Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 136 yıllık serüvenin adı; Vefa J ÖZGE KESKİN en sonlarına yetişebildim ama çocukluğumun unutulmaz keyiflerindendi boza. Akşamları evde otururken “Bozaaaaa, bozaaa” sesiyle fırlardım cama. Zaten o sesi duydunuz mu bilin ki kış gelmiş demekti. Hele birde kalabalıksak... Çoluk çocuk, değmeyin keyfimize... Boza alınana kadar bir heyecan, bir telaş ki sormayın gitsin. Kocaman bir kabı uzatırdık bozacı amcaya, o doldururken biz yerimizde duramazdık. Artık sokaklarda “Bozaaaa” sesleri duyamıyoruz. Ama hafif ekşimsi tadı, koyu kıvamı ve üzerinde leblebisiyle, hâlâ çok özel bir yeri var bozanın kültürümüzde. Bozayla özdeşleşen bir marka olan Vefa Bozacısı, bu kültürü yaşatmak, bozayı gelecek nesillere tanıtmak için ilk günkü gibi devam ediyor çalışmaya, hem de bundan tam 136 yıl önce, ilk kurulduğu yerde! B 4 kuşak bozacı Hacı Sadık Bey’in temelini attığı Vefa Bozacısı’nı bugün 4. nesil torunları Sadık Vefa ve Ferdi Vefa yaşatmaya devam ediyor. Ailede bazı karışıklıklar da yaşanmıyor değil. Dededen kalan bu tarihi miras için uzaktan bazı akrabalarıyla mahkemeleri hâlâ devam ediyor Sadık Vefa ve Ferdi Vefa'nın. Yasal süreç devam ediyor ama Vefa Bozacısı’nın kanunen tüm hakları kendilerine ait olduğu için işlerine devam ediyorlar. Bu arada bozanın yanında, Çorlu’da kurdukları fabrikada, aynı titizlikle limon sosu, nar ekşisi ve sirkede üretiyorlar ama öncelikleri her daim boza. Franchise çalışmaları da devam ediyor ancak şu anda kendi üretimleri bozayı dağıtıyorlar sadece. Vefa Bozacısı’nın ilk kurulduğu yer olan Vefa semtinde ki dükkânda buluştuğumuz Sadık Vefa, dedesinin onlara bıraktığı mirası hiç bozmadan devam ettiriyor burada. Hatta bu konuda o kadar hassas ki; dükkânın girişindeki taşta meydana gelen çökmeyi bile düzelttirmemiş, orjinalliği bozulmasın diye. Zaten içeri adımınız attığınız anda o tarihi dokuyu hissediyorsunuz; mermer tezgâhın üzerinde sıra sıra dizilmiş boza bardakları, tezgahın ardındaki devasa mermer boza kazanı, duvarlarda ki çiniler hepsi ayrı bir detay. Adeta masalsı bir hava var içeride... Hiç boş kalmıyor içerisi, biri giriyor biri çıkıyor. Bozanın mucidi Hacı Sadık Bey Darı irmiği, su ve şekerden üretilen boza, ilk olarak Orta Asya Türkleri tarafından 900'lü yıllarda yapılmaya başlanmış. Daha sonra batıya, Kafkasya ve Balkanlara kadar gelmiş. Bölgelere göre farklı kıvam ve lezzetlerde hazırlanırmış. Ama bizim bildiğimiz kıvam ve lezzetteki bozayı ilk yapan Sadık Vefa Vefa Bozacısı'nın kurucusu Hacı Sadık Bey. 1870’de Arnavutluk’tan İstanbul’a gelip, zamanın saraylı ve aristokrat aileleri ile bürokratlarının oturduğu Vefa’ya yerleşen Hacı Sadık Bey’e bozanın mucidi demek hiç de yanlış olmaz. Çünkü o yıllarda bozanın sulu ve ekşi biçimde, Ermeni yurttaşlarımız tarafından yapılıp satıldığını gören Hacı Sadık Bey, bozaya bugünkü; yani koyu kıvamlı ve hafif ekşi son halini vermiş. İleride bozayla özdeşleşerek marka haline gelen Vefa Bozacısı'nı da Eylül 1876'da açmış. Formül aynı, tat aynı Dükkânın hemen yan tarafında ise imalathane var. Tamamen organik ürünler kullandıklarını ve dedelerinden kalan tarifi hâlâ uyguladıklarını anlatan Sadık Bey “Sadece üretimde daha teknolojik ekipman kullanıyoruz. Hijyenik şartları iyileştiriyoruz” diye konuşuyor. İçerideki müşteriler de hallerinden oldukça memnun. Yaşlı bir teyze gazeteci olduğumu anlayınca yaklaşıp şöyle diyor “Kızım beni buraya babam getirirdi, yıllar yıllar önce. Şimdi bende torunlarımı getiriyorum. İnşallah hep böyle kalır burası...” Tarihi Vefa Bozacısı Malzemeler: 3 bardak bulgur 2 kahve fincanı pirinç 3 bardak toz şeker 1 bardak eski boza ya da kibrit kutusu büyüklüğünde maya Yapılışı: Bulgur akşamdan bol su ile ıslatılır. Ertesi gün bulgur ve pirinç iyice ezilinceye kadar pişirilir. Mikserle çırpılır ve ince süzgeçten geçirilir. Bu karışım hafif ateşe konulur. İçine şeker katılır ve eriyinceye kadar karıştırılır. Sonra ateşten alınır. Bir yerde ılınmaya bırakılır. Arada bir karıştırılır. Ilındıktan sonra içine eski boza ya da ılık suyla ezilmiş maya katılır. İyice karıştırılır. Bu karışımın ağzı kapatılarak, 2025 derecelik bir yerde, ara sıra karıştırılarak 23 gün bekletilir. İçinde göz göz hale gelmiş kabarcıklar görülürse olmuş demektir. Serin bir yere alınır. Soğuk servis yapılır. İsteğe bağlı olarak üzerine sarı leblebi ve tarçın ilave edilir. Evde Boza Yapımı Çiçekleriniz için; Haşladığınız yumurtanın suyunu saksıya dökün. Gülleriniz boyunlarını bükerse; İlk önce sıcak suya sonra soğuk suya batırın. Saksı çiçekleriniz için; Sigara küllerini saksınıza koyarsanız yapraklardaki kurt böcek vs. yok edersiniz. Mangal ızgaranızı temizlemek için; Ilıkken cam sille temizleyin veya ılıkken nemli gazete kâğıdına sarın, bir müddet sonra sertleşmis artıkların yumuşadığını göreceksiniz. Boya kokusunu gidermek için; İki büyük baş soğanı soyup ikiye bölün suyun içine atın bunuda kokulu odaya koyun. Ağzı dar şişe kavanoz temizlemek için; Biraz deterjan biraz su bir kaşık pirinç ile çalkalayın, şişenizin pırıl pırıl olduğunu göreceksiniz.