Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
zonguldak 10 c 4 Ocak 2012 Çarşamba Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Alabaş: ‘Türkiye’nin Zonguldak’a ihtiyacı var’ ZONGULDAK (Cumhuriyet) Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, Türkiye’nin her yıl taşkömürü ithalatı için yurtdışına milyarlarca dolar kaynak aktardığını belirterek, Zonguldak’ta üretimin artırılarak bunun önüne geçilebileceğini dile getirdi. Alabaş, “Türkiye’nin Zonguldak’a ihtiyacı var. İşçi açıkları giderilebilirse üretim kısa sürede artırılabilir. Taşkömürü üretimi artırılmalıdır” diye konuştu. Alabaş, Büyük Madenci Yürüyüşü’nün 21. yıldönümünde Zonguldak Taşkömürü ocaklarında yaşanan sorunları ve alınması gereken önlemlere ilişkin Cumhuriyet’e görüşlerini açıkladı. Alabaş, Türkiye’nin yıllık taşkömürü ihtiyacının 20 milyon ton, üretiminin ise kamu ve özel sektör dahil en faza 3 milyon ton olduğuna dikkat çekti. Aradaki farkın her yıl dışarıdan alındığını anlatan Alabaş, en büyük üretici olan Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) işçi açıklarının giderilmesiyle üretimin kısa sürede artırılabileceğine dikkat çekti. Sendikadan Meclis’e rapor Meclis’i ziyaret ederek hazırladıkları raporu Zonguldak, Bartın ve Karabük milletvekillerine sunduklarını anlatan Alabaş, aynı raporun Zonguldak’taki tüm partilerin il yetkililerine, Zonguldak valisine ve meslek odalarına da verdiklerini kaydetti. Alabaş, son olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ı makamında ziyaret ederek daha ayrıntılı bir sunum yaptıklarını vurguladı. GMİS’in raporundan… ‘Gelir artar, zarar azalır’ GMİS’in hazırladığı raporda alt başlıklarıyla şu tespit ve önerilere yer verildi: Taşkömürü koklaşabilir özelliği ile demirçelik sektörünün, yüksek kalorili değeri ile sanayinin ve enerji sektörünün vazgeçilmezidir. Bölgemizde 1.3 milyar ton rezerv var. Yıllık 5 milyon ton üretim kapasitesi olan TTK 2, özel sektör 1 milyon ton üretiyor. Ülke ihtiyacı 20 milyon tonu geçiyor. Stoklarda hiç kömür yok ve önceden yapılan satışlar dahi karşılanamıyor. Son 9 yılda 11 bin 253 işçi emekli oldu, 4 bin 880 işçi alındı. TTK’nin 3 bin işçiye ihtiyacı var. Özel sektörün üretimi artırması mümkün değildir. Üretimde süreklilik için taşeron uygulamasından vazgeçilmelidir. TTK’ye işçi alındığında üretim artarken ithalat azalacak, kurumun gelirleri artarken zararları azalacak, işsizlik azalacak ve ZonguldakBartınKarabük ekonomisi canlanacaktır. “Maden”, “karaelmas” denildiğinde ilk akla gelen isimlerden Şemsi Denizer. Zonguldaklılar içinse “işçi babası.” Denizer yaşamı boyunca işçilerin yanında oldu. Kendisi de 1990’daki Büyük İşçi Yürüyüşü’ndeki pek çok işçi gibi Zonguldaklıydı. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda çalışmaya başlamıştı. Zaman içinde de Genel Maden İş Sendikası’na genel başkan oldu. Büyük İşçi Yürüyüşü sırasında kamuoyu tanımıştı onu. TTK işçilerinin greve başlaması ve ardından on binlerce maden işçisinin aileleriyle birlikte Ankara`ya doğru yola çıkması büyük yankı yaratmıştı. İşçiler, yapılan anlaşma sonucu yürüyüşe son vermişlerdi. Denizer’in ise kazancı “ölüm” oldu. İşçi babası Denizer, uğradığı silahlı saldırı sonucu 1999’da yaşama veda etti. “İşçi kardeşleri”ne de… İşçi babası Denizer AYKUT KÜÇÜKKAYA Maden işçisinin oğlu olmak... şanırken 18 yaşına basacaktım. İstanbul Üniversitesi’nde gazetecilik eğitimine başlamıştım... Babam, abim, eniştem, amcam, amcamın oğlu neredeyse tüm tanıdıklarım grevdeydi!.. Çünkü benim tüm tanıdıkların maden işçisiydi!.. Tüm Türkiye Zonguldak’ı konuşurken ben de Zonguldak’ta olmalıydım, maden işçilerinin yanında. Ailemin yanında!.. Öyle de yaptım... Site Mahallesi’ndeki evimiz kente hâkim bir tepedeydi. Kozlu’dan yürüyürek kente gelen maden işçilerini görür, koşar adımlarla evden çıkar, onlarla kentin merkezinde buluşurdum. Aralarına karışırdım... Aklımda unutumadığım bir fotoğraf karesi. Maden işçileri kentin caddelerinde yürüyor. En önlerinde Denizer... Denizer’le kol kola yürüyen isimler Cumhuriyet’in simge yazarları Uğur Mumcu ve İlhan Selçuk... İşte o an kararımı vermiştim, Cumhuriyet’te gazetecilik yapacaktım!.. Ve öyle de yaptım!.. Sevgili babam tam 34 yıl 6 ay, ye Y irmi yıl öncesiydi... Zonguldak’ta tarihler 4 Ocak 1991’i gösteriyordu. Emeğin başkenti Karaelmas’tan bir çığlık yükseliyordu. Tüm dünyanın duyacağı bir çığlık!.. Grevin 36. günüydü... Ankara gergindi... Çankaya Köşkü’nde oturan Cumhurbaşkanı Turgut Özal madencinin gözünde artık bir “işçi düşmanıydı!” Madenci sloganını kentin sokaklarında yürürken yaratmıştı: “Çankaya’nın şişmanı; işçi düşmanı!” Saat: 09.30... Karar verildi, Ankara’ya yürünecekti... Yüzbini aşkın madenci yanlarında eşleri; önlerinde liderleri Şemsi Denizer ile Madenci Anıtı’nın önünden dünya tarihine geçen “Büyük Madenci Yürüyüşü”nü başlattı... Önlerine askerle barikat kurdular; gözaltına aldılar, soğuktan can verdiler. Ama asla vazgeçmediler... Tüm bunlar ya rin yüzlerce metre altında çalıştıktan sonra emekli oldu, köyüne yerleşti. Sahi!.. Küçük bir çocukken kömürün karasına bulanmış yüzüyle maden ocağından çıktığında babasını tanıyamayan ben hâlâ düşünmeden edemiyorum... Yerin yüzlerce metre altına inip çalışmak, “karaelmas”a kazma sallamak!.. Benim bu şaşkınlığımı babam duymuş olacak, suskunca yanıt veriyor: “Çocuklarım gülsün diye dost!” Hey!.. Korkusuz yürek, bilmezsin ki “sen yeraltındayken bizim evde gülen yok!”