Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR ALTERNATİF MAYIS SALI GÖRÜNÜM Tebrikler F.Bahçe İLHAMİ ŞARKAN Ligin bitimine 2 hafta kala şampiyonluğunu İzmir’de kutluyordu Fenerbahçe... Gerçi kazanamamıştı maçı ama rakiplerinin puan kaybetmesinden sonra garantiliyordu şampiyonluğu. Aslında bu hafta şampiyonluk iddiası olanların kaybettikleri puanlar, sezon başından beri ligin genel karakterini de anlatıyordu bizlere. Aslında bu yıl lig, şampiyon olanın dahi tam anlamıyla mutlu olamadığı bir lig gibi duruyordu dışarıdan bakınca. Çünkü kazanan bile aylardır yaptığı komplo söylemlerinin altında eziliyor, akil seyircisinin karşısında inanılırlığını kaybediyordu. Her şeye karşın kutlamalı herkes ligin şampiyonunu... Beşiktaş bu sezon oynadığı oyunla zaten şampiyonluğu ancak rakipleri puan kaybederse yakalayabilirdi. Buraya kadar da rakiplerinin hediyesiyle gelmişti. Selçuk Dereli’nin hediyesi kupayı alınca tamam dediler herhalde ve Bursaspor karşısında dağıldılar. Söylenecek fazla bir şey de yok zaten. Bursaspor aldığı net galibiyetle artık tehlikenin dışına taşıyordu kendisini. Şampiyonlar Ligi fırsatı ayağına dek gelmişti Galatasarayın... Son dakikalarda yedikleri gol önemli avantajın ellerinden kaçmasına neden oluyordu. Ligin birbirlerine ikram yapan, kötü futbol oynayan 3 büyüklerinden biriydi Galatasaray. Son 2 haftaya girerken bu unvanını hak eder gibiydi, lig bitse bir an önce der gibiydiler. Sıvasspor ise kendine yakışanı zaten tüm lig boyunca mütevazı kadrosuyla yapıyordu. Sonuç süpriz değildi futbolseverler için. Ligin altı karışıktı haftalardır, hem de çok takımla... Belki de uzun yıllardır bu kadar çok takım sezonun bitmesine 2 hafta kala hâlâ tehlikeyi yakından hissediyordu. En azından Ç.Rizespor 1 puanı hedeflemişti ama haftalardır kötü giden, artık kazanması gereken G.Birliğine takıldı. İşler karıştı gibi... Evinde kaybettiğini deplasmanda, hem de ligin iyisi karşısında buluyordu G.Antepspor ve tam olarak tehlikenin dışına çıkamasalar da rahatlıyorlardı. Kayserispor ise artık ligin bitmesini bekler gibi. Önde götürdüğü maçta 1 puanla yetinmek zorunda kalıyordu Denizlispor. Bu 1 puan belki çok şey belki de hiçbir şey... Ligin sonunda yaşayıp göreceğiz. Ankaraspor beraberlikler takımı olma özelliğini ve unvanını boşa çıkarmadı son 2 haftaya girerken... Ligin iyi oynayanı, transfer piyasasının en gözde 56 oyuncusunu bünyesinde barındıranı, en renkli ve iyi hocalarından birinin sahibi ‘harakiri’ yapıyordu. Gerçekten bu benzetme yakışıyordu Antalyaspor‘a. İşleri bir hayli zorlaştı.Tehlike Ankaragücü için artık çok uzaklardaydı. Antalya’da hem de 3 puan alarak rahatlıyordu. K.Erciyesspor ise dışarıda düşmesi kesinleşmiş Sakaryaspor karşısında zor da olsa kazandı. Kazanırken ‘ben hâlâ kurtarma umudumu arttırarak koruyorum’ dediği gibi her geçen hafta puan barajını yukarı çekerek kimseyi rahatlatmıyordu. 42 puan iyi averaj kurtaracak gibi... Konyaspor kötü gidişe 2 haftadır dur dedi ve kazandı. Kaybeden V.Manisaspor ise geçen hafta kazanıp ‘nasıl olsa evimde kazanıp 42 puanı bulurum’ diye düşünüyor. Ama onlar adına evdeki hesap çarşıya uyacak mı? GELECEĞE PUPA YELKEN Ü lke genelinde yelken sporunun gelişmesine verdiği katkıların dışında Yelken Federasyonu, Türkiye’nin uluslararası düzeyde de önemli başarılara imza atmasında büyük rol oynadı. 50 yıllık bir maziye sahip Yelken Federasyonu, bu yıllar içinde çok sayıda gencin denizle buluşmasını sağladı. Yıllar içinde yelken bir spor olmanın yanı sıra özellikle gençlerin gelişiminde ve karar mekanizmasındaki etkileriyle de tercih edilir hale geldi. 50. yılına Nazlı İmre’nin başkanlığında giren Yelken Federasyonu için bu tarih özerkliğin de başlangıcı oldu. Ve bu güçle Yelken Federasyonu 50. yıl hedeflerini genişleterek herkesi yelken sporu yapmaya davet ediyor. Yelken Federasyonu Başkanı Nazlı İmre; yelken sporunun sadece başarıya ya da madalyaya odaklı olmadığını, herkesi kucaklayan bir spor olması gerektiğini söyledi. Yelken sporunun profesyonel bakış açısının dışında her kesim tarafından zevkle yapılabilecek bir spor olduğunun da altını çizen İmre, “Birçok ilde aynı duyguyu paylaşan bir sivil toplum kuruluşu gibi çalışıyoruz. Yelken her kesimden yaş ve meslek grubundan insana hitap eden bir spor. Gençlerin gelişimi açısından yelken sporu büyük önem taşıyor. Bu spora erken başlayan çocuklar ve gençler tek başlarına hızlı ve doğru karar verme refleksini kazanıyor” dedi. “Özellikle genç yaştaki çocuklar denizde tek başlarına karar vermeyi öğreniyor. Aynı zamanda hızlı karar vermeleri gerektiğini de... Verdikleri kararla ya denize düşüyorlar ya da ayakta kalıyorlar. Ancak bu çalışmaların sonunda hızlı ve doğru karar verme yeteneğini kazanmış oluyorlar” diye konuşan Nazlı İmre, şöyle devam etti: “Ekip devreye girdiğinde takım oyununu, paylaşmayı ve işbölümünü öğreniyorlar. Yelken hem spor hem de çocukların gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Birçok şirketin elemanlarına ekip çalışması bilincini aşılamak için yat eğitimi veriliyor. Ayrıca yerel yönetimlerin desteğine ihtiyaç duyuyoruz. Federasyon olarak kulüpleri güçlendirme çalışmalarına ağırlık veriyoruz.” YELKENLER ANITKABİR’E 50. yıl etkinlikleri çerçevesinde Yelken Federasyonu’nun ilk durağı Ulu Önder Atatürk oldu. 50. yılında yelken sporuna farklı bir vizyon kazandıran Yelken Federasyonu, ülkenin birçok noktasında gençleri denizle buluşturmayı amaçlıyor. Türkiye’nin yelken sporunda uluslararası düzeyde gösterdiği başarılara yenilerini eklemeyi 50. yılında da hedef belirleyen federasyon, gençleri denizin büyülü sularında yelken açmaya bekliyor. TARİHÇE Yelken sporu Türkiye’de 1850’de yerini almaya başladı. Büyükada, Moda ve Yeşilköy sahillerindeki kulüplere bağlı yat sahiplerinin aralarında yaptığı yarışlarla başlayan Türkiye’nin yelken sporu yolculuğu, 19141923 yılları arasında birçok savaş nedeniyle duruldu. 25 Mayıs 1957’de ise Türkiye Yelken Federasyonu’nun resmen kurulmasıyla bu spor dalı büyük bir önem kazandı. Kuruluşundan bu yana yelken sporunu tanıtmak, geliştirmek ve yaygınlaştırma amacını taşıyan federasyon, bu doğrultuda il temsilcilikleri ve yelken kulüpleriyle yelken okulları açtı. Çeşitli sporcu, ulusal takım ve eğitim kampları düzenleyen Yelken Federasyonu, uluslararası platformda da Türkiye’yi her konuda en iyi şekilde temsil ediyor. 19