01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C F SPOR FUTBOL HAZİRAN SALI CARLOS DENİZ ÜLKÜTEKİN utbol dergileri genelde son sayfalarını ünlü bir futbolcu ya da futbol adamının hayalindeki 11’e ayırır. İşte bu sayfalarda son 10 yıldır en aykırı düşüncelere sahip kişiler bile sol bekte tek isim üzerinde birleşiyor: Brezilyalı Roberto Carlos... 1 metre 68 santimetre boyundaki yıldız, 1996’dan beri formasını giydiği Real Madrid’den ayrılarak Fenerbahçe’yle sözleşme imzaladı. 10 Nisan 1973’te Sao Paulo eyaletinin Gracas kentinde dünyaya gelen Roberto Carlos Da Silva, 1988’de Sao Joao’da futbola başladı ve yeteneği ile hemen fark edildi. 1991’de Brezilya Genç Ulusal Takımı’na, bir yıl sonra da (A) takıma seçildi. Ardından Sao Paulo’nun 3 büyüklerinden Palmerias’a transfer oldu. Takımının kazandığı iki şampiyonlukta en büyük pay onundu. 1994 Dünya Kupası kadrosunda yer almasına karşın dönemin ünlü beki Branco’nun arkasında yedek soyundu. Artık dünya futbol piyasasında isim yapmıştı. İtaya’nın transfer şampiyonu Inter’e gitti. Orada geçirdiği sezonun ardından Real Madrid’in Şilili forveti Ivan Zamorano’yla takas edilerek kendini bir anda Bernabeu’da buldu. Inter başkanı Massimo Moratti, yaptığı hatanın ne denli büyük olduğunu çok geçmeden anlayacaktı. Kadrosunu büyük ölçüde değiştirerek 199697 sezonuna giren Real Madrid’de yeni transferler Suker, Mijatovic, Seedorf ve yıldızı yeni parlamakta olan Raul gibi oyuncular vardı. Carlos, bu oyuncuların yanında ilk başlarda pek dikkat çekmedi. Ancak sezon ilerledikçe sıra dışı yetenekleri gün ışığına çıkmaya başladı. Sol kanatta yorulmak bilmeden 90 dakika gidip geliyor, ayrıca savunma görevlerini de aksatmıyordu. Soldan getirip müthiş bir kavisle arka direğe ortaladığı topların çoğunu Suker gole çevirdi. Real Madrid’in şampiyonluğunda büyük pay sahibi oldu. Kimilerine göre dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sol beki sayılan Carlos’u asıl ünlü yapan mesafe tanımaksızın attığı frikik golleriydi. 1997’de Lyon’da oynanan Fransa Brezilya maçının başlarında kullandığı frikikte ağlara giden topa Barthez müdahale edemedi. Maçı TV karşısında izleyenler, önceleri Fransız kalecinin klasik hatalarından birini yaptığını düşünmüşlerdi. Gerçek, “ağır çekim”de ortaya çıktı. Top yaklaşık 7 metre falso alarak Barthez’i çaresiz bırakmıştı. Bu gol onun dünya çapında şöhrete ulaşmasında çok önemliydi, ama sezon içinde Real Madrid formasıyla kaydettiği gollerden fazla farklı değildi. Bir sonraki sezon başarılı HAYAL Mİ GERÇEK Mİ olamadılar. Barcelona ise Roberto Carlos’un ulusal takımdan arkadaşı Rivaldo’nun önderliğinde şampiyonluğa koşuyordu. Ligde hayal kırıklığı yaşayan Real, Şampiyonlar Ligi finalinde Juventus’u 10 yenerek Avrupa’nın en büyük kupasını 32 yıl sonra yeniden kazandı. Bundan sonraki iki yıl Carlos ve takımı için pek iyi geçmedi. 1998’de Dünya şampiyonu unvanını korumak için Fransa’ya giden Brezilya, beklenen futbolu oynayamasa da finale çıkmayı başardı. Ama Stade De France’da ev sahibi Fransa’ya 30 yenilerek Dünya Kupası tarihindeki en ağır yenilgiyi aldı. Roberto iyi performans gösteren birkaç oyuncudan biri olsa da Fransa’nın sol kanat savunucusu Bixente Lizarazu’nun gölgesinde kaldı. Carlos, Real Madrid’e döndüğünde daha büyük hayal kırıklıklarıyla sarsıldı. Önce Jose Antonio Camacho, ardından da John Benjamin Toshack yönetiminde istediği sonuçları alamayan Real Madrid, tarihinin en kötü dönemini yaşadı. 19992000 sezonunun sonlarında Vicente Del Bosque’nin göreve gelmesiyle her şey değişti. Old Trafford’da Manchester United’ı 32 yenen Real Madrid, yeniden Şampiyonlar Ligi finaline adını yazdırdı. İlginç bir raslantı, final maçı Carlos’un kariyerindeki kötü dönemin başladığı Stade De France’da oynanıyor ve Valencia karşısındaki 30’lık galibiyetle hem Real Madrid’in hem de Carlos’un kötü dönemi son buluyordu. Transfer politikasını “kadroya her sezon bir yıldız kazandırmak” olarak belirleyen Real Madrid’de Figo, Ronaldo, Zidane ve Beckham gibi yıldızların yanında daima yer buldu. Del Bosque ile 2 lig, 1 Şampiyonlar Ligi Kupası’nın kaldırılırken büyük bir uyum içinde oynayan yıldızlar ‘Los Galacticos’ lakabını aldı. 2002 Dünya Kupası’nda Brezilya’nın başında bu kez Luis Felipe Scolari vardı. Eleme grubunu zorlukla geçtiler. Belki de ilk kez favori gösterilmiyorlardı. Carlos ve Cafu’dan ataklarda daha çok yararlanmak için 352 sistemini tercih eden Scolari amacına ulaştı, Brezilya kupayı rahatlıkla kazandı. Roberto artık dünyanın en iyi beklerinden biri olarak gösteriliyordu. Onun için turnuvadan kalan tek kötü anı İlhan Mansız’dan yediği çalımlardı. 200203 sezonunda şampiyon oldu Carlos Madrid’le. Ama Şampiyonlar Ligi’nde gelen başarısızlık, Del Bosque’yi, ardından da kaptan Hierro’yu götürdü. Carlos Queiroz ve Garcia Ramon’un ardından Vanderlei Luxemburgo geldi. Van Nistelrooy ve Robinho gibi transferlere karşın o da başarılı olamadı. Sezon başında taraftarlarla sorun yaşayan Carlos, Real Madrid’den ayrılmak istedi. Önceleri kendisiyle çalışmak istemeyen Teknik Direktör Fabio Capello, alternatifsizlikten ona kadroda yer vermek zorunda kaldı. Roberto da şansını çok iyi değerlendirdi. Son 10 yıl formasını 523 kez giydiği Real Madrid’de 69 gol kaydeden Roberto Carlos’u bundan böyle Türk seyircisi yakından izleyebilecek. Çünkü artık o bir Fenerbahçeli... Roberto, boş zamanlarında bilgisayar oynamayı, internette vakit geçirmeyi ve DVD izlemeyi seviyor, sakin bir hayatı tercih ediyor. Brezilyalı yıldızdan son bir not daha; o aynı zamanda Moto GP’nin 125 cc.’de yarışan eski takım arkadaşı Clerance Seedorf’a ait yarış takımının da ortağı... ? 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle