Katalog

N E YM İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN HAFTANIN S Ö Z Ü Bülent KORKMAZ (Kayseri Erciyesspor Teknik Direktörü) Kupa finalinden sonra: ‘’Hakemleri mi konuşsak? Konuşsak ne olur, ne değişecek ki!..” Yakışır mı koskoca Beşiktaş’a? B eşiktaş Kulübü’nden yükselen seslere doğrusu şaşırmadım. Beşiktaş’a 2 sezonda 3 kupa kazandıran teknik direktör Tigana’nın takımı sabote etmekle suçluyorlar. Bu çok yanlış ve asla etik olmayan iddialar... Fransız teknik adamın eleştirilecek öylesine hataları var ki bu yanlışlar alt alta sıralanıp Tigana’nın iyi bir teknik direktör olmadığı söylenebilir. Ama her ne olursa olsun adamın bir kariyeri vardır ve o bu kariyeri Paris Parc des Princes Stadı’nın kapısında kestane pişirerek elde etmemiştir. Fransa Ulusal Takımı’nın formasını ona boşuna giydirmemişlerdir. En azından bunları düşünerek bir futbol adamını futbol adamı gibi eleştirmek gerekirdi. Beşiktaşlı yöneticinin iddialarına şaşırmadım. Gerçekten de bekliyordum böyle bir suçlamayı. İlle de birisi çıkacak ‘’tu kaka’’ diyecekti, dedi işte. Şu 50 yılda kimler gelip geçmedi ki? Sayısını bile unuttum. Ama o tantanalarla omuzlarda gelen, sonra da buradan arkasına teneke çalarak gönderilenlerden kimisi hâlâ dünya futbolunda saygın bir teknik direktör, mesleğinin erbabı, kariyer sahibi bir futbol adamı olarak yaşamını sürdürüyor. Hemen ilk aklıma gelen Hiddink ve Piontek’tir. Hiddink Avrupa Şampiyonlar Kulüpler şampiyonluğuna imza atmış, Danimarkalı Piontek ise kendi buluşu 352 sistemiyle hâlâ sahalarda... İkisi de değerini bilmediğimiz futbol adamlarıydı. İkisini uğurlayan tek gazeteciydim. Hatta Hiddink’le Bebek Oteli’nin barında vedalaşmış, o ana da Asena Özkan objektifiyle tarih atmıştı. Çok üzgündü, ‘’Bir daha bu çok sevdiğim ülkeye gelmek isterim ama teknik direktör olarak değil’’ demişti. Türkiye’den ayrıldıktan sonra da dünya futboluna ismini birçok kez kazıdı Hiddink... İnsanları nasıl karşılamışsak öyle uğurlamak hem insani hem medeni hem de spora yakışan bir davranıştır. 100 yıllık Beşiktaş’ımıza yakıştıramadım doğrusu. Ali Koç’a belden aşağı vuruyorlar S S P O R U M U Z NEREYE GİDİYOR? S lan por sayfalarımızda zaman zaman yapı ığı başl bu rde şetle man n atıla yorumlarda nca hemen görürüz. Oysa spor sayfalarına bakı ldir. bu sorunun yanıtını bulmak zor deği dedikodusu, Spor medyamız sayfalarını futbolun ryolarla doldurduğu sena başı a mas ve azin mag tma abar vazgeçtik, günü dan asın atlam çağ zun sürece sporumu unun, TV okur ete Gaz kurtarması bile olanaksız... klı? Yoksa tenisi, mera mı ola futb ü 100’ e yüzd rin izleyenle leti de bisik iliği, binic im biley güreşi, boksu ve ne programlarında okuduğu gazetelerinde, izlediği spor hiç hakkı yok mu? görmek istemez mi? Buna hiç ama lı Meclis’ten kana 3. ’nin TRT Yok, demek ki sadece n görüntüler veriyor larda spor r diğe de süre diği rabil kopa alar geçen yıllarda ki onlar da tuşlu görüntüler. Sıkılmas r. Böyle bir ülkede ekle erec rafa kalkmış tozlu filmleri göst ye gidiyor’’ diye nere uz rum Spo ‘’ da a sonr ve z yaşıyoru a sorgulananlar yoks u suçl mı an ulay sorguluyoruz. Sorg ticileri yöne spor in mı? Acaba TV’lerin ve gazeteler da izleyicilerin ya n runu Oku mu? or uluy sorg i kendilerin i zevklerine kendi ne istediğini biliyor mu? Yoksa kend mi sayfalarını ya da göre arına egol i kend hatta a ların kafa sanırım ğim dedi Ne rlar? nliyo düze programlarını durum var. FOX anlaşılmıştır. Yalnız merak ettiğim bir tmen acaba TV’de sık sık boks maçlarını veren yöne piyonu olan şam içlerinde dünya, olimpiyat ve Avrupa çevrelerinin 400’e yakın boksörün katıldığı ve boks li turnuva önem en n gele a sonr dan ası’n Dünya Kup neden göz bile dedikleri Ahmet Cömert Turnuvası’na m, belki günün bir yoru soru için im ettiğ ak Mer adı? kırpm nda ramı prog TV ama ır mışt nlan saatinde yayı amızda hiçbir şeyi göremedim. Aslında artık spor düny alık işte... merak da etmiyorum. Benimkisi ukâl porda belden aşağı vurmak yasaktır. Hakem derhal uyarır, yinelenirse oyundan atılır. Bu belden aşağı vurmak deyimi centilmenliğe aykırılığı simgeler. Fenerbahçe İkinci Başkanı Ali Koç uygunsuz bir laf etti. Bunu geçen hafta eleştirdik ama kimileri var ki eleştiri boyutunu aşıp Koç ailesine saldırmayı sürdürüyor. Amaç üzüm yemek değil, Koç ailesinin bu fanatik Fenerbahçe’lisini Fenerbahçeden koparmak, uzaklaştırmak. Ali Koç’u tanımam, o da beni tanımaz ama Ali Koç’un nasıl bir Fenerbahçeli olduğunu bilirim. Ali Fenerbahçe’ye gelmeden önce de Fenerliydi, Ali Koç Aziz Yıldırım’ı tanınadan önce de Fenerliydi. Hatta doğuştan diyebileceğim kadar Fenerbahçeliydi. Onun ne denli Fenerbahçeli olduğunu dedesi rahmetli Vehbi Koç da babası Rahmi Koç da biliyordu.. Sayın Rahmi Koç bir Beşiktaşlı olarak yıllarca nasıl Beşiktaş’ın görünmez sponsoru olduysa Ali Koç’un da küçüklüğünden beri tek isteği, tek arzusu gönül verdiği Fenerbahçe’de görev almaktı. Onun maç sonrası söylediklerini ertesi gün tüm medya yazmadı mı? Tüm açık oturumlarda onun bu davranışı ayıplanmadı mı? Bu sözlerin savunulacak hiçbir yanı yok. Ama eğri oturup doğru konuşalım, spor yaşamı boyunca herhangi bir haksızlığa karşı tepki göstermemiş bir kişinin olduğunu sanmıyorum. Yine de yineliyorum, söyledikleri doğru olsa bile tepkisi yanlıştı. Sevgili Fatih hocam da İsviçre’yle yaptığımız ilk maçtan sonra soyunma odasında ‘’Hırsız hakem puanımızı çaldı’’ demişti de biz de ona hak vermemiş miydik? Ali Koç ceza aldı, cezasını çekecek ama onun şahsında Koç ailesine saldırmak yanlış, belden aşağı vurmak centilmenliğe aykırıdır. Ertesi gün söyledikleri için özür dileyen Ali bir anlık duygusal patlamanın kurbanı olmuştur da oturup düşünülmüş, belki kurgulanmış olarak bir aile grubunu hedef almanın ismini ne koyalım? 40 yılda 26 şampiyonluk Voleybolumuzun abidesi Eczacıbaşı, şampiyonluklarına bir yenisini daha ekledi. 40 yıla tam 26 şampiyonluk sığdırmak... Bunun ismi rekordur. Bunu nasıl başardıklarını düşünmek bile zor. 40 yılda kaç takım değişti, kaç voleybolcu forma giydi, bir düşünsenize... Demek ki bu başarının bir püf noktası var. Özellikle bankalarımızın ve büyük kapasiteli özel sektörün de temsil edildiği voleybol sporunda Eczacıbaşı’nın böyle bir rekora imza atması bir mucize. Peki bu başarının püf noktası nedir? Siz sormadan ben söyleyeyim. Bu başarının püf noktası ‘SPOR’dur. Sistem, ilke (prensip) ve organizasyon, başarıya giden yolun 3 anahtarıdır. Bu anahtarlar başarının kapısını açar. Yani ismine ‘rekor’ diyoruz. Peki tüm bu anahtarların kapıları açması için bir sihirli sözcük daha var ki işin püf noktası da işte o; ‘ÖZVERİ’. Bu 3 anahtarla bir sihirli sözcük Eczacıbaşını dev rakipler arasında rekora götürdü. Eczacıbaşının en genç yöneticisi sevimli Faruk Eczacıbaşı’nın spora aşık olduğunu yıllar öncesinde masa tenisindeki çalışmalarından biliyoruz. Federasyonda çalıştı, federasyon başkanı Ali Abalı’ya büyük destek verdi. Daha sonra da gücünü ve sevgisini voleybolla paylaştı. Sevgili Eczacıbaşı artık hedef büyütmelidir. Avrupa şampiyonluğuna bir adım kalmışken bundan sonra o hedefi de kucaklamak size, alkışlar ve övgüler de bize kalıyor. 26. şampiyonluk kutlu olsun. 13 MAYIS 2007 Bu tarih unutulmaz Bu sadece bir yüzyılın şampiyonluğu değil. Bu sadece bir lig şampiyonluğu değil... Tarihler ‘’13 Mayıs 2007”de İzmir’in, Ege’nin, Türkiye’nin ayağa kalktığı, Gündoğdu Alanı’nda kadınlı, kızlı, genç yaşlı milyonların “Türkiye laiktir, laik kalacak” haykırışlarıyla Cumhuriyet’e sahip çıktığı ve Anneler Günü’nün kutlandığı gün “Fenerbahçe şampiyon oldu” diye anılacak ve isimlendirilecek. Bu gün unutulacak bir gün değil... Bu tarih unutulacak bir tarih değil... Nice yüzyıllara Fenerbahçe... YEDİRMEZLER Erman Toroğlu hoca K.Erciyes’in 2 penaltısının verilmediği Beşiktaş K.Erciyesspor Fortis Türkiye Kupası final maçının yorumunu yaparken, “Bülent yedirmezler sana bu kupayı’’ demiş. Yedirmezler sevgili Bülent yedirmezler... Biraz diklensen, biraz hakkını aramaya kalksan ‘’yersen’’ derler, cezayı da sana yedirirler. Sevgili Bülent burası padişahlık, hâlâa öğrenemedin mi? 20 ‘ ‘