16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 NİSAN 2011 SAYFA 4 ÜLKEMİZDE BİR MİLAT M. Osman AKBaşAK Hepimizin bildiği gibi 1999 Marmara depremi ülkemiz yapılaşma tarihinde bir milat oldu. Neden daha önceki onlarca deprem değil de Marmara depremi? Tarihteki büyük depremleri bir yana bırakacak olsak bile 1999’dan önceki yakın yıllarda da büyük depremler yaşadık, 1992 Erzincan, 1996 Adana, 1996 Afyon Dinar depremi gibi. Ancak Marmara depreminin iki önemli özelliği vardı, birincisi Marmara bölgesinin ülkemizin ekonomisinin yaklaşık % 50’sini kapsaması, ikinci de ilk kez Televizyonun deprem görüntülerini evimizin içine taşımış olmasıydı. Öncelikle o görüntülerle canımız çok acıdı, onca insanın çektiği acıyı, azabı birlikte yaşadık, ekonomik olarak ta sıkıntı içine girdik. Marmara depreminin öncesinde 1 Ocak 1998’de Deprem Yönetmeliğimiz yenilendi. 1975 sonrasında köklü bir değişiklikle karşı karşıya kalmıştık ve yeni uyum sağlama aşamasındaydık. Az önce ülkemizden örnek verdiğimiz gibi dünyada da son yılların depremleri (Meksika, Şili gibi) teknolojinin ulaştığı son aşamalar sayesinde çok ayrıntılı olarak incelenmiş ve 1975 yönetmeliğinin yeterli olamadığı düşüncesi uyanmıştı. Bu asla 1975 yönetmeliğinin hatalı olduğu anlamına gelmiyor, 1970’li yılların teknolojisi ile izlenen depremlerde yapıların davranışının izlenmesi ile 1990’ların teknolojisi ile izlenen yapıların davranışının izlenmesi arasında büyük fark ortaya çıkmıştı. En önemlisi 1970’li yıllarda bilgisayar teknolojisi henüz emekleme çağındaydı, 1990’lı yıllarda ise hemen her mühendislik bürosunda bilgisayar yerini almıştı. Yirmi yıl öncesinde günlerce süren statik hesaplar artık saatler ölçeğinde yapılıyordu. Yapıların davranışları incelendiğinde önceleri hesap sonucunda ortaya çıkan kolon kiriş boyutları genellikle güçlü kirişler şeklinde ortaya çıkmışken deprem hasarları gözlenmesi sonucu “güçlü kolon – zayıf kiriş” modelinin yapıların dayanıklılığında önemli bir etken olduğu ortaya çıktı. Hesap yöntemi farklılığı sadece bu kadar değildi elbette, yapıların düzensizlik kabulleri, kat planlarında büyük boyut farklılıkları gibi birçok irdeleme yöntemi de gelişmişti. Sonuç olarak yapıların izlenmesi ve bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler sonucunda yeni yönetmeliğimiz yürürlüğe girmişti. Tekrar ve kesinlikle belirtmekte yarar vardır, 1970 yönetmeliği ile gerekli özen gösterilerek yapılan binalar kesinlikle depreme dayanıksız değildir. Bunu çok basit bir örnekle açıklayabiliriz, 1999 depreminde Gölcük en büyük hasarı yaşayan belde idi. Ek1 deki 2630 Mayıs 2003 tarihlerinde İstanbul’da yapılan “Beşinci Ulusal Deprem Mühendisliği Konferansı” raporu incelendiğinde görüleceği gibi tüm yapıların yaklaşık % 20 si yıkılmış, % 20’si ile hasar görmüştü. Geriye kalan % 60 yapı 1975 ya da daha önceki yönetmeliklerle hazırlanmış olmasına rağmen depremi hasarsız atlatmıştı. Aynı ada içinde, aynı sitede veya mahallede yakın zamanlarda * yapılmış binaların bir kısmı yıkılmış veya hasar görmüş, bir kısmı da hiç hasar görmemiş olması sadece yönetmelikle açıklanamazdı. Açıklanabilecek en önemli ayrıntı yapıların imalinde gösterilen özen olabilirdi. Aynı yönetmelik koşullarında yapılmasına ve aynı bölgede bulunan malzemelerin kullanılmış olmasına rağmen fark sadece bu olabilirdi. YAPI DENETİM ÖNCESİ Yapı Denetim uygulamaları öncesinde ülkemizin tümünde Fenni Mesuliyet uygulaması geçerliydi. Fenni Mesuliyet genellikle projeyi üreten kişi tarafından üstlenilir ve zaman zaman inşaata giderek imalatın projeye uygunluğu denetlenirdi. Ya da öyle olduğu varsayılırdı, çünkü Fenni Mesuliyet uygulaması yasal bir destekten yoksundu ve bir yaptırımı yoktu. Zaman içinde Mimarlık ve Mühendislik uygulamalarının ne yazık ki piyasa rekabeti altında ezilmesi sonucunda bu uygulama ya hiç yapılmaz oldu ya da göstermelik bir biçimde kaldı. Zaten hiçbir Fenni Mesulün Yapı Sahibi veya Müteahhit üzerinde bir yaptırım gücü yoktu. Ancak bir hata saptandığında ilgili Belediyesine başvurulabilir ve inşaatın durması sağlanabilirdi. Ancak genellikle pek kimse parasal bağla bağlı olduğu Mal Sahibi veya Müteahhidi Belediyeye şikâyet etme riskini göze alamazdı. YAPI DENETİM NASIL GÜNDEMİMİZE GİRDİ YAPI DENETİMİ İÇİN KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME Ülkemizde peş peşe görünen depremler sonrasında sadece bir tasarı olarak bazı kurumların gündeminde olan Yapı Denetimi Nisan 2000’de Kanun Hükmünde Kararname olarak yürürlüğe girdi. Ana amaç yapının denetiminin kişisel kontrol niteliğinden çıkarılıp kurumsal niteliğe kavuşturulmasıydı. Aslında bu 595 sayılı KHK oldukça iyi hazırlanmıştı ve en önemlisi uygulamaların gidişine göre düzenlenen genelgelerin katkılarıyla her geçen gün en iyiye doğru yol almaktaydı. O güne kadar karşılaşılmamış bir denetim mekanizması olmasına ve taraflara çok yabancı gelmesine karşın en azından hazır beton kullanılması, beton örnekleri alınarak kalitenin sürekli takip edilmesi ve benzer şekilde nervürlü inşaat çeliğinin zorunlu hale gelmesi ve yine deneylerle kalitesinin kontrol edilmesi sonucunda yapı kalitesinin kısa sürede çok önemli boyutta artması sağlanmıştı. Karşılaşılan aksaklıklar kısa sürede güncel genelgelerle aşılıyordu. Ama temelde yapılan yanlışlıklardan dolayı sürekli olarak iptal davaları konusu oluyordu. En önemli iptal dayanağı ise Yapı Denetim Kuruluşlarının kamu adına denetim yapıyor olmasına karşın ortakların sadece % 51’i teknik eleman olmak zorunluluğu olması bu kurumların sadece ticari kuruluş olarak nitelendirilmesine yol açtı. Bu ve bazı birkaç konu nedeniyle Mayıs 2001’de 595 sayılı KHK durduruldu. Ne acıdır ki bu durdurmayı birçok Yapı Sahibi ve Müteahhidin yanında bazı Belediyeler sevinçle karşıladılar. Durdurmanın ardından birdenbire Denetimsiz ruhsatlarda patlama oldu ve en acısı hazır beton bir anda terk edildi ve sokak aralarında yerde karılarak dökülen betonlar ön plana çıktı. KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME YERİNE YAPI DENETİM KANUNU Bir aylık çalışma sonrasında Haziran 2001’de 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanunu Mecliste onaylandı ve 15 Ağustos’ta yürürlüğe gireceği ilan edildi. Uygulama il sayısı 27’den 19’a indirilmişti. 595 sayılı KHK’nin iptalinde 4708 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesine kadar geçen yaklaşık dört aylık süreçte insanlar Yapı Denetime girmemek için çılgınca bir yarışa girdiler. Bütün bu aşamalardan sonra Eylül 2001’de 4708 Sayılı kanun pilot uygulama olarak 19 ilde yürürlüğe girdi. Dokuz yıl boyunca “pilot uygulama” olarak 19 ilde işlem gördükten sonra geçtiğimiz 13 Temmuz 2010 tarihinde çıkan bir Bakanlar Kurulu Kararı ile 01 Ocak 2011 tarihinden itibaren tüm illerde uygulanması kararı alındı. Ancak mevcut yasa ile ülkemizin tamamında Yapı Denetim uygulamasının sağlıklı bir şekilde yapılamayacağı bir gerçektir. Yasanın önemli görülen maddelerindeki değişiklikleri içeren maddeler torba yasa tabir edilen yasaların arasında Meclis tatile girmeden bir gün önce gündemden çıkarıldı. Hiç olmazsa noktasal düzenlemelerin beklendiği yönetmelik çalışmaları ise askıya alındı. Yapı Denetim yasasının ülkemizin tümüne yayılmış olmasına rağmen hala pilot yasa ile çalışacak olması büyük bir eksikliktir. YAPI DENETİMİ NEDİR, NE GETİRDİ? Yapı Denetimi uygulamasının esas amacı yapıların projelerine uygun yapılmasının kontrolünün ilgili idarelerle (Belediye, Özel İdareler, Organize Sanayi Bölgeleri, Serbest bölgeler, vb.) birlikte Yapı Denetim Kuruluşlarının tüzel kişilik olarak görev yapması ve sorumluluk üstlenmesi esasına dayanmaktadır. Fenni Mesul uygulamasının aksine yapılan görev kişisel değil tüzeldir. Yapı Denetim sistemi ile nelerin değiştiğine bir göz atacak olursak; ? Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, yapı üretim sürecinde; yerel yönetimler, yapı sahibi ve müteahhit zincirine, uygulama ve üst kamu denetim otoritesi olarak fiilen ve bizzat girmiş, ? İlk defa sorumlular ve sorumlulukları tarif edilmiş bir denetim sistemi kurulmuş, ? Yapı denetimi, kurumsal bir yapıya kavuşmuş, ? Projelerde denetim kapsamına alınarak hatalı uygulamaları daha başlangıçta önleme imkânı doğmuş, ? Kalıp, demir ve beton uygulamaları yerinde denetlenebilmiş, alınan numuneler ile kalitenin istenen seviyede olması sağlanmış,. ? Mimari, mekanik tesisat ve elektrik tesisatı işleri fiili denetim içerisine alınmış, ? Binalarda Enerji Performansı ve Yangın Yönetmelikleri yapılarda ciddi uygulanma olanağı bulmuş, ? Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nda oluşturulan veri bankasında denetlenen bütün binaların bilgileri tutulmuş, siciller oluşturulmuş, ? İnşaatlarda kullanılan malzemelerin ve işçiliklerin kalitelerinde artışlar sağlanmıştır. Yapı denetimle uygulama olanağı bulan Binalarda Enerji Performansı konusunun ne kadar önemli olduğu,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle