01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kuvayı Milliye Hareketi’nin Başlaması İzmir’in işgali haberinin yayılmasının ardından, düşmana karşı çözüm arayışına giren halkta bir kıpırdanma başladı. Öncelikle İzmir’de yapılan toplantılarda eli silah tutanların Anadolu’da bir silahlı direniş başlatması, depolardaki silah ve cephanelerin halka dağıtılması ve bu direnişe katılmaları için hapishane mahkumlarının da serbest bırakılması kararlaştırıldı. Bölgedeki nizami güçler yetersizdi; 16 Mayıs günü Yunanlıların Urla’yı işgal etmesi üzerine, alaydaki erlerle birlikte kasaba halkına da silah dağıtılarak bir kuvvet oluşturulmuş, aynı günlerde Aydın’da yapılan bir toplantıda, silahlı bir örgüt oluşturma ve yurdun her köşesine telgraflar çekme kararı verilmişti. Balıkesir’de de benzer konuşmalar yapılıyordu. Rumların yoğunlukta olduğu yerleşim yerlerinden Ayvalık’ta, İzmir’in işgalinin ardından bir tedirginlik yaşanmaya başladı. Burada bulunan 172. Tümen Komutanı Yarbay Ali Bey, Albay Bekir Sami Bey’e bir telgraf çekerek ordudan takviye istemiş, ancak bu takviyenin yapılma 29 Mayıs 1919 sı o günlerde mümkün görünmediğinden kendisine “mahalli tedbirlere” başvurması söylenmişti. Bu cümle harekete geçmek için yeterli oldu ve Ali Bey çevre köylerden temin ettiği gönüllülerden bir milis kuvveti oluşturmaya başladı. Ayvalık’ın işgali 29 Mayıs günü iki koldan başladı. Takviye kuvvet girişimleri başarısız olan Yarbay Ali Bey askerleriyle ve “gönüllü milli kuvvetlerle” vaziyeti mu hafaza etmeye, işgalin genişlemesini önlemek için çarpışmaya başladı. İzmir’in işgalinin ardından ilk kez düşmana silahla karşı koyuluyordu. Kuvayı Milliye milisleri Batı Anadolu’da başlattıkları direniş ve savunma hareketini kısa zamanda yurdun dört yanına yayacak, ta ki düzenli bir ordu teşkil edilinceye dek, Anadolu topraklarının savunmasında en etkin rol Kuvayı Milliye’de olacaktı. Amasya Genelgesi Anadolu’ya geçişinden itibaren milli bilinci uyandırmaya yönelik çalışmalar yapan Mustafa Kemal, İtilaf Devletleri’nin baskısı altında kalan İstanbul Hükümeti tarafından geri çağrıldı. Bu çağrıyı dikkate almayarak direniş hareketlerini örgütlemeye devam etmesi İstanbul Hükümeti’ne karşı apaçık bir başkaldırıydı. Bunun ilk somut göstergesi ise Amasya Genelgesi olacaktı. Mustafa Kemal Havza’da bulunduğu sırada Ali Fuat Paşa’dan aldığı bir haberle bazı kişilerin kendisiyle birlikte hareket etmek için İstanbul’dan Ankara’ya geldiklerini öğrendi. Amasya’ya hareket eden Mustafa Kemal, burada halka yaptığı konuşmada vatanın her koşulda savunulacağını dile getirdi. 21 Haziran’ı 22 Haziran’a bağlayan gece, Ankara’dan gelen heyetle Amasya’da yapılan toplantıda belirlenen, milli mücadele hareketine ilişkin esasların ilki, vatanın bütünlüğü ve milletin geleceğinin tehlike362 de olduğu gerçeğini vurguluyordu: Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktı. İkinci karara göre “vilayeti sitte” için Erzurum’da yapılacak toplantıya katılacak olan temsilciler, diğer illerin temsilcileriyle birlikte Sivas’a hareket edecekti. Bahsedilen temsilciler Müdafaai Hukukı Milliye Cemiyetleri ve belediye başkanları tarafından seçilecekti. Redd i İlhak ve Müdafaai Hukukı Milliye Cemiyetlerinin verecekleri telgrafların 22 Haziran 1919 Posta ve Telgraf Müdürlüğü tarafından kabul edilmemesi kesin şekilde reddedilerek serbest yazışmaların sağlanılmasına çalışılacaktı. Yeni bir işgal hareketine karşı ortak tavır alınacak ve birimler birbirini derhal haberdar edilecekti. Amasya Genelgesi ile, ülkenin bağımsızlığının tehlikede olduğu ve bağımsızlığın ancak milletin azim ve kararıyla korunabileceği açıkça ilan edilmiş oluyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle