22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 1 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ MÜZİK Umut Kuzey, punk saçlı genç kızın düğünde oynaması üzerine gitarı almış eline ve... Elektro gitarla çiftetelli HATİCE TUNCER Şiir denemeleri, arkadaşının uduna gizli gizli dokunuşlar ve gitar...Müzik dünyasında adını birkaç yıldır duyurmaya başlayan Umut Kuzey müziğe ilk adımlarını doğup büyüdüğü Adana’da atmaya başlamış. Umut Kuzey, 2002’de çıkardığı ‘‘Çıkageldi Aşk’’ albümünde Haluk Levent ve Erkin Koray’ın birer şarkısının dışında kendi yaptığı poprock tarzda şarkılar söyledi. Bu yılın başlarında çıkardığı ‘‘Duvardaki Resimler’’ albümünde düzenlemeleri birlikte yaptığı heavymetalci Pentagram’ın gitarcısı Metin Türkcan’ın gitarlarıyla daha sert bir çizgiye geldi. Müzikalitesini de yükselten Umut Kuzey, ikinci albümünden sonra üniversite şenlikleri, çeşitli kentlerdeki festivallerin yanı sıra İstanbul’da Studio Live, Kemancı, Kadıköy Shaft gibi mekanlarda konserler verdi. Geçtimiz günlerde Kumburgaz’da da konser veren Umut Kuzey, İstanbul’da Barış Manço Rock Festivali Kapsamında 15 Temmuz Cumartesi günü Yedikule Zindanları’nda sahneye çıkacak müzisyenler arasında. kurdum. Dernekte Çukurova Üniversitesi’nden Fazilet Aksu’nun çalışmalarını görünce benim de bir şeyler yapabileceğime inandım. Derneğe öğle yemeği için gelen çocukları çalıştırıp bir koro kurdum. 1999 yılıydı galiba Sokak Çocukları Korosu’yla Adana’da 14 özel okulda ve Çukurova Üniversitesi’nde konser verdik. O dönemde sokak çocukları adıyla yaptığım bir şarkı da Adana’da radyolarda, konserlerde duyularak çok sevilmişti. rofesyonel müzik yaşamınız nasıl başladı? Haluk Levent İstanbul’da Abdi İpekçi Spor Salonu’nda sokak çocukları yarına verilen konser için beni de çağırdı. Albüm teklifi gelince İstanbul’da kaldım. Sokak Çocuğu şarkımın ticari bir ürün içerisinde bulunmasını istemediğim için iki albümüme de almadım. Ama o çocuklara profesyonel müzik yaşamıma başlamama neden olduğu için minnet borcum var. Geliri sokak çocuklarına bırakılacak birkaç proje girimişim oldu ama gücüm yetmedi doğrusu. Bu istek ileride gerçekleştirilmek üzere içimde saklı duruyor. lk albümünüze nasıl hazırlandınız? Haluk Levent’in aranjörlüğünü yapan Yıldıray Gürgen düzenlemeleri yaptı ama hep Haluk Levent’e benzemesin düşüncesi vardı. ‘‘Çıkageldi Aşk’’ poprock arası bir şey oldu. P rkadaşınızın udu hikâyesini bize de anlatır mısınız? 1994’te Adana’dan İstanbul’a gelip Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü’ne başlamıştım. Atatürk Öğrenci Yurdu’ndaki oda arkadaşım ud çalıyordu. Şiir yazıp bestelediğim şarkıları da çalması için ısrar ederdim. Çalmakta zorluk çekiyordu ben de arkadaşım yokken udunu alıp gizli gizli öğrenmeye başladım. A İ Duvardaki Resimler albümündeki şarkılardan söz edelim. Kendi şarkılarımın dışında her zaman birlikte çaldığım, müziği paylaştığım arkadaşlarımın eserlerini de albüme koyduk. Emre Yücelen, Mevlüt Sönmez, Ömer Koparan, Hakan Kanbay Gökhan Mutlu’yla çalıştık. ‘‘Kalbimde Ölmeye Geldim’’i Ömer’le birlikte yaptık örneğin. Belki çoğu kişi sözlerini arabesk buldu ama sonsuza kadar sevmeyi anlattık. ‘‘Duvardaki Resimler’’ benim hayatım sayılır. Adana’daki evimde yaşamımdan önemli anların fotoğrafları asıldır. İlk top oynamaya başladığım zaman, 15 yaşında yüzmede altın madalya aldığım an gibi notlar düşmüşüm o fotoğraflara. Kalktım elime aldım gitarı bu şarkıyı yaptım. ‘‘Neden Saçların Beyazlamış Arkadaş’’ bir dönemin çok sevilen şarkısıydı. Biraz sert oldu galiba ama rock dinleyicisinin sevdiği bir tazda düzenledik. ock’n Telli sözleri ve düzenlemeleriyle ilgi çekici.. Çiftetelli’nin rock versiyonunu anlatıyoruz. Belki ben anlatamadım daha mı doğru kelimeler seçmeliydim? ‘‘Yanağında kara benli, oynuyor çiftetelli’’ diyorum şarkı sözlerinde. Kültürel yozlaşmayı anlatmaya çalıştım. Adana’da bir düğünde 1617 yaşlarında şaçları punk, kaşında pierceing, uçuk kaçık bir genç kız dikkatimi çekmişti. Bütün düğün boyunca oturdu ama çiftetelli çalar çalmaz, fırladı oynamaya başladı. Argo olacak ama ‘‘karizmayı resetledi’’ yani. Çiftetelliye kadar başka bir kültürü yaşıyordu ama ne kadar başka kültürlere özenirsen özen, içindeki kendi kültürünü unutamıyorsun. Zaten insanın özünden kopmaması gerektiğini düşünüyorum. Müziğimde Türk ezgilerini kullanırken ünlü şarkıları yeniden söylerken gençleri de bu değerleri hatırlatmak istiyorum aslında. www.umutkuzey.com’da duyurusunu yaptığınız Dostluk Kulübü’nü anlatır mısınız? Fan kulüpleri sahnedekilerin ışıltısına hayran olup ulaşmaya çalışan bir kitle olarak görüyorum. Ortak görüşleri paylaşıp onlar için mücadele eden bir grup oluşturduk. Örneğin ‘‘Sinop’ta nükleer santrala hayır’’ diyorsak forum açıyoruz, tartışıyoruz, tepkimizi nasıl ortaya koyabileceğimizi konuşuyoruz. Para, şöhret bitebilir fakat bir fikri ortak savunmuşsak, birlikte bir mücadelemiz varsa veya bir müziği paylaşıyorsak dostluğumuz sürecektir. Belki de sokak çocuklarıyla ilgili yapamadıklarımı onlarla beraber yapabileceğiz. Zaten rock müzik de bu anlayışı besliyor. Hayata karşı bakışı diğerlerinden biraz daha farklı olan insanların daha çok dinlediği ve yaptığı bir müzik tarzı. Rock, pop gibi gelip geçen bir müzik değil. Kardeşliğin, dayanışmanın, hayata karşı isyanın paylaşıldığı bir müzik. Bir gün bu dünyadan gittiğimde ‘‘Gerçekten bir şeyler yapmış bu insanlar’’ denilsin istiyorum ve bu felsefeyi rock müzikte buluyorum. Gitara geçişiniz nasıl oldu? Frangoulis Açıkhava’da ÖZNUR OĞRAŞ Klasik müzik dünyasının yakışıklı tenoru Mario Frangoulis, yarın Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda hayranlarıyla buluşacak. İngilizce, İtalyanca, İspanyolca ve Yunanca şarkılarıyla hayranlarının kalbinde taht kuran Frangoulis klasikle moderni, gelenekselle yenilikçi müziği harmanlamasıyla tanınıyor. Frangoulis, tamamını Yunanca kaydettiği son albümünde Paraskevas Karasoulos’un sözlerini yazdığı şarkıları yorumluyor. Toplam on altı şarkının bulunduğu albümde Frangoulis’in sözlerini yazdığı ‘‘I Took Colours and Canvas” adlı şarkı da yer alıyor. Aynı zamanda ‘‘Londra Guildhall Schooll of Music and Drama” da oyunculuk desleri de alan Frangoulis, kendisini hem aktör hem de opera sanatçısı olarak tanımlıyor. ‘‘Sefiller” ve ‘‘Opera’daki Hayalet gibi oyunlarda rol alan ünlü tenor müzik eğitimini New York’ta ‘‘Juilliard Scholl of Music”de almış. Latin ritmlerinin hissedildiği Frangoulis’in son albümü ‘‘Follow Your Heart”da latin pop yıldız Alejadro Fernandez ile düeti de yer alıyor. Frangoulis en büyük ilham kaynağı ve idolü olarak tenor Alfredo Kraus’u görüyor. Kraus, ilk büyük İspanyol tenorlarından. Frangoulis’in konserini kaçırmak istemiyorsanız Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda şimdiden yerinizi ayırtın. (0 212 296 36 5253, biletler 5580 YTL) Unkapanı’ndan 1.5 milyon liraya gitar alıp yaz tatilinde Adana’ya gittim. Tünel’deki bir müzikevinden de kitap alıp bütün yaz çalıştım. Yaz bittiğinde artık ‘‘Akdeniz Akşamları’’ gibi dönemin popüler şarkılarını çalabilecek duruma gelmiştim. okak çocuklarıyla ilgili çalışmalarınız olmuş.. Aile sorunları nedeniyle 1998 yılında okulu yarım bırakıp Adana’ya dönmüştüm. Adana’da çok büyük bir tesiste aktivite müdürlüğü yaparken bir radyodan DJ’lik teklifi geldi. Gençlerin sorunlarını anlattığı, araya müzikler koyduğumuz bir program yapıyordum. Sokak çocuklarından etkilenip bu konuda da program yapmak istedim. Adana Sokak Çocukları Derneği ile ilişki Conte’den ayaküstü konser YILDIZ ÇELİK KOOİMAN Son yıllarda şarkılardan danslara bir Latin rüzgarı esiyor. Bir taraftan da Latin ritimleri, Latin perküsyonları üzerinde tutuluyor. Pek çok Latin müzik sevdalısı dans okullarında Latin Danslarını, Okay Temiz, Engin Gürkey’in perküsyon atölyelerinde de Latin ritimlerini öğreniyorlar. Türkiye’de bunlar olurken, dünyadaki en büyük perküsyonculardan biri olan Luis Conte İstanbul’a geldi. Pek çok perküsyoncunun tercih ettiği ‘Meinl’ perküsyonlarının ve Zildjian firmalarının endorser’i olan Conte; kendi adına imzalı Meinl kongaları, timbale ve timbale bagetleri ile şekırların (shaker) da tanıtımlarını yapmak için tüm dünyayı dolaşıyor. Workshoplar da kullandığı, bu enstrumanlar üzerinde AfroCuban müziğinin tekniklerini ve inceliklerini perküsyonculara ve müzik severlere büyük bir şevkle anlatıyor. İstanbul’a da bu tanıtım için gelen Conte, yolu Galata’da müzik dükkanlarının bulunduğu Galip Dede caddesine düşünce olanlar oldu. Latin müziği aşığı perküsyoncu el yapımı perküsyonların bulunduğu dükkana girince, Vurmalı çalgılar sanatçısı Soner Özer, dükkanın sahibi ve perküsyoncu Emin ve Türkiye’de Türk eşi ile birlikte yaşayan Hollandalı perküsyoncu Enrique ile bir saat Türk ritimlerinden oluşan konser verdiler. Bir anda Galata da onun parmaklarından dökülen ritimlerin sesi yükselmeye başladı. ‘‘Kasım ayında Phil Colins’in konserinde çalmak için İstanbul’a geldiğimde, el yapımı doğu perküsyonlarından satın almak için yurt dışında da bilinen Emin’in dükkanına geldim. Ancak dükkan kapalı idi. Ben ve arkadaşım vitrinden içeriye bakıyorduk, istediğim enstrumanlar içeride, ben ulaşamıyordum, çok üzüldüm. Satın alamadan geri döndüm. Şimdi buradayım ve birlikte müzik yapıyoruz, inanamıyorum. Etnik müziği kendi ülkesinde kendi insanı ile yapmak çok güzel. Böyle zamanlarda, onların müziği hakkında, onlardan öğreniyorum. Yaşarken, şimdi olduğu gibi..’’ diyen Conte, gelen geçenlerin, hatta geçerken müziğin sesini duyup gidemeyenlere konser verdi. Konserin sonunda Tasavvuf, Klasik Türk Müziği ve Halk müziğinde kullanılan ‘Zilli daire’ ve ‘Tanburini’ hediye olarak aldı. ‘‘Küba’da yaşamın anlamı; yaşamdaki her şeyden hoşlanmak ve müzikdir. Müzik neredeyse Kübalı için yemek gibidir. Küba müziğine özel bir düşkünlüğüm var. Böylece, ailemle Küba geleneksel müziğini yapmak onur ve zevktir’’ Diyen Conte, aynı gün TaksimElmadağ’daki Modern Müzik Akademisi konser salonunda, Senkop Müzik’in sponsorluğunda bir workshop verdi. 1954 yılında Küba’da, Santiago de Cuba şehrinde doğup daha sonra ailesi ile birlikte 1971’de Amerika’ya yerleşen perküsyoncu, Kübalı şarkıcı, Gloria Estefan’ın ‘The Rhythm Is Gonna Get Ya’ (Ritim Sizi Kont rolu Altına Alacaktır) şarkısında söylediği gibi MMA konser salonunda vermiş olduğu workshop da, o da bizi kıvrak ve içten ritimleri ile etkisi altına aldı. S R Funda Arar ve Kıraç aynı sahnede Zaman zaman birbirlerinin sahnelerine konuk olan iki sanatçı, Kıraç ve Funda Arar bu akşam saat 21.00’de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda müzikseverlerle buluşacak. ‘Son Dans’ isimli albümünün ardından Funda Arar ve dizi müziklerinden oluşan albümünün ardından da Kıraç konserlere devam ediyorlar. Konserin bilet fiyatları 45, 55 ve 65 YTL. umanı üstünde umanı üstünde umanı üstünde ? Pop müzik dünyasına Kayahan’ın back vokali olarak adım atan Demet Sağıroğlu, koleksiyon albümü çıkartan sanatçılar arasına katıldı. SONY MUSIC tarafından yayınlanan set, şarkıcı Demet’in ‘Şikayetim Var’, ‘Kınalı Bebek’ ve ‘Sımsıcak’ albümlerini tek pakette sunuyor. ? Türkiye Sibel Alaş’ı sözlerini kendisinin yazdığı ‘Adam’la tanıdı. Yumuşak sesi ve bir kadın ozan yaklaşımını barındıran müzikal çizgisiyle farklı bir yere oturmuştu. Sibel Alaş’ın 3 albümü, tek bir paket içerisinde pop müziğimizin özenli örneklerini dinlemek isteyenler için tekrar piyasaya veriliyor. ‘Adam’, ‘Fem’ ve ‘Çocuk’ albümleri, yeni baskılarıyla; tek bir albüm fiyatına satışa sunuluyor SONY BMG tarafından. ? Kalan, bir kez daha Belkıs Erener’le gündeme taşıdığı eski Türk filmlerinin müziklerini ‘Yeşilçam Şarkıları’ adlı iki albümlük bir seçkiyle müzikseverlere ulaştırıyor. ‘Aşkın Kanunu’ ve ‘Artık Sevmeyeceğim’ adı verilen iki albümde pek çok ünlü sesten 38 şarkı var. ? Bu yıl 20 Mayıs’ta Queensryche Yunanistan’da gerçekleşen Eurovision Şarkı Yarışması’nda birinci olduklarında çok şaşıranlar oldu. Eurovision’da şimdiye dek görmediğimiz bir tarz, yüzüne canavar maskeleri geçirmiş bir rock grubuydu Lordi. Finlandiya’lı rock grubu Lordi, birincilik zaferinin hemen ardından yeni albümleri ‘The Arockalypse’yi çıkarttı. ? Indochine’i sevenlere müjde! Alice & June ülkemizde piyasada. 1982 yılı sonunda yayınladıkları ilk albümlerinden bu yana, Fransa’nın en önemli new wave/rock grupları arasında kabul edilen Indochine üyeleri Nicola Sirkis (vocal), Oli de Sat (gitar keyboard), Boris Jardel (gitar), Marc Eliard (bass), Francois Soulier’dan (davul) kurulu Indochine, yeni albümlerinin kayıtlarını Brüksel ve Londra’da tamamladı. ? Queensryche’ın ‘Operation: Mindcrime II’ adlı albümü Balet Plak tarafından ülkemizde satışa sunuluyor. Konsept albümler içinde en iyiler arasında kabul edilen 1988 tarihli ‘Operation: Mindcrime I’den sonra gelen bu albüm de büyük ses getirecek gibi. D Yerli Yabancı HAFTA SONU 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle