22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 06 1/8/07 15:21 Page 1 CUMARTESİ EKİ 6 CMYK 6 4 AĞUSTOS 2007 CUMARTESİ Türkiye, kadından Hayatının en büyük tutkusu ‘futbol maçı anlatmak’ olan Simla Şimşek, yüzmeden boksa, golften basketbola kadar her sporu anlatabiliyor. Futbol yüzünden mimarlığı bırakan Simla, Türkiye’de manken görünümlü olmayan bir bayan spor spikerinin iş bulmasının çok zor olduğunu söylüyor. futbol dinlemeye alışmalı Fotoğraf: UĞUR DEMİR Erkekler erişilmez olduklarını düşünüyor iverpool’un efsanevi menajeri Bill Shankly “Futbol ölüm kalım meselesi değildir. Bundan çok daha mühim bir şeydir!” demişti. Dünyanın en sevilen oyunu futbol, yüzyıllardır özellikle erkek dünyasının vazgeçilmez egemenlik alanı olmayı sürdürdü. Milyon dolarlık ekonomisi, yıldız oyuncuları, birbirini öldürmekten bile DİDEM çekinmeyen taraftarlarıyla DALMAN futbol, her milletten erkeğin hayatında vazgeçilmez bir noktaya geldi. Kadınlar ise bu dünyaya, genellikle sıkıcı bularak ve en fazla seyirci olarak katıldılar. Ama Türkiye’de bir genç kadının farklı hayalleri vardı. O ‘futbol maçı anlatmak’ istiyordu… Simla Şimşek 31 yaşında. Asker kızı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde mimarlık okumuş. Bankacılık yapmış, özel bir şirkette çalışmış. Ama ortaokuldan beri tüm hayallerini futbol süslemiş. Yaşıtlarının müzik, dans, makyaj malzemeleriyle ilgilendiği dönemlerde o hep futbol izlemiş, futbol konuşmuş. Derken bir gün babasını kaybedince hayatın çok kısa olduğunu, istediği işi yapmazsa mutlu olamayacağını anlamış. Ve her şeyi bir kenara bırakarak hayallerinin peşinden gitmeye karar vermiş. Hiç kimseyi tanımadığı bir piyasada üstelik de bir kadın olarak ‘futbol anlatmak’ için yola çıkmış… L Bu kadar spor bilgisi erkeklerle ilişkilerinde nasıl bir rol oynuyor? “Erkeklerle çok iyi kanka oluyorum. Spora yönelik bir sohbet açıldığında hemen hepsi çok şaşırıyorlar ve normal bir kadın olmadığımı düşünüyorlar. Ama benimle zaman geçirmeyi çok seviyorlar. Özellikle evli olan kız arkadaşlarım bazen çok kızıyorlar. Çünkü bir araya geldiğimizde ben ya eşleriyle maç izliyor ya da futbol konuşuyor oluyorum, kızlar çok sıkılıyorlar. Ama bazı erkekler de futbolda erişilmez olduklarını düşünüyorlar. ‘Bu erkek işi, kızlar anlamasa da olur’ diyorlar. Tabii kendilerini bozmak çok hoşuma gidiyor. Ama ben kendi özelimde futbol sevmeyen, spordan anlamayan bir erkekle birlikte olabileceğimi hiç sanmıyorum.” Spor yaptın mı hiç? “Masa tenisi oynardım. Kışın ve yaz tatillerinde babamın yanına gittiğimde askerlik şubelerinde askerlerle masa tenisi oynardım. Sonra basketbola merak sardım ama boydan kaybettim.” Anlatmayı en çok istediğin, hayallerini süsleyen maç hangisi? “Fenerbahçeliyim. Her ne kadar şampiyon olsak da açıkçası ben bu sene Fener’in performansından hiç de mutlu değildim. Ama en büyük hayalim Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi finalinde Real Madrid’le karşılaşmasını anlatmak. Uçtuğumu düşünebilirsiniz ama orayı hedeflemek, o vizyonu yakalamak gerekir. Ayrıca Türkiye’de Arda ve Tuncay’ı, dünyada ise Ronaldinho ve Kaka’yı çok beğeniyorum.” Spor dışında ilgilendiğin bir alan yok mu? “Yok valla. Spor bütün hayatımı dolduruyor. Zaten hiçbir zaman müzik, dans gibi alanlara ilgi duymadım. Akşam eve gittiğimde hemen spor kanallarında dolaşıyorum, 24 saat bitmeyen bir tutku benim için.” Peki bundan sonra hedefin ne? “Özelde futbol, genel de ise tüm branşları anlatmaya yönelik çok büyük bir tutku besliyorum içimde. Ölene kadar spor anlatmak istiyorum. Ama belki ilerde politikaya da girebilirim. Hayal bu ya, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olmak isterdim. 1984’ten beri teröre yatırdığımız parayı spora harcasaydık, dünyada spor bizden sorulurdu. Bence Türkiye’de spor artık orta yaşı geçmiş erkeklerin hegomonyasından kurtulmalıdır. O erkek çarkı kırılmalıdır. Türkiye artık futbol anlatan kadınlara hazır olmalıdır…” Cezayirantik bildiğiniz antikacılardan değil... SİNEM DÖNMEZ Beyoğlu’nda Cezayir çıkmazındaki Cezayirantik, bildiğimiz antikacılardan çok farklı bir yer. Hem tarihe ev sahipliği yapıyor, hem tarih bilincinin daha sağlıklı bir bakışla değerlendirilmesi ve geçmişin analizinin iyi bir şekilde yapılabilmesi için ortaya konacak çalışmalara mütevazı da olsa katkıda bulunuyor. Başlıca amaçlarını tarih ve kültürü daha da sevdirmek ve insanların koleksiyonlarına katacakları eserlere tarihsel anlamını verebilmeleri konusunda onlara yardımcı olmak olarak belirtiyorlar. Yardım Sevenler Derneği’nin okul inşaatları için sponsor olan Cezayirantik, bu desteğin bir defaya mahsus kalmaması için bağış müzayedeleri düzenlemeye karar vermiş. Müzayedelerden elde edilen gelirlerle ilköğretim okulu inşa edilecek. Cezayirantik’in kuruluşunda bağışlanan eşyanın büyük bir kısmı Türk Yardım Sevenler Derneği’ne mensup koleksiyonerlerden alınmış. Cumhuriyet’le yaşıt olan bu dernek, bugüne dek “bir elin verdiğini öbür el görmez” mantığıyla işleyen bir yardım kuruluşu. Cezayirantik’in sözcülüğünü üstlenen Dolunay Yalçın da kapılarının herkese açık olduğunu, antika ve eski objelerin yalnızca turistlerin değil herkesin ilgisini çekmesi gerektiğini vurguluyor. İçinde bulunduğu apartmandan, kullanılan avizelere kadar her şeyin antika olduğu Cezayirantik’te Türk resim sanatının en önemli örnekleri de bulunuyor. Tophane Müşiri Zeki Paşa, Cezayirantik’in bulunduğu apartmanı kendisi için inşa ettirmiş. Binanın alt katında ise Fransız portre ressamı Albert Mille bir süre yaşamış. NORMAL DEĞİLİM Simla sendeki bu futbol tutkusu nereden çıktı? “Ben İskenderun’da kadınlarla dolu bir evde büyüdüm. Galatasaray’ın Avrupa başarılarının yükseldiği o dönemde tüm mahalle birlikte maç izlerdik. O başarılar beni çok etkilemişti. Ortaokulda Galatasaray Neuschatel maçının sonucunu öğrenmek için okulun demir parmaklıklı duvarına tırmanınca arkadaşlarım ‘normal’ olmadığıma karar verdiler. Sonra üniversite için İstanbul’a gelince, lisedeki halamın oğlu beni Eurosport izlemeye alıştırdı. Biz sürekli snooker, Amerikan futbolu falan izliyorduk. Hayatımda hiç görmediğim sporlarla ilgileniyorduk. Odanın içinde Amerikan futbolu oynardık. Unutmuyorum tavandan sarkan bir makrome vardı, topu onun içine sokabilmek için zıpladığımızda yatağın üzerine düşüp suntayı kırmıştık. Futbol her zaman çok önemliydi benim için. Ama ailem tabii ki okumamı, mimar olmamı istedi.” Okudun mimar oldun, sonra nasıl başladı spikerlik maceran? “Okulu bitirince memlekete dönmemek için ilk bulduğum işe, bankaya girdim. Sonra 4 yıl da bir özel şirkette çalıştım. Ama mutlu değildim. Aklım fikrim futboldaydı. Derken babam çok hastalandı, işi bırakarak yanına gittim. Babamı kaybedince de çok travmatik bir dönem yaşadım ve bir gün ne olursa olsun istediğim işi yapacağım diye karar verdim.” nasıl girebildin? “O zaman Eurosport Türkçe yayınlarını yapan şirketin yöneticisi de bayandı. Kendimi anlattım. Orada futbolun çok yer almadığını biliyordum ama diğer sporları da öğrenebilirdim. Ne kadar istekli olduğumu görünce bana bir şans tanıdılar. Spiker ekibindeki tek bayandım ama herkes çok yardımcı oldu. Tabii ben de çok çalıştım. Hatta bazen geceleri bile eve gitmiyordum. Sonra şirket Eurosport’u bıraktı Fox Sports ve ESPN Classic’le devam ettik.” YETER Kİ SPOR OLSUN Oralarda neler anlattın? Özellikle Fox Sports Amerikan sporları ağırlıklı, onları anlatmak zor olmadı mı? “Neler anlatmadım ki! Basketbol, beyzbol, golf, softball, yüzme, atletizm, plaj voleybolu, tenis, squash, Avustralya futbolu hatta boks bile anlattım. Çok çalıştım. Mesela kış sporları için özel bir CD hazırladım. Kuralları, teknikleri, malzemelerin ölçülerine kadar çıkardım. Şöyle bir şey fark ettim, sporda din, dil, ırk, politika hiç fark etmiyor benim için. Yeter ki spor olsun, her şeyi severek anlatabiliyorum. Evet futbol maçı için yola çıktım ama diğerlerini de sevdim ve çok çalıştım.” Bu arada en büyük hayalin olan futbol maçı anlattın mı hiç? “2005 Konfederasyon Kupası finaliydi. Ben anlatmak için atladım. Önce olmaz dediler, ama o kadar ısrar ettim ki sonunda kabul ettiler. Hem de BrezilyaArjantin maçı anlattım. Böyle bir maçla ilk kez futbol anlatmak rüya gibiydi. Ama tüm futbolcuları çok iyi tanıdığım ve maçtan önce çok TÜRKİYE BUNA HAZIR DEĞİL İyi de öyle bir eğitimin, tecrüben yoktu ve kimseyi tanımıyordun. “Aynen öyle. Şirkette çalışırken bir gün, bir restoranda NTV’den Okay Karacan’ı gördüm. Tepsimi aldığım gibi yanına gittim ve futbol anlatmak istediğimi söyledim. Adamcağız şaşkın şaşkın baktı tabii. Birkaç yıl sonra işten ayrılınca randevu bile almadan NTV’ye gittim. Sağolsun Okay Bey büyük kibarlık gösterip kabul etti. Futbol maçı anlatmak istediğimi söyleyince de ‘Türkiye buna hazır değil. Bu çok büyük bir risk’ dedi. Ama Eurosport’un bayan spiker aradığını söyleyerek oraya yönlendirdi.” Hiç spikerlik yapmamışken Eurosport’a çalıştığım için fena olmadı. Tadı damağımda kaldı.” Nasıl tepkiler aldın peki? “İnternet sitelerinde spor bilgimden dolayı erkeklerin kız arkadaşlarına örnek gösterebileceği bayan olarak yazmışlardı. Olumsuz olarak aldığım en büyük eleştiri ise karşılaşmalarda çok fazla bilgi verdiğim yönündeydi. Takımların tarihlerinden oyuncuların geçmişine kadar, kaptırıp anlatıyordum. En ilginç eleştiri ise kuzenimden geldi. ‘Simla Abla sen normalde daha sertsin ama ekranda çok yumuşak anlatıyorsun’ dedi.” Fox Sports ve ESPN Classic Türkçe yayınlarına son verdi. Peki şu anda ne yapıyorsun. Bayan spor spikeri olarak iş bulmakta zorlanıyor musun? “Bu piyasada bayan spor spikeri olarak iş bulmak hiç kolay değil. Bir kere Türkiye bir bayanın özellikle de futbol anlatmasına hiç alışkın değil. İkincisi görüntümle hiç ekrana çıkmadım. Eurosport, Fox ve ESPN’de hep sesimiz ve bilgimiz ön plandaydı. Çıkaracaklarını da sanmıyorum.” Neden çıkaracaklarını sanmıyorsun? “Yani malzeme ortada. Ekrana çıkmak için farklı kriterler gerekiyor. Bilginiz, bu işe tutkuyla sarılmanız yetmiyor. Sarı saçım, mavi gözüm yok, boyum da kısa ne yapayım? Annemle babam da kısa ve topluydular ama çok şirindiler. Malzeme bu kadar yapabileceğim bir şey yok. Toplumun genelinde kadınlara yönelik var olan önyargıları kırmak bana nasip olur mu bilmiyorum.” Cezayirantik’te yalnızca koleksiyonerlerin eşyası yok. Yurtdışındaki müzayedelere de katılıp bir zamanlar Osmanlı’nın kullandığı eşyayı da satın alıyorlar. Cezayirantik’te Türk sanatının en eski ve nerdeyse unutulmuş eserlerinin örnekleri yer alıyor. Fransa’dan getirtilen, Osmanlı için yaptırılmış asırlık saatler, tombak işçilikleri, hat ve camaltı sanatının örnekleri, Limoges porselenleri, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Komet, Fikret Mualla, Ali Otyam gibi ünlü ressamların orijinal tabloları sergileniyor. Cezayirantik’te Atatürk tarafından imzalanmış istiklal madalyası, takdirnameler yer alıyor. Tüm bu belgelerle birlikte mekânda henüz yayınlanmamış Atatürk fotoğrafları ile Atatürk’ün kendi el yazısıyla kaleme aldığı Cumhuriyet Halk Fırkası’nın ve Anadolu Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin kuruluş notları da yer alıyor. Bu yıl İstanbul Metrosu’nda sergilenen Atatürk’ün bilinmeyen fotoğraflarının da önemli bir kısmı bu arşivden alınmış.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle