17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BUL KUPAYI AL PARAYI C İ H A N Ö Z C A N C L SPOR FUTBOL NİSAN SALI idyalılar parayı bulduğundan beri yeryüzü üzerindeki sosyal, toplumsal hayat kökünden değişti. İnsan unsurunun içinde yer aldığı hemen her olgu bundan nasibini aldı ister istemez. Ve “insanın elinini kiri” olarak nitelendirdiğimiz para, hemen her alanda her şeyin önüne geçer oldu. Ne yazık ki, işin içinde para olmadıkça kimi şeyler önemini kaybetmeye, değersizleşmeye, burun kıvrılmaya başlandı. “Para yoksa, biz de yokuz” insanların temel düsturu haline geldi. Son dönemlerde giderek endüstrileşen, hızla globalleşen, adeta kendi başına ticari bir mecra haline gelen futbol da bundan etkilendi kuşkusuz. Bu anlamda uluslararası turnuvalar da ilgi çekmek için para unsurunu kazanılan kupanın prestijinin yanına ekleyerek yepyeni bir pazar meydana getirdiler. Önceleri Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası olarak bilinen daha sonra ismi Şampiyonlar Ligi olarak değiştirilen, namı diğer “Devler Ligi”, kazanan dahası sadece lige katılan takımlara bile birer dev olma olanağını sunar oldu. Takımlar kazandıkça hem Önceleri Avrupa preskijlerini hem de kazançlarını artırır oldular. Garip Şampiyon Kulüpler bir paradoks şeklinde maç Kupası olarak bilinen kazandıkça kasalarını doldurdular, kasalarını daha sonra ismi doldurdukça kadrolarını Şampiyonlar Ligi güçlendirip maç kazanır olarak değiştirilen, oldular. Hal böyle olunca, ister istemez namı diğer “Devler ulusal ligler bile takımlar için Ligi”, kazanan dahası birer külfet haline gelir oldu. Amaç sadece şampiyon olup, sadece lige katılan Şampiyonlar Ligi’ne takımlara bile birer dev katılabilmek oldu. Ligi külfet olma olanağını sunar görenler için Federasyon Kupaları ise tam anlamıyla bir oldu. Takımlar angarya haline geliyordu. Zaten kazandıkça hem Avrupa’da 2 haftada bir zorlu mücadelelere çıkan ekipler bir preskijlerini hem de de kendi ülkelerinin federasyon kazançlarını artırır kupalarında mücadele edip oldular. Garip bir yorulmak, oyuncularının “gereksiz yere” paradoks şeklinde sakatlanmalarını istemiyorlardı. maç kazandıkça Ne de olsa kazansalar da para kazanamıyorlardı. O zaman kasalarını doldurdular, böyle bir organizasyona ne kasalarını doldurdukça gerek vardı. kadrolarını güçlendirip Türkiye de globalleşen futbolun ağında bu anlayıştan nasibini maç kazanır oldular. aldı ister istemez. Türkiye Ligi’nde elde ettikleri başarılar kendilerine yetmeyen ve Avrupa’da öne çıkmak isteyen kulüplerimiz tarafından Türkiye Kupası tam bir angarya olarak görülmeye başlandı. Yoğun maç programından şikayetçi olan ekiplerimiz neredeyse lütfeder gibi kupaya katılırlarken, oynadıkları maçlara da yedek ağırlıklı kadrolarla çıkar oldular. Böylelikle de Türk futbolunda önemli geleneklerden biri olan Türkiye Kupası eski prestjinden uzaklaşır oldu. Hatta, “Türkiye Kupası gerekli mi gereksiz mi” diye tartışmalar yaşanmaya başlandı. Özellikle Kupa Galipleri Kupası’nın kaldırılmasından sonra federasyon kupalarının gereksizliği üzerine polemikler giderek alevlendi. Kupayı alıp UEFA’ya katılıyor olmak da takımlarımızı tatmin etmez oldu. FORTİS GELDİ SIKINTI BİTTİ Giderek hararetlenen tartışmalar 13 Aralık 2005 tarihine kadar devam etti. Tabir yerindeyse bu tarih, Türkiye Kupası için bir dönüm noktası, hak ettiği prestiji kazanması açısından önemli bir virajdı. Türkiye bankacılık pazarına yeni giren Fortis, Türk futboluna da katkıda bulunmak istiyor ve bu amaçla da Türkiye Kupası’na kendi adını vererek sponsor oluyordu. Artık kupa “Fortis Türkiye Kupası” olarak anılmaya başlıyordu. Tabii ki artık işin içinde önemli bir ekonomik kazanç da söz konusuydu. Son dönemlerin beylik ifadesiyle “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”tı. Kupanın değişen statüsüyle birlikte grup maçlarının ardından çeyrek finaller, yarı finaller ve son olarak da final karşılaşması oynanmaya başladı. Gruptan çıkmanın yanı sıra alınan her galibiyet ve beraberlik de puanın yanı sıra ekonomik bir kazanç olarak da kulüplerin hanelerine yazılıyordu. Üstelik bu, Anadolu ekipleri için de önemli bir fırsat oluyordu. 2. Lig A hatta B Kategorisindeki takımlar bile kupada ses getirmeyi ve ceplerini doldurmayı başardı. Örneğin, bu sezon yarı finale yükselen Kayserispor’un teknik direktör Bülent Korkmaz’ın ücretini kupadan elde ettiği gelirlerle sağladığını söylemek pek de abartı olmayacaktır. Böylelikle, Türkiye Kupası yeniden eski önemini ve prestjini kazanıp, takımlar yeniden kupaya gereken önemi vermeye başlarken paranın her alanda ne kadar önemli olduğu da bir kez daha kendini gösteriyordu. 14 DEFA KAZANDI G.SARAY ÜSTÜN T ürkiye Futbol Federasyonu, 1961 yılında başlayan Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nda Türkiye’yi temsil edecek takımı belirlemek üzere, 196263 sezonunda bütün liglerde yer alan 66 takımın katılımıyla bir Türkiye Kupası organize etmiştir. Bir süre sonra bu isim altında yapılan turnuva daha sonra 1980 81 sezonunda Federasyon Kupası adına dönüştürülmüştü. 199293 sezonunda ismi tekrardan Türkiye Kupası olarak değiştirildi. G.Saray 14 defa bu kupayı kazanarak en fazla Türkiye Kupası sahibi unvanını almıştır. 13 Aralık 2005 tarihinde kupanın ismi 2 yıllığına Fortis Türkiye Kupası oldu. 12 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle