27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 07 13/6/07 15:41 Page 1 CUMARTESİ EKİ 7 CMYK 16 HAZİRAN 2007 CUMARTESİ 7 Urfalı Amazonlar öbeklitepe’de bulunan insanoğlunun ilk tapınak kalıntılarıyla, geçmişi 12 bin 500 yıl öncesine giden Urfa’da yapılan bir kazıda, arkeoloji dünyasını şaşkınlığa uğratacak eserler ortaya çıkıyor. Antik Edessa kenti olarak da bilinen Haleplibahçe’de bir rastlantı sonucu bulunan ve Amazon kadınlarını atlar üzerinde avlanırken resmeden eşsiz mozaiklerin kurtarılmasına çalışılıyor. Kaynaklar, Apollon ve MEHMET Artemis Tapınağı, İzmir, Efes, Sinop, Samsun’a bağlı FARAÇ Terme Çayı yanındaki Themiscyria gibi yerleşimlerin Amazon Kraliçeleri tarafından kurulduğunu gösteriyor. Uzmanlar, Yunan mitolojisinin en önemli unsuru olan Savaşçı Amazon Kraliçeleri’nin izine Urfa’da rastlanmasını değerlendirirken Büyük İskender’in istilası ile birlikte Selefkos I tarafından Urfa’da eski bir yerleşim üzerine Grek kültür ve sanatına uygun olarak Osrhoene (Osrone) Krallığı’nın kurulduğunu ve bu kente İskender’in doğduğu Edessa’nın adının verildiğini söylüyor. M.Ö. 132 M.S. 216 yılları arasında 347 yıl hüküm süren Edessa Krallığı, Urfa’nın yanı sıra mozaik tarihi açısından da büyük önem taşıyor. Bu antik kent Urfa’nın merkezinde, Urfa Kalesi’nin eteklerinde, günümüzde gecekonduların altında kalan tarihi surlar ve su kemerlerinin yanıbaşında bulunuyor. Mayıs ayı başlarında Haleplibahçe’deki Dinler Bahçesi Projesi’nin altyapı çalışmaları sırasında, 3 bin yıl önce yaşadığı sanılan “Amazon Kraliçeleri’’nin, mozaiğe işlenmiş resimlerine rastlanıyor. Balıklıgöl’ün yanıbaşında, halkın yıllardır üzerinde piknik yaptığı alanda ortaya çıkartılan 100 metrakarelik mozaiğin diğer parçalarının bulunması için bölgede çalışmalar devam ediyor. Uzmanlar kazı çalışmalarının Haleplibahçe’yi kapsayan 170 bin metrekarelik alana kaydırıldığını, 10’ar metre arayla bin çukur kazılmasına başlandığını söylüyor. Kazılan ilk 20 çukurun sekizinde mozaik izlerine rastlandığı belirtiliyor. Ortaya çıkartılan Av Sahnesi Mozaiği’nin M.S. 300 yıllarına ait olduğu tahmin ediliyor. G Balıklıgöl’de ortaya çıkartılan Av Sahnesi Mozaiği arkeoloji dünyasını şaşırttı. Amazon kadınlarını atlar üstünde avlanırken resmeden eşsiz mozaikler, tekniği, sanatı ve Fırat Nehri’nin 4 milimetrekare boyutlarındaki orijinal taşlarından yapılması nedeniyle dünyanın en kıymetli eserleri olarak nitelendiriliyor. günümüzden 3000 yıl önce Ege’den Karadeniz’e ve Anadolu’nun içlerine uzanan kültür havzasında, erkek egemenliğine karşı savaşan kadınların av sahnesi mozaiği bulunuyor. Uzmanlar söz konusu eserleri, tekniği, sanatı ve Fırat Nehri’nin 4 milimetrekare boyutlarındaki orijinal taşlarından yapılması ve benzeri özelliklerinden dolayı dünyanın en kıymetli mozaiği olarak tanımlıyor. Bir bölümü tahrip olan Av Sahnesi Mozaiği’nin kenar bordürlerinde, geometrik motifler, bitki desenleri, güvercin, kanatsız çocuk erosu, sincap, ördek, kaplan, keklik, ceylan ve tazı figürleri bulunuyor. Mozaiği çevreleyen bordürün köşelerinde ise “Edessa Güzeli” diye kamuoyuna yansıyan, genç kız maskı yer alıyor. Ayrıca mozaiğin genelinde doğadaki tüm renklerin kullanılması, aynı rengin farklı tonlarıyla verilen gölgelendirmeler, taşların boyutları görenleri büyülüyor. AVDA DÖRT KRALİÇE Mozaikte dört amazon kraliçesi Hippolyte (Hipolite), Antiope, Melanippe (Melanipe) ve Pentehesileia (Pentesilya) savaşçı amazon kadınlarına özgü giysileriyle, tek göğüslü olarak at üstünde duruyor. Mozaikte kraliçelerin Grekçe isimleri de yeralıyor. Ana sahnenin sol üst bölümünde Amazon Kraliçesi Hippolyte, at sırtında elindeki kılıcı bir leoparın boynuna saplarken görülüyor. Köpeklerinden biri leopara, diğer köpeği ise kanatları açık vahşi bir kartala saldırıyor. Bu av sahnesinde, leopar ve aslanın korkusu, yüzlerindeki acı, kanları ve gölgelerinin ustalıkla resmedilmiş olması dikkat çekiyor. Ana sahnenin sol alt bölümünde Melanippe at sırtında, elindeki mızrağı aslana saplarken görülüyor, köpeği ise aslana saldırıyor. Bu av sahnesinin sağında kırmızı meyveli bir ağaç ve hemen yanında kaya parçası üzerine tünemiş bir keklik başını geriye çevirmiş, olan biteni izliyor. Ana sahnenin sağ üst bölümünde Antiope olduğu tahmin edilen Amazon Kraliçesi, elinde labrys diye bilinen iki ağızlı balta ile av sahnesinde yerini alıyor. Ana sahnenin sağ alt köşesinde ise Pentehesileia olduğu tahmin edilen Amazon Kraliçesi ise şaha kalkmış süslü bir at üzerinde, yayını germiş, okunu fırlatırken resmediliyor. Önünde ise bir leopar ve ne olduğu henüz belirlenemeyen iki vahşi hayvan, birbirileriyle boğuşuyor. ANTİK EDESSA KENTİ Urfa kent merkezindeki gecekondular altında kalan Antik Edessa Kenti’nin tamamında, erken Roma dönemine ait mağara mezarlar, bu mağaralarda kayaya oyulmuş Süryanice ve Grekçe yazılar, rölyef ve mozaikler bulunuyor. Bu alanda bir süre önce bulunan ve Hz. İsa’nın resmedildiği mozaik üzerindeki inceleme de sürüyor. Ancak bu alandaki kültür kalıntılarından en önemlisinin bir süre önce ortaya çıkartılan çok renkli ve yerel bir üslupla yapılan mozaikler olduğu söyleniyor. Böylesine önemli eserlerin yer altında yattığı bir alanda, Urfalılar’ın iki ay öncesine kadar top oynadığı, piknik yaptığı ve geçmiş zamanlarda at koşturduğu biliniyor. Urfa’nın düşman işgalinden kurtuluşunun temsili gösterilerinin yıllar boyu bu alanda yapılmış olması da insanın içini burkuyor. Bu eserler aynı zamanda, antik kentin çevresini süsleyen tepelerde yer alan ve tabanında mozaiklerin bulunduğu mağaraların, gecekonduların foseptik çukuru olarak kullanıldığını da acı biçimde anımsatıyor! Halepli Bahçede, Arkeoloji Müzesi başkanlığında Mayıs ayında yapılan kazılarda, Heykel, tapınak, mozaik... 12 yıl önce Balıklıgöl’deki hafriyat çalışmaları sırasında bulunan 11 bin 500 yıllık dünyanın en eski heykeli, Der Spigel dergisinin “Adem ile Havva’nın doğduğu yer” diye dünyaya duyurduğu 12 bin 500 yıllık Harran’daki Göbeklitepe Tapınağı’nın ardından Urfa, örneğine az rastlanacak güzellikteki moazikleriyle arkeoloji dünyasını şaşırtmaya hazırlanıyor. Bölgedeki kimi yetkililer, Dinler Parkı Projesi’nin sürpriz biçimde ortaya çıkan moazikler yüzünden durdurulmasının hoşnutsuzluğunu yaşasa da, aslında duyarlı Urfalılar parkın bu mozaiklerle tam da amacına kavuştuğuna dikkat çekiyor ve eserlerin bu alanda sergilenmesini istiyor. Kazıların sonuçlanmasının ardından Antik Edessa Kenti’nin önemli kalıntıları ve tabanını süsleyen çok sayıda mozaiğe rastlanacağı da tahmin ediliyor. Bu şekilde Urfa dünyanın dikkatini çeken çok sayıda eşşiz kültürel varlıklarının yanı sıra belki de dünyanın en büyük ve önemli açık hava mozaik müzesine kavuşabilmenin heyecanını yaşıyor. Dano, İstanbul’da sokak modasının nabzını tutuyor YILDIZ ÇELİK İstanbul’da İstiklal caddesindeyiz... Blue jean pantolonun paçalarını çengelli iğnelerle süslemiş de denebilir, paçalarını dikmeyip çengelli iğnelerle tutturmuş da... Artık bu sizin bakış açınıza bağlı! Omuzuna çapraz astığı çantasında her zaman fotoğraf makinesini taşıyor. Şimdi çantası omuzunda ama, fotoğraf makinesi elinde.. Öyle hızlı hareket ediyor ki, gözleri sürekli insanlarda. Kendi modasını yaratmış sıradan insanları ya da kendini tanıtma olanağı bulamamış ve “İşte bu!” diyebileceği insanları arıyordu... Birden mavi elbiseli sarışın zarif genç kadınla konuşmaya başladı. Kazakistan’dan İstanbul’u gezmek için gelen bu genç kadınının fotoğraflarını çekmeye başladı. Bu genç kadın İstanbul sokaklarında onun, fotoğraflamak için aradığı tiplerdendi. San Francisco’dan gelen Dano Alexander heyecanlı. Oradan oraya koşturup NewYork, Paris, Londra gibi büyük şehirlerde rastladığımız sokak modasını İstanbul’da arıyor, bulunca fotoğraflarını çekiyor. Çektiği fotoğrafları www.istanbulstreetstyl.com’da yayınlıyor. İstanbul Street Style, Dano’nun sokak stili fotoğraflarından oluşan bir web sitesi olarak başlıyor. Sokaklarda tanıştığı, pek çoğu yaratıcı ve yetenekli kişilerle olan bağlantısı sayesinde siteyi geniş bir sanatçı ve tasarımcı topluluğu haline getiriyor. Daha sonra Sanat Yönetmeni Banu Alpay, Moda Yönetmeni Gizem Dalyan, Organizatör Ali Güracar, sinema yöneticisi Alex Wolman ve kendisinden oluşan beş kişilik bir ekiple çalışmalarını sürdürüyor. Bu beş kişili ekip “Şahane Parti” düzenlemeye başlıyor. kişi ile, 7 Nisan ve 12 Mayıs’taki etkinliklerimizi ise bin kişinin katılımı ile gerçekleştirdik. Sezonun son etkinliğini, Beyoğlu’nda yeni restore edilmiş olan eski bir rum kilisesi olan TheHall’da gerçekleştireceğiz. Parti 12 moda tasarımcısının bulunduğu defileler, 25 sanatçının enstalasyon ve diğer eserleriyle kuracağı galeri, şeflerin egzotik yemekler ile süsleyeceği mutfak, makyaj, moda workshopları, 2 DJ’in müzikleri ile eşlik edeceği dans pisti ve farklı performans sanatçılarının şovları ile son bulacak” diye anlatıyor. “Sanatçıların kendilerini halka ulaştırmaya ihtiyaçları olduğunu farkettik. Onlar için yarattığımız bu fırsatı eşsiz ve yeni bir yaklaşımla sunmak gerekiyordu biz de bu yolu seçtik. Onlar da böylece kendilerini ve işlerini tanıtıp kendini ispatlamış büyük firmalarla çalışabilirler” diyerek de sözlerini tamamlıyor. İstanbul Street Style Şahane Yaratıcı Danışmanlık ekibinden Alex Waldman, 21 Haziran’dan itibaren her Perşembe akşamı, Galata kulesi civarında bulunan eski bir fabrikada açık hava sineması gecesi düzenleyecek. www.istanbulstreetstyle.com ŞAHANE PARTI www.istanbulstreetstyle.com ekibinin etkinliklerinden “Şahane Parti”nin sonuncusu bu akşam düzenleniyor. Levi’s, Mac Cosmetics, Efes sponsorluğunda düzenlenen sanat ve modayı sunuş tarzları ile farklı sosyal gruplardan insanları bir araya getiren ve aralarındaki sınırları bir geceliğine de olsa kaldıran Şahane Parti Beyoğlu’nda eski bir Rum kilisesi olan The Hall’da. Fakat yaz boyunca etkinlikler farklı konseptlerde devam edecek. Dano “İlk etkinliğimizi 16 Şubat’ta 300
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle