Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
erzy Kosinski 13 kıdlanıyor" "Eğer yanınızdakilerin yaşan tılanndaki dramlan gözardı ederseniz, kendi yaşamışlıklarınıza da sadık kalamazsınız". olduğunu hissetmeye başladım. Şimdi 44 (51) yaşındayım ve yaşamımda bir kez olsun kendimi bir kader kurbanı olarak görmedim. Her ne kadar dövüldüğUm, rahatsız edildiğim, benimle alay ettikleri, cezalandırıldığım ve itilip kakıldığım zamanlar olduysa da üstUmden kanlar aktığını ve kustuğumu ve ağladığımı ve çok acı çektiğimi ve belki kurtarması için Tanrıyı aradığımı anınısıyorum, ancak tüm bunların üzerinde asıl anımsadığım, mutsuzluğumun ortasında kendimi acı çeken ve mut lu olmayan bir insan topluluğunun bir bireyi olarak görmem. Bu topluluğa bize baskı yapanlar da dahil. Her zaman mutlu insanlar, başkalarını döverek ve cezalandırarak zamanlannı harcamaz, diye düşünürdüm. Roman kahramanlarınızın yanı sıra, siz de herhaldc kendinizin en ilginç karaktelerindensiniz. Eğer 1957 yılında, heniiz 24 yaşındayken Doğu Avrupa'dan ayrılıp Amerika'ya yerleşmeseydiniz nclerle karşılaşmak /orunda kalacaktınız? KOSİNSKİ Bir toplumbilimci olarak, kişinin kendi benliğini korumasına karşı çıkan totaliter bir toplumda gene de bu amacı gerçekle$tirmeye çalışırdım. Bir artist ya da fotoğrafçı olarak iç dünyamı canlı tutmaya çabalardım. Kendimi icsel bir göçmen olarak tanımladığımı anımsıyorum. Tüm yaşamım boyunca içsel bir göçmen olarak kalırdım. Kendimi sanatsal yönden ifade edebilmek için herhalde fotoğrafçılık işimi sürdürürdüm, ama asla romancı olmazdım. tırılmış ve kristalleşmiş bir dramla karşı karşıya bırakmak: Mücadele durumıındaki insanlar. Bu yolla, okurun yaşamım bir dram olarak fark edişi artar. Biz nasıl yaşantımızı "sulandınnaya" eğilimliysek, iyi yazı, onu "dramatize" ederek bu etkiyi azaltmaya çalışır. Romandaki karakterler gibi, bizim de kısmen önemli bir konumda olabileceğimizi, yaşantımızla yüzyüze ona hükmedebileceğimizi anlatır. Yapıtlannız okurdan daha çok şey istemiyor mu? KOSİNSKİ Eğer öyleyse, yaşam da öyle olduğu içındir. Eninde sonunda, yaşam yalnızca çok şey istemez, bir roman gibi biter de. Bana göre yaşamın en büyük amacı, yaşamı, önceden çizilmiş olmayıp, yaşantımızdaki her olayla birlikte (olaylardan önce degil) şansın yönlendirdiği bir dram ve kendimizi de onun asıl kahramanı olarak görmektir. Kendinizi ruhsal bir yaşamı ve inançları olan bir İnsan olarak göriiyor musunuz? KOSİNSKİ Sanırım ben "yaşamaya, ayakta durmaya" tapıyorum. Bunu Tanrı tarafından verilmiş bir güç olarak görmek sizi rahatsız etmez miydi? KOSİNSKİ önemli olan armağanı kimin verdiği değil, armağamn kendisi. Son birkaç yıldır, kendinizi en yogun bir biçimde ayakta hisscttiginiz bir anı, bir zamanı anımsıyor musunuz? KOSİNSKt Çoğu gün böyle anlarım olur. Sanırım duş gücüyle dolu bir yaşamın yararı, gerçekler yavaşladığı zaman elinizde onları hızlandıracak güçlü imgelerin, anılar, düşler, başka yazarların öyküleribulunması. Kimilert, roman kahramanlarınızın paranoyaya varacak denli öliim, terör ve şiddetle dolu olduğunu söylüyorlar. "Anadil" ve "iivey anadil" Neden fotografçılıgı seçtiginizi söyleyebilir misiniz? KOSİNSKİ Siyaset salgınına yakalanan toplumbilimlerden geçici de olsa bir kaçış sağlıyordu. Bir de kendimi içine kilitleyebileceğim karanlık bir oda. Üstelik fotoğrafçıhk, sanat olarak da, yazarlıktan daha az belirsiz ve genel incelemeye daha açıktı. Amerika'ya gelip tngilizce yazmaya başladıktan sonra, kendinizi açıklamak daha mı zor ya da kolay geldi? KOSİNSKİ Ingilızce konuşmaya başlayınca buyük bir şaşkınlıkla kendimi daha kolay anlatabildiğimi gördüm. Sanki çocukluğumun ve gençliğimin dilleri, yani Polonyaca ve Rusça bir tür zihinsel baskı taşıyordu. 25 yaşında lngilizceye bir ölçüde alıştıktan sonra, "iivey anne dilimin" bana bir açığa çıkarma, tamamlama, kendimi kaptırma duygusu verdiğini hissettim. Bunun karşısına da anadilimin uyandırdığı tüm endişeleri koyabiliriz. Zaten düşünürseniz "anadil" sözcüğünde de korkutucu bir anlam var. Doğu Avrupa'dan göç edip lngilizce, Fransızca ya da Almancayı benimşeyen birçok yazar, sinema yapımcısı vs. de ikinci dillerinde daha rahat olduklarını belirtiyorlar. Edebiyatın amacı nedir? KOSİNSKİ Okuyucuyu günlük varoluşumuzun dramından çok daha yoğunlaş "Toplumun kurumları, nesnel olarak orada. Ancak, bizim özel yaşantımızla baglantıları ancak arka plandan olabilir. Biz, yaşantımızı kendi başımıza oynarız ve en sonunda sahneden çıktığımızda oyun da sona ermiştir." KOSİNSKİ Eger paranoya nesnel gerçekliklerle aramızdaki köprünün kırılmasıysa, o zaman paranoid olan şiddet ve terörün boyutlannı anlamaya çalışan bireyler değil, bunların toplumumuzdaki yeriyle ilgilenmeyi ısrarla reddeden kültürümüzdür. Amerika'da ölümün en başta gelen nedenleri kalp yetersizliği, trafık kazaları, karaciğer hastalıkları ve intihar. Oysa ben, daha bu konularla ilgilenen ne bir film ne de TV dizisi görmedim. Amerıka'nın en güçlü öldurucülerinden olan motorlu taşıtlar, "Jaws"dan daha korkunç, sanki. Boylece popüler kültür kendi izleyicilerini de yetiştiriyor. Düş gücUmuz öteki doğal kaynaklardan o denli daha hızlı azalır ki, giderek onu tatmin etmek için daha bayağı eğlence yöntemleri bulmak gerekir. Belki de 12 yaşındayken iç ve dış diinya Uzerine olan gonişünuz, bir yetişkin olarak kendinizi de nasıl gördügiinüzii belirllyor. KOSİNSKt Savaş, benim modern toplum ve onun anlamsız yıkım ve terör kapasitesiyle ilk tanışmam oldu. Stalinist bir toplumda geçen çocukluğum ve gençliğim, bireye karşı duyduğum saygıda etken olmuş olabilir. Aslında tüm romanlarım toplumun kurumları ve onlara yem olan bireylerden söz ederek, bilinçli ya da bilinçsiz olarak kurban edilişimizi konu edinir. şisel ilkelerinden ödün vererek toplumun standartlarına boyun eğdiğini gösteriyor. Bu işadamlarının çoğu, kuşkusuz, mesleğimizin elimize "verilen" tek yaşanıa yolu olduğunu ısrarla vurgulayan popüler kültürümüzün kurbanları. Bu kültür, kişioğlunun seçim yapma işlevini safdışı bırakarak, değişiklikleri baltalayarak ve yaşlanma korkusunu kullanarak, insanların insanlık dışı hale getirilmelerini hızlandırıyor. Popüler kültürün bu elkisinden kurtulmayı nasıl basarabiliriz? KOSİNSKİ Çok güç bir iş. Amerikan yaşamında ne zaman yaşamın anlamını sorgulayan bir düşünce uç verse, en iyi satılan kitaplar ya da benzeri işlerin pe^inde olan popüler kültürümüz, bu düşıınceyi ambalajlayıp satıverir. Rusya'da partinin her şeye gücünün yettiği ideolojisi kişilere ne denli aşılanmışsa, Amerikalılar da popüler kültürün Pollyannacı görüşlcı i tarafından daha az aşılanmış değil. Kullanılıyoruz Amerikalılar, anonim şirketler, egitim sislemi ve hukumet kurumlarınca kullanılıyor mu, yoksa öduller bu denli bol oldugundan isteyerek mi boyun egiyorlar? KOSİNSKİ Totaliter bir devletteki kadar olmasa da, yanıtım gene evettir. Hepimiz kullanılıyoruz. Yakınlarda yapılan bir anket, işadamlarının yüzde 70'inin ki (Çeviren: NA TALIMEDİNA)