22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TÜRK SİNEMASI 20072008 AlmanyaTürkiye Germany, 2009, 90 dk.) ALI’S EIGHT DAYS Cemal Şan’ın Zeynep’in Sekiz Günü ile başlayan “Ruh, Akıl ve Kalp” üçlemesinin üçüncü ve son filmi, “akıl” kavramı etrafında şekillendirilmiş. Filmin kahramanı Ali, her gün aynı şeyleri yapan, hayatını monoton bir varoluşa sığdıran bir bakkaldır. Mahalleye taşınan Zeynep’e duyduğu platonik aşk, hayatına beklenmedik bir heyecan katmıştır. Zeynep’i merakla takip etmeye başlar ve onun hayatında bir başka erkeğin, Mehmet’in olduğunu öğrenir. Bu kez bu çifti izlemeye başlayan Ali, tüm kurallarını yıktığında bile kendisiyle baş başa olduğunu anlayacaktır. (Yön: Cemal Şan, Türkiye, 2008, 107 dk.) OMMO / MOMMOTHE BOGEYMAN Dünya prömiyeri şubat ayında Berlin Film Festivali’nde yapılan ve gerçek bir yaşam öyküsünden yola çıkılarak beyazperdeye aktarılan Mommo, Atalay Taşdiken’in yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı sinema filmi. Filmde, babalarının yeni karısı onları istemediği için dedeleri Hasan’ın yanında kalan dokuz yaşındaki Ali ile kız kardeşi Ayşe’nin öyküsü anlatılıyor. Yaşına rağmen olgun bir çocuk olan Ali, hem ağabey, hem anne hem baba, hem de bir bilge olmaya çalışır –yüreği öfke dolu olsa da, Ayşe onları yanında istemeyen babalarını özlese de, komşuları onları besleme vermek istese de… (Yön: Atalay Taşdiken, Türkiye, 2009, 94 dk.) PANDORA’S BOX Dünya prömiyeri Toronto Film Festivali’nde yapılan Pandora’nın Kutusu, yönetmen Yeşim Ustaoğlu’nun sözleriyle “bir yabancılaşmanın, yalnızlaşmanın hikâyesi.” Hikâyenin merkezinde bir aile var: Üç kardeş, Nesrin, Güzin ve Mehmet, annelerinin kaybolduğunu öğrendiklerinde, onu bulmak üzere doğdukları Batı Karadeniz kasabasına doğru yola çıkarlar. Yolda yalnızca birbirlerini değil kendilerini de pek iyi tanımadıklarını anlarlar. Annelerini bulup İstanbul’a döndüklerinde ise, onunla tek ilişki kurabilen kişinin torunu Murat olduğu ortaya çıkar. (Yön: Yeşim Ustaoğlu , TürkiyeFransaAlmanyaBelçika, 2008, 112 dk.) THE SHADOWLESS Hasan Ali Toptaş’ın 1994’te Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanan aynı adlı kitabından Ümit Ünal’ın uyarlayıp yönettiği Gölgesizler, “hem burada, hem de çok uzaklarda” olmak isteyen İstanbullu bir berberin bir gün aniden başını alıp çok uzaklara, nerede, hangi zamanda olduğu bilinmeyen bir köye gitmesini konu alıyor. O köy Muhtar’ın köyüdür, ama hayallerdeki masum köylerden değildir. Köyün sakinleri tuhaf kayıplar ve ölümlerle uğraşıp durmaktadır. Herkes birbirinden şüphelenir, hayatın karmaşıklığı başlarını döndürürken, berber onları uzaktan izlemektedir. (Yön: Ümit Ünal, Türkiye, 2009, 97 dk.) ALİ’NİN SEKİZ GÜNÜ / YA RIŞMA D I ŞI M Issız Adam’dan Üç Maymun’a yolları kesişir. Evden kaçan genç Ali, nasıl karşılanacağını bilmeden İstanbul’daki dedesine gider. Dede, emekli asker Recep, tek başına, sıkı bir disiplin içinde yaşamaya devam ederken, komşusu olan orta yaşlı fahişe Nilgün’ü evden attırmaya çalışmaktadır. O gece, çatıda karşılaşırlar. Birini öldürmüşlerdir. (Yön: Raşit Çelikezer, Türkiye, 2008, 119 dk.) SSIZ ADAM / ALONE İstanbul Film Festivali’nde Halk Ödülü kazanan tarihi masal Ulak’tan sonra Çağan Irmak bu kez bir metropol öyküsü anlatıyor. Tüm yaşamını restoranında yaptığı yemekler ve günübirlik ilişkilerle sürdüren otuzlu yaşlarındaki Alper, bir gün çocuk kostümleri tasarlayan mütevazi, güzel Ada’yla karşılaşır. Daha önce yaşamadıkları kadar tutkulu bir aşk başlar. Ancak Alper kendini sınırlanmış hissederken, Ada onun sessiz çığlıklarını duyamayacak kadar mutludur. (Yön: Çağan Irmak, Türkiye, 2008, 113 dk.) İLBER’İN SEKİZ GÜNÜ / DILBER’S EIGHT DAYS Cemal Şan’ın Zeynep’in Sekiz Günü ile başlayan “Ruh, Akıl ve Kalp” üçlemesinin ikinci filmi Dilber’in Sekiz Günü, “ruh” kavramı etrafında şekillendirilmiş. MardinNusaybin’de çekilen filme adını veren Dilber, fakir bir köyde annesi, babası ve kardeşleriyle yaşar. Çocukluk aşkı Dilber ile evlenme hayalleri kuran Ali’nin babası, oğlunu başka bir kızla evlendirmek için söz vermiştir. Dilber bunu kabullenemez, ilk talibiyle evleneceğini herkese duyurur. Topal bir adam ağır aksak yürüyerek köye yaklaşmaktadır. Mehmet adındaki bu adam, köydeki bir kızın ilk talibine varacağını duymuştur. (Yön: Cemal Şan, Türkiye, 2008, 106 dk.) THREE MONKEYS Küçük zaafların büyük yalanlara dönüşerek parçaladığı bir ailenin gerçeği örtbas ederek her şeye rağmen bir arada kalma çabası. Altından kalkamayacağı acılara maruz kalmamak adına gerçeği bilmek istememek, “Üç Maymun”u oynamak, onun var olduğu gerçeğini ortadan kaldırır mı? (Yön: Nuri Bilge Ceylan, TürkiyeFransaİtalya, 2008, 109 dk.) ÖKTEN 3 ELMA DÜŞTÜ / 3 APPLES FELL FROM THE SKY Raşit Çelikezer’in yazdığı, yapımcılığını üstlendiği ve yönettiği ilk uzun metraj filminde, farklı kuşaklardan üç yalnız insanın, asi bir genç, onun emekli asker dedesi ve dedenin komşusu orta yaşlı bir hayat kadının ÜÇ MAYMUN / D I PANDORA’NIN KUTUSU / G TÜRK SİNEMASI’NDAN PORTRELER GÖLGESİZLER / Kamera arkasının yıldızları MASININ PERDE ARKASI / TOLGAY ZİYAL, BEHIND THE SCENES OF TURKISH CINEMA Tolgay Ziyal, Türk sinemasının kamera arkasındaki en parlak yıldızıdır. Yönetmenlik ve senaristlik de yaptığı halde, yardımcı yönetmenlikte karar kılmıştır. Sayısız filmde yardımcı yönetmen olarak çalışan Tolgay Ziyal; Orhan Aksoy, Metin Erksan, Atıf Yılmaz, Yavuz Turgul, Yücel Çakmaklı, Ömer Vargı gibi ustaların sağ koludur. Tolgay Ziyal’i tanımadan Türk sinemasını doğru anlamak, gerçek nitelikleriyle kavramak mümkün değildir, onun için “yönetmen yetiştiren asistan” denmesi boşuna değildir. O, gö TOLGAY ZİYAL, TÜRK SİNE rev aldığı filmlere hayatını koyar. (Yön: Sadık Battal, Türkiye, 2009, 53 dk.) ALİT REFİĞ SİNEMASI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER Halit Refiğ, Türk sinemasının gelişim çerçevesinde çok önemli izler bırakmış, filmleriyle yerli sinemayı zenginleştirmiş ve çeşitlendirmiş önemli bir yönetmenimizdir. Halit Refiğ’i gazete ve dergilerde eleştiri yazdığı dönemler ile sinema yazarı olarak, 1960’lı yıllardan başlayarak toplumsal gerçekçi bir yönetmen, 1970’lerde ulusal sinema savunucusu, ilerleyen yaşlarında cinsellik ve ölüm konularını işleyen olgunluk döneminde bir yönetmen olarak yeni kuşağa tanıtmak bir zorunluluktur. (Yön: Çetin Tunca, Türkiye, 2009, 55 dk.) H EMDUH ÜN, KÜÇÜK İNSANLARIN BÜYÜK DÜNYASI / MEMDUH ÜN, BIG WORLD OF SMALL PEOPLE 1940’ların yıldız oyuncusu Sezer Sezin’in ısrarı ile oyuncu olarak girdiği sinemayı çok seven Memduh Ün, geleceğinin bu sanat işinde çalışmak olduğunu anlar ve sinemaya yönetmen olarak devam etme kararı alır. Çok kitap okuduğunu ve çok film gördüğünü söyleyen Memduh Ün, “Yönetmenlikte bir ustam yoktur. Kendi kendimi yetiştirdim”, der. Bugün seksen dokuz yaşında olan sinemamızın bu büyük ustasını, bu belgeselle kısa da olsa günümüz seyircisine anlatmak istedik. (Yön: Çetin Tunca, Türkiye, 2009, 61 dk.) 7. SAYFA M 28. ULUSLARARASI İSTANBUL FİLM FESTİVALİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle