Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
uluslararası önlemlere gerek vardır. Owcn'agörc, Uçüncü Dünya Ulkelerinde, tıpkı Ingiliz solunda olduğu gibi, cokuluslu şirketlerin bir "uluslararası kapitaiisl komp' lo" olduğu fikri yaygmdır. Bunun sonucunda Uçüncü Dünyada doğrudan yabancı sermaye yatınmları azalmış; bu ülkeler yüksek faizli dış borçlanma yoluna gitmişlerdir. Boylelikle yabancı sermayenin girişimcilik, bilgi, deneyim, riske katlanma üstünlüklerinden yararlanma olanağını yitirmişlerdir. Doğrudan yabancı sermaye yatınmları, kuşkusuz bir "yardım" değildir. Kazanacak ve kazandıracaktır. Bu nedenle SDP hem lngilterc'de hem btltün dünyada yabancı yatırımların artmasını savunur. Owen'a göre, tngiltere'de olduğu gibi, birçok gclişmektc olan ülkedc de, aşırı ınerkeziyetci polıtikalara, kötü yönetilen devlet müdahalcleri ve planlamaya tepki duyulmaktadır. Piyasaya yapılan müdahalelerin zararlan şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. Gerçekçi olmayan döviz kurlarının ihracatı azaltıp, kaçakçılığı özendirdiği; düşük tutulan gıda fiyatlarının tarımsal üretimi köstekleyip köyluleri yoksul bıraktığı; petrole uygulanan sübvansiyonların ithalatı arttırdığı görülmüştür. Ne var ki, gerek Ingiltere'de, gerckse gelişmekte olan tilkelerde alınan bazı önlemler, en yoksul kesimlerin çıkarları gözetilmeksizin, acımasız bir şekilde uygulanmıştır. "Yeni sömürgecilik" suçlamalan, gclişmektc olan ulkeleı de zor koşullar altında, ekonomik büyüme ve piyasa etkinliğinin sağlanmasıyla birlikte toplumun yoksul kesimlerine karşı sosyal yukümlülüklerin de yerine getirilmesi için calışan hükümetlerin desteklcnmesinc engel Sarclııııyalılar bezgin Qardunyalılar arasında yaygın bir deyiş Ovardır: " E v küçük ama kalp büyük," Ancak bu kadar fazla misafirperverliğin yanlış yorumlar ve kfttü sonııçlar doğuracağını anlamış olacaklar ki, daha sarsıcı bir sözleri var: " H e r kim ki denizden geliyor, amacı bizi soymaktır." Sardunya, Akdenİ7'in ortasında bir ada, yani adaya denizden gelmekten başka bir seçenek yok. Bunun dışında eğer Sardunyalıların denizden gelenlerle ilgili stfzlerini ciddiye alırsak, o zaman adanııı soyguncularla kaynadığını düşünmek zorunda kalırız. Uzun yıllar çobanlık yapmış ve çobanlığın getirdiği yoksunlukları yaşamış olan Giuseppe her sabah "CenJrale" barın önünc oturur. Çoğunlukla suskundıır. Çünkil dağlarda yalmzlığı öğrenen çobanlar, konuşmayı unuturlar. "Eskiden nasıldı" sorusunu duyunca yüzündeki kınşıklıklar daha da derinleşiyor. Sardunya lehçesiyle cevap veriyor: "Bok! Yaşlı bir kalbin kötü gunleri hatırlanıası iyi değil". Daha sonra bağıra çağıra birşeyler söylüyor. Guiseppe'nin 32 yaşındaki oğlu Enzo, bir gündelikçi vc babası gibi az konuşuyor. Enzo, babasının biraz öncc Meryem Ana'ya lanetler yağdırdığını açıklıyor. Enzo, in' sanın kimi suçlayacağını bilmediği zamanlarda Meryem Ana'ya lanetler yağdırdığını, Meryem Ana'nın bunu anlayacağını söylüyor. Insan, bütün Sardunyalıların mutsuz olduğunu düşünebilir; öyleler de. 42 yaşında olan ama 60'tan aşağı göstermeyen Francesco, hem Sardunyalı, hem değil. 22 yıl boyunca Federal Almanya'da çalışan ve o yılları düşündüğünde mutluluk duyan Francesco, karısı ve 5 çocuğunun isteği üzerine adaya döndüğüntl söylüyor. Döndüğünde çocuklan birer yetişkin olmuşlardı ve babalarını ciddiye almıyorlardı. Eski arkadaşları ondan uzak duruyor, bir yabancı gibi davranıyorlardı. Francesco daha sonra, adada yabancılara ihtiyatla yaklaşıldığını söylüyor. Almanya'da çalışırken biriktirdığı parayı iki katlı bir eve yatırdığını, ancak bugün masraflarını karşılayamadığını belirtiyor. Biriktirdiği paranın yetmemesinden, yüzde 30 oranındaki enflasyonu sorumlu tutuyor, Yüksek geçim masraflarının ve hükümet tarafından uygulanan yüksek vergi oranlarının kendisini yava$ yavaş fakir bir insan yaptığını söylüyor. 2, en çok 3 yıl sonra iflas etmiş olacağını söylüyor. Francesco kendi Ulkesinde bir yabancı. Bir de bunun üstüne parasız kalırsa tekrar Almanya'ya gitmenin en iyi çözüm olacağını süylüyor. Monte Albo'nun kayalık tepelerinde yaşayan Bernado'nun durıımu daha iyi gibi görünüyor, en azından ilk bakışta. Bernado da bir zaman lar sevdiği adayı terketmişti. Çünkü Sardunyaadası, halkıııa yeterli besin maddesini sunamıyordu. 7 sene Almanya'da çalıştıktan sonra Ulkesine döndü. Ama diğer geri dönenler gibi ne çantası bir sürü evrakla doluydu, ne de büsbütun hayallere dalarak zamanla silikleşip kayboldu. Kendine bir koyun sürüsü satın aldı. 1978'den beri de hayatını çoban olarak sürdürüyor. ltalya'ya transfer ediyorlar. Sardunyalılara ise oturup beton yığınlarına bakmak kalıyor. Küçük bir kasaba olan Orgosolo'da evlerin duvarlan "Direniş resimleri" olarak adlandınlan rengarenk çizımlerle dolu. Bir barın ön cephesindeki iyi giyinmiş, kernik gözlüklü bir adam resmi hemerı göze çarpıyor. Üstünde şöyle bir yazı yeralıyor: "AranıyorSardunya halkını dolandırdığı için." Bu resim Milanolu fabrikatör Rovelli'yi temsil ediyor. Rovelli arkadaşı Moratti ile birlikte iki tanc petrokimya tesisi inşa etmek üzere yardım fonundan milyonlar aldı. Ne yazık ki, daha sonra iki projenin de gerçekleştirilemeyeceği görüldü. Sonuçta milyonlar uçtu, tabii Rovelli ve Moratti de. Sardunyalıların yabancılar üzerine konuşurken hiddetlenmelerine şaşmamak gerek. Son 2 bin yıl içinde Sardunya'ya denizden Kartacalılaı, Ispanyollar, Almanlar ve Italyanlar geldi. Geçmişte, Roma Imparatorluğu adadaki buğday ckim alanlarını iki katına çıkarmak amacıyla Sardunya'ya bir sefer düzenledi. Böylece Roma ordusu için besin kaynağı oluşturulacaktı. Bu türden istekler yıllar boyunca hep Sardunyalıların temel geçim maddelerine yöneltildi. Halk sonunda açlıkla karşı karşıya kaldı. Bu durum binlerce yıl devam etti. Daha sonra adaya gelenler, artık adada çobanlarm kıt gelirlerindcn başka alacak bir şey kulınadığını anlamak istemiyorlardı. Yabancılar zorbalıkla adalıları sönuirdüler. Ancak zorbalık zamanla karşıtını doğurdu ve Sardunyahlar ayaklandılar. Birlik halinde değil ama, tek tek her kusabada bir geı illa hareketi şeklinde örgütlenildi. Silahlananlar, "Don'Marın, asilzadelerin ikametgâhlarına hücum ettiler. Kilisenin önde gelen adamları da bu saldınlardan payiannı aldılar. Eylemlerini gerçekleştiren gerillalar Jaha sonra tekrar yeraltına indiler. O zamanlar geriliaların en iyi müttefiki ada halkıydı. Tarih ayırım gözetmeksizin bütün yabancıların ada halkından, yaşamaları için kaçınılmaz olan şeyleri aldığını ispatlıyor. lşte, aslında doğaları gereği misafirpcrvcr olan Sardunyalıların zaman içinde yabancılara karşı daha dikkatli ve güvensiz bir tutum içine girmelerinin gerçek nedeni de burada yatıyor. (Derleyen: A YSITGENÇ) "Ev küçük ama kalp büyük" mü? "Sosyal Piyasa Felsefesi, iktisadi etkinlik fikrinin yanı sıra, adil bir toplum idealine bağlılığı içerir. Rekabetçi bir piyasa ekonomisi ile sosyal eşitsizliklerin ve yoksulluğun giderilmesi ilkelerinin bir bileşimidir." Owen'a göre, bugün "karma ekonomi" hem özel girişime inanmayan îşçi Patililerin hem de devletin ekonomide olumlu bir rol oynayabileceğini reddeden Muhafazakârların savunabildiği anlamsız bir klişe. "Sosyal Piyasa", kamu ve özel sektörün yerlerini daha iyi tanımlıyor. olmamalıdır. Bazı yorumcuların İngiltere'nin en yetenekli politikacılarından biri olarak niteledikleri Owen, yukarıda ana çizgileriyle yansıtmaya çalıştığımız görüşleriyle SDP içinde partiyi "saga, merkeze çektigi" için eleştiriliyor. Ne var ki, Muhafazakârların sağa, tşçi Parlisini sola ve Liberalleri de merkeze yerleştiren ahşılmış ayrım, gerek tngiltere'de gereksc başka ülkelerin parli sistemlerinde meydana gelen dcğişmeleri çözumlemekte yetersiz kalmakta. SDP'yi, Liberaller'le birçok noktada birleşen, ademimeıkeziyetçi solun lngiltere'deki temsilcisi olarak nitelemek mümkün görünüyor. SDP'nin bugün için Liberaller'le "güçbirllgi" dışında önemli bir güç oluşturmadığına da kuşku yok. Eylül ayı içinde yapılan kamuoyu yoklamaları Ingiltere'de secmenlerin % 404020 şeklinde bölündüğünü gösteriyor. Güçbirliğinin °/o 20 oy oranını arttırarak, gelecek seçimlerde iki partı egemenliğini kırabilmesi, bir yanda Muhafazakâr hükümetin önümüzdeki yıllarda göstereceği peıformansa, öte yanda lşçi Partisi'nin giderek radikalleşmesinin seçmcnler üzerinde nasıl bir etki uyandıracağına bağlı görülmekte. "Her kim ki denizden geliyor, amacı bizi soymak" Sardunya'nın tatil ınerkezlerınden bırı olan Port Rotondo güzel bir balıkçı kasabası iken bugün çirküı bir göıünüın alınış. Sayısı? yatlar, süper villalar ve lüks arabalar, kasabanın yüzünün tam orta yerine paranın çirkin damgasım vurmuşlar. Bu olguyu başlatanlar Milanolu mimarlar ve Romalı emlâkçılardı. Ve kasabanın çirkinleştinlmesi işlemini hızlandıran ve bir dağ yamacına dcv bir otel inşa eden de Milano'dan gelen bir konsorsiyumdu. Aynı türden çirkinlikler bu şahane adanın diğer bölümlerinde görülebilir: Cagliari'de, Baja Sardınıa'da ve Costa Smeralda'da. Mıilti milyarder Ağa Han, "Costa Smeralda'yı Gelistirme Birliği"ni kurduğunda adada ilginç şeyler gerçekleşti. Olanaksız şeyler onun araya girmesiyle birden olanaklı oldu. lşte Sardunyalıların hiddetinin temel nedeni de burada yatıyor. Adayı "Soym«y> Gdenler" önce bütün bir dağı veya vadiyi ya da sahili, düşük bir fiyatla satın ahyorlar, sonra devlet yardımıyla inşaata başlıyorlar ve otele giden muhteşem yolların masrafını da devlete yüklüyorlar. En sonunda da kazançlannı