22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 02 16/11/06 15:34 Page 1 CUMARTESİ EKİ 2 CMYK 2 18 KASIM 2006 CUMARTESİ Balık Zamanı: Merhaba Türk edebiyatının öykü alanındaki en büyük yazarlarından Sait Faik Abasıyanık yüz yaşında... Yazdı ve gönlünce yaşadı. Her zaman yoksulların safında yer aldı... İşçiyi, emekçiyi, kimsesiz çocuğu, köşe başındaki dilenciyi, ayyaşı anlattı... Okurlarıyla serüvenlerini, arayışlarını, sevgilerini, iç çatışmalarını paylaştı... Kimi zaman yaşamı nasıl ıskaladığımızı, kimi zaman insanın içindeki acımasızlığı vurdu yüzümüze... Çok sevdiği Burgaz Ada’daki Rum balıkçıları, balıkları, deniz kuşlarını, doğanın saflığını aktardı. Siroz olduğunu öğrendiğinde içindeki yaşama sevincinin yerini alan hüzün, yazmaya ara vermesine neden olsa da fazla sürmedi kalemiyle ayrılığı... “Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra öptüm. Yazmasam deli olacaktım…” Çok para kazanmak değildi amacı. Zaten yapamazdı da. Babasının isteğiyle girdiği kısa süreli ticaret hayatı bunun açık kanıtıydı. O sadece yazmalıydı... Öyle de yaptı... Bu hafta Abasıyanık’ı hepsi birbirinden değerli öykülerinden birisiyle anarken emeğiyle, ürettikleriyle, sanatıyla var olan Haluk Bilginer’i de konuk ediyoruz sayfalarımıza... İçi boşaltılıp, yozlaştırılan ve bambaşka bir hale getirilen kavramlardan biri olan magazinden, oyunculuğa, doğacak çocuğundan düşlerine kadar her şeyi konuşuyoruz Bilginer’le... İyi hafta sonları... Foça Balık Restoran stanbul eskiden, nereden gelmiş olurlarsa olsunlar, İ kökenleri ne olursa olsun, hepsinin de ortak noktası İstanbulluluk olan Istanbulluların kentiydi... Yirminci yüzyılın ilk yarısının sonlarına kadar sürmüş olan “o İstanbul”un en önemli özelliklerinden biri de, deniz ürünlerindeki zenginlikti. Gerçekten lezzetli midyeler, o zamanlar sularımızda bol bulunan ancak erbabının tanıyıp, iltifat ettiği kabuklu deniz ürünü “tarak”, o günlerde Marmara’da da , ihtiyaca yetecek kadar bulunan istakoz, yine bu sulardan çıkan yazları iplere çamaşır gibi asılarak, kurutulan uskumrulardan yapılan çiroz, Boğaz ve Marmara’nın bize sunduğu masamızı onurlandıran, damağımızı şenlendiren, sohbetlerimizi keyiflendiren deniz zenginlikleriydi. Tabii Boğaz’ın eşsiz balıklarının geliş tarihleri de, erbabı tarafından bilinir, ona göre tadılırdı. oldu kalkan. İstanbul’un balığının bol olduğu bu mevsimde, elden geldiğince, balık lokantalarını tanıtmaya çalışıyorum size. Bugün de, Küçükyalı ile İdealtepe arasında bir zamanlar yüzdüğüm suların üstüne yapılmış olan sahil yolundaki Foça’yı seçmemin nedeni, bu oldukça yeni yerde eski ve yeni balık tatlarını bir arada bulmak imkanının olması. Dilerseniz önce mekandan başlayalım: Adını Homeros’da da geçen Ege’nin şimdiki şirin sahil kasabası ( bir zamanlar çevresi 5 kilometreyi bulan surlarıyla döneminin en büyük kentlerinden biriydi) Foça’dan almış olan, bahçesinde orijinal bir gemi direği bulunan, salonlarındaki aksesuarlar, 1912 – 1960 yılları arasında sökülmüş gemi aksamından oluşan, Foça Restoran’ın yazlık bahçesinin yanı sıra, iyi döşenmiş iki katının birincisinde, sağda bir de, müşterilerin çocukları için yapılmış bir çocuk oyun mekanı var. Ama benim için bütün bunlardan daha önemli olan ise, İstanbul’un eski deniz tatlarını yeni tatlarla birleştirmesi, balıkların kıvamında pişirilmesi. Son olarak, Şeker Bayramı’nda gittiğim Foça’da taze palamut ve lüferler ızgarada yanmadan, kurumadan hazırlanmıştı. Lokantanın kendi hazırladığı lakerdası, mevsim başı olmasına karşın mükemmeldi. Bunların yanında, bu tatları hiç bilmeyen anneme tattırmak için istediğim, somondan yapılmış balık pastırması ile beyaz etli balıklardan yapılma, balık kokoreç enfesti. Alışık olmayanların bu tatlar için “olur mu canım?! “ diyeceklerini biliyorum, ama siz yine de bir tadın derim. En iyisi, gidip kendiniz eski ve yeni tatları bir arada deneyin. Bu arada az balık lokantasında bulunan zengin şarap kavına bir göz atmanızı da tavsiye ederim. Gourmet Foça. Sahil Yolu No .110. Küçükyalı – Maltepe Arası. Tel: (0216 ) 519 86 86. Fax: (0216 ) 519 86 90. www.focarestaurant.com ESKİ VE YENİ TATLAR BİR ARADA Asıl balık mevsimi ağustos sonlarında, küçük çingene palamutlarının tablaya düşmesiyle başlar, bunlar da daha yağlanmadığı için mutlaka tavada hazırlanırlardı. Marmara’nın, ağustosun ikinci yarısında başlayan balık zenginliği aralık ayının son haftalarında, duralar, sonraları, bir zamanlar Karadeniz’den kalkıp, yolculuğunu Beykoz’da balıkçıya yakalanarak tamamlayan, kalkanları beklemek gerekirdi. Artık değil, Beykoz’a, karasularımıza uğramaz Uykuda uzay teknolojisi ünde ortalama 8 saat uyumamıza karşın çoğu G zaman dinlenmiş olarak uyanmamak günümüzde herkesin başındaki bir dert. Bunun nedeni uykunun süresinden çok kalitesinin önemi. Uyku kalitesi bozuk olan insanlarda konsantrasyon eksikliği, bel ve boyun ağrıları görülüyor. Bu kaliteyi yükseltmenin yolu öncelikle stressiz yaşamdan ve omurganın üstüne en az yükün bindiği pozisyonda uyumaktan geçiyor. Bu yüzden de çok sert veya çok yumuşak yataklar omurgayı olumsuz yönde etkiliyor. İşte bu noktada, müthiş bir teknolojiyle donatılmış, İsveç’in birinci sınıf sağlık belgesine sahip Tempur yatakları artık ülkemizde ve size kaliteli bir uyku vaat ediyor. Tempur malzemesi orijinal olarak, uzay araçlarındaki astronotların oturma konforu ve gkuvveti (atmosfer dışına çıkarken maruz kalınan basınç) koruması için 1970’lerde Kaliforniya’da, NASA Ames Araştırma merkezinde geliştirildi. Daha sonra bu malzemenin günlük hayatta kullanım denemelerinin başarılı olmasından sonra uzayda başlayan konfor yolculuğu yatak odalarında son buldu. 1992 yılında tıp uzmanları ve tüketiciler Tempur yataklarının etkili sonuçları karşısında şaşırdılar. 1998’de NASA tarafından ödüle değer bulundu. Şu anda Amerika’da ‘Uykuda Devrim Yaratan Yatak’ sloganıyla desteklenen yataklar vücudun ısısını, ağırlığını ve şeklini hissetme özelliğine sahip olduğundan beden hareketleriyle en yüksek derecede uyum sağlıyor. Baş, boyun, omuz, kol, siyatik ve diz ağrılarının oluşumunu engelliyor, düzgün kan dolaşımı sağlıyor. İçinde güçlü bir hava dolaşımı bulunduğundan terlemeyi de kontrol edebiliyor. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: İpek Aksoy Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu, Mustafa Doğan Tel: 212251 98 7475 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ hafta?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle