07 Ocak 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mustafa Kemal, Ankara Hükümet Konağı önünde Nevşehirli Hasan Fehmi Efendi tarafından yapılan dua sırasında (27 Aralık 1919). layet binasında da Mustafa Kemal için bir çalışma odası düzenlendi ve 5 Ocak 1920’den itibaren temsilci mebusların buraya gelmesi çağrısı yapıldı. Ankara’daki bu hareket Cemal Paşa’yı tedirgin etmişti. Paşa’ya göre meclisin hemen toplanabilmesi için Ankara’da yapılan toplantılardan vazgeçilmeliydi. Zira bu durum meclis yetkisinin başka güçlerin elinde olduğu kanısını uyandırabilir, bu şartlarda meclis görevlerini yerine getiremezdi. Ancak Cemal Paşa’nın bu girişimi görüşmeleri engellemeye yetmedi. Ankara’ya gelen mebuslarla bir toplantı yapılarak üç konu üzerinde duruldu: Sivas Kongresi’nde alınan kararların uygulanması için mecliste güçlü bir grup oluşturulması gerekliydi. Grubun adı da, maksadına uygun olarak, “Müdafaai Hukuk Grubu” olmalıydı. Nihayet, 21 Aralık 1918 günü padişah iradesiyle kapanmış olan Meclisi Mebusan, 12 Ocak 1920 günü tekrar açıldı. Vahdeddin rahatsız olduğu gerekçesiyle açılışa katılmayınca, tören Sadrazam Ali Rıza 110 Paşa’nın huzurunda gerçekleştirildi. Dahiliye Nazırı Damat Şerif Paşa’nın padişah adına açış nutkunu okumasının ardından yemin törenine geçildi. Padişah nutkuna öncelikle Allah’a şükrederek başlıyor ve üyelere “hoşgeldiniz” diyordu. Hemen ardından I. Dünya Savaşı’na girilmesinden ve sonucuna memleketin bu hale gelmesinden, savaş süresince yapılan kötülüklerden saltanatın asla sorumlu olmadığı bildiriliyordu. İçinde bulunulan vahim durum herkesin malumuydu ve bu günlerde mebuslar ellerinden gelen gayreti göstererek milletin hayati çıkarlarını koruyacak, işgal altındaki toprakları Allah’ın izniyle kurtarmak için çabalayacaklardı. Padişah, sözlerini her türlü ayrılık ve çekişmeden kaçınılıp, bütün milli emellerin memleketin kurtuluşu için birleştirilmesi gerektiğini söyleyerek noktalıyordu. Başkanlık seçimi söz konusu olduğunda, daha önce karar verildiği halde Mustafa Kemal’in yerine önce en yaşlı üye olarak Hacı İlyas geçici başkan olarak, daha sonra da Reşat Hikmet Bey başkan olarak seçildi. Oysa Mustafa Kemal için kendisinin başkanlığa seçilmesi stratejik önem taşıyordu; zira Heyeti Temsiliye başkanı sıfatı taşıyan birinin başkan seçilmesi milli iradenin gücünü ispatlayacaktı. Ayrıca besbelli ki bu meclis çok uzun ömürlü olmayacaktı. O durumda “meclis başkanı” sıfatı, Mustafa Kemal’in mebusları Ankara’ya davet edebilmesinin önünü açacaktı. Toplantıda bulunanlar ise aksi yönde düşünüyorlardı. O sırada Ankara’da bulunan Mustafa Kemal’in başkan seçilmesi, orada hazır bulunan mebuslar arasında bu niteliği taşıyan kimse olmadığı anlamına gelirdi ki bu doğru olmazdı. Ayrıca Kuvayı Milliye hareketinin önderliğini yapan bir ismin başkan seçilmesinin şüphe çekmesi kaçınılmazdı. Sonuçta Mustafa Kemal’in öngörüsü doğru çıktı ve meclis yaklaşık üç ay çalıştıktan sonra dağıldı. Ancak yine de bu toplantıların önemi yadsınamazdı. Alınan kararların en önemlisi, temelleri Erzurum ve Sivas Kongrelerinde atılmış olan “Misakı Milli”nin kabul edilerek tüm dünyaya duyurulması, ayrıca bundan bir sonraki aşama olan Türkiye Büyük Millet Meclisi için büyük bir adım atılmış olmasıydı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle