19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 02 3/1/07 16:54 Page 1 CUMARTESİ EKİ 2 CMYK 2 6 OCAK 2007 CUMARTESİ Sıcak bir yuva uğruna... OĞUZ YILDIZ Belki birkaç kuşak asi ve dikbaşlı davranabildi, ama esaret altına giren kuşaklardan daha sonra hiç ses çıkmadı. Bazen sahiplerini korudular, bazen de sahipleri onları. Ancak “evcil” olmayı onlar seçmedi, eziyet çekmeyi de... İnsanoğlunun sorgusuz, bir o kadar bencilce evcilleştirdiği hayvanlar, modern yaşamın kurgusu içinde evlere mahkum oluyor. İhtimaldir, bu tutsaklık da bazılarına acı veriyor, ama “sahiplerini” beklerken çektikleri gözler önünde yaşanıyor. “Petshop” adı verilen dükkanlardaki hayvanlar, doğalarına aykırı olsa bile kafeslerde tutuluyor. Vitrin vazifesi gören kafelerde gün boyu süren uygulama, bazı işletlemelerde “kepenklerin” kapatılmasıyla da sona ermiyor. Günboyu süren eziyet, geceye de sarkıyor. Ayrıca, bazı hayvanlar, susuz bırakılıyor. Nedeni, daha az tuvalete gitmelerini sağlamak. Merhaba Kölelik, tarihin eski ve karanlık sayfalarında kaldı. Bugün bütün dünya ırkçı geçmişinin izlerini silmeye çalışıyor. Düşünün sadece ABD’de 18801960 arasında yaklaşık 5 bin insan siyah tenleri nedeniyle linç edildi. Yaşanan büyük kıyım gözönüne alınırsa bunun o kadar da kolay olmayacağı apaçık ortada. Türkiye’de de günümüzde sayıları tam olarak bilinmemekle birlikte yüzbinlerce Afrika kökenli bulunduğu varsayılıyor. Onlar hakkında pek bir bilgimiz yok. Zaten kendileri de çok fazla birşey bilmiyor. Hikayeleri anne ve babaları ya da büyükanneleri ve dedelerinin anlattıklarıyla sınırlı. Mustafa Olpak da onlardan biri. Ayvalık’ta yaşayan ilkokul mezunu bir mermer ustası... Ataları Kenya’dan koparılıp getirilmiş. Geçmişini, kültürünü merak eden Olpak, önce kendi çevresindeki yaşamlardan yola çıktı. Annesini anlattığı ‘Arap Kadın Kemale’ ve ailesini kaleme aldığı ‘Köle/KenyaGiritİstanbul Kıyısından İstanbul Biyografileri’ adlı iki kitap yazdı... Sonra kendi insanlarını bir araya getirmek için harekete geçmiş. Tam dört yıl süren mücadele sonunda meyvesini verdi. Bürokratik engeller ise onu asla yıldırmadı. Örneğin “Siyah Türkler”, “Afrika Kökenliler”, “Afrikalı Türkler” ve “Anadolu Siyahileri” isimleri, “ayrımcılık” gerekçesiyle kabul edilmedi. Nihayet 2006 Kasım’ında Olpak, Afrikalılar Dayanışma ve Kültür Derneği’ni kurdu. Şimdilik 300 civarında üyeleri var. Onlar, Türkiye’de hiçbir zaman ABD’deki gibi ırkçı bir saldırı ile karşılaşmamışlar ama renklerinden dolayı önyargılı insanlar tarafından sürekli dışlanmışlar. Tek amaçları artık farkedilmek. Kültürler mozaiği olmakla övünen bu ülkede bir yabancı gibi yaşamak istemediklerini söylüyorlar. Biz de yüzyıllardır bu topraklardayız diyerek... İyi hafta sonları... DENETİMLER SIKLAŞTIRILMALI Oysa, bu sevimli dostları koruma altına alan bir yönetmelik var. Onun da çıkması kolay olmamış. 1936 yılından bu yana verilen mücadele sonunda Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği yaşama Mayıs 2006’da yürürlüğe girdi. Hayvanseverler de rahat bir nefes aldı. Hayvanların satış süreci ve sonrasındaki yükümlülükleri düzenleyen yönetmelik, “eziyet” olarak nitelendirilebilecek davranışlara yasak getiriyor. Satıcıların ve hayvan sahiplerinin “Ev ve süs hayvanlarının bağlanması sırasında kullanılan alet ve ekipmanların hayvana zarar vermeyecek şekilde olmasına dikkat etmek, alet ve ekipmanların hayvanlara yeterli hareket özgürlüğü vermesini sağlamakla” yükümlü olduğunu vurguluyor. Ancak yönetmeliğin uygulama aşamasında yaşanan sıkıntılar onları korumaya yeterli olmuyor. Duyarlı kesimler, yönetmelikle belirlenen kurallara uyulmasını, çağdışı görüntünün sona erdirilmesi için denetimlerin sıklaştırılmasını istiyor. Türkiye Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Birgül Rona, ‘petshop’larda satılmayı bekleyen hayvanların yaşadığı eziyetin sona ermediğini söylüyor. Hayvanlara yapılan haksızlıkların yalnızca yönetmeliklerle önlenemeyeceğini vurgulayan Rona, “Her konuda olduğu gibi bu konuda da yönetmelik çıkarmak yetmiyor. Hayvan hakları konusunda bakanlığın teşkilatlanması yeterli değil. Şikayetlere de ilgisiz davranıyorlar. Oysa daha etkin bir biçimde çalışılarak hayvan haklarına saygı gösterilebilir. Petshop’larda satılmayı bekleyen hayvanların yaşadığı eziyete de son verilebilir” diyor. Kişilerin, “cins” hayvan tutkusu ve gösteriş merakı yüzünden hayvanlara eziyet edilmesine bilmeden de olsa katkı koyduğunu belirten Rona, “Farkında olmasak da bu hayvanlar arztalep yüzünden bu duruma düşüyorlar. Tabii her işletme, ya da ‘pet shop’larda bu görüntü yok. Ama onlar da bir elin iki parmağı kadar. Hayvanların yeni sahiplerini beklerken geçirdikleri sürede yaşam standartları işletmecinin vicdanına kalmış durumda. Bu işi yapan kişileri daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. Çünkü, kendilerini uyaran hayvanseverlerin hakarete maruz kaldığına tanık oluyoruz” diye konuşuyor. Pet shop’larda yeterli denetim yapılmadığına dikkat çeken Rona, bu durumun hayvanların yanı sıra insan sağlığını da tehdit ettiğini belirtiyor. Ülkeye kaçak sokulan hayvanların da sorun oluşturduğunu belirten Rona, “Gerekli aşıları yapılmadan ve kontrol edilmeden ülkeye sokulan hayvanlar, hastalık taşıyor. Satın alındıktan kısa bir süre sonra ya hastalanıyorlar ya da ölüyorlar. Böyle durumların sayısı da küçümsenmeyecek kadar fazla” diyor. Hamsi koydum şişeye!.. ŞİRİN GÜVEN Omega 3 bakımından zengin olan balık yağının faydalarını saysak bitiremeyiz herhalde. Balıkta bulunan yağların, beynin yaşlanmasını yavaşlattığı, intihar ve depresyon riskini azalttığı ve çocukların zihinsel gelişiminde olumlu bir etkisi olduğu biliniyor. Hatta Avustralya’da yapılan bir araştırmanın sonucu ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sevim Köse’nin söyledikleri, antidepresanların yerine kullanılabilecek olan balık yağının daha yararlı olduğu yönünde. Ve yine Avustralya’da yapılan bir araştırmaya göre de, balıktaki yağ asitleri, hafif egzersizle tüketildiğinde kilo kaybetmeye yardımcı oluyor. Dedik ya, balık yağının yararları say say bitmez. kaybetmeyeceğine dair. Sonuçta özverili bir çalışma sonucunda hamsi yağı sofralarımıza geliyor gelmesine ama böyle bir fikir nereden çıktı acaba? Erol Demirbay çok uzun yıllardır balık unu ve yağı işinde. Demirbay, Sinop’taki tesislerde balıkları işleyen işçilerin her gün balıkların yağını içtiklerini farketmiş. Hemen çalışanlarına yağın onları rahatsız edip etmediğini sormuş. İşçiler onlara çok iyi geldiğini HAMSİ AROMASI Her derde deva balık yağı şimdiye kadar eczanelerde satılıyordu. Bundan sonra ise sofralarımızda da yerini alıyor. Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Erol Demirbay’ın yaptığı Sinop Yağ ve Kimya Sanaşi A,Ş dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Tıpkı zeytinyağı gibi, hamsi yağı da rafine edilerek hayatımıza girdi. Demirbay, ‘Denizden’ adını verdikleri hamsi yağını ince eleyip sık dokuyarak üretmiş. Önce hamsinin tüm kokusunu almışlar, ancak vatandaştan ‘Biz nereden bileceğiz bunun balık yağı olduğunu?’ tepkisi gelince, hamsinin aromasını, kokusunu biraz bırakmışlar yağda. Gaziantep Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mustafa Bayram da iki yıldır ürün üzerinde incelemeler yapıyormuş, yağın rafine edildiğinde değerini kaybedip söyleyince de, Demirbay’ın kendisi de balık yağı içmeye başlamış. Yağın faydalarını gören Demirbay, yemeklerde kullanabilir miyiz acaba bu yağı diye sormuş kendi kendine. Ve böylece yaptığı numuneleri Doç. Dr. Mustafa Bayram’a ve Amerika’ya yollamış. Hikayenin gerisi çabuk gelmiş. Karadeniz’de 3 aydır, İstanbul’da 3 haftadır piyasada olan ürün için ihracat teklifleri bile çoktan gelmiş çünkü ‘Denizden’in dünyada başka örneği yok. Ürün şimdilerde yurtiçi ve yurtdışındaki gıda fuarlarına da katılıyor. Besin değeri çok yüksek olan hamsi yağının sofralarımıza gelmesinin başka boyutları da var elbette. 139 çeşit hamsinin sadece dokuz çeşidi yağ ve un için kullanılıyor. Bunların biri de Karadeniz’de yetişiyor. Yani aslında dünyada hamsiyi sofralara sunacak ülke sayısı kısıtlı. Hamsi yağı Türkiye için önemli bir ticaret kapısı olabilir gibi görünüyor. Ayrıca hamsi yağının sofralarımıza gelmesiyle birlikte, eczane raflarındaki büyük çoğunluğu Norveç bölgesinden gelen balık yağları önemini yitiriyor. ‘Denizden’ hamsi yağının üç ayrı türü satışta: Golden, Silver ve Klasik. ‘Golden’, hamsinin baş kısmının işlenmesinden elde ediliyor. Yani balığın en değerli ve en besinli kısmından. 500 ml’lik şişesinin fiyatı 25 YTL. ‘Silver’ ise dinlendirme tanklarında bekleyen yağın üst kısmından oluşuyor ve fiyatı 18.5 YTL. ‘Klasik’ de hamsinin gövde kısmından elde edilen yağ. Ücreti de 13.5 YTL. Balık yağı olan ürünlerin pişirilmemesi tavsiye ediliyor. Çünkü pişirildiği takdirde yüksek olan besin değeri kaybolabiliyor. Saf besin deposu olan balık yağlarını salatalarınızda ya da bebeğinizin mamasının içinde kolaylıkla kullanabilirsiniz. Ya çıkarsa? Yeni yıla girerken aklımızda pek çok soru var. En çok da “Büyük ikramiye bana çıkacak mı?” sorusu. Yıl boyunca bilumum şans oyunları denendiğinden yılbaşında sıra, baş döndüren büyük ikramiyesi ile piyango biletlerindedir. Şans oyunlarına çok itibar etmeyenler bile yılda bir kez bu biletlerden edinir. Bazıları seri bilet alır, kimileri de yurdun değişik yörelerinden aldığı biletlerle şansını arttırmaya çalışır. Ama mutlaka çeyrek de olsa bilet alınmalıdır. Dilimize pelesenk olan reklâmda dediği gibi “çıkmaz deneyin, şansınızı deneyin”. Bu şansını deneme meselesi tüm hücrelerimize sindiğinden, biz milletçe her konuda şansımızı mutlaka deneriz. Bazen deprem mahalline, bazen de dere yatağına yerleşerek şansımızı deneriz. Trafikte yol açılsın diye kornayı sonuna kadar çalarak yağmur yağsın diye duaya çıkarak ama en çok da seçimlerde şansımızı deneriz. Malum yeni yılın en önemli gündemi seçimler yavaş yavaş ağırlığını hissettirirken partilerin propaganda çalışmaları hızlandı. Vee efsaneleşmiş “yeter söz milletin”, “toprak işleyenin, su kullananın” sloganlarından sonra Türk siyasetine “Durduramazsınız! Türkiye geliyor!” sloganını kazandıran Cem Uzan geri döndü. AYÇA AKPEK “Emekliye on dört maaş.” “Üniversite harçları kalkacak.” “Mazot 1 YTL.” Bu aralar yine çok izlenen dizilerin veya maçların reklâm aralarında altyazıyla, Cem Uzan’ın yukarıda sıralanmış vaatlerini görmeye başladık koca puntolarla. Bu vaatler sanal âlemde dalga konusu oldu, üstteki vaatlere yenileri eklendi bile. Geçen genel seçimde de böyle başlamıştı her şey. Kimilerinin “alacakaranlık kuşağı” izler gibi izlediği mitinglerde Cem Uzan önündeki prompterdan bir bir sıralamıştı vaatlerini. Sanatçı, döner ve hatta prompter destekli mitingleri, “Çekilin yolumuzdan, açın Türkiye’nin önünü! Durduramazsınız! Türkiye Geliyor!” vecizleri ile renklenen seçim kampanyası tam yüzde 7,5 oy getirmişti Genç Parti’ye. Geçen genel seçimlerde şans oyunlarına olan merakımızdan olsa gerek iki milyonu aşkın kimse oy verdi bu vaatlere. Türk siyasetinde çığır açan Genç Parti’den sonra başka bir çığırı da Doğru Yol Partisi İstanbul Esenler İlçe Teşkilatı “bedava ehliyet kampanyası” ile açtı. Yanlış anlaşılmasın bu kampanya bedava sürücü kursu vaat ediyor yurttaşlara. Artık ehliyeti almak size kalmış. Yani siyasi partiler yurttaşa hizmette sınır tanımıyor. Seçimler yaklaşırken insan düşünmeden edemiyor popülizmde doruk noktasına ulaşan Türk siyaseti, bize daha neler gösterecek? “Durduramazsınız! Türkiye geliyor!” nidalarıyla çınlamış kulaklarımız daha neler duyacak, gözlerimiz nelere tanık olacak? “Mazot 1 YTL”, “emekliye on dört maaş” vaadi yine oy getirecek mi? Geçtiğimiz 3 Kasım 2002 seçimlerinde işsizlik oranı resmi rakamlara göre 10,3; bu yıl yine resmi rakamlara göre işsizlik oranı Eylül ayı itibariyle 9,1 yani değişen pek bir şey yok buralarda. Hal böyle olunca rasyonel tercihler yapmak da zorlaşıyor galiba. Beklentiler gerçekleri aşıyor. Siyasi partilere düşen de tıpkı reklâmdaki gibi “çıkmaz demeyin, şansınızı deneyin” demek oluyor. “Ya çıkarsa?” İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: İpek Aksoy Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu, Mustafa Doğan Tel: 212251 98 7475 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ hafta@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle