20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 04 14/3/07 16:27 Page 1 CUMARTESİ EKİ 4 CMYK 4 17 MART 2007 CUMARTESİ İstanbul Modern Sinema’da şölen var! D bölüm ayrılmış olması. Amerikan bağımsız sinemasının en yetenekli oyuncularından biri olan Gyllenhaal da, bu kült filmin oyuncularından. 29 Mart’a kadar sürecek bu özel bölümde, genç oyuncunun seksi, mazoşist ve ateşli sekreter rolüyle kariyerinin dönüm noktasına ulaştığı filmi “Secretary”nin yanı sıra, sıra dışı komedisi “Lütfen Beni Öldürme” (Stranger Than Fiction) ve ödüllü son filmi “Sherrybaby” de yer alıyor. Fakat benim bugün üzerinde durmak istediğim asıl konu Donnie Darko. En beğendiğim filmleri sıralamam gerekse, mutlaka ilk beşin içinde yer alacak olan, o yaratıcılığın doruklarında gezinen, karanlık, garip, provokatif ve son derecede ilginç film. Korku, şüphe, psikolojik dram, kara komedi, bilim kurgu, hepsi Donnie Darko’da bir araya gelmiş. 2001 tarihli film, bugün 32 yaşındaki olan genç yönetmen Richard Kelly’nin eseri. Maggie Gyllenhaal dışında, Drew Barrymore, Patrick Swayze, Jena Malone ve ER dizisiyle tanınan Noah Wyle de rol aldığı filmin başrolünde, geçen yıl Brokeback Dağı adlı filmle büyük çıkış yapan Jake Gyllenhaal rol alıyor. Canlandırdığı karakter, Orta Amerika’da bir banliyöde tipik ailesiyle birlikte sıradanmış gibi görünen bir hayat süren ve sorunlu bir ergenlik dönemi geçiren 16 yaşındaki Donnie Darko’dur. Donnie, gördüğü şizofreni tedavisi için ilaç kullanan antisosyal bir gençtir. Annesiyle babası oğullarının davranışlarından endişe duysalar da onu anlamazlar. Gündüzleri sıkıcı ve normal bir yaşam süren Donnie uyurgezerdir. Bir gün yine uykusundan bir sesle kalkıp evinden dışarı çıktığında insan boyutlarında adı Frank olan bir tavşanla karşılaşır. Frank, ona 28 gün, 6 saat, 42 dakika ve 12 saniye sonra dünyanın sonunun geleceğini söyler. Ertesi gün bu defa pijamalarını giymiş bir halde bir golf sahasında uyanır ve bileğinde 28:06:42:12 yazılı olduğunu görür. Evine döner, fakat odasının üstüne bir jet motoru düşmüştür. Donnie’nin yalnızca üç dostu vardır: Tüm garipliklerine karşın onunla çıkmayı kabul eden kız arkadaşı, hipnozla sorunları aşacaklarına inanan psikiyatristi ve yalnızca kendisinin görebildiği insan boyutlarındaki tavşan ya tavşan kostümü içindeki adam. Fakat Frank, Donnie’nin içindeki öfkeyi ateşleyip onu yıkıcı davranışlarda bulunmaya yöneltmektedir. Baştan sona garip ama ilginç diyaloglar ve sanrılarla dolu olan filmi izlerken, bir sonraki sahnede ne olacağı konusunda hiçbir tahminde bulunamıyorsunuz. Aslında, 1988 yılında Amerikan başkanlık seçimi sırasında geçen film, Reagan dönemine ve her şeyin normalmiş gibi gözüktüğü Amerikan banliyölerindeki hayata ciddi bir eleştiri getiriyor. David Lynch filmlerinde olduğu gibi, o banliyödeki insanlar sanki başka bir dünyadanmış gibi geliyor. Film, 1980’lerin sonunda geçmesine karşın, bugünkü Amerikan toplumuna da ışık tutuyor. Küçük bir bütçeyle çekilen bağımsız bir film olduğu göz önünde bulundurulursa, Donnie Darko, özel efektleri, Rene Magritte ya da Marc Chagall resimlerini andıran fantastik ve masalsı sahneleriyle de çok başarılı. Filmin övgüye değer yanlarından bir diğeri de müzikleri. Bana göre tüm zamanların en güzel şarkılarından iki tanesi filmin soundtrack albümünde yer alıyor: Echo and the Bunnymen’den “The Killing Moon” ve Joy Division’dan “Love Will Tear Us Apart”! Ayrıca Duran Duran’dan “Notorious”, Tears For Fears’den “Head Over Heels” ve The Church’den “Under The Milky Way” gibi unutulmaz şarkılar çok büyük bir incelikle kullanılmış. İstanbul Modern Sinema’da Donnie Darko gösterim gün ve saatleri: 17 Mart Saat 17:30/ 20 Mart Saat 20:00/ 23 Mart Saat 17.30 inleyin eğlenin Avangard caz ve rock füzyonu ‘Garanti Caz Yeşili’ konserleri kapsamında bu akşam New Jersey kökenli ünlü Amerikan gitarist, şarkı yazarı ve solist Marc Ribot İstanbullularla buluşacak. Küçük yaşlardan itibaren gitarla yakından ilgilenen Ribot, ilk derslerini aile dostları ünlü Haitili gitarist ve kompozitör Frantz Casseus’tan aldı. İstanbul’a ‘Ceramic Dog’ adlı projesiyle gelen Ribot; soul, funk, caz ve geleneksel Küba standartları arasında başarıyla dolaşıyor. (0 212 292 73 68, biletler 30 ve 15 YTL) B u hafta sonundan başlayarak ay sonuna kadar İstanbul Modern’e gitmek için üç büyük nedeniniz var. Çünkü İstanbul Modern Sinema’da mart ayında üç önemli etkinlik yapılacak. Birincisi, 2003 yılında üniversite öğrencileri tarafından düzenlenen “Uluslararası Animasyon Festivali”ne katılan Türk ve uluslararası yapıtlardan kzulal?yahoo.com oluşan bir seçki sunulacak. Animasyondan hoşlanıyorsanız, bu festivale katılan çalışmaları 22 Mart Perşembe günü saat 19:00’da izleyebilirsiniz. İkincisi, 2331 Mart arasında, Uzakdoğu sinemasının parlak yönetmenlerinden Yimou Zhang’ın büyüleyici bir görsel şölen olan son filmi “Altın Çiçeğin Laneti” gösterilecek. Üçüncü ve bana göre en önemli nedense, “Donnie Darko” adlı filmin mart ayı sinema programında yer alması. Aslında, bu olağanüstü filmin gösterilmesinin nedeni, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle, oyuncu Maggie Gyllenhaal’a “Özgür Ruh” başlıklı özel bir ZÜLAL KALKANDELEN ‘İhtiyaç Molası’ Beyoğlu Hayal’de Ülkemizdeki progresifsenfonik rock müziğinin başarılı temsilcisi İhtiyaç Molası, yarın akşam Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde konser verecek. 1995 yılında Çanakkale’de kurulan topluluk bugüne kadar ‘Milad’ ve ‘1,5’ albümlerini çıkardı. Taner Sarf, Sinan Gürsoy, Tolga Çebi ve Murat Güllü konserde yeni şarkılara da yer verecek. (0212 244 25 58, biletler 15 YTL) Plakların altın yılları APTÜLKADİR ELÇİOĞLU Türk popüler müziği açısından 70’li yıllar çok verimliydi. Bu bereketli ortamda rock müziği de yerini bulacaktı. Bu çalışmalar her ne kadar “Anadolu Rock” adıyla adlandırılsa da dünyadaki rock tarzına kulaklar kapanmış değildi. Bunun dışındaki arayışlar da zamanla nehirde akışını tam bulacaktı ki, ülkemizin politik ortamı hararetlendi ve nihayetinde 12 Eylül duvarı örüldü. Bu duvar müzikte de kendini arabesk hakimiyeti olarak gösterecekti. Ardından gelen yıllarda yeni kuşak 70’lerdeki birikimlerle karşılaşamadan, yeniden aynı keşiflere çıkmak zorunda kalarak macerasını sürdürecekti. Şimdilerde o devrin unutulmaz isimlerinin uzunçalar plakları yana yakıla aranıyor. Bu talebin sonucu yapılan açık arttırmalar bile var. Peki bu plakların yayın haklarını ellerinde bulunan şirketler ne yapıyor. Onları anlayabilmek açıkcası pek mümkün değil... O eski kayıtları aslına sadık kalarak günümüz teknolojisine taşımak varken, ucuz bir “best of” anlayışıyla o geçmişin unutulmaz albümlerini paramparça ederek basıyorlar. Bunlardan en hazini de Barış Manço’nun “2023” adlı albümünün CD’siydi. O güzelim albümdeki parçaların orijinal sırası değiştirilmiş, bazıları da çıkarılmış ve yerlerine daha sonraki yıllara ait olan bazı parçalar eklenmişti. Sadece bununla kalınsa iyi o muhteşem albümün plak kapağı yerine başka bir resim konulmuştu. Aynı şeyleri Cem Karaca, Erkin Koray içinde söyleyebiliriz. 70’li yıllarda plak şirketlerinin isimleri de önemliydi. Logolarının aklımıza mıh gibi kazındığı bu şirketlerin bu tip özensizlikler yapması bizleri ayrıca yaralıyordu. Yavuz Plak bunlardan biriydi. Sahibi olan Yavuz Asocal’ın plaklardaki imzası bizler için ayrı bir yıldız gibiydi. Bu özensiz yaklaşımlar bu açıdan da bizim için büyünün bozulsamasıyla eşdeğerdi. Neyseki bu hayal kırıklığımız şimdilerde yerini ferahlamaya bırakıyor. Yavuz Asocal ile aynı ismi taşıyan oğlunun yönettiği efsanevi plak şirketi “Anadolu Efsaneleri” adıyla çıkardığı üçlü set ile içimize biraz umut serpti diyebiliriz. Böylece Cem Karaca, Moğollar ve Edip Akbayram’ın eski albümlerinin biraz daha özenle basıldığını görüp, sevinecektik. ÖDÜLLÜ ALBÜM Moğollar, 1970’de Fransa’ya gitmiş ve burada kaydettikleri albümle yurtdışı hülyalarına adım atmışlardı. Moğollar, 1971’in Aralık ayında Fransa’da yaptıkları albümle büyük bir ödül kazanıp isimlerinden Avrupa’da da sözettirmişti. Bir yıl sonra da bu bir hülya olmanın ötesine geçip, gerçek olacaktı ama grup parasızlıktan yurda dönmek zorunda kalacaktı. İşte bu albüm 1972’de ülkemizde de “Anadolu Pop” adıyla yayınlanmıştı. Üçlü sette yeralan bu albümde grubu klavyecisi Murat Ses’li kadrosuyla dinleme imkanı bulabiliyorsunuz. Ünlü saksofoncu İş Sanat’ta Dünyaca ünlü saksofoncu Branford Marsalis, Braggtown albümü ile 21 Mart Çarşamba akşamı İş Sanat Kültür Merkezi’nde cazseverlerle buluşacak. Üç Grammy ödüllü sanatçıya, piyanoda Joey Calderazzo, basta Eric Revis ve davulda Jeff Watts oluşan dörtlüsü eşlik edecek. Marsalis’in dörtlüsüyle kaydettiği son albüm olan Braggtown 17. yüzyıl İngiliz bestecilerinden Kızılderili savaşçılara ve Japon korku filmlerine kadar farklı kaynaklardan aldığı ilham ile sanatçın bugüne kadar çıkarttığı en kapsamlı ve heyecan verici albüm. (0212 316 10 83, biletler 70, 60, 50 ve 40 YTL) CEM KARACA FIRTINASI “Anadolu Efsaneleri” isimli arşiv setinin üçüncü albümü de Cem Karaca’ya ait. “The Best Of Cem Karaca Vol. 1” adını taşıyan bu albüm çıkışı 1997’ye tekabül ediyor olsa da 70’lere damgasını vurmuş “Namus Belası”, “Tamirci Çırağı”, “Obur Dünya” gibi çalışmaların bulunabileceği bir “best of”. “Anadolu Efsaneleri” setinin içinde bir albüm kitapçığı da olsaydı başarı yüzde yüze taşınacaktı. Ancak bunca olumsuzluğa rağmen bunu da yakalayabildiğimize şükredelim derim. Caz geceleri Mövenpick Hotel’in ‘AzzuR Restauran’da bu akşamdan itibaren her cumartesi akşamı ‘Larry O’Neill ile Caz Geceleri’ yapılacak. Şimdiye kadar B.B King, James Brown, Ray Charles, Dianna Ross ve Tina Turner gibi sanatçılarla aynı sahneyi paylaşmış caz sanatçısı ile cazdan, ‘blues’a, ‘reggae’ye, ‘rock’a ve ‘R&B’ye kadar uzanan müzikal bir yolculuğu çıkacaksınız. (0212 319 29 29/3811) Cazın rengi koyudur Müzikle politikanın bir araya gelmesi, aslında az rastlanan bir durum. Çünkü müzik sosyal eleştiriye araç [email protected] olma durumunun çok ötelerinde, doğal ve saygın bir sanat. Ancak müzisyenlerin böyle bir eleştiriyi müziklerin içine katmak istediği durumlarda da oldukça güzel sonuçlar elde edilebilmiş. Caz dünyasının en tartışmalı isimlerinden trompetçi ve kompozitör Wynton Marsalis’in son albümü ‘From the Plantation to the Peniteniary’ kendisinden beklenmedik bir şekilde sosyal eleştiri içermekte. Albümdeki diğer bir sürpriz ise Marsalis’in rap söylemesi. Elbetteki bu durum sanatçının ‘Rap’e ilgi duyduğu anlamına gelmiyor. Yine de anlatmak istedikleri açısından bu tarzı seçmesi ilginç bir durum. Albüm quintet (altılı) formatında bir topluluk tarafından gerçekleştirilmiş. Davulda Ali Jackson, basta Carlos Henriquez, piyanoda ise Dan Ninner çalmakta. Albümdeki hoş bir yenilik ise 21 yaşındaki şarkıcı Jennifer Sanon. Alto sesini oldukça doğal kullanan Sanon, Marsalis’in trompetine kontur bir bütünlük içinde söylemekte. Albümdeki 7 parçanın hepsi yeni olup, söz ve müzikler Marsalis’e ait. Wynton caz tarihinin en bilgili müzisyenlerinden biri. New Orleans’ta doğmuş ve cazın köklerini doğduğu yerde öğrenmiş. Ancak Julliard’a giderek klasik müzik de öğrenmiş.’Blood on the Felids’ orotoryosu, Heandel’in ‘Messiah’ine benzer bir biçimde koro, solo sesler ve orkestra için yazılmış. Marsalis bu oratoryosuyla Politzer ödülünü alan ilk cazcı oldu. Aslında New Orleans cazı ve Barok müzik birbirlerine oldukça yakınlar. Her ikisinde BÜLENT ERGÜDEN Edip Akbayram’ın topluluğu Dostlar’la birlikte 1977’de çıkardığı “Nedir Ne Değildir” albümü, plak kapağından herşeyine kadar aslına uygun basılmış. “Hah işte arşivcinin ve ciddi müzik dinleyicisinin aradığı budur” dedirtecek kadar güzel. 13 parçalık albümde ağırlığı Aşık Mahzuni Şerif türküleri oluşturuyordu. Akbayram’ın bu türküleri rock tarzında yorumlarken eserlere zarar vermeden kendi uslubunu da katması çok önemlidir. Edip Akbayram’ı dinlerken o yıllarda ülkemizin ne birikimlere ulaştığını görüp, şimdi yitirdiklerimize üzülüyoruz. EDİP AKBAYRAM de çok sayıda soloist aynı anda çalar ve müzikal demokrasi çalgıcıları doğaçlamalar yoluyla özgür kılar. Marsalis caz tarihinin küçük bir bölümünü alan seçerek, büyük yaratıcılığını kullanmakta. Bu durumu, caz dünyasında oldukça tartışmalı olmuş ve tutuculukla suçlanmıştır. Albümü açılış parçası, ‘From the Plantation to the Peniteniary’ (kırsal alanlardan hapishanelere) Amerikalıların Afrikalı zenci kölelere yaptıklarını anlatmakta. Son derece kompleks ritmler, aynı anda tüm çalgıların birlikte solo yapmaları, şarkının da bu anlamda bir solo çalgı gibi hissedilmesi, coşkulu bir Barok atmosfer yaratıyor. Ancak ‘Super Capitalism’ adlı parçada çelişkili bir şekilde Amerika’da büyük özgürlüklerin olduğu söylenmekte. Albümün en ilginç parçası olan ‘Where Y’All At’de cazın bilinen tüm ögelerine rap eklenmiş. Rap zencilerin konuşma tarzında gündelik yaşantılarını anlattıkları bir müzik türü. Konuşma tarzı, müzikte zaman zaman aşağılanmıştır. Ancak klasik müziğin Bach, Heandel gibi büyük ustalarının eserlerinde bol bol ‘recitative’ (konuşma tarzı) bulunur. Wynton Marsalis’in EMI’den çıkan son albümü birçok farklı tarzı bir araya getirmiş. Albümde sözler ve şarkılar ön planda. Wynton’un trompet soloları ise her zamanki üst düzey kalitesinde. Amerika’nın yaptığı her türlü vahşetin bir şekilde normalleştiği günümüzde, ‘From the Plantation to the Peniteniary’ albümü cazı hem düşünsel hem de müzik ruhuyla yaşatıyor. Son olarak Wynton’ın, kendisi kadar ünlü ve önemli kardeşi saksofoncu Brandford Marsalis’in dörtlü olarak 21 Mart akşamı İş Sanat’da çalacaklarını hatırlatalım. Marsalis kardeşler, cazı koyu rengiyle sevenler için kaçırılmaz. İndigo’da Pearson ‘Levi’s Sound Tab’ etkinlikleri kapsamında İndigo’da bu akşam dünyaca ünlü dj ve prodüktör Ewan Pearson sahneye çıkacak. Pearson şimdiye kadar Depeche Mode, Chemical Brothers, Seelenluft, Franz Ferdinand ve Goldfrapp için yeni düzenlemeler yaptı, The Rapture’ın son albümü ‘Pieces of the People We Love’, Ladytron, Chikinki, Envoy ve Jeb Loy Nichols için de prodüktörlük yaptı. (0212 245 13 07, biletler 25 ve 20 YTL) Nardis’te caz keyfi Önder Focan’ın çok ilgi gören projelerinden biri olan ‘Standard A La Turc’ 23 Mart Cuma akşamı Nardis Jazz Club’de olacak. Focan’ın caz standartlarına yaklaşımını baz alan bu projede Şenova Ülker, Erdal Akyol ve Cem Aksel var. Gece ‘Standard A La Turc’a Serdar Barçın da eşlik edecek. Topluluk en keyifli caz parçalarını seslendirerek, cazseverleri müzikal bir yolculuğa çıkaracak. (0212 244 63 27, biletler 20 ve 10 YTL)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle