20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 03 14/3/07 16:27 Page 1 CUMARTESİ EKİ 3 CMYK 17 MART 2007 CUMARTESİ 3 Bir dev gibi sevdi Nâzım Hikmet’in mahpusluk yıllarını anlatan ilk sinema filminde hayatındaki iki kadın Piraye ve Münevver’le ilişkileri de beyazperdede... âzım Hikmet bir sinema filmiyle ilk kez beyazperdede. Filmde Nâzım Hikmet’in Bursa’da hapis yattığı dönem ele alınıyor. Metin Belgin’in yazdığı ve Biket İlhan’ın yönettiği filmde Nâzım Hikmet’i Yetkin Dikinciler, karısı Piraye’yi Dolunay Soysert ve Münevver’i ise Özge Özberk oynuyor. Oyuncuların hiç para almadan, gönüllerini koyarak rol aldıkları filmle ilgili; Nâzım’ın kadınları Dolunay Soysert ve Özge Özberk ile söyleştik. Bu projeye nasıl dahil oldunuz? D.S: “Yazın başında Biket İlhan’ın telefonuyla ŞİRİN dahil oldum. Evlenmeme de 10 gün vardı, bir geliyorum dedim. On gün sonra GÜVEN evlenip buluşabildik. Projeyi biliyordum o zamanlar ama şahsen düşünüldüğümü bilmiyordum. Beni başka bir şey için çağırıyorlar sandım. Sonra gittiğimde öğrendim, senaryoyu verdiler. Çok heyecanlandım çünkü bir Nâzım Hikmet hayranlığım vardı. Piraye’ye de ayrıca çok hayrandım. Yani onun özel bir kadın olduğunu düşünüyordum her zaman. Bir de üstüne Piraye teklif edilince gerçekten çok mutlu oldum. Çekimler gelene kadar da dinmedi heyecanım.” Ö.Ö: “Altın Kelebek ödül töreninde Biket Hanım’la tanıştığımızda bana projeden biraz bahsetti. Ama tam olarak ben de Dolunay gibi görüşmeye gittiğimde öğrendim. Bana o gün Münevver’in fotoğrafını gösterdi. İnanılmaz benzerliklerimiz vardı. Dolunay’ın da dediği gibi Nâzım Hikmet’in yaşamı olması, onun için bir şeyler yapabiliyor olmak çok özel geldi bize. Koşa koşa, seve seve kabul ettik teklifi.” Teknoloji ? Leica kalitesi cebinizde Dünyanın en önemli fotoğraf makinesi markalarından Leica, yeni modeli CLux 2’de şıklığı ve kaliteyi küçük bir gövdede birleştirdi. Ultra kompakt CLux 2, yüksek görüntü kalitesi ve ortam ışığına göre otomatik ISO seçimi ile öne çıkıyor. 9.5x5x2.2 cm boyutları ve 130 gr ağırlığı ile her cebe sığan CLux2, VarioElmarit lensiyle 28100mm odak uzaklığına sahip. 7.2 megapiksellik görüntü işlemci, 2.5 inç LCD ekran, 1003200 arası ISO değerleri ve 3:4, 3:2, 16:9 format desteği gibi özellikleri bulunan model Nisan ayı sonunda 499 Euro + KDV’ye satılacak. N Dolunay Soysert ? İnce tüplü Telefunken Telefunken, klasik tüplü televizyonlara yeni bir soluk getiren ince tüplü ‘Slim Trueflat TV’ modelini piyasaya sürdü. Yeni 72 santimetrelik ekranlı Telefunken televizyonlar aynı ekran boyutundaki standart tüplü televizyonlara göre yaklaşık yüzde 25 daha ince olarak tasarlanmış. 5055 santimetrelik ortalama derinlik yerine 40 santimetrelik derinlikle plazmaların inceliğine yaklaşan Telefunken, 100 Hz’lik tarama değeriyle de gözleri yormuyor. 1000 sayfa teletekst, 200 program hafızası, televizyon izlenirken skart bağlantısı üzerinden ekranda ikinci bir görüntünün izlenmesine olanak veren resim içerisinde resim gibi özelliklere sahip model 1125 YTL fiyatında. HAYATIN YILDIRAMADIĞI KADIN Sonuçta gerçek insanlar anlatılıyor bu filmde. Çekimler öncesinde çalıştınız mı? D.S: “ Tabii, araştırmaya dayalı bir dönem geçirdim. Yani herhangi bir senaryo üstüne de kafa patlatıyorum ama farklı anlamda oluyor. Genellikle canlandıracağım karakterin mesleğine dair bir araştırma yapıyorum ama karakter çoğunlukla sizin yaratıcılığınıza bırakılıyor. Bu filmde ise durum farklıydı, sorumlu olduğum bir durum vardı. Ben tercihimi taklitçilik yapmayıp, yaratı alanımı yok etmemekten yana kullandım. Bu sebepten dolayı da anektod ve anılar yerine fotoğraf ve şiirlerden yararlanmaya karar verdim. Nitekim yönetmenle ve senaristle de paylaştım düşüncemi, onlara kendi Piraye’mi yaratacağımı söyledim. Yani yaratacağım karakterin Piraye’nin birebir modeli olmasını istemediğimi, hislerimi katmak istediğimi ve yorumlamak istediğimi belirttim. Onlar da çok olumlu yaklaştı. Elbette Piraye’nin yaşantasını ve yapısını biliyorum ama etkilenmemek için hayatını derinlemesine didiklemek istemedim açıkcası. Filmden sonra yaptım bunu çünkü çok merak ediyordum. Neler yakalamışım, aynı yönde mi hissetmişiz? Şu anda Piraye’yle çok ilgiliyim.” Ö.Ö: “Ben Dolunay’ın tam tersi yaptım aslında. Çekimler başlamadan Münevver’i daha fazla tanımak istedim, bunun için de çalıştım.” Canlandırdığınız karakterlerin; Piraye ve münevver’in, en çok hangi özelliklerini seviyorsunuz? D.S: “Ben Piraye’nin tutarlılığını ve duruşunu seviyorum. O devir için çok kuvvetli bir duruşu var. Kesinlikle çok güçlü bir kadın. Dışarıda yaşadığı mücadeleyi ve bu inadını hiç bırakmayışını gerçekten seviyorum. Yani hayatın yıldıramadığı bir kadın Piraye. O dönem için bir komunist karısı olarak dimdik yaşadı. Hapishanede olduğu kadar dışarıda, demir parmaklıkların öbür tarafında da hayat çok zordu. Ve o yaşamın savaşçısı da Piraye’ydi, içeride nasıl Nâzım’sa... İçeride komunist olmak kadar, dışarıda komunist karısı olmak çok zordu. O devirde iki çocuğu büyütüp, bir yandan hapiste düşünce suçundan, komunizmden yatan kocasının moralini yüksek tutmaya çalışmayı, yaşadığı zorlukları kocasına hissettirmemeyi her kadın Kadına yazılabilecek en güzel şiirler Özge Özberk Nâzım’ın nelerine vuruluyorsunuz? D.S: “Her şeyin başında o beyinden bir kadına yazılabilecek en güzel şiirler çıkmış. Her şiiri çok güzel ama Piraye’ye yazdığı o muhteşem şiirler beni çok etkilemişti. Nâzım’ın duruşunu ve direnişini de çok seviyorum. Bunun haricinde çok karizmatik ve çok yakışıklı da bir adam. Öyle dev bir adamın, çok özel beyninden, güzel ağzından, güzel sözler çıkıyor. Zaten bence bir kadın olarak Nazım’a karşı durabilmek çok mümkün değil. Nazım çok tehlikeli bir adammış. Zaten çok canlar yakmış.” ? ADSL fiyatları indirildi Türk Telekom Genel Müdürü Paul Doany, 1 Nisan 2007 tarihinden geçerli olmak üzere ADSL internet kurulum ücretlerinde yüzde 51, erişim ücretlerinde ise yüzde 6 ile yüzde 55 arasında değişen oranlarda indirime gidileceğini açıkladı. Limitli bağlantıda 1024 Kbps hız için 3GB sınırı 4GB’a çıkarılırken fiyat değişmedi. 6 ve 9 GB kotalı paketler de ise indirim yapıldı, fiyatlar 39 YTL ve 49 YTL’ye düşürüldü. Limitsiz internet paketlerinde, 512 Kbps hızının aylık ücreti 79 YTL’ye, 1024 Kbps hızının aylık ücreti 99 YTL’ye ve 2048 Kbps hızının aylık ücreti de 139 YTL’ye düşürüldü. Yıl sonu itibariyle kurulu ADSL kapasitesini 6.9 milyon aboneye çıkarmayı hedeflediklerini belirten Doany, ADSL altyapısının geliştirilmesi için bu yıl 426 milyon YTL yatırım öngörüldüğünü bildirdi. yapamaz. Benim hayranlığım buna, Piraye çok özel bir kadın.” Ö.Ö: “Ben de Münevver’in aşka tutunması ve aşkına sahip çıkmasını çok seviyorum. O dönemde evli bir kadının aşkını dile getirmesini bırakın, hapishaneye tek başına gidebilmesi bile bir olay. Nâzım’a orada aşkını söyleyebilmesi inanılmaz bir şey. Sonra da “Ya o, ya ben” diye rest çekmesi de çok cesurca. Piraye için çok zor bir durm tabii. Münevver gerçekten yapı olarak o dönem kadınlarından çok farklı, radikal bir kadın. Evli olmasına ve Nâzım’ın kuzeni olmasına rağmen hapishaneye gidip Nâzım’a kararlı bir şekilde aşkını dile getiriyor. Karısı olduğunu bile bile Nâzım’dan bir tercih yapmasını isteyecek kadar da tutkulu bir kadın Münevver. Piraye ile aralarında büyük farklılıklar var.” Nasıl mesela? Ö.Ö: “Piraye sevgiye aşık bir kadın, sevgi ile bağlanan bir kadın. Münevver ise tam tersi, biraz günümüze yakın bir kadın: ‘tırnakları çıkmış, aşık bir kadın’. Her şeye rağmen aşkının arkasında duran bir kadın yani. Nâzım’ın peşinden gitmesi beni gerçekten etkiledi. Duygusal anlamda büyük farklılıkları var Münevver ile Piraye’nin. Münevver’in aynı zamanda kötü giden bir evliliği de var ve kocası Nâzım’a gidip karımın peşini bırak diyor. Fakat Nâzım “Ben burada parmaklıkların arkasındayım ne yapabilirim ki” diyor. Fimde kendimi aşk dörtgeninin, hatta beşgeninin içinde buldum. Beni çok heyecanlandırdı bu.” Nâzım’ın hangi kadınını oynamak isterdiniz? D.S: “Ben Nâzım’ın hayatındaki kadınlardan Piraye’yi oynamak isterdim zaten. Çünkü ben Nâzım’ın Piraye’ye yazdığı şiirlere aşığım. Onların mektuplarına da çok aşığım. Birbirlerini görmeden tedavi eden, birbirlerine sürekli destek veren bir ilişkileri var. Birbirlerini tutkuyla değil ama çok özel bir sevgiyle seviyorlar. Ö.Ö: “Sonuçta Münevver, Nâzım’ın hayatında bir farklılık yarattı bir anda. Aslında yıllar yılı bu aşkı içinde yaşamış. İstemediği bir evlilik yapmış, belki de yapmak zorunda kalmış. Ama içinde hep bir Nâzım aşkı kalmış. Dolmuş, dolmuş ve bir gün bunu söyleme ihtiyacı hissetmiş. Aşkın peşinden giden bir kadın olarak bunu yapma ihtiyacı hissetti ki o dönem için bu çok önemli bir karardı onun için.” Ceyda Aslı Kılıçkıran, sadece Türkiye’de değil dünya sinemasında da kadın perspektifini yansıtan filmlerde sıkıntı olduğunu söylüyor. “Her şeyi erkek perspektifinden seyrediyoruz” diyen Kılıçkıran, “Geçerken Uğradım” adlı filminde, cinsiyet ayrımcılığına gönderme yapıyor. ? COMPEX yaklaşıyor COMPEX 12. Uluslararası Tüketici Elektroniği Şovu, gelişen yeni içeriğiyle 2427 Mayıs 2007 tarihlerinde Lütfi Kırdar Rumeli Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Dünyanın en hızlı gelişen ve büyüyen pazarlarından biri olan tüketici ve ev elektroniği alanındaki son gelişmelerin, yeni ürünlerin ve dünya markalarının görülebileceği COMPEX 12. Uluslararası Tüketici Elektroniği Şovu’nda teknoloji meraklıları için gösteriler de düzenlenecek. COMPEX için ücretsiz online davetiye temin etmek isteyenler ilerleyen haftalarda www.compex.com.tr adresini ziyaret edebilirler. [email protected] Asena’nın anısına bir kadın hikâyesi Uluslararası ödüllü genç sinema yönetmenimiz Ceyda Aslı Kılıçkıran, son filmi ‘Geçerken Uğradım’ı Duygu Asena’ya ithaf etti. Filminde kadın bakış açısıyla ‘bir kadının içsel yolculuğunu’ anlatan Kılıçkıran katılacağı festivaller aracılığıyla modern Türk kadınını tüm dünyaya tanıtmayı amaçlıyor. Evrenin ve zamanın sınırlarını sorgulayan modern Türk kadınının içsel dünyasına yaptığı yolculuğu anlatan 50 dakikalık filmde, Hale Soygazi ve Fadik Sevin Atasoy başrolleri paylaşıyor. Kılıçkıran’la film üzerine söyleştik. Filminizi Duygu Asena’ya ithaf etmeye nasıl karar verdiniz? “Bu film bir ‘kadın filmi’. Ben senaryoyu yazarken Duygu Asena vefat etti. Sonuçta bir kadın hikayesi yazıyordum ve çok saygı duyduğum gazeteci yazar Duygu Asena vefat etmişti. Her kadın için Duygu Asena Kılıçkıran neyse, benim için de öyle bir şey ifade ediyordu. Çok ŞİRİN GÜVEN üzüldüm ve bütün kadınların da çok üzgün olduğunu gözlemledim. Filmimi Duygu Asena’ya ithaf etmem gerektiğine dair bir düşünce gelmeye başladı.” Kadın filmi yazmaya ve çekmeye sizi iten neydi? “Öncelikle bir kadın olarak, ‘kadın filmi’ yapmam gerektiğini düşünüyordum. Benim misyonum böyle bir şey olmalı çünkü dünya sinemasında da kadın perspektifini yansıtan filmlerde sıkıntı var. Her şeyi erkek perspektifinden seyrediyoruz. Hatta Türk sinemasında bu anlamda ciddi bir boşluk var. Atıf Yılmaz, Şerif Gören ve Ömer Kavur gibi çok önemli yönetmenlerimiz çok güzel kadın filmleri çektiler. Hala çok saygı duyuyorum o filmlere, kadın ruhunu bir erkek bu kadar güzel yansıtabilir. Yine de neden kadın filmlerini kadınlar çekmesin ki? Çünkü her ne olursa olsun, hayata kadın olarak bakmak var, bir de erkek olarak. Bir de şimdiye kadar yapılanların tersine, kadının cinsel kimliğine dair değil de onun daha çok iç dünyasını ve derinliğini yansıtan filmler çekmek istiyordum. Amacım kadının evrensel ve çok boyutlu olan iç dünyasını yansıtmak. Filmimde de Mehpare’nin iç dünyasına iniyoruz. Aslında o iç dünyada ne fırtınalar esiyor ve neler yaşanıyor... Bunları bir kadın olarak yaşarsınız ve anlarsınız. Ben erkek yönetmenlerimizin bize ait olan o çok özel noktalarımızı bir kadın kadar özenle yansıtamayacaklarını düşünüyorum. O yüzden Türk ve dünya sinemasına hızla kadın yönetmenler gelsin istiyorum. Böylece biz kadın perspektifini yansıtan filmlere kavuşalım.” Filmde Mehpare iş yaşantısıyla ilgili bir sorun yaşıyor. Kuantum fiziğiyle ilgili yazılar yazan Mehpareyi patronu sırf kadın olduğu için botanik dergisine geçiriyor. Gerçek hayatta sizce böyle şeyler oluyor mu? “Mehpare’nin hayata bakışı izafiyet teorisinin etrafında oluşmuş aslında. Burada metefor kullandım ben. Orada anlatmak istediğim elbette botanik dergisiyle ya da kuantum fiziğiyle ilgili bir şey değil. Benim anlatmak istediğim kadının aslında ne kadar derin olduğu ve bizim toplum olarak kadına ne kadar yüzeysel baktığımız.” Toplumumuzda böyle bir sorun var yani değil mi? “Tabii, kesinlikle var. Bu hikaye gerçeği yansıtıyor. Benim arkadaşlarım da aynı sorunları yaşıyor. Ben yönetmen olarak bile yaşıyorum. Bir kere sizin çok boyutlu, evrensel ya da iyi bir iş yapacağınıza inanmıyorlar. Ve kendi kafalarında kadın neyi yapar diye düşünüp, sizi iş yaşamınızda ve toplumsal ve sosyal hayatınızda oraya zorla yerleştirmeye çalışıyorlar. Filmimde de yayınevinin sahibi Mehpare’nin evrenselliğini ve derinliğini görmedi bile.” RİFAT MUTLU rifatmutlu?hotmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle