17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

84 9 ıım aııa toıııisi politikasına öldürücü darbeyi vurmuştur. /rut'a büyük iddialarla gönderilen Amean deniz piyadcleri şubat ayında geri çeniş, Lübnan Devlet Baskanı Emin Cema, tsrail'le birliklerin çekilmesi anlaşmasıptal etmiş ve Suriye Devlet Başkanı HaEsat tartışma götürmez bir zafer kazan,tır. Reagan'ın Ortadoğu politikası, "Sovyet didine" karşı, bölgedeki muhafazakâr ap rejimlerini ABD'nin çevresinde toplatcmcline dayanmaktadır. Ancak, Arap eleri burunları dibindeki Israil tehdidine şı Beyaz Saray'ın kendilcrini korumaya eti olmadığını anlayınca, VVashington'la larına mesafe koyarak Moskova'ya yakmaya başlamışlardır. Mısır'ın Sovyetler liği ile yeniden diplomatik ilişki kurmaKuveyt Sovyet silah anlaşması ve Ürn'ün silah alımı için Sovyetlcr'e yaklaşmaretip, inat ederse, bir süre sonra yarışa dayanamayarak soluğu kesilecektir. Ne var ki, Moskova görüşme masasına hâlâ oturmadığı gibi, soluğunun kesildiğine ilişkin bir belirti de ortada yoktur. "Siyahbeyaz" mı? Reagan'ın dış politikasının çelişkiler yumağı şeklinde olmasının bir nedeni Başkan'ın tüm dünyayı siyah vc beyaz şeklinde gören dar sınırlı felsefesi ise, diğer nedeni de Beyaz Saray'da uyumlu bir dış politika ekibinin bir türlü kurulamayışıdır. Başkan şimdiye dek iki'Dışişleri Bakanı (Alexander Haig ve George Shultz) ile uç Ulusal Güvenlik Danışmanı (Richard Allen, NVİlliam Clark ve Robert McFarlane) kullanmıştır. Bu arada Ortadoğu için de dört özel temsilci görcvlı olarak bölgeye gönderilmiştir. Böylece tutarlı ve sürekliliğe sahip bir politika şekillendirme olanağı bulunanıamış, bu olguya Rea Sanırız bu olgu iki nedene dayanmaktadır. Nedenlerin biri Başkanın dışında, diğeri ise kişiliğinde yatmaktadır. Dış neden tek kelime ile şans olarak tanımlanabilir. Reagan'ın Amerikan tarihinin en büyük başkanlarından biri olduğu çok kuşkuludur, ama en şanslılarından biri olduğu herhalde kuşku götürmez. Beyaz Saray'a geldiğinde karşısına çıkan önemli bunalımlardan birçoğu, kendiliklerinden çözüme kavuşmuş ve Başkanın başı derde girmemiştir. Polonya'daki bunalım bir Sovyet müdahalesine gerek kalmadan hafiflemiş ve Reagan'a bu ülkeye uyguladığı ekonomik yaptırımları yumuşatma olanağını vermiştir. Avrupa'da barış hareketi, tüm çabalarına karşın Cruise ve Pershing2 füzelerinin yerleştirilmesini önleyememiştir. Reagan'ın Taiwan'a olan "diişkünlügiinden" ötürü, Çin Halk Cumhuriyeti ile bozulan ilişkiler de son zaman de Moskova ile teması kesmemiş, Körfez'deki gerginliğin tehiikeli boyutlara ulaştığı ve ABD'nin Hürmüz Boğazı'nı korumak için müdahale etmesinin beklendiği sıcak günlerde, Suudi Arabistan'ı hızla silahlandırarak tran'a karşı bu ülkeyi öne sürmüştür. Nitekim Suudi Arabistan ABD'den aldığı F15 jetleri ve AVVACS erken uyarı uçaklan ile yaz başında iki tran uçağını düşürmüştür. Başkan, Sovyet doğal gaz boru hattına karşı ambargo uygulamasının Batı Avrupa'da sert tepkilere yol açtığını görünce, bu kararından vazgeçmiş, Beyrut'ta işler sarpa sardığında büyük iddialarla gönderilmiş olan deniz piyadelerini geri çekmiştir. Büyük bunalımlarda ABD'nin başında Reagan gibi bir Başkan bulunması aslında sanıldığı kadar tehiikeli değildir. Çünku Reagan, kazanacağına enıin olmadan hamle eagan, ABD'nin inyadaki yerini tekrar dığına, gücüne ve estijine kavuştuğuna ılkı inandırmıştır. tagan, ABD yakın rininin en büyük howman"ıdır. "Amerika içlüdür" diye diye halkı ına inandıran, Amehkan ılkını suçluluk lygusundan ve içine ipanma eğiliminden ırtaran üstün yetenekli r showman. BD Başkanı, izlediği dış ılitika ile Lübnan yaskosu dışında önemli r kaza geçirmeden ıgüne gelebilmişse bunu ınsına bağlamak doğru 'acaktır. bu gelişmenin somut örnekleridir. • NUkleer silahların kontrolü konusu, işkan Reagan'ın dış politikasında diğer büik fiyaskoyu simgeler. Dwight Eisenhoer'dan, Jimmy Carter'a kadar tüm başkanr nükleer silahları Sovyetler Birliği ile göışmeler yoluyla sınırlamaya çalışmışlardır. ıvaş sonrası Amerika'sının en sağcı başkanı arak iktidara gelen Richard Nixon, Sovıtler'le SALT1 anlaşmasını imzalamış, mmy Carter döneminde SALT2 anlaşması izalanmıştır. Reagan yönctimi ise silahlan kontrolünü hiçbir zaman ulusal güvenk açısından önemli bir sorun olarak göremiş ve konuya ciddi yaklaşımda bulunamıştır. Dışişleri Bakanlığı bu konuda daı ılımlı bir tutum içinde görtınmektedir. ncak yönetimin politikasına, seçim yılına ıdar sertlik yanlısı Pentagon (Savunma Baanlığı) egemen olmuştur. Bu konuda şimiye dek savunulan göruş şöyle özetlenebir: ABD'nin silahlanması, sonunda Sovyetr'i Washington'un koşulları ile görüşme lasasına oturmaya zorlayacaktır. Eğer diBEYRUT'TAN ÇEKİLME Dış politikada en büyük flyasko. yapmayan ve serüvene atılmayan bir lıderdir. Tehiikeli olan, Reagan'ın felscfcsidır. Güçlü Amerika, Sovyetler Birliği'ne karşı askeri üstünlük sağlama, karşı tarafa kendi koşullarını kabul ettirme ve hasmına karşı kesin bir üstünlük sağladıktan sonra müzakere masasına oturma görüşleridir. Zira bu görüşler amansız bir silahlanma yarışına ve olayların bir noktadan sonra kontrolden kaçmasına yol açabilir. NixonKissingcr ekibi, dünya barışının iki süper güç arasındaki kuvvet dengesine dayandığı varsayımındarı yola çıkmış, Sovyetler Birliği de bu ilkeyi kabul etmiştı. Başkan Reagan'a göre ise dünya barışı ancak ABD'nin Sovyetler Birliği'ne karşı askeri üstünlük sağlaması ile güvence altına alınabilir. lşte nükleer çağda asıl tehlike buradadır. gan'ın dış politika bilgisinin yetersizliği de eklenince, Beyaz Saray çoğu zaman müttefiklerini de şaşırtan tutumlara girmiştir. Ronald Reagan dürt yıl önce Jimmy Carter'a karşı ezici bir zafer kazanarak iktidara gelmişti. Ama dört yıllık başkanlık döneminin sonlarına yaklaşırken, dış politikada övünebileceği konular, Carter'ınkine kıyasla çok daha azdır. Jimmy Carter, Camp David, SALT2 ve Panama Kanalı anlaşmalarını imzalamış, Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkıleri "normalleştirmişti." Ne var ki, Afganistan'ın işgali ve ö/cllikle tran'daki rehineler olayı Carter'ın kamuoyunda güçsüz bir Başkan durumuna düşmesine yol açmıştı. Reagan'ın hiç de başarılı sayılamayacak olan dış politika bilançosuna karşın, Başkanın en güçsüz olduğu bu konuda da fazla yara bere almadan seçimlere gitmesi nasıl açıklanabilir? larda rayına oturmaya başlamış ve "Çin sorunu" B^yaz Saray için bir başağrısı olma niteliğini yitirmiştir. Reagan döneminde, Carter'ın başını yiyen tran'daki rehineler türünden olaylar meydana gelmemiştir. Gromiko ile yapılan görüşme ise temelde hiçbir sorunun çözülcmemis olmasına karşın, Başkanın barışçı görUnüm yaratma çabalarına katkıda bulunmuştur. Tetnkinli Reagan'ın dört yıllık dış politika serüvenini büyük kazalara uğramadan atlatabilmesinin ikinci nedeni ise Başkanın kişiliğinden kaynaklanmaktadır. Reagan tüm atıp tutmalarına karşın cıddi bunalımlar karşısında temkinli ve esnek davranabilmiştir. Yukarıda belirttiğimiz gibi Güney Kore uçağı olayında, Sovyetler Birliği'ne karşı gösterdiği tepkinin belirli sınırları aşmamasına dikkat etmiş, Beyrut bunahmının en gergin günlerin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle