01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Teceddüt Fırkası Kuruldu I. Dünya Savaşı’nın yenilgiyle sonuçlanmasının ardından, bu yenilgiden sorumlu tutulan iktidardaki İttihat ve Terakki Fırkası olağanüstü bir kongreyle kendini feshederek 1 Kasım’daki kongresinde Teceddüt Fırkası adıyla yeni bir bir parti kurmayı kararlaştırdı. İttihat ve Terakki, II. Abdülhamid’in baskıcı rejimiyle mücadele etmek amacıyla 3 Haziran 1889’da Mektebi Tıbbiyei Şahane’de bir grup öğrenci tarafından İttihadı Osmani Cemiyeti adıyla gizli bir cemiyet olarak kurulmuş, 1894’ten itibaren çalışmalarını öğrenci faaliyeti olmanın dışına çıkartmış, 1895’te adını Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti olarak değiştirmişti. Sürdürdüğü yoğun propaganda faaliyetleriyle II. Meşrutiyet’in ilanında itici güç haline gelmesi cemiyete büyük bir saygınlık kazandırmış, kısa zamanda ülkenin çeşitli bölgelerinde şubeler açılmış, cemiyet fiili gücü itibariyle hükümetin üzerinde bir konum elde etmişti. Ancak 1909 yılında yaşanan 31 Mart olayının ardından muhalefetle çeşitli çekişmeler yaşayan cemiyet 23 Ocak 1913’te Babıâli baskınıyla iktidarı ele geçirmiş, yavaş yavaş muhalefeti etkisiz hale getirmeyi başarmıştı. Enver, Talat ve Cemal Paşaların denetimindeki parti, ülkede 1918 yılına kadar tek parti olarak yönetimi elinde tutmuştu. Mütareke döneminde yaşanan tartışmalar sırasında tümü İttihat ve Terakki Fırkası üyesi ve büyük bölümü mebus olan kişilerce kurulan yeni Teceddüt Fırkası ise Hüseyin Hüsnü Paşa başkanlığında ve eski İstanbul mebusu ve eski dahiliye nazırı İsmail (Canbolat/ ile Şemsettin (Günaltay) Beylerin ikinci başkanlığında, Saruhan mebusu Sabri (Toprak) Bey tarafından idare edildi. Kuruluşun ardından muhalefetin yönelttiği suçlamalar üzerine üyelerden Yunus Nadi (Abalıoğlu), İsmail (Canbolat) ve Muhittin (Birgen) Beyler görevden çekildi. 5 Mayıs 1919 tarihinde hükümet kararıyla kapatılan fırkanın üyelerinin bir bölümü son Osmanlı Meclisi Mebusanı’na seçildi. İstanbul’un 16 Mart 1920’deki işgalinden sonra ise bir bölümü Malta’ya sürgüne gönderildi, bir bölümü Anadolu hareketine ve Büyük Millet Meclisi çalışmalarına dahil oldu. 9 Kasım 1918 İtilaf Donanması İstanbul’da Mondros Mütarekesi’nin ardından hızla işgal faaliyetlerine girişip Çanakkale’yi geçen İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan filoları 13 Kasım günü İstanbul limanında, Dolmabahçe Sarayı önlerinde demirledi. Nitekim mütarekenin “Karadeniz’e geçişi sağlamak için Çanakkale ve İstanbul Boğazları açılacak ve geçiş güvenliği sağlamak üzere Boğazlardaki istihkâmlar müttefiklerce işgal edilecektir” hükmüyle bu girişim için gerekli zemin hazırlanıyordu. 13 Kasım günü donanmadan karaya çıkarılan askerler, İstanbul Boğazı istihkâmlarıyla birlikte Haydarpaşa’dan Anadolu’ya giden demiryolu hattı noktalarını da denetim altına almak üzere kullanılacaktı. 13 Kasım 1918 O günden itibaren bir garnizon görevi üstlenen şehirde galip devletlerin komiserleri karargâhlar kurup, mütareke koşullarına uygun davranılıp davranılmadığını kontrol etmeye başladı. Ankaraİstanbul demiryolu kontrol altına alındı, Harbiye Nezareti ile birlikte en önemli noktalara irtibat subayları yerleştirildi. İtilaf devletleri askerleriyle dolan İstanbul sokaklarında insanlar ancak zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak üzere evlerinden çıkabilmeye başladılar. İtilaf Devletleri askerlerinin şehirdeki varlığı iç ve dış haberleşmenin denetim altına alınmasına, işgal altındaki Anadolu’nun merkezle bağlarının koparılmasına da yol açtı. Aynı zamanda basına uygulanan ağır sansür, İtilafçıların askeri harekatı üzerine haber yapmayı, halkın birlik duygusunu bozacak haberleri, Osmanlı ve yabancı devlet memurları aleyhinde haberleri ve kişisel tartışmaların yer aldığı yayınları yasaklıyordu. 359
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle