18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kurtuluş Savaşı İkinci Meşrutiyet’in ilanı 19. yüzyıl ile başlayan modernleşme çabalarının önemli bir parçasını oluşturan I. Meşrutiyet, II. Abdülhamit’in Fransız Anayasası’nı esas alarak hazırlattığı Kanunı Esasi’yi temel alıyordu. 23 Aralık 1876’da kabul edilerek yürürlüğe giren Kanunı Esasi’yle anayasal düzene geçiş her ne kadar temsili olarak gerçekleşmiş olsa da I. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte hukuksal devlet anlayışı ve demokratik sistemin temelleri de atılmıştı. Kanunı Esasi’nin 13 Şubat 1878’de askıya alınması, I. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte kurulan Mebusan ve Ayan meclislerinin faaliyetlerine süresiz ara verilmesi ve padişahın baskıcı rejiminin hissedilir derecede artırması üzerine birtakım muhalif hareketler ortaya çıktı. Bunların başında gelen İttihat ve Terakki Cemiyeti, Osmanlı Devleti’nin varlığını sürdürebilmesinin yönetim şeklinde yapılacak köklü değişimlere dayandığı, devleti korumanın 23 Temmuz 1908 başlıca şartının 13 Şubat 1878’de yürürlükten kaldırılan Kanunı Esasi’nin yeniden uygulamaya konması olduğu düşüncesindeydi. Ülkenin çeşitli yerlerinde çıkan askeri ayaklanmalar üzerine Abdülhamid, 23 Temmuz 1908’de Kanunı Esasi’nin yeniden uygulamaya konması anlamına gelen Meclisi Vükela mazbatasını 23 Temmuz 1908’de imzalayarak II. Meşrutiyet’i ilan etmiş oldu. II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte Osmanlı devleti sınırlarında danışma, eşitlik, kardeşlik ve hürriyet ilkeleri hızla yayılmaya başladı. Kişisel özgürlükler ve kadın hakları konusunda önemli adımlar atılmakla beraber Heyeti Vükela’nın Meclis’e karşı sorumlu olduğu da bu dönemde kabul edildi. Basında sansürün kaldırılması, çağdaş bürokrasinin temellerinin atılması ve hukukun laiklaştirlmesi yine bu dönemde izlenen gelişmeler arasında yer aldı. 31 Mart Olayı II. Meşrutiyet’in ilanının ardından yaşanan gelişmelerin bir uzantısı olarak, 13 Nisan 1909 tarihinde İstanbul’da yönetime karşı bir ayaklanma gerçekleştirildi. Meşrutiyet ilan edilmiş olsa da İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidarı tam olarak ele geçirememiş, bu istikrarsız durum muhalif kanatların bir karşı faaliyet oluşturmalarına yol açacak zemini güçlendirmişti. Bu ortamda, 12 Nisan gecesi Taksim Kışlası’nda Avcı Taburu’na bağlı askerler din adamlarının önderliğinde kendi subaylarına karşı ayaklandılar ve Meclisi Mebusan’ın önünde toplanarak şeriat taleplerini dile getirdiler. Can güvenlikleri sağlanamayan İttihat ve Terakki üyesi mebuslar bu olay üzerine meclise giremediler, kimi mebus ve subaylar ayaklanmacılarca öldürüldü. Olayların önünün alınamaması, II. Abdülhamid’in duruma el koymasına yol açtı. İttihatçılar ise Selanik’teki 3. Ordu’yu harekete geçirerek ayaklanmayı bastır354 makla görevli Hareket Ordusu’nun oluşturulmasını sağladılar. Mustafa Kemal’in kurmay başkanı olarak katıldığı, Mahmut Şevket Paşa kumandasındaki Hareket Ordusu 23 Nisan gecesi İstanbul’a girmeye başlayarak ayaklanmacılar üzerinde kontrol sağladı. 13 Nisan 1909 Ayaklanmanın bastırılmasının ardından sıkıyönetim ilan edildi ve ayaklanmanın liderleri yargılanarak ölüm cezasına çarptırıldı. İttihat ve Terakki Cemiyeti ise bu olay sonrasında siyasi iktidar üzerindeki etkinliğini artırarak muhalifleri karşısında daha güçlü bir konuma yerleşti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle