaşadık. 11 kişilik ekip arasında iş bölümünü yapmış, herkes görev yerini almıştı. Kullanılan denizci terimlerini bilmesek de öğrenmeye çalıştık. Bazen birkaç kez tekrarlanan yanıtlardan en azından sancağın teknenin sağ tarafı, iskelenin de sol tarafı olduğunu belledik (Cehalet zor tabii). Hatta biraz daha ileri gidip ‘orsa’nın teknenin ön tarafına 30 derecelik bir açıyla gelen rüzgârla gidilen seyir, ‘pupa’nın teknenin arka tarafına gelen rüzgârla gidilen bir seyir olduğunu ki buna ‘ayıbacağı’ da deniliyor, ‘apaz’ın da teknenin yan taraflarına gelen rüzgârla gidilen seyir olduğunu kavrayabildik. YENİ BİR YELKENCİ ‘İşi ilerletmiş bir yelkenci olarak!’ teknede ‘destek’ ekibine de yardımcı olduk tabii. ‘Tıramola’larda yani dönüş manevralarında dengeyi ve hızı korumak için denize düşme riskine rağmen bir o tarafa bir bu tarafa koşuşturma telaşında yarışın nasıl geçtiğini de anlayamadık. Büyük ve tatlı bir yorgunlukla karaya ayak bastığımızda henüz kaçıncı olduğumuzu bilmiyorduk. Bu yarışta hesaplar da biraz karışık. Sadece yarışı birinci tamamlamak yetmiyor, yarıştığınız teknenin teknik özellikleri de (reyting) sonucu etkiliyor. Ekipte yer alan; Balon: Murat, Çağrı, Mehmet, Ana yelken: Erbil, Çağlar, Cenova (ön yelken): Altan, Hakan, Dümen (skipper): Arto, Taktik (navigatör): Murat, Destek: Lara, Elvan, Emre’yle birlikte aynı akşam ödül töreni için sahneye çıktık. IRC 1’de üçüncülük ödülünü aldık. Marina Yacht Clup Kupası ise Meltem teknesiyle Timoçin Önür ve ekibinin oldu. Metin Uca’nın sunumu ve performansıyla renklendirdiği ödül töreni Fatih Erkoç’un şarkılarıyla son buldu. Biz de temelinde ekip çalışması ve paylaşımın olduğu yelken sporunun inceliklerini öğrenen ‘yeni bir yelkenci’ olarak gelecek yarışlara doğru yelken açtık... *Gözaltında kaybolan aşkların anısına. Filmekimi başlıyor Sinemaseverlerin merakla beklediği İKSV’nin Nokia Nseries sponsorluğunda bu yıl altıncısı düzenlenecek olan Filmekimi bu yıl da pek çok önemli yapıta yer verecek. 1925 Ekim tarihleri arasında Beyoğlu Emek Sineması’nda gerçekleşecek festivalde 2007 yılının uluslararası festivallerde ödül alan, aralarında dünyanın dört bir yanından usta yönetmenlerin son yapıtlarının da olduğu 21 film yer alıyor. Persepolis, Hairspray, Bana Söz Ver, Irına Palm, Sessiz Tanık, Across the Universe ve Paranoid Park gibi filmlerin galalarının gerçekleşeceği Filmekimi’nin biletleri 6 Ekim tarihinde satışa sunuluyor. Geçen yıl başlayan indirimli fiyat uygulaması bu yıl da devam ediyor. Filmekimi boyunca hafta içi gündüz seansları 3,5 YTL olacak. Ayrıca geçen yıl ilk kez düzenlenen “Cebimde bir kısa film var” sloganıyla herkesin kendi kısa filmini çekmesine olanak sağlamak üzere düzenlenen Nokia Nseries Kısa Film Yarışması bu yıl da yine Filmekimi’yle beraber başlayacak. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: İpek Aksoy Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu Tel: 212251 98 7475 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ hafta?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle