22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 07 10/10/07 16:31 Page 1 CUMARTESİ EKİ 7 CMYK ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? 13 EKİM 2007 CUMARTESİ 7 Amatör tiyatrolar ‘Anadolu Replik’te buluşuyor Diziler yeni bir sektör yarattı er geçen gün sayıca artan diziler, yeni bir sektör daha yarattı. Artık dizilerin müzikleri profesyonel sanatçılar tarafından yapılıyor. Çok sevilen ve beğenilen müzikler her yerde çalınıyor, melodileri kulaktan kulağa dolaşıyor, cep telefonlarına indiriliyor, internette çeşitli sitelerden dinleniyor, albümleri çıkıyor hatta dizi müziği albümlerinin satışları ilk sıralarda yer alıyor. Bu yolla müzisyenler için de yeni ve alternatif bir kapı açılıyor. Eskiden bir şarkı albümle tanınırken, şimdilerde dizilerde duyularak ZUHAL popüler hale geliyor. Kendiliğinden bu alanın henüz tam anlamıyla AYTOLUN gelişen sektörleşemediğini, ancak yapımcıların dizi müziklerinin önemini farkedip, buna bütçe ayırdığını söyleyen sanatçılar, daha çok maddi değil manevi alanda beslendiklerini vurguluyor. Alternatif ve farklı türleri biraraya getirerek, üretimlerini beslediklerini belirten profesyonel müzisyenler, ihtiyaçlar devam ettiği sürece sektörün gelişeceğini söylüyor. Geçen sezonda Sağır Oda, Yabancı Damat, Geniş Zamanlar, Haziran Gecesi’nin, şimdilerde Kurtlar Vadisi: Pusu ve Köprü dizilerinin müziklerini yapan Gökhan Kırdar, Hatırla Sevgili ile Elveda Rumeli’nin müziklerine imza atan Kemal Sahir Gürel ve Binbir Gece, Annem ve Sessiz Fırtına dizilerinin müziklerini yapan Kıraç’la sektörleşmekte olan dizi müziklerinin televizyona ve müziğe olan etkisi üzerine konuştuk. Yönetmen Seza Güneş, amatör tiyatroların şehirleri nasıl etkilediğini anlatmak ve onları ortak bir platformda buluşturmak için kamerasını eline alacak Bağımsız sinema çalışmaları yürüten bir topluluk olan Kısa Film Fabrikası’nın kurucularından Seza Güneş, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde faaliyette olan amatör tiyatroların konu edileceği bir belgesel projesine hazırlanıyor. “Anadolu Replik” adlı belgesel film projesinin çalışmalarına başlamak için Anadolu’nun farklı şehirlerindeki amatör tiyatrolarla bağlantı kuran Güneş, “Bir tiyatro, bir şehrin dokusunu nasıl etkiler?” sorusunun araştırılacağı belgeselin hazırlık aşamasına başladı. Şimdiden Bartın’dan Mardin’e kadar pek çok şehirden tiyatro topluluklarına ulaşmış. 2007 başında fikir olarak ortaya çıkan belgesel projesi son bir aydır hayata geçmiş. Kendisi de amatör tiyatroculuk yapan Seza Güneş, “Hiçbir karşılık beklemeksizin bir şey yapıyorsunuz, ne maddi ne manevi geri dönüşü olmayan ancak bireyi olgunlaştıran bir şey amatör tiyatroculuk. Neden bir çevreye etkilerini araştırmayalım diye düşündüm ve farklı şehirlerdeki tiyatroyla uğraşan insanlara gitmeye karar verdim” diyerek projenin çıkış noktasını açıklıyor. SİNEM DÖNMEZ H ALTERNATİF BİR ALAN Fotoğraf: UĞUR DEMİR ? REYTİNG KURTARIYOR Dizi müziklerinin artık bir sektör olduğunu söylemek mümkün mü? Kemal Sahir Gürel: “Film ve dizi müzikleri bugün itibarıyla daha da önem kazanmaya başladı. Eskiden bir şarkı ‘albümde tutulurdu’, şimdi ‘filmde tutuluyor’ ve oradan popüler hale geliyor. Müzik sektörünün kendi içindeki tıkanıklık ve sorunları nedeniyle, sanatçılar artık film sektörüne yöneliyor. Cd kopyalamanın amatör dinleyiciler tarafından kolay hale gelmesi, yani bilgisayar teknolojisinin yükselip yaygınlaşması ve internet bağlantılarının hızlanması sonucu darbe yiyen sektör, kendini film sektörüne yedekleyerek nefes almaya çalışıyor. Bu durum da, film sektörü içinde müziğe gereken önemin verildiği anlamına gelmiyor.” Peki sanatçının bu alandaki hak ve özgürlüğünden söz edilebilir mi? “Televizyon kanalları, dizi için sözleşme yaparken sanatçının tüm haklarını ‘topyekün devretmesini’ istiyor. Bundan dolayı sanatçı kendi ürettiği eserin cd, vcd, dvd, cep telefonundan yapılan satışlar, televizyonda tekrar gösterimler gibi sonraki haklarından faydalanamıyor. Sinema alanında durum daha da vahim. Müziğe ayrılan bütçe, filmin tümüne ayrılan bütçenin % 1’i kadar bile etmiyor. Oysa müzik filmin hikayesi, oyunculuğu ve diğer unsurları kadar katkı sağlıyor filme. Tüm haklar yapımcıya gidiyor. Ne yazık ki devlet de sanatçıların bu haklarını koruyup, garanti altına alamıyor. Tam aksine, müzisyenlerin vcd ve dvd’den müzik telifi almalarını engelleyen bir bakanlık genelgesi dahi halen yürürlükte.” Sizce dizi müzikleri neden ve nasıl bu denli popüler oldu? “Süper Baba gibi yapımlarla 1990’larda çıktığını söyleyebiliriz. Sonra da günümüze kadar artan ve akşam kuşağının vazgeçilmezi haline dönüşen dizilerle tanıştık. Sinema sektörünün sıkıntılarından kaynaklı daralan film sektörü de, diziler ile nefes almaya başladı. Yeni yönetmen, senarist ve oyuncuların kendilerini film alanında denemelerini kolaylaştırdı. Dünyadaki durum daha farklı. Çünkü orada dev bir film endüstrisi var. Diziler onlarda da yaygın ama, bu tıkanıklıktan kaynaklanmıyor. Dizilerin yaygınlaşmasını yine uydutv teknolojisinin yaygınlaşması ile açıklamak yanlış olmaz. Müzik sinemada ikinci bir imge. Görüntü hikaye ve kişilikler arasında yeni bir bağ kuruyor. Bir dizi müziği dinlediği zaman, kişinin hayal dünyasında o diziye ait diyalog, duygu ve kareler beliriyor. Müzik, dizinin gerçekçiliğini güçlendiriyor. Bu nedenle iyi bir müzik, dizinin motoru haline geliyor. Özellikle son yıllarda üretimlerin şarkı formatında Müziğin diziye nasıl bir etkisi var? “Diziler çok fazla izlendiği için, insanlar o dönem ilgi çeken proje ne ise özellikle ona yoğunlaşılıyor. Müzik burada çok önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Televizyona bakmasanız bile, açıksa eğer, ilk olarak müziği ilginizi çeker ve televizyona dönersiniz. Artık bu alandaki amatör yapının yerini profesyoneller alıyor. Televizyon dizisi ya da reklam filmi olsun müzik artık profesyonelleşiyor. Profesyonel müzisyenlerin dizi ya da filmlerde olması da kaliteyi arttırıyor.” Bu kalite beraberinde nasıl bir müzik alanı yaratıyor kendine? İzleyenler ya da dinleyenler nasıl bir bakış açısı kazanıyor? “Dizilerin senaryoları çok çeşitlendi. Konularda çeşitlilik artınca ihtiyaçlar da yön değiştirdi. Çeşitlilik ve farklı müzik anlayışlarının televizyonda olmasıyla birlikte, bu alternatif müziğe yer açıldığını düşünüyorum. Alternatif müzik benim yoğunlaştığım ve ilke edindiğim bir yapı olduğu için dizilerde farklı atmosferler ve duygular yaratmaya çalışarak televizyonun yaygın ağına ben de kendi düşüncelerimle ulaşmaya çalışıyorum. Yani diziler benim profesyonelliğimi kullanıyorsa, bende onların yaygın ağını kullanarak müziğimi duyuruyorum. İnsanların müzik zevkini geliştirecek alternatif çalışmalar için fırsat buluyorum. Siz insanların müzik zevkini zorlarsanız, buna kayıtsız kalamayacaklardır.” Dizi müzikleri dizilerin bir parçası mı, yoksa ayrı bir alan mı? “Bu ortak bir çalışma alanı. Senarist, yönetmen, yapımcı ve müzisyeni çok iyi bir şekilde biraraya getirirseniz ortaya iyi bir yapıt çıkar. Burada müziğin yeri çok önemlidir. Çünkü görsel dediğimiz alan somuttur ancak müzikte daha soyut bir ortam vardır. Görsellik insan vücuduysa eğer, müziğin de onun içindeki ruh olduğunu düşünüyorum. Bu ikisi birleştiği zaman tam anlamıyla bir bütünlükten söz edebiliriz.” Dizileri neye göre tercih ediyorsunuz? “Bana göre farklı olmaları yeterli bir kriter. Kurtlar Vadisi, Sağır Oda gibi politik aksiyon çalışmalarda, deneysel ve endüstriyel tarzları daha fazla yapabiliyorum. Ama geniş Zamanlar ya da Yabancı Damat gibi dizilerde daha bilinen Ege ve Akdeniz müzikleriyle çalışıyorum. Alternatif müziği kullanabildiğim projeleri daha çok tercih ediyorum. Bu tür projeler benim yaratıcılığımı daha çok etkiliyor.” Sanatçı da üretiminde bu noktadan beslenebiliyor mu? “Tabiki. Bu maddi bir destek değil, alternatif müzikleri yansıtabildiği için sanatçıya manevi destek oluyor. Yıllardan beri solo çalışmalarımda yapmış olduğum alternatif müzik çalışmaları için yaygın olarak izlenen ve takip edilen bir alan bulmuş oldum. Mesela Kurtlar Vadisi’nde türkü dinleyeceğini düşündüğünüz bir kesime elektronik altyapılı bir müziği dinletmek ve sevdirmek benim için çok önemli. Yalnızca bu bile, benim dizi müziği yapmaya devam etmem için yeterli bir neden.” Newyork Film Academy’nin İstanbul şubesinde ‘film müzikleri’ başlığı altında ders vermeye başladınız. Bu dersin içeriği nedir? “Bu dersleri, film müziği nasıl yapılır diye vermiyorum. Yönetmenlere, filmde müziğin nasıl kullanılması gerektiği konusunda sinema bölümlerinin ilgilenmediği bir alanı desteklemek istiyorum.” 30 YILLIK TİYATRO Yazışmalarla birlikte, 1015 tiyatro topluluğuyla iletişime geçen Güneş şimdiden Bartın, Ankara, Eskişehir, Mardin, Malatya, Erzurum, İzmir dahil pek çok şehirdeki amatör tiyatro topluluğuna ulaşmış. Çok büyük bir heyecanla karşılandığını belirten yönetmen Doğu ve Karadeniz bölgesindeki illere tam olarak ulaşamamaktan yakınıyor. Karşısına çok farklı örnekler de çıkmış. İstanbul Avcılar’daki fırın tiyatrosu gibi. Fırın işçilerinin kurduğu Fırın Tiyatrosu, fırınlarının Fotoğraf: VEDAT ARIK altına kurdukları sahnede oyunlarını sahneliyor. Güneş, amatör tiyatroları şöyle anlatıyor: “Amatör tiyatro ve insanlar oradaki oyuncular hiçbir şey beklemeksizin bir şeyler yapıyorlar, manevi anlamda da karşılık görmeyince kimi kopuşlar oluyor, değişiyor ve sonra yok olup gidiyorlar. Ancak kimi çok derin izler bırakır bir şehirde kiminin etkisi daha azdır. Bu ortamda amatör tiyatrolara ulaşmak çok zor, sürekli değişen ve gelişen bir şeyden bahsediyoruz, işte ben de bunu karelemek, göstermek istiyorum. Bu belgesel filmle birlikte bu filme dahil olan toplulukların ortak olacakları bir platform oluşacak. Birbirlerinden haberdar olma şansları olacak. Asıl amaç festival değil, film üretmek dışında bir derdim var benim, bu amatör tiyatroların birbirlerinden haberdar olmaları dolayısıyla da kendi şehirlerindeki izleyicilerin onlardan haberdar olmaları. Amatör tiyatroların bir kurumsallığı olmadığı için ulaşmak güç. Bir derneğe, sendikaya bağlı değiller, örneklerini görmeliler ki onlar da yeni platformlar oluşturmaya başlasınlar.” DOĞAL REKLAM ARACI ? Eskiden dizi müzikleri çok fazla dikkat çekmezdi. Şimdi ise dizi müziklerinin albümleri çıkıyor, şarkıları dilden dile dolaşıyor. Bu geçiş nasıl yaşandı sizce? Kıraç: “Diziler özel televizyonlarla birlikte kendini göstermeye başladı. Ama asıl patlama, pop müziğin yükselişe geçmesiyle yaşandı. O yıllarda bu kadar yapımcı ve oyuncu da yoktu. Dizi müzikleri de özenle yapılmıyordu. Bir takım diziler sayılabilir elbette ama genele baktığınızda çok büyük bir emek göremiyorduk dizi müziklerinde. Hem yapımcılarda hem de müzisyenlerde bu farkındalık yoktu. Dizide varolan temanın sahneye göre yavaş ya da hızlı tempolusunu dinliyorduk. Ancak artık durum çok farklı.” İzleyicideki farkındalık nasıl oluştu? “Artık seyirci de çok fazla izledi dizileri. Her sezon onlarca dizi giriyor televizyonlarda. Bu tür bir enflasyon da belli bir kaliteyi getirdi. Dizilerde de kalite arttı ve artık daha özenle yapılıyor. İzleyicide de bir farkındalık oldu. Örneğin müziklerini yaptığım Zerda dizisinde, müziğin reytinge katkısı olduğu anlaşıldı diye düşünüyorum. Müziğin de dizi içinde bir kişilik olduğu ve profesyonellik gerektirdiği anlaşıldı. Artık yapımcılar da müzik seçiminde özen gösteriyor ve önemsiyor. Sahnelerin de müzik yapısına göre kurgulanmasına önem veriliyor.” Sanatçıların müzik sektöründen bir doyum alamamasıyla dizi müziklerine yöneldiği söylenebilir mi? “Aslında müzik sektörü battı. Yani dizi müziklerinin parlaması bu yüzden değil ama bu da belki etkileyebiliyordur. Bu konuda net birşey söyleyemem. Müzik sektörünün batması korsan yayıncılık, internet ve mp3lerin yaşamımıza girmesi gibi başka türlü sorunlardan kaynaklanıyor. Müziğin para verilecek kadar değerli olarak algılanmamasıyla ve yapımcıların kalitesiz sanatçıları ortaya çıkarmasıyla bir patlak oluştu sektörde. Ancak dizi müziklerinin popüler olmasıyla bunun bağlantılı olduğunu pek sanmıyorum. Dizi müzikleri doğal bir reklam aslına bakarsanız iki taraf içinde. Dizi müziklerini yapanlar da gündeme geliyor, diziler de yararlanıyor.” Müzik, senaryoyu hatta diziyi nasıl etkiliyor? “Dizide kullandığınız müzikle, anlatamadığınız bir duyguyu verebilirsiniz. Yönetmen ve senaristin müzikten anlaması ve sahneyi çekerken atmosferi yaratması gerekiyor. Böylece renkleri baştan aşağıya değiştirebiliyorsunuz müzikle. Farklı bakış açıları da yaratabilirsiniz.” ANADOLU’DA SOSYALLEŞME ARACI Mersin’de amatör tiyatro yapan Güneş, Anadolu’da tiyatro izlemeye gelen insanların televizyon, sinema değil, daha dirsek teması olan, daha sosyal bir alan istediklerini vurguluyor. “Tiyatrolar bir subap görevi görüyor. Oralarda büyük şehirlerdeki kadar mitingler, konserler gösteriler olmuyor, çıkıp bağıramıyor rahatlayamıyorlar ve sosyal bir alana ihtiyaç duyuyorlar işte orada ciddi bir sosyal alan ihtiyacını gideren bir araç tiyatro. Amatör tiyatroları özel tiyatrolarla karşılaştırmak yerine daha çok oyuncuların sahnedeki heyecanını hissetmek gerek” diyor. Bağlantıya geçtiği her tiyatronun bu belgesel projesi için büyük heyecan duyduğunu söyleyen Güneş, aylarca cevap bekleyeceğini düşünürken bir ay içinde çok hızlı bir şekilde geri dönüşler yaşamış. En geç 2008’in mart ayında çekimlerine başlayacağı belgesel için gelecek ay Kültür Bakanlığı ve yapımcılarla görüşecek olan Güneş, projeye destek verebilecek tüm sponsor ve yapımcılarla işbirliği içinde olacağını da söylüyor. Güneş, “Benim derdim başka. Amatör tiyatroların bu belgesel sayesinde birbirlerinden haberdar olmalarını dolayısıyla da kendi şehirlerindeki izleyicilerin onlardan haberdar olmalarını istiyor ve amaçlıyorum. Resmi bir kurum çatısı, bir dernek adı altında çalışmaları yürüten değil de gerçekten amatör olan, kendi mutfaklarını kurup, dertleri bilet parası olmayan amatör tiyatrolarla bağlantıya geçmek, el yordamıyla keşfetmeye çalışanların dahil olmasını istiyorum. Onların da tiyatro adına söz söyleme hakları oldugunu düşünüyorum. Para bulunmasa bile benim iyi kötü bir kameram var o kamerayı alıp çıkacağım. Bütçenin verdiği ölçüde gidebildiğim yere kadar gideceğim” diyor. Farklı şehirlerden ulaşacak amatör tiyatrolar kisafilmfabrikasi@yahoo.com, sezagunes@gmail.com adreslerinden Seza Güneş’e ulaşabilir. olması, şarkının da daha iyi algılanmasını ve yaygınlaşmasını sağlıyor. Bu, birbirini destekleyen bir durum. Belki de bunlardan daha önemlisi, müzik reyting kurtarıyor.” ‘Hatırla Sevgili’nin müziklerini yapmayı kabul etmenizin nedeni nedir? Müziklerini yapacağınız dizileri neye göre kabul ediyorsunuz? “Hatırla Sevgili, bu kadar yığma ve alelacele yapılan dizilerin yanında çok özel bir dizi. Geçmişe dair merak edilenler, naif bir aşk üçgeni etrafında anlatılıyor. Geçmiş yanı, bizim de bir parçamız olduğu için seçtik projeyi. Hayata dair duyarlılıklarımızla, müzikal tarzımızla örtüşen bir dizi. Bu sene, yaz başından bu yana 9 projeyi geri çevirdik. Reddetmemizin bir nedeni, bizim bir şey ekleyebileceğimiz diziler olmayışı, diğer nedeni ise az ama oturaklı diziler yapma isteğiydi. Şu an Elveda Rumeli’nin de müziklerini yapmaya başladık. Hayatın zenginlik ve karmaşıklığını kavrayabilen, insana dair duygu derinliğini yansıtabilen ve kendine özgü bir hikaye ile ayakta durabilen dizileri seçiyoruz.” Dizi/film müzikleri yapmak bir müzisyenin üretim sürecini nasıl etkiler sizce? “Film müziği yaparken belirli bir müzik tarzı üzerinden hareket etmiyorsunuz. Film neyi anlatıyorsa, soundu siz belirliyorsunuz. Son derece özgür bir alan. Şarkı formatı olmadığı için müzikal kalıpları kırıyorsunuz. Görüntü dokusunun üzerine yeni bir doku örüyorsunuz. Hayal gücünüzü geliştirdiği için, bu sizin salt müzik alanı içinde yer alan üretimlerinizi de zenginleştiriyor. Sezgi ve yaratıcılığınızı geliştiriyor.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle