22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 03 26/10/06 17:45 Page 1 CUMARTESİ EKİ 3 CMYK 28 EKİM 2006 CUMARTESİ 3 Papa’nın evine küçük bir ziyaret Papa 16’ıncı Benedict’in tartışmalı Türkiye ziyareti nihayet kesinleşti. 28 Kasım’da o Türkiye’ye gelmeden önce biz dilerseniz Papa’nın “evi”ne bir ziyaret yapalım. Ev dediğimize bakmayın, belki dünyanın en küçük bağımsız ülkesi, ama küçüklüğüyle ters orantılı o denli de etkili ülkesi. Kimilerine göre İtalya’dan bile etkili. Burası Vatikan. Aslında Roma’nın bir mahallesi gibi. Roma’yı neredeyse ortadan ikiye bölen Tiber nehri üzerindeki köprülerden birini aşıp batıya geçtiğinizde papalığın kutsal merkezi Vatikan’dasınız. Aynı yöne akan kalabalığa takılıyorsunuz ve kendinizi San Pietro Meydanı’nda buluveriyorsunuz. Karşınızda muhteşem San Pietro Bazilikası, solunuzda ve sağınızda çeşmeler. Görkemli meydan ve bazilikanın tasarımı Bernini’ye ait. Hanım ziyaretçiler eşarp kuyruğunda. Bazilikaya girmek isteyen hanımların kollarını ve bacaklarını örtmesi şart. Görevliler sıkı denetimde, kesinlikle “açık saçık hanımlara” giriş yok. Erkekler de zor durumda; kısa pantolonlu erkekler de bir eşarp alıp bacaklarını “kapatıyor”. Vatikan’ın tüm çevresini parsellemiş olan eşarp satıcıları durumlarından hoşnut. Kalabalığın amacı yalnızca Vatikan ziyareti değil; İtalya’nın en ünlü sanatçılarının değişik müzelere yayılmış yapıtlarını görmek için kuyruklarda bekleşiyorlar. Rahipler, rahibeler oradan oraya koşturuyor, görkemli yapılar sanki insanı eziyor. Papa 2. Jean Paul’e yönelik suikast girişiminin gerçekleştirildiği yerde kalabalık oluşmuş. “O yerde” herkes fotoğraf çektiriyor. Teknoloji ‘sürat yapıyor’ ? iPod yuvalı LCD Monitör Üreticiler, dünyadaki en yaygın MP3 çalar olan iPod için yan ürünler üretmeye devam ediyor. iPod ile kullanılabilen ilk monitörü satışa çıkaran ViewSonic, monitörlere entegre olarak gelen yuva ile kullanıcıların iPod ekranından yaklaşık 65 kere daha büyük olan LCD’de daha konforlu ve kaliteli bir izleme deneyimi sunuyor. ViewDock serisinde iPod yuvasının yanı sıra 4 adet USB girişi, sekizli kart okuyucusu, dahili mikrofon, 2x2,5 vatlık stereo hoparlörler ve 3 vatlık bir bas hoparlör de yer alıyor. 1680x1050’ye varan çözünülürlük değerleri, 5 milisaniyelik tepki süreleri, yüksek parlaklık, 700:1 kontrast oranları ve geniş görüş açıları ile ViewDock serisi monitörler sadece MP3 kullanımı için değil oyun ve DVD gibi multimedya uygulamaları için de ideal. Modellerin Türkiye satış fiyatı 466 ile 645 dolar + KDV. ? Numara engelleyen A38 BenQ Siemens’in hareketli hayatı kolaylaştırmak için ürettiği A38, tasarım, işlevsellik ve güvenirliği uygun fiyatla sunuyor. A38’de ajanda, 300 isim kaydedebilen adres defteri, çeşitli mobil oyunlar, HES104 ve HES108 kulaklıkları ile dijital ses kalitesinde handsfree konuşma özellikleri bulunuyor. Kendi belirlediğiniz numaraların sizi aramalarını engelleyebildiğiniz Privacy Manager A38’in göze çarpan başka bir özelliği. 103.5 x 45.5 x 18.75 mm boyutlarındaki ince ve ergonomik model, 286 saate kadar bekleme ve 248 dakikaya kadar konuşma sürelerine sahip. ÜMİT OTAN 200’DEN FAZLA GAZETE... Vatikan, 0.44 kilometrekarelik (44 bin metrekare) küçük bir alana sahip, burada sürekli yaşayanların sayısı da 2002 sayımına göre yalnızca 1000, evet yanlış okumadınız, yazıyla yalnızca bin kişi. Pontificio ruhban sınıfı tarafından yönetilen ülkenin devlet başkanı doğal olarak Papa. Papa haftada bir kez çarşambaları Vatikan’da kabul günü düzenliyor. Yazın sıcak günlerinde ise Roma’ya yaklaşık 40 km. uzaklıktaki Castel Gondolfo’da gerçekleştiriliyor buluşma. Aklına esen katılamıyor tabii buluşmalara. Öncelikle Katolik dinine mensup olanların bağlı olduğu kiliseden bir yazı getirmesi isteniyor. Kadınların, uzun kollu, başı kapalı ve koyu renkli, sade veya dikkati çekmeyen elbiseler içinde olması gerekiyor. Erkeklerin ise koyu renkli ceket ve kravat ile katılmaları uygun görülüyor. Vatikan’ın doğrudan ya da dolaylı olarak sahibi olduğu veya yönlendirdiği günlük, haftalık ve aylık 200’den fazla gazete ve dergisi, 154 radyo istasyonu veya emisyonu, 49 TV kanalı veya kablolu yayını bulunduğu belirtiliyor. “Peki para nereden” derseniz, onun da yanıtı hazır: Katoliklerden kesilen kilise vergisi, aidatlar, bağışlar, şirket gelirleri, hisse seneditahvilbono gelirleri, bankacılık ve faiz gelirleri, hediyelik eşya satışlarından elde edilen gelirlerle, basın yayından elde edilen reklam gelirleri. Katolik kilisesinin bütün dünyaya yayılmış devasa bir “toprak sahipleri” koalisyonu olduğu, elde edilen rantın güçlü finans kurumları üzerinden değerlendirildiği biliniyor. Vatikan’ın kişi başına düşen milli gelir açısından dünyanın en zengin ülkesi olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu paranın papalık kurumunun kapalı ama fazlasıyla masraflı döngüsünde bitmesi diye bir sorun yaşanması da olanaksız görünüyor. üyeli bu meclis kendi üyeleri arasından papayı seçiyor. Üyeler bu meclise seçildiler mi ömür boyu üye kalıyor. Yeni seçilen papa kendi adını kullanamıyor, ona ruhanî bir ad veriliyor. Koca meydan ve görkemli binalar arasında eziliyormuş hissine kapılıyorsunuz. Bir de zavallı bir hal çöküyor insana. Belki de amaç bu: “Ey çaresiz, minicik varlık, önümde diz çök” der gibi. Papa’nın kabul günü değil. Olsa da görmek olanaksız. Ama görülecek o kadar çok şey var ki: Vatikan Müzesi dünyanın en ünlülerinden biri. Mısır, Etrüsk, Roma, Rönesans ve Barok dönemlerinden yapıtlar bu müzede yer alıyor. Michelangelo, Rafaello, Caravaggio ve Canova gibi ünlü sanatçıların yapıtlarıyla buluşmak insanı heyecanlandırıyor. Müzede özellikle Sistina Şapeli’ni 7 Euro’ya kıyıp görmelisiniz. Eğer ayın son pazarında oradaysanız şanslısınız çünkü o günler ücretsiz. San Pietro Kilisesi’nin kuzeyindeki yapılara Vatikan Sarayı deniyor. XIII. yy.da kurulan ilk yapı, zamanla yapılan eklerle genişliyor. 1377’de papalık Avignon’dan Roma’ya taşınınca papalar burada oturmaya başlıyor. Mimar Bramente, saraya son şeklini veriyor. Sarayın avlusu, odaları ve salonları Raffaello, Fra Angelico, Pinturicchio gibi ünlü ressamların resimleriyle buluşma yeri. Turist otobüslerinin arkası kesilmiyor. Meydanda kalabalık hiç azalmıyor. Müzelerin önünde kuyruklar geç saatlere kadar sürüyor. “Papa’nın evi” günün her saati dolup taşıyor. Ne yalan söylemeli onca görkem bize çok geldi. Tiber’i geçip Roma’nın cıvıltısıyla buluşmak ne güzel. Aşıklar Çeşmesi’nde sevdalıların şen kahkahalarıyla kendimize geldik. ? Plazmada Hyundai alternatifi Hyundai yeni modeli HPT 4280 Plazma TV ile renklerin kışkırtan dünyasını evlerimize taşıyor. 42 inçlik genişliği ve 160 derecenin üzerindeki görüş alanı ile ekran performansını maksimuma taşımayı hedefleyen Hyundai, odanın her yerinden net görüş açısı sağlıyor. 1024x768 piksel ekran çözünürlüğü ve 107 milyar renk özelliği ile parlak ve canlı bir görüntü sunan modelde duvara kolay monte için geliştirilmiş özel çerçeve de bulunuyor. HPT 4280, 3.750 YTL’lik fiyat etiketi taşıyor. ? Farklı tasarımlı MP3 çalar Tüketici elektroniği ve mobil iletişim alanında önde gelen şirketlerden LG, gün geçtikçe büyüyen MP3 çalar pazarına yeni çıkardığı yedi modeliyle girdi. 256MB, 512MB, 1GB ve 8GB’lık hafıza seçenekleri sunan modeller MP3/WMA/WAV formatlarını destekliyor. 30 gr ağırlığındaki şık tasarımlı LG FM20S1B, 1GB’lık kapasitesi ve lityum pil ile 20 saate kadar çalma özelliği ile öne çıkıyor. 30 saate kadar çalma özelliği ile rakiplerinden ayrılan 8 GB’lık LG JM53S8K’de ise FM radyo ve video oynatma seçenekleri de bulunuyor. ? Sony’den küçük dev Sony, yeni fotoğraf makinesi Cybershot DSCN2’ye 10,1 megapikseli ve birçok gelişmiş özelliği sığdırmayı başarmış. N2’de dokunmatik 3 inçlik LCD ekran, 3x Optik zumdan 17x dijital zuma kadar Carl Zeiss Lens, 1600 ISO’ya kadar yüksek hassasiyet, 300 çekimlik uzun pil ömrü, Mpeg formatında video çekimi ve geniş ekran TV için 16:9 modu bulunuyor. 1,5 saniyede açılan N2, hızlı olmasıyla fotoğraf kaçırmamanızı sağlıyor. Türkçe menüye de sahip model Kasım ayı başında satışa sunulacak. erdemhs@gmail.com EY ÇARESİZ MİNİCİK VARLIK! Bakmayın şimdiki bu küçük haline. Bir zamanlar 45.000 kilometrekarelik alanda 3,5 milyon insanı barındırıyor. Sonraları, topraklarını komşu İtalya krallıklarına kaptırıyor. İtalya Krallığı kurulunca da şimdiki gibi kendi küçük kentçiğiyle sınırlanıyor. 1929 yılında İtalya Krallığı ile yapılan Laterano Antlaşması’yla Vatikan’ın bağımsızlığı tanındı. Papa bu din devletinin hem dinsel başkanı, hem siyasal başkanı oluyor. Ordusu bile var bu minik ülkenin. 200 kişilik Vatikan ordusunda gönüllü İsviçreli muhafızlar görev yapıyor. Askerlerin silâhları ve kıyafeti de XV. yüzyıldan kalma. Vatikan’ın en yüksek yönetim organı Kardinaller Meclisi. 70 Venedikİstanbul çağdaş sanat hattı ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Çağdaş sanatın en önemli temsil alanlarından biri olan ve 110 yıllık tarihi ile dünya sanatını olduğu kadar uluslararası bienallerin yönelimlerini de şekillendiren Venedik Bienali’nden bir kesit, farklı bir ruhla İstanbul Modern’de karşımıza çıkıyor şu günlerde. 2005 yılında gerçekleştirilen 51. Uluslararası Venedik Bienali’nden bir seçki olarak sunulan sergi aslında 110 yıllık tarihinde ilk kez iki kadın küratör (Maria del Corral ve Rosa Martinez) tarafından gerçekleştirilen etkinliğin Rosa Martinez tarafından düzenlenen “Her Zaman Biraz Daha İleri” sergisinin bir bölümünü içeriyor. İstanbul Modern’de “Venedikİstanbul” olarak sunulan sergi, müzenin baş küratörü Martinez’in Hugo Pratt’ın hazırladığı Corto Maltese çizgi karakterinin Her Zaman Biraz Daha İleri adlı kitabının başlığından hareketle gerçekleştirdiği Arsenal’deki sergiye ev sahipliği yapıyor. Başka bir deyişle Venedik’teki ulusal pavyonlar İstanbul’da sanat izleyicisiyle buluşmayacak. Arsenal’de yaklaşık 50 sanatçıyı ve grubu ağırlayan etkinliğin İstanbul ayağında 20 sanatçının çalışmaları yer alıyor. Genel olarak, İstanbul’a getirilen işlerin Rosa Martinez’in küratoryel yaklaşımını açıkça belli ettiğini, hatta 1997’de gerçekleştirdiği 5. Uluslararası İstanbul Bienali’nde birlikte çalıştığı Semiha Berksoy, Bülent Şangar, Nikos Navridis gibi sanatçıların bu sergide de yer aldığını belirtmek gerekiyor. Yerel ve küresel dinamiklerin masaya yatırıldığı, feminist söylemin özellikle Gerilla Kızlar ile güçlü bir biçimde temsil edildiği, kültürlerarası etkileşimin irdelendiği, güncel politikaların eleştirel bir dille sorgulandığı, kültürel çeşitlilik gibi kimi güncel olguların ele alındığı bu sergide, kısaca güncel sanat pratiklerinin eksenlerini takip edebiliyoruz. Ünlü mimar Rem Koolhaas’ın müzecilik kurumunun varoluş dinamiklerini, hareket noktalarını ve kentle ilişkisini irdelediği “Genişleme” Projesi, İstanbul Modern’in otoparkındaki duvarlarda sergileniyor. Müzenin dışındaki alanın gayet iyi bir biçimde kullanıldığı bu sergide Koolhaas’ın çalışmasının otopark alanında, bir anlamda müzenin dış çepherinin dışında kullanılmış olması çalışmanın müzecilik içeriği hatırlanacak olursa hayli ironik görünüyor. 1985 yılından bu yana gerek sanat alanındaki gerekse kültürel ortamdaki seksist bakış açılarını dikkat çekici bir biçimde sorgulayan hatta kendilerinin bu bakış açılarını lanetlemek için kurulduğunu ifade eden Gerilla Kızlar da serginin en çarpıcı ve dikkat çekici çalışmalarına imza atıyorlar. Yıllardır erkek egemen bir sistem içinde gerçekleştirilen Venedik Bienali’nin ilk kez kadınlar tarafından yapılması bağlamında çalışmalarını bu sistemi sorgulayan işleri ile ele alan Gerilla Kızlar, Türk sanat ortamının kadına bakışını da “Türk Kadın Sanatçılarının Geleceği” başlıklı kahve falı ile ironik olarak irdeleme yolunu seçiyorlar. Gerilla Kızlar, Türk kadın sanatçılarının durumuna ilişkin gerçekleri gözönüne sererken tamamen sergileme mantığı ile ilgili bir başka noktaya daha dikkat çekiyorlar aslında. İstanbul Modern’in sınırları içinde kalan ancak bugüne değin etrafı bir mezbelelik halinde tutulan 19. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen Tophane Saat Kulesi’nin etrafı hala çer çöple dolu olsa daışıklandırılması gerçekleştirilmiş durumda. Gerilla Kızlar için düzenlenen alanın tam ortasında kalan ve izleyiciyi direkt kendine çeken bu saat kulesi bu vesileyle bir parça olsun ilgi görmüş durumda! İstanbul Modern’in daha önce “Heykel Bahçesi” olarak kullanılan mekânında Juan Muñoz’un “Birbirine Bakan 13 Kişi” başlıklı işi yer alıyor. Heykel Bahçesi olarak kullanıldığında kimi yapıtların mekânla uyuşmaması nedeniyle neredeyse komik kaçan bir düzenlemenin dikkat çektiği bu alanda Muñoz’un çalışması, hem mekânı, hem de kendini son derece başarılı bir biçimde temsil ediyor. Ayrıca, Arsenal’de de benzer bir yerde sergilenen Pascale Marthine Tayou’nun “Plastik Torbalar” başlıklı çalışmasıyla da hoş bir birliktelik sunuyor. Dışavurumcu tavrıyla kendini odak noktası alan, yaşamını ve sanatını ayrılmaz bir ikili olarak resimlerinde tekrar kurgulayan Semiha Berksoy; gelenek, gündelik yaşam, dinsel öğretiler, siyasal yaptırımlar gibi öğeleri yapıtlarında irdeleyen Bülent Şangar “Venedikİstanbul” sergisinin Türk sanatçıları olarak karşımıza çıkıyor. Antoni Tàpies, Mona Hatoum, William Kentridge ve 2003 yılında yaşamını yitiren Juan Muñoz gibi sanatçılar serginin oldukça güçlü orta kuşağını oluştururken; tebeşirle yere çizdiği şekillerle Robin Rhode, Guatemala’nın politik anlaşmazlıklarına kanlı ayak izleri ile tepki veren Regina Jose Galindo, kültürel kimliği irdeleyen işiyle Emily Jacir ve binlerce kadın tamponunu avizeye çevirerek mahremiyetin sınırlarını sorgulayan Joana Vasconcelos serginin genç kuşak sanatçılarını oluşturuyor. Rosa Martinez’in “sanatın, nasıl, bienallerden müzelere doğru seyahat edebileceğini ve bu aktarım aracılığıyla nasıl yeni anlamlar kazanabileceğine” dair umudunu görmek için Venedikİstanbul sergisi, 28 Ocak’a dek İstanbul Modern’de izlenebilir. Tel: 0212 334 73 00 RİFAT MUTLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle