17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SİYASET84 5 MDP'de bir eski Hava Kuvvetleri Komutanı, bir yeni siyasi: Emin Alpkaya ERBİL TUŞALP Bir eski asker ve yeni politikacı olarak politika ve ordıı Uişkisini, genelde diinya özelde Tiirkiye'de nasıl degerlendlriyorsunuz? Emin Alpkaya Bu ilişki her zamanda her ülkede vardır. Bu nedenle müdahaleler de vardır. Ama demokrasiye adım atıldıktan sonra mutlaka askerin kışlasına çekilraesi lazımdır. Temel kural bu olmalıdır. Arkadaşlarımız da demokrasiye geçişi sağlamak amacıyla yaptıkları 12 EylUİ hareketinden sonra bunu gerçekleştirmeye çalıştılar. Bir misal vermek isterim size, dünyanın yarısı dikta ile idare edilir. Askerler Pakistan, Güneydoğu Asya, Filipinler'i yönetiyorlar. Hiçbir Ulkede demokrasiye bizde olduğu gibi üç yılda geçilmiş değildir. Hepsinde yöneticiler 1015 sene işbasında kalmışlardır. Silahlı kuvvetlerin bu iyi niyetini gerçekleştirmek için bu anlayışı perçinleştirmek lazım. Yani, yönetimi sivil idareye devretmekten daha çok halkla bUtünleştirmek lazım. Eğer halkla biz siyasi partiler, TBMM bütünleşebilirsek gelecek sivil yönetimler demokrasi yolundan sapmazlar, halkla bütünleşemediği zaman demokrasi maalesef yozlaşıyor. Demokrasiyi biçimleyen yürürlükteki kurum ve kurallar bu bütüıUeşmeye sizce miisait mi? Alpkaya Bugün müsait değilse bile bunun eldeki imkânlarla gerçekleştirilmesi lazım. Bu bütünleşme sağlandıkça demokrasimiz sağlığa ulaşır. Aksi halde sağlıksız bir demokrasi olur. Siz ordunun politikadan uzaklasması olgusunu demokrasinin benimsenmesine halkın, demokrasi ile biitünlesmesine mi bağlıyorsunuz? Alpkaya Evet. Halkla demokrasinin bütünleşmesinde de milletin eğitimi, ülkenin gelişmesi önemli rol oynar. tngiltere'yi ele alalım, tngiltere'de anayasa yok, neden? örf âdetler o kadar benimsenmiş ki, anayasa yerini tutmuş, demokrasi oturmuş. Demokraside o kadar çok faktör var ki, demokrasinin benimsenmesi konusundaha cahil halkı etkileyen birçok şey var. Bunları saymama lüzum yok. Hamasi nu* tuklar en başta gelir, yörenin etkili unsurları sonra gelir. BOlgecilik bir vilayet içinde dahi önemli bir unsur. Bu gibi faktörler siyasi hayatın gelişmesini, ileri gitmesini, demokrasinin bir an önce gerçekleşmesini engeller. Bir de TBMM'deki üyeler ne kadar demokrasiye bağlı ve ne kadar yilksek kalitede olurlarsa demokrasi o kadar sağlıklı olur. Bir atalar sözu var. "Herkes layık olduğu idareye sahip olur" denir. Söyledikkrinizden halkımızın demokrasinin evrensel anlamına layık olmadıgı sonucunu mu çıkaracağız. Alpkaya Onu söylemek çok zor bir olay tabii... "Halkın istediği partiler kurulmadı" "Bugünkü siyasi manzaraya partilerin kuruluşlarındaki bazı n'*ylar etken oldu. Yani siyusi parti kuruluşları, tam manasıyla oturmadı. Halkın istediği partiler kurulmadı. Bir Doğru Yol çıktı, SODEP çıktı." "Türkiye'de bugüne kadar oturmuş sistemde iki görüş var. Sağ görüşlü liberal sistem, sol görüşlü toplumcu sistem. Halk, bu anlamda ikiye ayrılmış durumda. Onun için, içinde bulunulan siyasal sistemde oturmuş sistemi ters çevirme veya tamamen bozma çabaları 'v»r. Bu siyasi oluşum eğer au^elmezse Türk kamuoyunu yeni bir şekle sokmak epey zaman alır." düzelmezse Türk kamuoyunu yeni bir şekle sokmak için epey zaman alır. Nasıl diizeltilebilir? Alpkaya Şimdi, bazı insanlar partiler arasında dolaşıyorlar. Çareler aranıyor. Siyasetle uğraşanlar, Anavatan'dan çıkıyor, Doğru Yol'a giriyor, ŞODEP'ten çıkıp bir baska partiye girebiliyor. Yani partiler arası bir sirkülasyon başlamış durumda. Halk esas olarak iki ana eğilim etrafında bir arayış içinde. "Nasıl düzeltilebilir" sorunuza gelince. Bu, siyasi liderlere kalmış bir sorun. Onlar biraraya gelerek çare bulabilirler. Bunu onjar da fark ediyorlardır ama, menfaatler mani oluyor. Birinin iktidar menfaatı, bazılarının iktidar olması menfaati gibi olaylar Türk kamuoyunu etkiliyor. Halkı etkileyen nedenler ortadan kalkmadığı sürece, bu sistemde gerçek bir iktidann ortaya çıkması çok zor olduğu kanaatindeyim. Nedenler ortada oldukça ve halkı etkileyen bu gibi nedenler ortadan kalkmadığı müddetçe gerçek bir seçim ve iktidarı bulamayız kanısındayım. Neden bulamayız? Seçim zamanı gelir, iktidar partisi öyle yatırımlar yapar ki, piyasaya para sürer ki sonu gelmeyecek vaatlerde bulunulur ki zavallı halk buna kanar. Yani demokrasinin yazguu halkın zavallüıktan kurtulusuna baglı... Alpkaya Evet, evet bir de şu var. Maalesef Sayın özal diyor ki, benim alternatifim yoktur. Bu çok sakat bir görüştür kanısındayım. Eğer TUrkiye Cumhuriyeti'nde demokrasi varsa, alternatifi vardır. Demokrasi idaresi demek zaten alternatif idaresi demektir. Demokrasilerde binbir çeşit alternatif olur. Sizce "demokrasi yoktur"mu demek istiyor? Alpkaya Orasını bilemiyorum. Siz takdir edin. Alternatif yok demek, yalnız ve yalnız dikta rejimlerinde olur. Dikta rejiminin alternatifi yoktur. Demokratik rejimde mutlak alternatif vardır. Yani demokrasi yalnız parlamento içinde çoğunluk demek olmamalıdır. Bunu bir azınlık partisine men.sup oldugunuz için mi söylüyorsunuz? Alpkaya Hayır, kesinlikle hayır. Elestlrileriniz sizce iktidar tarafından algılandı mı? Alpkaya Bakın, bu bir zabıttır. Son, sıkıyönetim kaldırılması konusunda konuştıım. Yazan yok. Acaba bundan daha makul bir eleştiri olur mu, özal hükümetine? "Kcndisi iktisadl konulara yönelraiş, idareyl baskalanna bırakmıştır," demiştim. özal hükümetine siz sordunuz, gazeteciler olarak ben değil, onun da verdiği cevap, "Ben bunu önemsemedim, denize gittim," demedi mi? tktidar, elcştirileri demek ki algılamıyor. Irgalamıyor. TB (ntanaklarından 9 EKİM 1984 aliye ve Gümrük Bakanı VuralAnkan geçtiğimiz hafta Mecliste yaptığı konuşmasında milletvekillerinin ödenekleh ile yolluklanna ilişkin açıklamalar yaptı ve bu konuda "hukuki" gerekçeler ileri sürdii. Arıkan'ın Meclis tuıanaklanna göre konuşması şöyleydi: MALİYE VE GÜMRÜK BAKANI VURAL ARIKAN (tzmir) Sayın Baskan, değerli milletvekilleri; söz almamın nedeni milletvekilleri maaşının, yani ödenek ve yolluklannın daha fazla yiikscltilmesi için değildir. Yine söz nlmamın nedeni, yenideı, goriisülmek üzere iade cdilen yasa tasansının aynen kabul edilmesini savunmak için de değildir. Söz almamın nedeni, 1960 yılından bu yana mevcut olan bir gerçeği tespit etmek suretiyle, bu yanılgıya nasıl düsüldügüniin ortaya çıkarılmasıdır. Benim kaıuma göre hem Cumhurbaskanı katında hem hükümet katında hem Meclis Baskanlıgı kulındu bulunan burokratlar ve teknokratlar yeteri derecede enformasyon, bilgi veremedikleri için bu olay meydana gelmistir. Ben bunu belirtmek istiyonım. (Alkışlar) Tekııokratlamı ihmali Demek oluyor ki, 1961 Anayasası'ndaki 82'nci madde oluşurken, o giiniin birinci sınıf devlet memuru, o giinkü mer'i yasal diizen içinde mülalaa edilmiştir; bu deyime sadece sivil kesim dahil değildir. Yine TemsUciler Meclisi üyelerinden Hı zır Ceııgiz konuşuyor; zabıtlarda verilen örnek şudur: "Bugün Genelkurmay Başkanı baremin birinci derecesinden maaş alır, bunun tutarı 2700 liradır. Altı sene bir derecede kaldığından 200 TL ayrıca tazminat alacaktır; 2900 TL. Kabul edilen bir kanunla 750 TL ayrıca tazminat almaktadır, etti 3650 TL. 1000 TL temsil tahsisatıyla bu miktar 4650 TL. Er zammı olarak 200 TL, er tayını olarak da 165 TL ki, ceman 5015 TL eder." Halkın istediği partiler tç siyasal gelismeleri nasıl degerlendiriyorsunuz? Alpkaya Bugünkü siyasi manzaraya patilerin kuruluşlarındaki ba/.ı olaylar etkcn oldu. Yani siyasi parti kuruluşları tam ınanasıyla oturmadı. Halkın istediği partiler kurulmadı. Bence görünüş öyle. Çünkü ayrıca bir Doğru Yol çıktı. SODEP çıktı. Tiirkiye'de bugüne kadar oturmuş sistemde iki görüş var: Sağ görüşlü liberal sislem, sol görüşlü toplumcu sistem. Halk bu anlamda ikiye ayrılmış durumda. Ben bunu müşahade ediyorum böyle. Onun için, içinde bulunulan siyasal sistemde oturmuş sistemi ters çevirme veya tamamen bozma çabaları var. Yani bu durumun uzun yıllar sureceğini mi söylüyorsunuz? Alpkaya Evet, bu siyasi oluşum eğer Bu konuşma da açık ve seçik olarak gösteriyor ki, 1961 Anayasası'na hukıım sevkedilirken birinci derecede devlet memuru tabiriyle kastedilen yalnız si\i) kesim olmamıştır. Demek oluyor ki, 1961 Anayasası gelirilirken, anayasadaki 82'nci madde oluşturulur iken, anayasa koyucunun maksadı, sivil, asker veya üniversite ayırımı yapmak değildir. Maksat birinci derecede devlet memurudur. Binaenaleyh, anayasanın. bu hiikmiinü bu tarzda yorumlamak gerekir. tade yazısında bir konu daha var. Burada, "Yasa tasarısı geleneklere uygun bulunmamıştır" deniliyor. tste bürokratlann ihmalleri burada da gözüküyor. Gelenek veya örf ve adet, hukukta bir kaynak vazifesi Rörür, ama sınırlıdır, özellikle özel hukukta. Ne zamana kadar gelenek veya örf ve âdel kaynak vazifesi gorür? Yasal duzenlemeye kadar. Yasal düzenleıne getirildigi an, orf ve âdet de son bulur. Peki, ya.sama görevinde gelenek var mıdır? Bence bunu da ikiye tefrik elmek lazım. Bir kere, yasama faaliyetini duzenleyen tu/üklerde, luziik uygulamalannda geleneklerin rolii vardır. Hatta Sayın Hocam Iskender Cenap Fige, geçen birleşim başkanlık kürsıısundeyken, ben hükiimetin dışında Izmir milletvekili olarak söz almak istedim; hocam da gayet tabii olarak, "Geleneklerimiz buna müsait değildir" dedi; hatııiayınız. Demek ki, yasama faaliyetinde, yönetimde gelenek söz konusu olabilir, ama kanun yapmada gelenek söz konusu olamaz. Yani geleneği getirdiginiz anda, Türkiye Büyük Mü'et Meclisi'nin iradesini »ınırlarsınız. ("Bravo" sesleri, alkışlar)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle