Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
N E Y M İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN ADNAN DİNÇER’LE FUTBOL ÖĞRENİYORUM Eposta:adnandincer?hotmail.com Aziz Başkanla Haluk Başkanı İlgilendiren Bir Hikâyemiz Var F enerbahçe’lye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’un arasının düzeldiğini düşünenler olabilir. Haluk beyin Fenerbahçe marşına iki eliyle alkış tutmasından sonra buzların eridiğine inananlar da olabilir. Hatta Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın Haluk beyi VIP salonunda karşılarken ‘’Hoş geldiniz’’ diyerek elini uzatmasını ev sahipliğinin üzerinde yorumlayanlara da bir şey diyemeyiz. Ama iki tarafın da kerhen bir araya geldiklerini, birbirlerinden uzak durmalarından hatta birbirlerine bakmamalarından da anladığımıza göre ‘’Kırgınlık devam ediyor’’ dersek kimse bizi pişmiş aşa su katmakla suçlamaz. Ama bir hikâyemiz var ki dolaylı şekilde Fenerbahçe’yi Haluk beyle karşı karşıya getirecek. Ve bu karşılaşmanın da baş oyuncusu FIFA Başkanı Blatter. Hikâye 2004’te başlıyor ama bize 2006’nın sonunda ulaşıyor. Rüştü, İtalya’yla 2006’nın Kasım’ında yaptığımız ulusal maçta sakatlanıyor ve sezonun ikinci yarısında Fenerbahçe’nin kalesini koruyamıyor. Rüştü’nün Sarı Lacivertli takımdan alacağı taksitler var. Fenerbahçe de kalecisinin sakatlandığını ve mağdur olduğunu ileri sürerek tazminat istiyor. Örnek olarak da Avrupa’daki bir takım örnekleri gösteriyor. Taleplerini birkaç kez yineleyen Fenerbahçe’ye uzun süre yanıt verilmiyor. Bu arada Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’un FIFA Başkanı Blatter’e danıştığı da öğreniliyor. Tabii ki Rüştü’nün taksitlerini ödeyen Sarı Lacivertliler hem futbolcusunu hem de parasını kaybediyor. Fuıtbol Federasyonu sonunda yaptığı açıklamada Fenerbahçe’nin tazminat talebini reddediyor, Tahkim Kurulu da bu kararı onaylıyor. Düşüncelerimizi bu köşeden yazdığımız günlerde Futbol Federasyonu henüz bir karar vermemişti ve Haluk bey FIFA’yla diyalog halindeydi. FIFA Başkanı Blatter, bu tip örneklerin çoğalmasından korktuğu için sakatlanan futbolcuların da sorumluluğunun kulüplere ait olduğunu ileri sürüyordu. Ama karşısında Avrupanın en güçlü kulüplerinin ‘G14’ ismiyle bir araya geldiklerini ve fırsat beklediklerini düşünmüyordu. Şimdi hikâyemizin başına yani 2004’e dönelim... Abdülmecit Faslı bir futbolcu, Belçika’nın Charleroi takımında oynuyor. 2004’te Fas Ulusal Takımı’nın yaptığı bir maçta sakatlanıyor ve 8 ay takımından uzak kalıyor. Belçika kulübü uluslararası maçlardan büyük pay alan FIFA’dan tazminat istiyor. Kulüp başkanı FIFA Başkanı Blatter’le konuşup bir türlü anlaşamayınca olay bir anda Avrupa basınında patlıyor. Avrupa’nın en güçlü takımlarının oluşturduğu G14, Charleroi’nın yanında yer alınca FIFA için çanlar çalmaya başlıyor. Avrupanın büyük kulüplerinden destek alan Charleroi Kulübü Başkanı, Charleroi Mahkemesi’nde tazminat davası açıyor. FIFA Başkanı Blatter’in davanın İsviçre’de yapılması talebini ise yargıç, ‘’İsviçre ve FIFA’nın yasaları AB hukukuna uymuyor. Mahkeme burada devam edecek’’ diyerek FIFA’nın istemini reddediyor. Avrupa medyası Faslı Abdülmecit olayını ‘Bosman’ kararlarıyla eşdeğer tutarken, Charleroi Mahkemesi de G14’lerin konuşmalarını ve medyanın yayınlarını da gözönüne alarak FIFA’nın Charleroi’ya 860 milyon Euro tazminat ödemesine karar veriyor. FIFA’nın bu ve buna benzer tazminatların futbolcuların bağlı oldukları ulusal federasyonları tarafından ödenmesine ilişkin girişimi nedeniyle Lüksemburg’daki Avrupa Yüksek Adalet Mahkemesine götürdüğü olay, Charleroi Mahkemesi kararının temyizi anlamını taşıyor. Fenerbahçe’nin Rüştü için tazminat talep etmesi ve Haluk Ulusoy federasyonunun da bunu reddetmesi, sonra tahkimin onaylaması, Avrupa Yüksek Adalet Mahkemesi’nin kararıyla aydınlanacak. Ama önemli olan Sarı Lacivertlilerin hak ettiği tazminatı kimin ödeyeceği? FIFA mı yoksa Futbol Federasyonu mu? Geçiş dönemi ürkiye’de futbol son oynadığımız Brezilya özel karşılaşması ile tatile girdi... Yani futbolcular bir yıl süresince ligde yorgun düşen organizmalarını dinlendirecekler. Bugünkü profesyonellikte bu süreç inanılmaz bir şekilde kısaltılmıştır. Zira futbolcuların büyük bölümü transfer ayını da bu dönemde yaşamaktadır. Zaten transfer tümüyle sorundur futbolcu için... Yorgun düşen bedenleri nedeniyle sağlıklı bir ‘geçiş dönemi’ yaşayamazlar. Geçiş dönemi, sezon başı çalışması ile liglerin bitişi arasında kalan zaman dilimidir futbolcu için. Çağdaş futbol oynanan ülkelerin futbolcuları zaman içinde transfer de olsa aldıkları eğitim nedeniyle geçiş dönemlerini bilinçli geçirmektedirler. Yorgun olan futbolcuların geçiş döneminde spordan uzak kalmaları gerekmez. Ancak kısa bir süre futbolu kenara koymaları gerekir. Yani futbol dışında tüm spor branşlarını kendisi için dinlendirici olarak seçmelidir. Aynı zamanda dinlenme, beslenme ve doğadan yararlanmayı da içeren geçiş dönemi çok titiz bir süreçtir. Profesyonel olarak öncelikle bu bölümde beslenmemize yaşam biçimimize özen göstermeliyiz. Ligin çetin mücadelesinde hırpalanan fizik ve beyinsel organizmamızın farklı güzelliklere ihtiyacı vardır. Deniz, güneş, doğa, eğlence, dinlenme ve farklı spor branşlarında hobi olarak geçirilecek süreç, futbolcuya yeni sezon için bir şanstır. Tenis, bisiklet, düşük tempolu koşular, cimnastik, masa tenisi, basketbol, voleybol, golf gibi sporların futbolculara iyi bir dinlendirici oldukları gerçektir. Ayrıca sabah erken kalkarak cimnastik yapmak çok gereklidir. Beslenmede yağlı, protein yüklü yiyeceklerden uzak kalınmalıdır. Kilosunu sürekli kontrol altında tutacak futbolcu, gece yaşamı ve alacağı alkole dikkat etmelidir. T Bu dönemde tamamen dinlenmek ve pasif kalmak çok yanlış olur. Bio ritmi lig olarak düzenlenmiş ve antrenmanlara programlanmış futbolcunun organizması birden bire çok anlamsız dinlenme ve beslenme yaşamına terk edilirse, kilo alır ve sezona başlarken büyük sorun yaşar. Geçiş döneminde çevre değiştirmek de yararlıdır. Ayrıca zihinsel sporlara önem verilmedir. Uzun süreli amacından uzak biçimde denizde kalmak adalelere zarar vererek sertleşmesine neden olur. Kısa süreli denize girerken aynı zamanda güneş ışınlarının dik olmadığı saatlerde açık havada kalmak olumludur. ÖZETLERSEK: ? SABAH ERKEN KALK JİMNASTİK YAP.. ? FARKLI SPORLARLA İLGİLEN ? TENİS,GOLF,MASA TENİSİ,BASKETBOL,VOLEYBOL OYNA ? BİSİKLETE BİN ? ZİHİNSEL SPORLARLA İLGİLEN ? HAFİF KOŞULAR YAP ? GÜNEŞTE FAZLA KALMA ? DENİZDE ÇOK KALMA KISA SÜRELİ GİR ? ÇEVRE DEĞİŞTİR ? ALKOL ALMA ? GECE YAŞAMINA DİKKAT ET ? UYKUNA ÖNEM VER ? BESLENMENE DİKKAT ET ? KİLO ALMA VE KENDİNİ KONTROL ET Geçiş döneminde futbolcuların bunlara dikkat etmesi sonucu SEZON BAŞI çalışmalarına güçlü ve dinlenmiş katılmaları söz konusu olacağından sağlıklı sakatlanmadan bir futbol sezonuna alt yapı oluşturmuş olacaklardır. Ancak bir kez daha hatırlatmayı uygun görüyorum. Genellikle bu kısa süreyi futbolcularımız olumsuz yaşamakta ve sezon başında da sorunlarla toparlanamayarak fazla kiloları ile zorlanmakta hatta sakatlanmaktadırlar. Bu da bir yıllarının kaybına neden olmaktadır .. CARLOS NE YAPAR? Samsun’dan Fenerbahçe’ye Kürek Çektiler Fenerbahçe’nin 100. yıldönümü kutlamaları kapsamında Fenerbahçeli 2 kürekçi Can Bamyacıoğlu ve Hakan Çelen, Atatürk’ü Samsun’a götüren Bandırma vapurunun rotasını izleyerek Samsun’dan İstanbul’a dek kürek çekti. Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaki 100. yıl şenliğine katılamama korkusu içinde 3 hafta boyunca dalgalarla mücadele eden kürekçiler kürekhaneye yanaştıklarında zaman zaman batma tehlikesi geçirdiklerini ama şölene yetişmek için her tehlikeyi göze aldıklarını ve amaçlarının kürek sporunu Türkiye’ye tanıtmak olduğunu söyledi. Genç kürekçilerin kürek sporunu tanıtma amacına saygı gösteriyorum ama acaba gençlerin şu cesaretini ve içten duygularını medyamız ne derecede izlemiştir,? Bu olayı okurlarına ne denli yansıtabilmiştir? İşte Türk sporunun ve sporcusunun temel sorunlarından birisi de bu değil mi? O kurlarım sorduğu için zorunlu olarak bu konudan bahsetmeyi uygun gördüm. R.Carlos Fenerbahçe’nin sezon içinde sakladığı bir transferdir. Avrupa kupalarında bu kez daha kararlı görülen Aziz Yıldırım ve yönetimi, ülkemiz için önemli bir reklam olma açısından yararlı transfer yapmıştır. Brezilya’nın geçmiş başarılı olduğu süreçte Cafu ve R.Carlos gerçeği tüm ülkelerin en iyi savunmadan atağa çıkan etkili yıldızları olarak özenilen futbolcuları olmuştur. Milan’daki Cafu ile Real Madrid’teki R.Carlos yıllardır futbol adına bizlere mutluluk veren büyük futbol oynamışlardır. Bu başarıda oyun stillerine uyan kadroların oluşumu da rol oynamıştır. Sol kanattan atağa çıkarken topu kullanımı, yaptığı ortalarla, gol pasları ve çabukluğu ile oyuna estetik katan karizmatik R Carlos futbol heyecanımızı hep diri tutmuştur. Ayrıca inanılmaz frikik golleri ile stadı ayağa kaldıran yıldız futbolcu şirin ve görkemli sempatisi ile de cazibe odağıdır. R.Carlos ve Fenerbahçe Avrupa’da Zico ile daha çok konuşulurken Tuncay’ın da takımda kalması önem taşır hale gelmiştir. Sakin huzurlu ve futbol oynanan bir ligde R.Carlos ve arkadaşları bizleri mutlu edeceklerdir. Hayırlısı olsun... SPORUN VE SPORCUNUN YANINDA 14