05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C TA R I K SPOR GOLF MAYIS SALI L O T T O ’ D A N ŞÖHRETLİ KUPA S por giyim markası Lotto’nun 2002 yılından bu yana medya kuruluşları arasında düzenlediği futbol turnuvası yine büyük heyecana sahne oluyor. Organizasyona katılan bir çok gazete ve TV’nin çalışanları kupaya uzanmak için ter döküyor. Eski futbolculardan Recep Çetin, Mehmet Özdilek, Saffet Akbaş, Fuat Buruk, Erkan Arseven, İlhami Şarkan, Şenol Fidan, Uğur Tütüneker, Turhan Sofuoğlu’nun forma giydiği maçlar büyük çekişmeye sahne oluyor. Turnuva 31 Mayıs’ta sona erecek. LİG ’in nabzını tutan radyo E R Y İ Ğ İ T T ürkiye’de yeni yeni çoğalmaya başlayan spor radyoları arasında Lig TV’nin ortaklığında yayın yapan Lig Radyo yaklaşık 1 yıldır dinleyicilerle buluşuyor. Yayınladıkları programlarla gerçek futbol dinleyicisinin kaliteli program açlığını gidermeye çalışıyorlar. Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği tarafından aldıkları 2006’nın en iyi spor radyosu ödülüyle yaptıkları kaliteli yayınların meyvelerini de yavaş yavaş toplamaya başladılar. Biz de Lig Radyo Yayın Yönetmeni Mehmet Ayan’la spor radyoculuğu, futbol, medya ve fanatizm gibi ilginizi çekeceğini düşündüğümüz konular hakkında konuştuk. Kendinizden ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Ben 9 yıl Best FM’de, 2 yıl Star Grubu radyolarında çalıştım. Yaklaşık bir yıldır da Lig Radyo’dayım. Lig Radyo’nun yayın yönetmeni olarak bu radyoyu aldık ve bir yerlere getirmeye gayret ediyoruz. Geçen temmuzdan beri buradayım. Şu anda radyomuz gayet iyi gidiyor. Türkiye’de spor radyolarına olan bakış açısı nasıl? Türkiye’de spor radyoları birer rehabilitasyon merkezi olarak görülüyor. Bu rehabilitasyon merkezleri insanların canlı yayına bağlanıp futbol gibi çok iyi bildikleri bir konu hakkında konuşmalarını sağlıyor. Böyle bir platform oluşturduk. Bu platformda da işler şu anda çok iyi gidiyor. Tabii ki arkamızda kocaman bir Lig markası var. Lig TV’yle ortak programlarımız var. Ama 2006’nın Temmuz’undan beri durumumuz hep yükselen bir grafikle gidiyor. Ama henüz yeterli olduğumuzu söyleyemeyiz. Çünkü Türkiye’de spor radyosuna ihtiyaç var ama insanlar spor radyosunu nasıl kullanacaklarını bilmiyor. Spor radyosunu telefon edip boşalacakları bir yer olarak görüyorlar. Zaten Türkiye’de spor radyosu olduğunu söylemek de zor. Futbol radyoları var. Ama bizim yayıncı kuruluşun markasının sorumluluğunda ciddi ve çok doğru bir yerden işe başladığımızı söyleyebilirim. Şu anda her şey güzel gidiyor diyebilirim. Henüz yeterli olmadığınızdan bahsettiniz. Bunu biraz daha açabilir misiniz? En yakın rakibimiz 13 yıllık bir radyo. Yeterli değil derken zamandan bahsediyorum. İlkemiz düzgün yayıncılık 009’da oynanacak UEFA Kupası finali Şükrü Saracoğlu stadına verildi. Lig Radyo dışında olayı Şükrü Saracoğlu boyutunda gören olmadı. Şükrü Saracoğlu neden önemli? Saracoğlu bazılarına göre acımasız bir yönetici, bazılarına göre ise iyi bir devlet adamı falan... Ama kızını Galatasaray Yüzme Okulu’na gönderecek kadar centilmen, maç bileti almadan karşılaşmaya girmeyen bir insan. Ama bizim medyamız hayatta her şeyi kazanma üzerine kurduğu için Fenerbahçe’nin attığı gol kadar Şükrü Saracoğlu’na değer vermedi. Türkiye’de insanlara doğru düzgün şeyler verildiğinde karşılığının alındığını düşünüyorum. 2 Türkiye’de şu anda 2 spor radyosu var. 2 tane daha geliyor. Biz şu anda 2 numarayız. Kronolojik olarak 2. sıradayız. Rakibimizin arkasında 13 yıl olduğu için bu açığı kapatmamız lazım. Bu açığı kapatabilmek için de zamana ihtiyacımız var. Yeterli değiliz derken zamandan bahsediyorum. Spor radyosunda yaşadığınız zorluklar nelerdir? Yaşadığımız en büyük zorluk yayına dinleyici almak. Yayına aldığımız dinleyiciyi radyonuzun, kendinizin, markanızın doğrultusunda tutabilmek önemli. Herkesin söyleyeceği çok şey var. Bizim yayınlarımızda 8 geciktirici var. Dinleyici küfür ettiği zaman bu geciktiricileri kullanıyoruz. En büyük zorluk insanların futbolu hâlâ fanatik bir gözle seyretmeleri. Futbolda fanatizmin olmaması lazım. Bu düşünceyi yerleştirmeye çalışıyoruz. Hiçbir yayıncı arkadaşım tuttuğu takımı söylemiyor. Mesela insanlar en çok benim tuttuğum takımı merak ediyor. Tuttuğum takımı öğrenerek benim yorumlarımı ona göre yönlendirmek istiyorlar. Artık bu tür spor yazarlığı anlayışı bitti. Bugün özellikle beraber çalıştığımız Yiğiter Uluğ’un, Mehmet Demirkol’un, Altan Tanrıkulu’nun, Arif Kızılyalın’ın kurduğu bir ekol var. Bu ekol bilgiye dayalı spor yazarlığı ekolüdür. Bugün Cumhuriyet spor dergisi neden çıkıyorsa biz de burada onu yapmaya gayret ediyoruz. Aklı başında insanlara futbolla ilgili doğru düzgün bilgiler vermeye çalışıyoruz. Bu yeni spor yazarlığı ekolünün bizi iyi bir yerlere getireceğine inanıyoruz. Kablo kesilmesi olayı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu konu hakkında sürekli yayınlarda dinleyicilerimizle konuşuyoruz. Olayın Lig TV’yle Fenerbahçe arasındaki detayları beni pek ilgilendirmiyor. Beni bir tek şey ilgilendiriyor. O da Fenerbahçe’nin yediği 2. gol belki de ofsayttı. Bunu bilemiyoruz. Fenerbahçe belki yediği o gol yüzünden şampiyonluğu kaçıracaktı. Ama aynı Fenerbahçe Beşiktaş maçında yardımcı hakemin kart uyarısını Lig TV kamerası sayesinde delil olarak kullandı. Atilla Gökçe’nin çok güzel bir lafı var; “Kabloları keserek gerçeğin damarlarını da kestiler.” Çok büyük bir talihsizlik. 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle