22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 07 1/8/07 15:20 Page 1 CUMARTESİ EKİ 7 CMYK 4 AĞUSTOS 2007 CUMARTESİ 7 Türkülere senfonik Haldun Dormen, Devlet Opera ve Balesi sanatçıları ile türkü yorumcularını bir araya getiriyor ŞİRİN GÜVEN Haldun Dormen, bu günlerde Folklorika isimli bir gösteri hazırlıyor. Devlet Operası’nın sanatçılarını ve türkü yorumcularını bir araya getiren şovda, türkülerimiz çok sesli olarak, müzikal tadında sergilenecek. Avea Açıkhava Konserleri kapsamında, 16 Ağustos Perşembe akşamı saat 21.00’de Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda gösterilecek Folklorika’da, Devlet Opera ve Balesi’nin sanatçıları Ruhsar Öcal, Zafer Erdaş, Hüseyin Likos, Özlem Soydan ile yorumcu Kubat ve Gülay rol alıyor. Kubat ve Türkiye’nin müzikal yıldızı Ruhsar Öcal’ın birlikte seçtiği türkülerden oluşturulan repertuvar, müzik direktörü Cihan Sezer tarafından düzenlendi ve seyirciyle buluşmaya hazır hale geldi. Babuba, Bugün, Benim Sadık Yarim Kara Topraktır, Yaldızam gibi türkülerin seslendirileceği gösteride, İstanbul türkülerinden oluşan bir potpuri de sunulacak. Ayrıca şov boyunca çeşitli dans gösterileri de yapılacak. Duayen sanatçı Haldun Dormen ile Folklorika hakkında söyleşmek için buluştuk. Ancak televizyon ve tiyatro hakkında konuşmaktan da kendimizi alamadık. Tiyatroya yıllarını vermiş Dormen, Türkiye’nin bilgi ve eğitim standartını yükseltmek için büyük bir fırsat olan televizyonun, her şeyi mahvettiğinden dem vurdu. Özellikle de sayıları giderek artan magazin programlarını eleştirdi. “Türkiye’nin hiç bir problemi kalmadı sanki de, elalemin selülütleriyle uğraşıyoruz” diyen Dormen, eğitimin kötüye gittiğinden ve bunun için çok endişeli olduğundan da uzun uzun bahsetti. (Fotoğraf: ARİF TANJU KORKMAZ) yorum Sapanca’da su kayağı keyfi FÜSUN SAKA Sapanca Gölü kıyısında bir hafta sonu geçirmek isteyenler bilirler. Genelde piknik yapmak için kurulmuş bazı mekanlar vardır. Gölde yapılabilecek su sporlarından ise bir çok kişinin haberi ve beklentisi de yoktur zaten. Ancak, günün her saati ayrı bir güzelliği olan bu gölden su sporları anlamında faydalanmak da mümkün ve bunun için Kocaeli Sapanca Su Kayağı Spor Kulübü büyük bir özveri ile çalışmalarını sürdürüyor. Yaklaşık 15 yıldır su kayağı yapılan Sapanca Gölü’nde, bu sporu profesyonel hale getiren ise, Sapanca Su Kayağı Spor Kulübü oldu. Başkan, M. Sait Yavuz’un çabaları ile 2003 yılında kurulan Kulüp, her yıl bu sporu destekleyecek yarışmalar ve etkinlikler düzenliyor. Kulüp, özellikle Vali Yazıcıoğlu Su Kayağı Yarışları ile adını duyurdu. Kulübün bu etkinliklerinden biri de geçtiğimiz günlerde, Garanti Bankası Shop& Miles sponsorluğunda düzenlenen “Club Water Ski Day” oldu. Hillside üyelerinin de katıldığı etkinlik çok renkli görüntülere sahne oldu. Ağustos ayının 11 ve12’sinde ise Su Kayağı Türkiye şampiyonası gerçekleştirilecek… Etkinliği, Garanti Bankası ile birlikte düzenleyen Kulüp, su kayağına gösterilen ilgiden oldukça memnun. Tüm hedeflerinin su kayağını yaygınlaştırmak, her yaş ve ekonomik durumdan insanı bu sporla tanıştırmak olduğunu belirten Kulüp Başkanı M. Sait Yavuz, “Burası aşağı yukarı on yıldır var. Çalışmalar, eski SEKA kampının olduğu yerde başlamış. Bu amaçla buraya da küçük bir iskele yapmışlardı ama ortam çok sağlıklı değildi. Ellerinden tuttuk, burayı daha sağlıklı hale getirdik ve alt yapıyı kuvvetlendirdik. Özellikle alt yapıya yeni sporcular ekledik. Şu anda 2530 sporcumuz var. Küçüklerin sayısı ise 10’a yakın” diyor. YENİ BİR DÜNYA Folklorika projesi nasıl oluştu? “Bana ilk kez böyle bir olayı operada teklif ettiler. Ben de reddettim çünkü türkülerle çok ilgim yok. Yani çok severim türküleri ama pek bir bilgim yok. Fakat çok ısrar ettiler ve ben de peki dedim. Gerçekten çok mutlu oldum çünkü bana yeni Televizyon bir dünya açtı, türkü dünyasını... Yine böyle bir ne durumda? Diziler, proje teklif edilince ve içinde de çok beğendiğim filmler... “Maalesef kötü oldu. Yani ben Kubat ve Gülay olunca da hemen kabul ettim. televizyondan çok ümitliydim... Televizyon Ancak Folklorika, daha önce yaptığım aslında Türkiye’nin bilgi ve eğitim standartını Folklorama’dan çok farklı.” yükseltmek için de büyük bir fırsattı ama öyle Nasıl tanımlayabiliriz Folklorika’yı? olmadı. Oyunculara da destek olacak diye “Halk türkülerinin, Türk folk düşünüyorduk ama mahvetti her şeyi. Hakikaten kültürünün ve folklorunun uluslararası mahvetti. Eskiden en azından pazar sabahları bir konser olurdu. İnsanlar anlamıyordu belki ama televizyon açık olduğu bir çerçeve içinde takdimi diye için dinliyordu. Küçük çocuğun kulağına Beethoven ya da tanımlayabiliriz. Mesela bu gösteri, Adnan Saygun giriyordu en azından. Bir taraftan eğitiliyordu Londra’ya da gitse, Tokyo’ya da böylece. Evin kadını da belki içinden ‘Bu bitse de, başka bir şey büyük bir zevkle izlenir çünkü bizim başlasa’ diyordu ama izliyordu o da. Sonuçta herkesin evinde inanılmaz güzel olan halk televizyon açıktı ve insanlar eğitiliyordu. Charles Dickens dizileri vardı mesela. Şimdi ise dedikodu programları bir başladı ve ortalığı mahvetti. türkülerimizi, müzikal bir çerçeve Her gün var bu programlar ve 100 kişinin etrafında dolaşıyor konu. İşte o içinde sunmaya çalışıyoruz. Tabii ki yüz kişi ne yapmış? Neresini açmış? Resmen herkesin poposunu çok müzikal yapmıyoruz ama... yakından tanıyoruz. Türkiye’nin hiç bir problemi kalmadı sanki de, elalemin Müzikalimsi, operamsı, selülütleriyle uğraşıyoruz. Hakikaten folklorumsu bir şey bu. Hepsinin gülünç, Türkiye’nin başka problemi mi kalmadı? Sonra soruyorlar karışımı ile ortaya yeni bir şey insanlara ‘Türkiye’nin çıkıyor. Sahnede hareketler, cumhurbaşkanı kim’ diye, onu bile mimler ve danslar da var.” BURASI BİÇİLMİŞ KAFTAN Su kayağı yarışmalarında bir çok birincilikleri olan Sapanca Su Kayağı Spor Kulübü Başkanı M. Sait Yavuz, kendi kulüplerinin, eğitim anlamında ve görsel olarak dünya ile kıyaslandığında, gördüğü en güzel su kayağı merkezlerinden biri, hatta onlardan çok daha üstün özelliklere sahip olduğunu belirtiyor. Gölün görüntü ve çevrenin temizliği bakımından çok şanslı olduklarını söyleyen M. Sait Yavuz bu sporu amatörce yapan herkesi, kendilerini geliştirmeleri adına kulübe davet ettiğini vurguluyor. Yavuz, “Su kayağı yapmaya karar verenler için burası biçilmiş kaftan, burada biraz daha ileri derecede eğitim veriyoruz. Sıfırdan başlayan biri de burada kayabilir, ayrıca iyi derecede kayanlara da, daha üst düzeyde kayanlara da hizmet veriyoruz” diyor. Gerçekten de başlangıçta su kayakçılarının tek seçeneği olan SEKA kampının iskelesi yerine artık önemli ve ciddi bir seçenek olan Sapanca Su Kayağı Kulübü sayesinde, artık İstanbul’dan bir çok sporcu Sapanca Gölü’ne gelmeye başladı. Nisan ayından itibaren sporculara hizmet veren Kulüp, yaz boyunca da çocuklar için kurslar düzenliyor. Su kayağına gönül veren iş adamlarının önemli bir tercihi olan Sapanca Su Kayağı Spor Kulübü, hafta içi akşamları ve hafta sonları önemli isimleri ağırlıyor. Öyle ki, İstanbul’da işinden çıkıp, su kayağı yapmaya Sapanca’ya giden iş adamları var. Çünkü antrenmanlarının sürmesi gerekiyor. Başkan Yavuz, “Günün stresinden sıyrılmak isteyen bütün iş adamlarına bu sporu tavsiye ediyoruz. Kesinlikle iş çıkısından sonra burayı stres atmak için iyi bir yer olarak görüyorum. İsteyen bir kişi geldiği gün bile kayabilir çünkü gerçekten hiç zor değil” diyor. Bugünkü tiyatroyu nasıl buluyorsunuz? Tiyatro nerelere geldi? “Belki bana kızıyorla ama ben herkesten daha farklı düşünüyorum bu konuda. Tiyatronun çok geliştiğine, olgunlaştığına ve dünya standartlarına uygun bir hale geldiğine inanıyorum. Ama iki tane sorun bilmeyen insanlar var. Bence eğitim var. Bu iki sorunun ikisi de sadece Türkiye’ye özgü gibi geliyor, ama çok korkunç bir tarafa gidiyor ve ben değil. 60’lı yıllarda bir sürü yeni yazar çıktı. Türkiye’de de, İngiltere’de ÜRKÜLERİN ÖYKÜSÜ bundan çok endişeliyim.” de, Fransa’da da, Amerika’da da... Şimdi ise parmakla gösterilecek Nasıl bu hale geldi? Ne anlatıyor peki? kadar az yazar var maalesef. Oysa tiyatroya tiyatro denilebilmesi için “Anlamıyorum, bilmiyorum. Halk “Her şarkının kendi öyküsü yazarların fışkırması lazım. İkincisi, Türkiye’de tiyatro izleyicisi, bunu istiyor diyorlar. Oysa halka oyunlarımızın çok gelişmesine rağmen azaldı. Bir nedeni televizyon tabii. var. Biz de türkülerin öykülerini doğru dürüst şeyler verseniz, ‘Akşam tiyatroya bunlardan uzaklaşır. Ama bu kötü anlatacağız.” gitmektense, taksi şöförüyle programlar veriliyor, halk da izliyor Folklorika da oldukça yeni bir kavga etmektense, otururum haliyle. Ben bir şeyden daha çok şikayetçiyim. Genel kültür diye bir kavram proje ama başka planlarınız da var evimde... Ayağımı altıma alır, kalmadı. Yani ben talebelerime bakıyorum, tiyatro talebeleri Muhsin mı şu sıralar? televizyonumu izlerim rahat Ertuğrul’un adını duymamış. Dehşet verici bir durum.” rahat’ diye düşünüyorlar. En “Çok proje var. İlelebet Onları bilmedikten sonra neyi severek geliyorlar ki tiyatro okumaya? önemlisi de bilet fiyatları pahalı “Bilmiyorum işte, televizyonlardan gördükleriyle geliyorlar herhalde. yaşayacakmışım gibi habire bir şeyler geliyor halka. Türkiye’de tiyatro Hakikaten çok üzücü bir durum. Eski değerlerimize kıymet vermeden yapıyorum. Beni genç ve enerjik seyircisi orta sınıf. Mesela Hisseli bir yere gelemeyiz ki? Muhsin Ertuğrul’u, Afife Jale’yi, Bedia tutuyor. Folklorika bitince bir hafta Harikalar Kumpanyası’nda çok Muvahhit’i bilmiyorsak niye tiyatrocu oluyoruz ki? Ben çocukken tatil yapıp Eskişehir’e gidiyorum. Şehir üzüldüm çünkü benim asıl seyircim bunların hepsini bilirdim. Hatta Amerika’dakini de, Tiyatroları’nda Kantocu oyunumun gelemedi oyuna; öğretmenler, askerler, İngiltere’dekini de, Japonya’dakini de bilirdim. Meraklıydım memurlar ve öğrenciler... Onlar da kalkıp 2530 YTL veremiyorlar bir oyuna. Tabii çünkü... Artık o merak kalmadı.” provalarına başlıyorum. Bir de Asuman özel tiyatrolar ancak bu paralarla ayakta durabiliyorlar ama böyle olmamalı... Nasıl çıkacağız bu durumun içinden peki? Dabak’la Komedi Tiyatrosu’nda bir oyun Tiyatroların kurtuluşu sponsor bulmak bence. Herkes devletten yardım bekliyor ama “Bilmiyorum ama ben hep iyimser olduğum için sahneye koyuyorum. Yani İstanbul ile devlet ne kadar yardım edecek? Devletin zaten kendi tiyatroları, operası ve balesi var. bu durumdan da çıkılacak diye düşünüyorum. Eskişehir arasında mekik dokuyacağım. Bir Onlara destek olsun da... Hem ben müzikal yapıyorum, Hisseli Harikalar Kumpanyası’nı Bu insanlar elbet isyan edecek ve de Hakan Altıner bana Kedi Tiyatrosu’nda bir mesela. Devlet niye bana yardım etsin? Devletin bin tane işi var. Ama tiyatro salonu televizyon bir gün pat diye bitecek. yapsalar iyi olur. Salon olmadığı için herkes sinema köşelerinde oynuyor.” Mecburen daha iyi programlar rol teklif etti. Sonra da Kuartet isimi oyunda yapmak zorunda oyuncu olarak yer alacağım. Huzurevindeki dört kalacaklar.” Televizyon her şeyi mahvetti T Yazarların fışkırması lazım ESNEK VE DENGELİ BİR VÜCUT Su kayağı yapmak oldukça kolay. Öncelikle 18 metrelik bir iple başlanıyor kayak yapmaya. Sonra, yani sporcu antrenmanlarını ilerlettikçe bu ipin uzunluğu 16 metre, sonra 14 ve 13 ve devamında da 12 metreye kadar iniliyor. 12 metrelik iple kaymak için fitness çalışmak lazım çünkü bu aşamada kol, bacak, bel ve karın kasları devreye giriyor. Başkan M Sait Yavuz, 18 metreden 13 metreye inen bir sporcunun esnek ve dengeli bir vücudu olması gerektiğini ve düzenli olarak her gün çalışma yapmasının önemli olduğunu belirtiyor. Bu spora başlama yaşının da önemli olduğunu vurgulayan Yavuz, yaşı 10 ile 15 arasında olan bir sporcunun ikiüç yılda 13 metrelik iple kayabilecek hale gelebileceğini belirtiyor ve şunları söylüyor; “Teknelerin süratleri de önemli. Başlangıçta hızı 40 km ile sınırlıyoruz sonrasında ise 52 ve 58 kilometreye kadar tırmanılıyor ve ondan sonra ip kısaltılmaya başlanıyor” diyor. tane eski opera yıldızını anlatan hoş bir oyun.” Müzikalde yeni bir sayfa ZUHAL AYTOLUN Tarihe damgasını vuran ilk rock müzikali Hair, 1960’larda hippi akımının ortaya çıkış nedenleri, yaşam biçimleri ve düşünce sistemleri ile düzene uyum sorunlarının en iyi örneklerinden biri olmuştu. Döneme imzasını atan müzikal, melodileri ağızdan ağıza, kulaktan kulağa günümüze dek taşıdı. Hair müzikalinin ardından rock severlerinin severek izlediği ve hayranlıkla dinlediği birçok müzikal çalışma gerçekleşti. 13 Ağustos akşamı Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda Türkiye’nin başarılı rockçıları tarafından seslendirilecek Rock Müzikali, Rent, Jesus Christ Superstar, Tommy, We Will Rock You, Aida gibi unutulmayan müzikallerden bir seçme ile Türk izleyicilerin karşısına çıkacak. Demir Demirkan, Hayko Cepkin, Ogün Sanlısoy, Özge Fışkın ve Pamela’nın sahne alacağı müzikalde, Demet Evgar, Ayça Varlıer, Barış Berker, Onur Turan, Sitare Bilge gibi genç sanatçılar da yer alıyor. Hayko Cepkin’in İsa’yı, Özge Fışkın’ın bar kadını, Pamela ve Demet Evgar’ın lezbiyeni canlandıracağı gösteride sahne alacak sanatçılar, bu müzikalle Türkiye’de bambaşka bir kapı aralanacağını belirtiyor. Rock müzikalinde oynamanız için teklif geldiğinde tepkiniz ne oldu? Pamela Spence: Hem daha önce Türkiye’de yapılmamış bir proje olduğu için hem de oyunculuğu ve müziği biraraya getireceğim için çok mutlu olarak ve hiç düşünmeden kabul ettim. Çünkü hem sevdiğim ve işlerinde çok başarılı arkadaşlarımla çalışıyorum, hem de çok sevdiğim müzikallerden parçalar söyleyeceğim. Bir konservatuvar mezunu olarak, hem oyunculuğunuzu hem de müziği bir araya getirebildiğiniz bir müzikalde oynamak sizin için nasıl bir fırsat oldu? Bu benim profesyonel anlamda üçüncü müzikalim olacak. Konservatuvar ve lisede birçok müzikalde oynamıştım. Oldum olası sevdigim biseydir müzikalde oynamak ve ne şanslıyım ki bunu yapabilecek fırsatlarım oldu. Ama bir broadway müzikali hiç de fena olmazdı! Müzikalde hangi rolü oynayacaksınız? Ensemble ile beraber söylediğim şarkılar dışında, Rent müzikalinden Maureen’i canlandıracağım, ve Demet Evgar ile beraber Take Me or Leave Me’i söyleyeceğiz. Aida’daki solo parçam Easy As Life ise Aida karakterinin söylediği bir şarkı. Ayrıca yine Aida da Amneris’in söylediği Every Story is a Love Story var. Türkiye’de müzikal çok fazla takip edilegelen bir tür değil. Özellikle de rock müzikali Türkiye’de ilk defa sahneleniyor. İzleyicisi kim olacak sizce? Türkiye’deki seyirci profili cok değişken. Ummadığınız insanlar, ummadığınız müziklerden veya gösterilerden hoşlanıyor. Sadece rock müziksevenler ya da sadece müzikal sevenler değil, karma bir seyircisi olacak diye düşünüyorum müzikalin. Ayrıca sadece meraktan gelenler de olacaktır. Rock müzikaliyle, tiyatro ya da müzikal seyircisine nasıl bir katkı sağlayacaksınız? Türkiye’de bir çok müzikli oyun sahnelendi. Bunların hiç biri gerçek anlamda müzikal olmadı. Çünkü müzikal dendigi zaman hikayenin %90’ı şarkılarla anlatılır, diyalog çok az yer alır. Diyaloglar şarkıların içinde geçer. Nedense bu güne dek, Broadway’de oynanmış ve başarılı olmuş bir eserin telif hakları alınıp, Türkiye’de sahnelenmedi. Hiç değilse bu yönde belki bir kapı aralanmış olur. Rock müzikalinde yer almaya nasıl karar verdiniz? Ogün Sanlısoy: Aslında bu projeden haberdardım hatta beni de düşündüklerini biliyordum, bu yüzden teklif geldiğinde pek şaşırmadım ama heycanlandığımı söyleyebilirim. Projenin bir Rock Müzikali olması, içinde var olacak sanatçıların sevdiğim ve işini iyi yapan arkadaşlarım olması, prodüktör ve müzik direktörümüzün deneyimleri ve bu projeye olan inançları ve ilk toplantının olumlu geçmesi sonucunda bu müzikalde olma teklifini kabul ettim. Daha önce böyle bir hayaliniz olmuş muydu? Ben bir rol ya da karakteri canlandırmaktan ziyade ‘We will rock you’ müzikalinden iki Queen şarkısını seslendiriyorum. Aklımdan geçirdiğim olmuştu ama üzerinde odaklanlandığım hayaller kurup, hedeflediğim bir konu olmadı müzikalde oynamak. Ama böyle bir deneyimi yaşamak için çok iyi bir fırsat oldu bu. Sizce herhangi bir riski var mı sizin için bu tür bir müzikalde oynamanın? Başarısızlık korkusu taşıdınız mı? Ne riski olabilir ki. Siz ne yaparsanız yapın bunu beğenenler, başarılı bulanlar olduğu gibi tam tersini düşünenler de olacaktır elbet. Bir müzikalde olmak önemli bir deneyim benim için. Rock müzikallerinden kesitler sunulan bir gösteride var olmak daha da önemli. Sahneye, sanata aşık bir çok yeni sanatçıyla da tanıştım bu proje sayesinde. İzleyicilere güzel şeyler sunmak için uğraşıyoruz hep birlikte. Bir açıkhava dolusu sanatsever, müziksever, rockseveri bir araya getireceğiz. Siz bu müzikalin seyirciye nasıl bir katkı sağlayacağına inanıyorsunuz? Öncelikle o gece bizi izlemeye gelenlerin kişisel sorunlarından, sıkıntılarından bir an olsun uzaklaşıp keyifli ve güzel hatırlayacakları bir gece geçirmelerini dilerim. Müziğin, sanatın birleştirici ve iyileştirci gücünü paylaşabilirsek ne ala. Ayrıca izleyicilerin arasında geleceğin müzikal yazarları, tiyatro oyuncuları, müzisyenleri olmadığı ne malum. Umarım onlara da ileride daha güzellerini yapmak için ilham veririz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle