19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 05 2/5/07 15:48 Page 1 CUMARTESİ EKİ 5 CMYK 5 MAYIS 2007 CUMARTESİ 5 Tek ebeveynle de mutlu olur figenatalay?yahoo.com Faks: 0212 343 62 74 Çocuklar tabii ki boşanmadan etkilenir. Ama bu her zaman olumsuz bir etkilenme değildir. Boşanma sürecinin sonucunda anne ve babanın mutlu ve rahat olması, çocuklarıyla kurdukları ilişkiye de yansıyacağından çocuklar için çatışmalı bir evlilik içinde bulunmaktan çok daha olumlu sonuç verecektir. Tek ebeveynli çocuk sayısı giderek artıyor. Buna tabii ki esas olarak boşanmalardaki artış neden oluyor. Çoğunlukla anneler, bazen de babalar çocuklarını yalnız büyütüyorlar. Bir de “kocasız olur ama çocuksuz asla” diyerek evlenmeden çocuk sahibi olmayı seçen kadınlara da çevremizde giderek daha çok rastlıyoruz. Öncelikle yazmak istediğim, çocuklar, sevgisini, ilgisini, desteğini eksik etmeyen tek bir ebeveynle de mutlu olur, “sorunlu çocuk” filan olmazlar. Ama o tek ebeveyn mutlu olur mu? Bundan çok emin değilim! Şaka bir yana, bir çocuğu tek başına büyütmek, onu mutlu bir çocuk ve mutlu bir genç olarak yetiştirmek gerçekten zor iş. Ama kesinlikle imkansız değil... Yıllar önce bir arkadaşımın çocuğu için etüdlü ilköğretim okulu ararken, birisi bana “aman sakın etüdlü okula gitmesin. O okullarda hep boşanmış annebaba çocukları oluyor, çocuk kötü etkilenir’’ demiş, tüm anababası boşanmış çocukları “sorunlu” diye damgalayıvermişti. Bir çocuk yalnızca annebabası boşandı diye ya da başka bir nedenle tek ebeveynle yaşadığı için “sorunlu’’ olur mu olmaz mı çocuk ve ergen psikiyatristi Dr. Meltem Kora’dan öğrenelim: “Boşanmış anne ve babaların çocuklarında, tek ebeveynle yaşayan çocuklarda, sadece bu durum yüzünden daha fazla sorun görülme olasılığı söz konusu değildir. Ancak, içinden geçilen süreçlerin örseleyici olabilecek özelliklerinin her zaman çocuk ruh sağlığı açısından riskler oluşturabileceği FİGEN ATALAY unutulmamalıdır. Bir başka deyişle, boşanmanın kendisi değilse bile boşanma sırasında yaşanan tartışmalar, her iki tarafın ailelerinin konuya dahil olma şekilleri, çocuğun taraf tutmaya zorunlu bırakılması, şiddet içeren iletişim biçimleri, para ve nafaka edinme gibi güven ortamını sarsan konular çocuk ruh sağlığını etkileyecek boyutta olabilmektedir.’’ Dr. Kora’ya göre, kimi zaman eşlerin birbirlerini suçlamaları ve yaşadıkları sorunu çocuklar üzerinden tarif etmeleri (çocuklara zaman ayırmazdı, ilgisiz bir baba, ilgisiz bir anne) çocuğun ebeveynlerinden biriyle (ya da her ikisiyle birden) kurduğu güven ilişkisinin bozulmasına neden olabiliyor. Özellikle okul öncesi dönemde çocuklar, dünyayı bir tek kendi bakış açılarından değerlendirebildiklerinden bu suçlama ve sebep gösterme atmosferi içinde, sorunları kendi suçlarıymış gibi algılayabiliyorlar. Küçük çocuk, anne ve babasını üzen, onu sinirlendiren kendisiymiş ve kendi varlığı bu sorunlara neden oluyormuş gibi kendini rahatsız hissedebilir. Aynı düşünce şekli, yalnızca erken çocuklukta değil, ergenlikte de görülebilir. Bu durumda çocuklarda sinirlilik, alınganlık, mutsuzluk, ağlamalar, tek ebeveyne fazlaca yapışma gereksinimi gibi çeşitli duygusal, davranışsal tepkiler görülebildiğine dikkat çeken Dr. Meltem Kora, bunların en alt düzeyde yaşanabilmesi için annebabanın çocukla destekleyici, güven verici ilişkilerinin devamına büyük özen göstermesinin çok önemli olduğunu belirtiyor. Her şey anne ve babaya bağlı Ayrı yaşayan öteki ebeveynin “ayrı evlerde yaşayacağız ama seninle her zaman görüşeceğiz, birbirimizden hiç ayrılmayacağız” demesi ve bunu yaşama geçirmesi çocuğa güven verir. Ama kimi zaman bir ebeveyn ölür ya da çocuğun yaşamından tamamen çıkar. Bu, çocuk için zor bir durum olsa da birlikte yaşadığı ebeveynin tutumuna bağlı olarak bu süreçten örselenmeden çıkabilir. Dr. Kora, “Bu zor süreçte en çok yardımcı olacak şey, geleceğe ve gelişime duyulan inançtır. Anne ya da baba için, geleceğe olan inancı, çocuğunun varlığında araması en önemli desteği olacaktır’’ diyor. Özgün Düşünce yarışması Çocuk hakları için... ALKEV Özel İlköğretim Okulu’nca düzenlenen “Özgün Düşünce’’ yarışmasında dereceye girenlere ödülleri törenle verildi. İstanbul’daki ilköğretim okullarının 6., 7. ve 8. sınıfları arasında yapılan “Teknoloji Hastalıkları’’ konulu kompozisyon yarışmasında, birinciliği ALKEV Özel İlköğretim Okulu’ndan Burcu Küçükoğlu, ikinciliği Özel Şişli Terakki İlköğretim Okulu’ndan Berk Aydoğan, üçüncülüğü ALKEV Özel İlköğretim Okulu’ndan Mustafa Kemal Paksoy, dördüncülüğü ise İELEV Özel İlköğretim Okulu’ndan Laden Aslanel kazandılar. 4. ve 5. sıınf öğrencilerine yönelik olarak düzenlenen “Sevginin Gücü’’ konulu yarışmada ise Özel Şişli Terakki İlköğretim Okulu’ndan Elif Ece Arar birinci, İELEV Özel İlköğretim Okulu’ndan Ayşegül Ateş ikinci, Moda İlköğretim Okulu’ndan Yağmur Ongar üçüncü, VKV Koç Özel İlköğretim Okulu’ndan Elif Özdoğan da dördüncü oldular. UNICEF ve Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’nun ortaklaşa yürüttüğü Çocuk Hakları Tanıtım Kampanyası, Bursa’da başladı. 25 ilden (Mersin, Sivas, Bursa, İstanbul, Ankara, Antalya, Kırşehir, Diyarbakır, Erzincan, Amasya, Balıkesir, Yalova, Düzce, Ordu, Manisa, Çorum, Karaman, Gaziantep, Kayseri, Tekirdağ, Trabzon, Uşak, Van, Hakkari) bir kız bir erkek olmak üzere toplam 50 kişinin katıldığı ilk toplantıda, çocuklar kampanya hakkında bilgilendirildi. Kampanya süresince Bursa Antalya, Trabzon, Van ve Ankara’da bölge toplantıları gerçekleştirilecek. Eğitim konularının çocukların istekleri doğrultusunda belirlendiği seminerlerde, insan yönetimi ve marka danışmanı Yasemin Sungur; 25 Nisan Antalya, 9 Mayıs Trabzon, 30 Mayıs Van ve 20 Haziran Ankara’da çocuklarla bir araya gelecek. İstanbul’da düzenlenen ilk toplantıda, çocuklar tarafından eğitim konuları; iletişim ve beden dili, yaratıcılık, kariyer planlama, sponsor ve fon bulma, tanıtım, reklam, medya ilişkileri olarak belirlendi. Eurovision öncesi Düsseldorf’ta... Sertab Erener’in birinciliği Eurovision Şarkı Yarışması’nı yeniden Türkiye’nin gündemine yerleştirdi. Ardından Athena’yla zirveye yaklaştık. Sevmiştik yükseklerdeki ateşi... Yeniden hissetmeliydik bunu... Bu nedenle yine iddialı bir isimle yarışmaya katılmaya karar verildi. Türkiye bu yıl pop sanatçısı Kenan Doğulu ile zirveyi zorlayacak... Eurovision süreci böyle başlamıştı. “Türkçe’mi olacak, İngilizce’mi?” tartışmalarıyla ortaya Shake it up Şekerim çıktı... Kenan Doğulu, yarışma öncesi yurtiçi ve yurdışında verdiği konserlerle şarkı tanıtımını sürdürdü... Biz de bu nedenle Düsseldorf’tayız... Kenan Doğulu, Turkcell’in sponsorluğunda son konserini veriyor. Sonra ülkemize dönüp ailesiyle biraz zaman geçirip Helsinki’nin yolunu tutacak. Bu hem onun için hem de biz gazeteciler için müthiş bir fırsat... Hele ki konser gününün doğum günüme CAN İŞBAKAN denk geldiği düşünülürse benim için günün anlamı büyük... Önce basın sohbeti var kaldığımız otelde... Yoğun temponun yorduğu sanatçının çok kilo verdiği gözümüzden kaçmıyor... Gazeteciler soruyor: “Sahneye çıkmadan önce bir uğurun var mı?” Doğulu yanıtlıyor: “Evet, kolumdaki güneş dövmesi bana ışık veriyor.” Ardından konserin yolunu tutuyoruz. Sahnenin hemen önündeyiz. Doğulu’nun performansına Alman kızları çığlıklarıyla karşılık veriyor... Kenan Doğulu şarkısını bitiriyor, bana dönüyor ve bir jest yapıyor: “Bugün Can’ın doğum günü... Seni kutluyorum Can... En kötü günün böyle olsun...” Artık İstanbul’a dönme zamanı... Kenan Doğulu’yu Helsinki’ye uğurluyoruz. Umarız birinci olup yeniden zirvenin ateşini hissederiz. Hepimiz 12 Mayıs’ta cep telefonlarımızı elimize alıp, temsilcimize mesaj göndereceğiz. Daha önce başardık, neden bir kez daha bu gururu yaşamayalım?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle