23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 StYASET 84 "Popüler kültür, hepimizi "Mtrzy Kosinski 1933 yılında Polonya'M da Rus bir ana babadan doğdu. Bu%W rada hem Rusça, hem Polonyaca öğrenen Kosinski, 1957yılında ABD'ye geldiğinde heniiz hiç bilmediği Ingilizceyi benimseyerek tüm yapıtlarmı bu dilde verdi. Ülkemizde özellikle Boyalı Kuş romanıyla tanınan Kosinski'nin diğer ünlü romanları Adtmlar, Orada Olmak, Şeytan Ağacı, Cockpit ve Kör Hulusma. Psychology Today dergisinin 1977 aralığında ünlü yazarla yaptığı bir söylesiyi yayınlıyoruz. Dergide belirtildiği gıbi; "Kostnski'nin beyni okurun önunde hızlı ve heyecan verici bir yol açıyor. O, dünyanın önde gelen psikolojik roman yazarlanndandır. Seçtiği yol, insanlar arasındaki gezisinde gözlemledigl umutlar ve tehlikeler, tüm geleneksel öğretmenlerbnizin söyledikleri kadar eğiticîdir." Sizin kahramanlannızda kendi içimizde görmekten korktugumuz bir sey var. Ne olabilir bu? KOSİNSKİ Onlar, yaşamın trajik yönünü temsil ederler; davranışlanmızın gerek kendimize gerek başkalarına harikulade bir esrar olarak gözüktüğü zamanları. Toplumun işleyişini öngörmek insanı anlanıak kadar güçtür ve topluluğun vicdanı, ki^ioğlunun gerçek i.steklerine, korku ve sevinçlerine düşmandır. Boyalı Kuş'ta savaşın parçaladığı bir toplum, tüm kızgınlığını küçük bir çocuğa yöneltir. Cockpit'te orta yaşlı, eski haberalnıa ajanı Tarden, akılsız bir devlet ve onun kurumlarına karşı geri dönülmez savaşını sürdürür. Adımlar, cinsel ve ahlaksaj kannaşa konusunu, Orada Olmak, iletişim araçlannın büyüsünü vurgular. Şeytan Agaeı, tüm değer yargılarının parçalandığı bir dünyada kendi bütünlüğünü koruyamayan Jonathan Whalen'in öyküsüdür. Son romanım Kör Buluşma'da yaşamın olayları karşısında şansın öneınli rolünün bilincinde olan küçük yatınmcı George l.evanter'i anlaıtım. Tüm bunların külayca hazmedilıı durumlar olmadığını kabul ediyorum, ancak kişilerime başka bir dünya görüşü vermek benim için sahtekârlık olurdu. Gene de bireyi ahlaksal ve duygusal açıdan sürekli tetikte tutmanın olumlu bir etkisi var. Bu, yaşamın anlamını, her anına duyduğumuz takdiri ve temelde düşman bir çevre içinde varoluşun mucizelerini daha iyi değerlendirmemizi sağlıyor. "Ahlaksal açıdan tetikte bulunmak" diye söz ettiginiz duyguya sahip olmak için, sizin çocukken Dogu Avnıpa'da geçirdiginiz gibi kimi korkutucu olaylan yaşamak gerekiyor mu? KOSİNSKt Kendimi ve kendi yaşamımı tehdit edilmis olarak görmüyorum. Olay, ayakta kalma sürecinde var olan güçlerin yaşamımı sürekli mücadeleye çağırmasıdır. Ama bu mücadeleleri vurguluyorsunuz. KOSİNSKİ Onlann bilincinde oluşumu vurguluyorum. Bir insan olarak, uğraşım yalnız gerçekle değil, aynı zamanda makul olanladır. Hiçbir şey, yaşamımı, belleğimin ortaya çıkardığı, duygusal açıdan yüklü bir dizi olay olarak görmemi engellcmiyor şansın yaşantımıza soktuğu olaylar. rokratik yollarla, gerek kamuflaj, gizlenme ve kaçışlarla, toplumun getirdigi tehditleri uzak tutmaya çahşmışlardır. Dünyanın en büyük psikolojik roman yazarlarından biri: buluşmalan" ortaya çıkıyor. Orneğin tenis oyununun ortasında bu oyunu bir daha hiç oynayamayacağınızı düşünüyorsunuz neden bir araba kazası, kötü bir hastalık ya da yaşlılık olabilir. Bu tasarım sırasında, hem o sıradaki durumunuz hem de durumun getirebileceği bir değişiklikle barışıksınızdır. Kendinize ve aynı zamanda tüm başarısızhğa uğrayan, bir taha denis oynayamayacak olanlara sadıksınız. O andaki sevincinizi (tenisi) yoğunlaştınrken, bir yandan da kendinizi karşılaşmak zorunda kalabileceğiniz beklenmedik olaylara hazırlıyorsunuz. Basansızlıga ugrayanlar için besledi(iniz bu özel sefkatin nedeni ne olabilir? KOSİNSKİ Herhalde Polonya ve Sovyetler Birliği gibi savaşın mahvettiği iki ülkede büyümek. örneğin Polonya, savaşı izleyen S yıl içinde nüfusunun beşte birini kaybetti. Eğer her beş kişiden biri ölmüş, bombaianmış, öldürülmüş ya da imha edilmişse, geriye kalan dört kişiyi düşünün: Bunların da kaçı hayat boyu sakat Yaşamdaki dramlar Bunların hepsi sizin de kullandıgınız yöntemler. KOSİNSKİ Neden olmasın? Kahramanlarımın, benim örneklerime gereksinimi olduğu kadar, benim de onlara var. Gene de benim kahramanlarım kendilerini çevreden yalıtmaz. Onlar bir yandan serüven yaşarken, bir yandan da haksızlıklarla dolu bir dünyayı düzeltebilmek için kendilerini görevlendirmişlerdir; güçsüz, düşmüş ve sakatlann yanındadıriar. Bunu, kişinin felsefesinin onemli bir bölümü olarak göruyorum; eğer yanınızdakilerin yaşantılarındaki dramları gözardı ederseniz, kendi yaşamışhklarınıza da sadık kalamazsınız. Romanlannızda insanoglunun sakat ve biçimsizlere karşı duydugu icgüdüsel itmcyi sık sık yakalıyorsunuz. Son romanı "An" yaşamın öziinii taşır Ncden olaylar? KOSİNSKİ Bir olay, yaşam örgusünün bir parçasıdır, yaşarken bilincinde olduğumuz bir parçası. Bu yaşamışlık bilinci ve olayın yoğunluğu, yaşantımızın silik bir var oluş mu yoksa anlamlı bir yaşayış mı olduğunu saptar. Yaşamı yoğunlaştırmak için, her ana büyük değer vermek yetmez; aynı zamanda kendimizi onun en büyük kahramanı olarak görmek gerek. Bir anı geçiştirmek, onu günlük yaşantımızın içinde kaybetmek, yaşamın en değerli maddesini harcamaktır, yaşamın, ayakta oluşun bılincini. Konuyu vurgulayan popüler kültüre karşı, benim olayları vurgulamamın nedeni bu. Konu, önceden saptanmış bir "kader" düsüncesinden doğar, yapaydır ve "an"ların önemini yok sayar. Oysa o " a n " yaşamın özünü taşımaktadır. Romanlannı/dan, birey toplum ilişkisini irdeleyen bir dizi olarak soz ettiniz. Öyle gozukuyor ki, rger si/ kendi diinyanızı yaratabilseydiniz, bireye en büyük irade gücii ve özgurluğu sunmak ve devletin güciinü, topluca yaşamanın getirdigi 10runluklan azaltmak isteyecektiniz. Gene de birçok kişi, toplumun verdigi korumaya gereksinim duyar; bu yiizden de toplumun isleklerini yerine getirir ve özgiirlüklerinden vazgeçmeyi göze alır. KOSİNSKİ Bu toplu koruma, şansın getirebileceği tehditleri uzaklaştırmaz. Onunla birlikte veya onsuz, toplumla kör bir randevumuz var. Evet, toplumun kurumlan nesnel olarak orada, bizim özel yaşantımızda bağlantıları ancak arka plandan olabilir. Biz yaşantımızı kendi başımıza oynarız ve en sonunda sahneden çıktığımızda oyun da sona ermiştir. Gene de toplum son derece giiçlü bir yanılsama. KOSİNSKt Elbette öyledir. Çoğumuz gençlik çağımıza geldiğimizde, kafamızda, yanılsamalardan oluşan gerçek totaliter bir devlet taşıyoruzdur. Bu yanılsamaların çoğu bizleri kısıtlar. Cinsel olanı alalıın: Içimizdekı sansıtr, Batı dünyasındaki tüm gerçek sansürlerin toplamından daha güçlü.iür. Issız bir patikada yürüyen iki sevgili, birbirlerinden daha çok içlerindeki sansürle konuşur ve onu yanıtlarlar. Kahramanlannız sanki yaşamlannda her tıırlıı $eyi denemiş gibi? KOSİNSKİ Böyleyse, bu, bırçoğu kendi benliklerini bulmaktan umudu kestiklerindendir. Eğer kendilerini bulmaları için bir kısım dış baskılardan kurtulmaları gerekiyorsa, onlar da gerek karmaşık bü "Konuyu vurgulayan popüler kültüre karşı benim olayları vurgulamamın nedeni, 'an'lar. Konu, önceden saptanmış bir 'kader' düsüncesinden doğar, yapaydır ve 'an'lann önemini yok sayar. Oysa o 'an' yaşamın özünü taşımaktadır." "Çoğumuz, gençlik çağımıza geldiğimizde kafamızda yanılsamalardan oluşan gerçek bir totaliter devlet taşıyoruzdur." nız Kör Buluşma da bu kuralın dışında kalmıyor. KOSİNSKİ Kör Buluşma'da, çocukluğunda geçirdiği bir hastalıktan sonra, başından başka bülün vücudu bir çocuğunki kadar ufalmış ve biçimsizleşmiş bir kadın var. Kitabın kahramanı George Levanter bu kadına aşık olmak üzeredir. Ben bir zamanlar böyle bir kadın tanıyordum (o, şimdi öldü) ve kendisini, dünya görüşünü, tüm deneyimini büyüleyici buldum. Karşılaştığım en sağlıklı, en canlı kişilerden birıydı. Yaşama sevincinden dolayı, pek azımızin sahip olduğu geniş bir duygu, düş ve gözlem birikimine sahipti. Ancak popüler kültürümüzün değer yargılan, bu kadını, en azından garip ve eksik olarak nitelendirir. Bir zamanlar korkulannızı benfmsemek gerefiinden söz etmiştiniz. örnek verebilir misiniz? KOSİNSKİ Sanırım işe, kendimizi o korkutucu durumda düşünmekle başlıyorsunuz. Bundan giderek, düşgücünün büyük önemi, kendimizi "bilinmeyen"de tasarlayabilmemiz, varoluşun " k ö r kalmış, yaralanmış ya da şok geçirmişti? Savaş sırasında ve savaştan sonra, Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği'nin tümü savaştan inanılmaz derecede hasar görmüş insanlarla doluydu. Okul yıllarım boyunca, arkadaşlarımdan çoğu savaştan şöyle ya da böyle kötürüm kalmışlardı. Çoğunun ciddi fiziksel ya da zihinsel sorunlan vardı. Ben de dokuz yaşından sonra birkaç yıl konuşamadım. "Yaşamı yoğunlaştırmak için her ana büyük değer vermek yetmez; aynı zamanda kendimizi onun en büyük kahramanı olarak görmek gerekir. Bir anı geçiştirmek, onu günlük yaşantımızın içinde kaybetmek, yaşamın en değerli maddesini harcamaktır: Yaşamanın, ayakta olmanın bilincini" Mutlu insanlar başkalarını döver mi? Başka bir işleviniz de bozulmuş muydu? KOSİNSKİ Zoraki sessizliğimin yerini almak için öteki işlevlerimin gelişmiş olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor. Ancak dönüp o scssizlik yıllarına baktığımda hiçbir yakınmam yok. Bu yıllar, bende yazmam gerektiğine dair olan inancımı körüklemiş olabilir, yazı sessiz bir iştir çünkü. Genç yaşta böylesine büyük boyutlarda mutsuzlukla karşı karşıya kalınca, yaşamaya, duymaya, düşUnmeye, insanlann arasında olmaya, arkadaş aramaya hakkım
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle