Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 03 16/5/07 14:56 Page 1 CUMARTESİ EKİ 3 CMYK 19 MAYIS 2007 CUMARTESİ 3 karnaval havası Fransız Sokağı’nda Fransız Sokağı, şu günlerde büyük bir heyecanla 217 Haziran tarihleri arasında yapılacak olan ‘Kısa Filmler Sokak Şöleni’ için hazırlanıyor. Tam 16 gün boyunca karnaval havası yaşanacak sokakta pek çok etkinlik düzenlenecek. Festival, önceki senelerde yapılan ‘Beyoğlu Kendine Dönüyor’, ‘Audieu 2004’, ‘Bonjour Bahar 2005’, ‘DJ Parti’ ve ‘Bonjour Bahar 2006’ şenlikleri gibi gece, gündüz durmaksızın süren etkinliklerle kutlanacak. Bu seneki festivalin ana teması adından da anlaşıldığı gibi kısa filmler. Şölen kapsamında kısa filmler yarışması düzenleniyor. Yarışmaya katılan filmler; şenlik boyunca gündüzleri kapalı salonda, akşamları ise açık alanda gösterilecek. Sevin Okyay, Yavuz Özkan, Oktay Güzeloğlu, Yüksel Aksu, Atalay Taşdiken, Cemal Erez, Güray Öz, Celal Başlangıç, Ömür Gedik, Yekta Kopan ve Coşkun Aral’dan oluşan seçici kurul, kazananları 17 Haziran Pazar akşamı yapılacak ödül töreniyle duyuracak. Fransız Sokağı’nda şenlik boyunca film gösterimlerinden başka etkinlikler de yapılacak. Tan Oral’ın karikatür, Hikmet Karagöz, Nevin Erhal ve Çiğdem Yorgancıoğlu’nun resim sergileri sanatseverle buluşacak. Melek Çağır, Lale Uğur ve Serap Cengiz de batik sergilerini sunacak ve sokakta canlı performanslar yapacak. Elvira Aliyeva ise, özel sanatsal cam biblolarını ve el yapımı ahşap takı tasarımlarını sokakta sergileyecek. Festival süresince Fransız Sokağı tam anlamıyla cıvıl cıvıl olacak. Cemil İpekçi önderliğindeki defileler sayesinde sokak her türden renge boyanacak. Birçok dans okulu sokakta gösteriler düzenleyecek. Mundo Latino yapacağı muhteşem dans performanslarıyla Latin dünyasının büyülü kapılarını aralayacak. Ayrıca Mundo Latino, 3, 8 ve 17 Haziran günleri bir saat salsa ve bir saat merengue dansı dersleri verecek. Egem Eğitim ve Geliştirme Merkezi de latin dansının yanı sıra, hip hop, modern dans ve Hint dansını gösterecek. Yunan dansları üzerine eğitim veren Sempatik Dans Kurumu’nun dans öğretmenleri Cemal Atila ve Kıvanç Erdoğdu, ‘Fransız Sokağı Kısa Filmler Sokak Şöleni’nde hem görsel bir şov sunacak, hem de isteyen sokak misafirlerine SirtakiHasapiko ve Zeibekiko danslarını öğretecek. Dansorium ise; 3, 5, 8, 10, 13, 16 ve 17 Haziran akşamları sokakta olacak. Oryantalden, Latin dansa pek çok dans türünden gösteriler sunacak. Fransız Sokağı’nda minikler için de birçok etkinlik olacak. Öğle saatlerinde uzman eğitimci Şiir Özbilge, 412 yaş arası çocuklara ücretsiz resim dersi verecek.Yine çocuklar için mini tiyatro gösterileri, kukla şovlar ve masal dinletileri de düzenlenecek. Fransız Sokağı bu 16 gün boyunca müziksiz kalmayacak. Gündüz saatlerinden, geceye kadar sokak müzisyenleri dünya müziklerinden örneklerle İstanbulluların ruhunu okşayacak. 9, 10 ve 16 Haziran günleri sokak camın sıcaklığıyla iyice ısınacak çünkü ‘Cam Ocağı’ sıcak alevi ve renkli boncuklarıyla Fransız Sokağı’nda olacak. Cam üfleme, sıcak döküm, kalıpla şekillendirme, boncuk yapımı, alevle çalışma gibi teknikleri canlı canlı gösterecekler. 10 Haziran Pazar günü Semaver Kumpanya vurmalı çalgıları ile sokakta olacak. ‘Zilzurna Ritim’ topluluğu bir arada olmanın ve birlikte üretmenin coşkusunu paylaşacak. Sonunda çiçekleri de röntgenlediler Dünyada örnekleri olan ancak Türkiye’de ilk kez yapılan Floral XRay çalışması, modern sanatın başka bir yönünü yansıtıyor T ıpta tanı ve tedavilerde kullanılan radyoloji tekniğiyle nelerin röntgeni çekilebilir diye düşündünüz mü hiç? Radyoloji tekniğiyle x ışınlarını geçirebilecek ve hatta doğaya ait herşeyin röntgeni çekilebiliyor. İzmir Kent Hastanesi Radyoloji Bölüm Direktörü Dr. Alper Yüksel, bir Foça gezisi sırasında yanına aldığı kozalak dalının röntgenini çekmiş ve ortaya kendisinin de beklemediği güzellikte bir sonuç çıkmış. Daha önce de konuyla ilgili farklı çalışmalar yapmayı düşünen Dr. Yüksel’i 2006 Ağustos’unda bulduğu ZUHAL kozalak tetiklemiş. ‘Sanatımız gizli’ sloganından AYTOLUN doğamızda hareketle bitkilerin, özellikle de çiçeklerin röntgenini çekmeye başlamış. Kozalakla başlayan Floral XRay teknolojisinin uzantısı bu çalışma, daha pek çok çiçekle devam etmiş. Beyoğlu’nda evrensel şiir ateşi ? Bugünlerde İstanbul şiir kokuyor. II. Uluslararası Beyoğluİstanbul Şiir Festivali 14 Mayıs Pazartesi günü başladı. Tarih ve Toplum Bilimleri Enstitüsü ve Beyoğlu Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenen Festival 21 Mayıs Cumartesi akşamına kadar sürecek. Şiir Festivali’ne 19 ülkeden 28 şair ve 32 Türk şairi katılıyor. Böylece tarih boyunca nice şiirlere konu olan İstanbul, farklı dillerden dizelerle evrensel bir buluşma noktası haline geliyor. Güney Kore, Filistin, Ürdün, Suriye, İran, Türkiye, Tunus, Fas, Yunanistan, Makedonya, Sırbistan, Bosna, Almanya, İtalya, Fransa, İsveç, İngiltere, Peru ve El Salvador’a kadar uzanan geniş bir yelpazeden şiirler, şiir severler için seslendiriliyor. Bu yıl festivale katılacak şairler arasında ‘Şiirin Yeşil Atlısı’ olarak da bilinen Perulu Antonio Cisneros, İtalyan Guiseppe Conte ve İsveç’ten Lasse Soderberg var. Ayrıca İlhan Berk, Peru’dan Antonio Cisneros, Kemal Özer, Güney Koreli Chong Hyon Jong, Mehmet Taner, Cevat Çapan, Refik Durbaş, Mehmet Gözen, Sina Akyol, Kolombiya’dan Angela Garcia, Osman Konuk, Abdülkadir Budak, Tunus’tan Khaled Najar, Turgay Kantürk, İranlı Ali Reza Ghazveh, Turgay Fişekçi, Jean Portante, Cafer Turaç, Ürdün’den Taher Riad, Yusuf Alper, El Salvador’dan Maria Cristina Orantes, Mehmet Can Doğan, Suriye’den Nazih Abou Afash, Oğuzhan Akay, Ra Heeduk, Yunan Dimitris Houlirakis, Emel İrtem, Betül Dünder, Alman Tobias Burghardt, Seyyidhan Kömürcü, Makedon Zoran Anchevski, Jona Burghardt, Kadir Aydemir, Şeref Bilsel, Hadi Saidi Kiasari, Özlem Sezer, Roni Marguiles, Yapraz Öz, Sao Tome Adaları’ndan Conceiçao Lima, Onur Caymaz, Faslı Hasan El Ouazzani, Mehmet Erte, Gürcistan’dan Dato Magradze, Ertan Yılmaz, Cenk Gündoğdu, Beşir Sevim, Vercihan Ziflioğlu ve Yorgi Emilios Eden de en sevilen şiirlerini sanatseverlere sunacak. Sekiz gün boyunca ağırlıklı olarak Beyoğlu olmak üzere, İstanbul’un çeşitli tarihi mekanlarında, ücretsiz olarak festival etkinleri gerçekleştiriliyor. Şiir okumalarının yanı sıra, çeşitli konferanslar, uluslararası kültürel toplantılar ve Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde de seminerler düzenleniyor. İstanbul’un 2010 Kültür Başkenti olarak seçilmesini de gözönünde bulunduran festival komitesi, Avrupa ve dünyanın başka ülkelerinden önemli festivallerin yöneticilerini de Şiir Festivali’ne davet etti. Bu davetlilerin katılımıyla ‘Yerel Yönetimler Ve Uluslararası Şiir Festivalleri’nin Geleceği’ başlıklı bir toplantı düzenlendi. Festival, uluslararası boyutunun yanısıra, Türk şairleri için de geniş çaplı bir buluşma vesilesi. Değişik yaş kuşağı ve çeşitli eğilimlerden şairler, ülkenin dört bir yanından gelerek Türkçe’nin güzelliklerini bir daha sergiliyorlar. Festival Düzenleme Komitesi Başkanı Zeki Tombak bu yıl özgün projesini de gerçekleştiriyor. Tombak festivalde ‘İstanbul’un şairleri, İstanbul’un dilleri’ başlığı altında, İstanbul’daki, özel olarak da Beyoğlu’ndaki dil ve kültür zenginliğini vurgulamayı amaçlıyor. Bu anlayışa göre İstanbullu; Rum, Türk, Ermeni ve Musevi şairler kendi dillerinde yazdıkları şiirleri okuyacaklar. Uluslararası Beyoğluİstanbul Şiir Festivali geçen yıl olduğu gibi, Tarih ve Toplum Bilimleri Enstitüsü Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Sevda Ergin anısına ‘Genç Şair Başarı Ödülü’nü verecek. DETAYDAKİ GÜZELLİK Dünyada 1900’lü yılların başından itibaren konsept olarak denenen bu çalışmanın Türkiye’de başka örneği olmadığını söylüyor Dr. Yüksel ve ekliyor: “Gün içinde birçok röntgen çekiyoruz, bilimsel olarak bakılırsa çok güzel incelemeler oluyor ancak sonuç, çoğu zaman iyi olmuyor. Bir hastanın rahatsızlığını görüyoruz orada ve canımız sıkılıyor. Ancak bir çiçeği röntgenlediğimiz zaman bilinmeyenin gizemine gidiyoruz. Çünkü her zaman gördüğümüz çiçeğin, aslında göremediğimiz kısımlarına yolculuğa çıkıyoruz: yaprakları, ince kıvrımları, damarları, tohumları... Bilimle uğraşırken kimi zaman karşılaştığımız keyifsiz durumları örterek bir iç rahatlığı kazandırıyor bize” diyor. Radyoloji teknisyeni Erdal Aykal da, hemen hemen hergün görülen çiçeklerin detaylarındaki güzellikleri sunduklarını söylüyor ve tekniğin yine insanların röntgen çekimiyle aynı olduğunu belirtiyor: “Bilimle insanların içini röntgenliyorsak, yine doğayı da inceleyebiliriz. Burada obje daha ince olduğu için, ışığın geçişi de daha kolay oluyor. Basit anlamda bir insanın röntgeni nasıl çekiliyorsa, çiçeklerde de yöntem aynı.” Bir çiçeği cihaza yatırıyorlar, herhangi bir plakayla baskı yapmadan röntgenini çekiyorlar. Ancak fotoğraf mantığında olduğu gibi kadraja yani kompozisyona da önem veriyorlar. Pozlama süresi insanlardakiyle aynı olsa da farklı teknikler uygulanıyor. Çokça yapılan denemeler sonucunda ışığın miktarı ve siyahbeyaz dengesiyle oynayarak, hedefledikleri noktayı vurguluyorlar ve kendi bakış açılarına göre yeniden yorumluyorlar. Dikkat edilen en önemli nokta ise dolgun yapraklı, farklı türlerde, kadrajda bütünlüğü sağlayabilecek çiçekler... Teknisyen Aykal, olanı olduğu gibi değil, olmasını istedikleri gibi yorumladıklarını söylüyor. Böylece bir çiçeği yan ya da ters, damarları veya yaprakları baskın bir şekilde yansıtılabiliyor. Sonuçta ortaya çıkan da günümüzün tekniklerini ve doğadan materyalleri kullanarak, fotoğraf tarihinin emekleme dönemine ait siyah beyaz fotoğraflara benzeyen çalışmalar... Dr. Yüksel: “Sergi açmak istiyoruz ancak sunumlar Negatoskop (ışıklı pano) ile yapılacağı için de sponsora ihtiyacımız var. Masraflı bir çalışma çünkü. Ama yine de bu çalışmaya pek çok kişi ve kurum sıcak bakıyor.” FESTİVALDE BUGÜN Saat 12.0013.00 arası Haydarpaşa Garı’nda ‘Ayrılık ve Yolculuk’ temalı bir şiir okuması yapılacak. Kadir Aydemir’in yöneteceği etkinlikte; Beşir Sevim, Dimitris Hoularakis (Yunanistan), Mehmet Erte, Şeref Bilsel, Taher Riyad (Ürdün), Yusuf Alper, Yaprak Öz, Özlem Sezer, Angela Garcia (Kolombiya), Dota Magrazse (Gürcistan), Hasan El Ouazzani (Fas), Musa Bideç(İran) ve Hadi Saidi Kiasari (İran) şiirler seslendirecek. Saat 14.0016.00 arası Mis Sokak’taki şiir okumasında da Beşir Sevim, Dimitris Hoularakis, Mehmet Erte, Şeref Bilsel, Taher Riyad, Yusuf Alper, Yaprak Öz ve Özlem Sezer şiirlerini okuyacak. Saat 19.00’da Yerebatan Sarnıcı’nda Angela Garcia (Kolombiya), İlhan Berk, Kemal Özer, Sina Akyol, Jean Portante (Lüksemburg),Lasse Soderberg (İsveç), Maria Christina Orantes (El Salvador), Tobias Bourghardt (Almanya), Zoran Anchevski (Makedonya) ve Khaled Najar (Tunus) şiirlerini sanatseverlere sunacak. Sanatımız doğamızda gizli ? Kozalakla başlayan çiçeklerin gizemine yolculuk, daha başka ismi pek de önemli olmayan birçok çiçekle devam etmiş. Hatta ilk dönemlerde hastane çalışanları ellerinde çiçeklerle gelmeye başlamış. Mesela bir arkadaşları, annesinin özenle yetiştirdiği biberi kaçırarak getirmiş saksısıyla, diğeri ise yolda gördüğü bir çiçeği almış hemen. Bu yüzden de her bir çiçek, kendi içinde ayrı bir hikayeyle katılmış projeye. Gün gelmiş dağlara çıkmışlar, kırlara gitmişler farklı çiçek bulmak amacıyla. Hatta ellerinde çiçek kalmayınca, bahçeye çıkıp çiçek aramaya başlamışlar. Mesai saatlerinin dışında, izin günlerinde ve hatta geç saatlere kadar bu işle uğraşmışlar. Bilim adamı olmalarından dolayı deneyle yola çıkmışlar ve sonuçta farklı, deneysel ve etkileyici bir çalışma çıkmış ortaya. Bunu oturttuktan sonra, yeni çalışmalar da yapmak istediklerini söylüyorlar, doğadaki herşeyin röntgeninin çekilebileceğini de belirterek. Slogan ise “Sanatımız doğamızda gizli.” Dr. Yüksel: “Hem bizim doğamızda hem de doğada var sanat. Bunu hatırlatmak istiyoruz. Çalışmamızda sadece sanat ve doğa yok, teknoloji, bilim ve insana dair herşey var” diyor.