22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 02 13/6/07 15:41 Page 1 CUMARTESİ EKİ 2 CMYK 2 16 HAZİRAN 2007 CUMARTESİ Deniz ve deniz ürünleriyle kucak kucağa G tutabilirsiniz. Ya da, Boğaz’dan geçen türlü çeşitli milletin bandırasını taşıyan gemilere bakarken bu konuda enfes bir öyküsü olan eşsiz yazarlarımızdan Memduh Şevket Esendal’ı anımsayabilirsiniz. Merhaba Korkusuz, cesur, efsanevi kadın savaşçılar... At üzerinde, ellerinde ok, yay, kargı, mızrak ya da iki ağızlı baltayla tasvir edilen tek memeli kadınlar, Amazonlar... Haklarında, gerçekle söylencenin birbirine geçtiği pek çok hikâye anlatılır. Yunan mitolojisine konu olan, erkeksiz yaşamı savunan bu özel topluluk, sadece soyunu devam ettirmek için yılda bir kez erkeklerle birlikte olurdu. Onlar da, ya savaşta tutsak aldıkları erkekler olurdu, (hamile kaldıktan sonra onları öldürürlerdi) ya da komşu ülkelerin erkekleri. Doğan bebeklerden erkek olanları da komşu ülkelere verip kızları kendileri gibi bir savaşçı olarak yetiştirirlerdi. Amazonların yaşadıkları coğrafya da birçok kaynakta farklı şekilde anlatılır. Kimi tarihçiler, Samsun yakınlarında kurdukları Themiskyra kentinde yaşadıkları söylenen bu savaşçı kadınların, İzmir, Efes, Sinop gibi birçok kentini de kurduklarını anlatır. Platon ve Sokrates de Anadolu kıyılarında yaşayan Amazonların sık sık Yunanistan’a akınlar düzenlediğinden sözeder... İşte Karadeniz ve Ege kıyılarında yaşadığı sanılan bu erkeksiz toplumun izlerine bu kez Urfa’da rastlandı. Urfa’da Haleplibahçe ya da diğer adıyla Antik Edessa kentinde yapılması planlanan Dinler Parkı Projesi’nin çalışmaları sırasında ortaya çıkan, Amazon Kraliçeleri’ni tasvir eden mozaikler arkeoloji dünyasını şaşırtacak. 100 metrekarede başlayan kazı çalışmaları sırasında açılan 20 çukurdan 8’inde mozaik bulununca kazı alanı 170 bin metrekareye çıkarıldı. Çalışmaların tamamlanmasının ardından belki de dünyanın en büyük mozaiği ortaya çıkarılacak. Söz konusu alanın Antik Edessa kentinin avlusu olduğu tahmin ediliyor... Harran harabeleri, Şuayip antik kenti, Hanel Bağrur kalıntıları, Bazda mağaralarının ardından bu kez Amazon Kraliçeleri’nin av sahnesini gösteren mozaiklerin ortaya çıkışı, kentin arkeoloji dünyasındaki önemini bir kat daha artıracak... Urfa’daki Amazon kraliçelerinin izini Mehmet Faraç sürdü... İyi hafta sonları... MEZELER VE BALIKLAR Daniel O’Donnell Fransa’nın incileri Türkiye’de Kayra’nın Terra marka şaraplarına yeni bir seri daha eklendi: Terra de France. Ancak şaraplar adından da anlaşıldığı gibi, Türkiye’de yapılmadı. Fransa ve İtalya’nın dünyada çok meşhur olan üzümlerini, Türk şarapseverlerinin ayağına getirmeyi amaçlayan Kayra, bu üzümleri yerinde, yani Fransa’da işledi. Böylece ‘cabernetsauvignon’, ‘merlot’, ‘chardonnay’, ‘syrah’, ‘grenache’ ve ‘pinot noir’ gibi önemli şaraplık üzümleri Fransa’da kiraladığı bağlarda yetiştirip işleyerek, Türk şarapseverlere sundular. Terra de France serisinde ikisi beyaz, beşi kırmızı olmak üzere toplam yedi şarap var. Şarapların tümünü şarap yapım uzmanı Amerikalı Daniel O’Donnell yaptı. ‘Taster Guild International’ tarafından, Kaliforniya’da ‘Yılın Şarap Uzmanı’ seçilen O’Donnell, iki yıllık süren çalışmanın her aşamasında yer aldı. Türk damak tadına uygun olarak üretilen serinin, ‘Sauvignon Blanc’i Loire’da , ‘Merlot’su Vaucluse’de, ‘MerlotCabernet Sauvignon’u Provence’de ve ‘Cabernet Sauvignon’, ‘GreenacheSyrah’, ‘Pinot Noir’ ve ‘Chardonnay’si de Languedoc’ta üretildi. Kayra bu üzümleri Fransa’da işleyip üretirken başka bir şey daha amaçladı elbette. Türk üzümlerini ve şaraplarını yurtdışında tanıtmak çok zor olduğu için, Kayra yurtdışına bu seriyle açılmayı planlıyor. Yani Türkiye’de satılmaya başlayan Terra de France şarapları yakın zamanda yurtdışında da satılacak. Terra de France serisinin yedi şarabı, Nişantaşı Sofa Otel Tuus Restaurant’ta düzenlenen bir gece ile tanıtıldı. Kayra bu gece için, Londra’nın ünlü restoranlarından L’etranger’in şefi ve ortağı Jerome Tauvron’u İstanbul’a getirdi. Füzyon mutfağının önde gelen şefleri arasında gösterilen Tauvron, Terra de France şaraplarına uyum sağlayacak yemekler yaptı. Yemeklerini Fransız mutfağı ile Japon mutfağının bir araya gelmesi olarak adlandıran ünlü şef, birbirinden lezzetli dört eçenlerde, bir süredir İstanbul’dan uzakta olan bir dostum geldi. Kendisini bir yere davet etmek istediğimi söylediğimde “Denizi özlemişim, şöyle denizle kucak kucağa bir yer olsun” dedi. Sonra da ekledi: “Yıllar önce Beykoz’da bir yere gitmiştim, masanın ayaklarının dibini yalıyordu deniz.” “Anladım” dedim “Kamil’e gitmişsin, ama o artık yok.” Gerçekten de, hamervahlık iktidara tam oturmadan, belediyelerden başlayarak ülkemizi istilaya koyulduğunda, yobaz yönetim içki veriyor diye Kamil’in işlettiği mülkiyeti kendisine ait olan yeri elinden almıştı. Oysa, Yeniköy’den özel olarak motorla karşıya geçtiğimiz, rıhtımına varır varmaz, iki adımda gerçekten ayaklarını denizin yaladığı masalarımıza kurulduğumuz Kamil cennetten bir köşeydi. İskenderiye doğumlu olan, büyülü doğuyu iyi bilen Georges Moustaki, oraya gittiğimiz gece “Bu mekanı ve bu keyfi ömrüm boyunca unutmayacağım” demişti. Ama deniz kıyıları, irtica yaşamımızı kemirip duruyor. Dostumun istediği gibi bir yeri bulmak için yine de çok zorlanmadım. Kamil tarihe karışmıştı, ama olsun! Rumelihisarı İskele Restaurant vardı ya... “Rumelihisarı İskele”nin tek özelliği mekanı değil. Mezeleri ve balıklarıyla “iyi” seçkin balık lokantalarından biri aynı zamanda. Bir balık lokantasına girdiğinizde, fikir edinmek için deneyebileceğiniz şeylerin başında, size servis edilen beyaz peynirin kalitesi, masanıza getirilen közde hazırlanmış patlıcan salatasının o hafif isli mangal kömürü kokusu ve sunulan lakerdanın kıvamı gelir. Rumelihisarı İskele’de bunların hepsi iyi... Meze olarak, balık yumurtası, isli balıklar, iyi hazırlanmış salatalar, deniz börülcesi, ‘URUMELİHİSARINA OTURMUŞUM...’ Bir zamanlar, kimi köylerine karadan ulaşımı ya hiç bulunmayan ya da çok zor olan Boğaziçi’nin en hoş yanlarından biri de, vapur iskeleleriydi. Köylerin sakinleri sabahlı vapurla “İstanbul’a inerler” akşamları da ayni tarikle geri dönerler, köylerini, ailelerini şenlendirirlerdi. Şimdi, deniz yoluyla Boğazda seyahat daha daha çok turistik oldu. İskeleler, eskisi gibi şenlik odağı değiller, artık vapurların hiç uğramadığı kimileri boyunları bükük kaldılar. Kimileri de, tadil edilip lokantaya restorana, lokale çevrildiler. Erken yaşta yitirdiğimiz dostum semtin eski sakini Kürşat Kutay’dan öykülerini dinlediğim Rumelihisarı İskelesi bunlardan biri. Bir zamanlar mebzul miktarda keyif ehlinin oturduğu Rumelihisarı’nin iskelesinin yanında, erbabı keyif akşamları gayet müeddep bir şekilde demlenirlermiş.Yanlış anlaşılmasın, bunlar berduş takımından olanlar değil, hepsi görmüş geçirmiş efendiden ve çevreyi hiç rahatsız etmeden demlenen kişilermiş. Daha sonra, Rumelihisarı İskelesi Haydar Aydın ve Ertuğrul Pekgöz tarafından balık lokantasına çevrilirken özelliklerinin korunmasını büyük ölçüde özen gösterilmiş. Bekleme salonu, artık restoranın salonu, iskele kısmı ise, rıhtım teras olarak ayaklarınızın dibinden akıp geçen denizle içiçe yaşayacağınız, Boğazın eşsiz manzarasını doyasıya panoramik temaşa edebileceğiniz bir mekan olmuş. Salon ile teras camlarla ayrılmış. Kışın dışarıyı görebiliyorsunuz yaz aylarında da, o camlar tümüyle açılıyor, salon ile teras birbirleriyle bütünleşiyor. Orada oturup Orhan Veli gibi “Urumelihisarına oturmuşum/ Oturmuş da bir türkü tutturmuşum...” diyebilir, dilerseniz tabağınızdaki balıklara bakarken içinizden, “rakı şişesinde balık olsam” diye bir dilek ŞİRİN GÜVEN yemek ve bir tatlı hazırladı. Beraber çalıştığı Kunal Baynath, Bahadır Potukoğlu ve Sang Keun Oh ile birlikte Türkiye’ye gelen Tauvron’un başlangıç olarak hazırladığı miso ezmeli dana tataki, Terra de France Chardonnay 2006 ile birlikte sunuldu. Ardından zencefil ve kişniş eşliğindeki ton balıklı çin böreği ile Chardonnay’e devam edildi. Siyah fasulye sosu ile hazırlanmış, fırınlanmış fileto deniz levreğiyle, Terra de France Pinot Noir 2006 içildi. Misolu patlıcanlı fırında kızarmış ördek göğsü de, Terra de France MerlotCabernet Sauvignon eşliğinde sunuldu. GrenacheSyrah 2005 ise, tatlı olarak verilen çarkıfelek jölesi eşliğindeki çikolata rulosu ile denendi. Tauvron yönetimindeki şarap yemek uyumu gecesi ile şarapseverlere sunulan Terra de France serisi, kısıtlı sayıda üretildi. Hangi şarapla ne yemeli? Meşe fıçılarda dinlendirilerek üretilen yedi şarabın alkol yüzdesi 11.5 ile 13.5 arasında değişiyor. Fransa’nın 4 farklı bölgesinde yetişen bu şaraplardan MerlotCabernet Sauvignon 2005, güçlü gövdeli. Bu şarabın güçlü tanenli gövdesi, her türlü şekilde pişirilmiş kırmızı ve beyaz ete ve cheddar gibi eskitilmiş peynirlere son derece uyumlu. Damakta kadifemsi olan Merlot 2005’te lavanta ve adaçayı kokuları hakim. Yoğun meyve aromalı bu şarap, orta derecede pişmiş etler, krema soslu makarnalar, somon ve her türden eskitilmiş peynirlerle uyum sağlıyor. GrenacheSyrah 2006’da şiraz üzümlerinin güçlü tarçın ve karabiber kokusu ve Grenache’ın çilek ve vişne aroması belirgin. Cabernet Sauvignon 2005, çiçek ve kara orman meyveleri kokulu. Bu şarabı, sert peynirler ve ızgaralar ile tercih edebilirsiniz. Beyaz incir, vanilya, sütlü çikolata ve meşe kokularıyla içimi çok yumuşak olan Pinot Noir 2006 da, peynir ve ızgaranın yanı sıra sote etlerle de uyumlu. Yuvarlak ve aromatik bir şarap olan Chardonnay 2006’yı ise, ızgara balık, sote, kızarmış dana eti ve salatalarla tercih edebilirsiniz. Sauvignon Blanc 2006, canlı ve serinletici. Bu nedenle yemek başlangıçları için bire bir. Jerome Tauvron haşlanmaktan canı çıkmamış karidesin salatasını, özel turşularını da deneyebilirsiniz. Balık lokantalarında iki seçenek vardır. Ya deniz ürünlerinden mezeleri bol tutacaksınız (İzmir Kordondaki Deniz Restaurant ya da Çanakkale’deki Yolava Restaurant’a ben hep öyle yaparım) sonra balığı ya deneyeceksiniz ya da denemeyeceksiniz, ya da mezeleri hafif tutup balığa ağırlık vereceksiniz. Eğer balığa ağırlık verecekseniz, İskele’de çok lezzetli mezeleri fazla abartmayın, sıcaklardan hafifçe bir balık köftesi veya kalamar ızgara veya tavadan sonra (zaman zaman taze istavrit de bulabilirsiniz ara sıcak olarak) hemen balığa geçin derim! Balığı mevsimine göre seçerken, tazeliğinden emin olabilirsiniz. Tabii balığın tazeliği tek başına yetmiyor. Bir de onun katledilmeden pişirilmesi gerekir ki, orada da öyle yapılıyor, ızgaralar yanmadan, tavalar yağ içmeden, buğulamalar haşlanmaktan haşat hale gelmeden getiriliyor. İskele’nin girişinde balıklar sergileniyor, eğer çok sıcak havada gider de tezgâhta balık göremezseniz, yine de size getirip sunuyorlar, görerek seçebiliyorsunuz. Rumelihisarı İskele Restaurant’a giderken iki şeye dikkat edin. Telefonla yer ayırtmadan gitmeyin! Dışarda oturacaksanız, Boğaz’ın her zaman esintili ve serin olduğunu unutmadan, ona göre, bir hırka veya kazak almayı unutmayın. Gerçi orada herkese tertemiz şık şallar veriliyor ama siz yine de ihtiyatlı olun! Rumelihisarı İskele Restaurant Yahya Kemal Cad. 1 Rumelihisarı Tel: 0212 263 29 97 Toroslar eşliğinde leziz yemekler ? Öğle ya da akşam yemeklerini, Toroslar, Akdeniz’in mavilikleri ve kent görüntüsü eşliğinde yemek isteyenler, öncelikli tercihlerini Dedeman Antalya Hotel&Convention Center’in çatı katındaki Turkuaz Gourmen Restoran’dan yana kullanıyor. Dünya mutfaklarından örneklerin sunulduğu restoranın birbirinden leziz yemeklerine, caz ve blues tarzı müzikler eşlik ediyor. Her yıl yenilenen mönüsüyle, ağırlıklı olarak uluslararası lezzetlerin servis yapıldığı bir gurme restoran olan Turkuaz’da, deniz ürünlerinden, Fransız mutfağına, uluslararası tatlılara kadar pek çok yemeği bulmak mümkün. En çok tercih edilen ise sığır etinden iki kişilik hazırlanan Turkuaz File. Dananın sırt kısmındaki etten hazırlanan bu özel tat için önce et deliniyor ardından içine mantar ve diğer malzemeler dolduruluyor, ızgarada pişiriliyor. Daha sonra asma yaprağına sarılarak üzeri tuzla kaplanıyor. Fırına veriliyor, tuz burada hafif yakılıyor. Ardından üzerine özel bir ispirto dökülüyor ve yakılıyor. Turkuaz File yanar halde konukların masasına götürülüyor. Elbette servis burada bitmiyor. Garson etin üzerindeki tuzu kırıyor, asma yaprağını açıyor ve filotoyu çıkararak, porsiyonlara ayırıp, servis yapıyor. Bu muhteşem yemek kadar ilgi çeken bir başka tat ise geçen aylarda gurmelerin yemeğinde de ikram edilen “Padişah sarması ve balkabaklı turta kombinasyonu.” Bu özel tatlı için fıstıklı padişah sarması, balkabaklı turta eşliğinde sunuluyor. Üzerine vanilya, yeşil fıstık ve cevizli soslar dökülüyor. Balkabağı için de çikolata ve tahin sosu kullanılıyor. Turkuaz Gourmen Restoran’ın birbirinden leziz yemekleriyle birlikte, konuklarına Antalya’nın muhteşem manzarasını da sunduğunu söyleyen Dedeman Antalya Hotel&Convention Center Banket Müdürü Fikri Kadakal, akşam yemeklerinde caz ve blues tarzı canlı müziğe yer verdiklerini ifade etti. Kadakal, “Akşam yemeklerini, Toroslar, Akdeniz’in mavilikleri ve kent görüntüsü eşliğinde yemek isteyenler için pazartesi hariç, haftanın hergünü saat 20.00 01.00 arasında hizmet veriyoruz. Ayrıca haftanın her günü saat 12.0015.00 arasında da öğle yemekleri için restoranımızı açıyoruz” diye konuştu. Kentin en iyi a’la carte restoranlarından birinin, Dedeman Otel’de bulunduğunu ifade eden Kadakal, “Restoran, şık atmosferi, kaliteli hizmeti ve özel mönü seçenekleriyle hizmet veriyor. Bu restorandan vazgeçemeyen çok sayıda konuğumuz var. Konuklar, restoran içindeki bardan da yararlanabiliyor” dedi. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: İpek Aksoy Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu, Mustafa Doğan Tel: 212251 98 7475 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ hafta?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle