Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yunan ligi nerede? Y unan Süper Ligi yıllık yaklaşık 330 milyon dolar civarında bir gelir yaratıyor. Yaratılan gelirin yüzde 95’i, yani 325 milyon doları Süper Ligden geliyor. Yaratılan gelirin paylaşımına bakıldığında ise, toplam gelirin yüzde 26’sını üç büyük kulübün aldığı görülüyor. Buna göre Olympiakos toplam gelirin yüzde 11’ini alırken, onu sırasıyla Panathinaikos yüzde 8 ve AEK da yüzde 7 ile takip ediyor. Diğer 13 kulübün aldığı toplam tutar ise 211.8 milyon dolar. Buna göre kulüp başına düşen tutar ortalama olarak 16,9 milyon dolar. Yani yüzde 5.7 civarında. C SPOR FUTBOL MART SALI BAKINCA FUTBOLDAKİ BAŞARILARI Altyapı ve Muhammet SERDAR KIZIK Altyapı, yılların konusudur, tartışılır. Aslında kulüplerin cansuyudur altyapı, geleceklerinin güvencesidir. Beşiktaş bu konuya önem veren kulüplerimizden. Bir çok futbolcusunu daha küçük yaşlarda keşfedip, aşağıdan yukarılara taşıdı. Son yıllarda bakış açısı değişmeye başladı ama yine de bugün kulüpte çocukluk dönemini geçirenleri, yakın bir gelecekte yıldız olarak izleyeceğiz. Bunlardan birisi de üstün yetenekli 12 yaşındaki Muhammet Demirci. Yere göğe sığdırılmıyor bu geleceğin yıldızı. Gazetelerde çıkan haberlere bakılırsa el birliğiyle bu yeteneği yurtdışına pazarlama çabaları söz konusu... Muhammet, geçen ay Barcelona’ya götürüldü. Barcelona’nın tesislerinde, bu Türk yıldızına çeşitli testler uygulayan altyapı sorumlusu Albert Benangez, “Geleceğin Maradona’sı” dediği Demirci için, “Tek kelimeyle harika bir futbolcu” yorumunu yaptı. Tüm sorumluluğunu üstlenerek Muhammet’i İspanya’ya götüren Seyit Ateş de “Emeğimize değdi, Muhammet’i dünya futboluna sunmak için ilk adımı attık” dedi. Bir çocuk dünya futboluna sunuluyor, Türkçesi pazarlanıyor. Anlı şanlı medyamız da buna çanak tutuyor. Kimi yazarlar da Beşktaş yönetimine “Çocuğun önünü kesmeyin, zorluk çıkarmayın, verin Barcelona’ya yarın Maradona olsun” diye ahkam kesiyorlar. Beşiktaş Muhammet için Barcelona’dan 5 milyon Avro istemiş. Pazarlıklar tıkanmış. Olağanüstü bir yeteneğin yıldız olma koşullarının bilimsel gerekçeleri var. Bu yaşta kendi toplumundan, ailesinden, arkadaşlarından, kültüründen koparılan bir çocuğun olağanüstü özellikler taşısa da gelecekte yıldız olma güvencesi yok ne yazık ki ! Bu konuda en sağlıklı değerlendirmeyi, 6 Mart tarihli spor ekinde “Çocuklarımızı sahiplenmeyen tutuma isyan eden bir sorumluluk bilinciyle”, dünyaya bilimsel bir gözle bakan spor adamı Adnan Dinçer yaptı. “Çocuklarımızdan ellerinizi çekin” diye haykıran Dinçer, bakın maskeleri nasıl düşürüyor: “Muhammet mahalle futbolunu unutan ülkenin son harikası. Doğal yeteneğine destek verilecek bilimsel eğitim sürecinde. Ama bir anda kendini inkar eden bir çarkın içinde görüyoruz Muhammet’i. Bir milyar dolarlık futbol bütçesi onu bir anda yutuyor. Tapon malları bize hoca ve futbolcu olarak sokan rantiyeciler, Muhammet’i ve Türk futbolunun geleceğini satın alırken hepimizi dışlıyorlar. Altı yabancı ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı senaryosunu bize yutturanlar, gençlerimizi aşarak çocuklarımıza ulaştılar. .. Türk futbol devrimini gerçekleştiren Beşiktaş özkaynak düzeninin, dünya çapındaki başarısını hiçe sayarken, Türk futbolunu geliştiren tarihsel devrime de “dur” demiş oluyor. Muhammet olayı aynı zamanda Türk futbol eğitimine duyulmayan güvenin belgesidir. Beşiktaş bu ülkenin Barcelonası değil midir? Bir kaç yıl sonra orada büyüyecek Muhammet, küçüklerimizin idolü olmaktan neden alıkonuldu? Bu yanlışı önleyecek kurumlar nerede? Yabancı bir ülkeye verilen bu dahi çocuk için kim hesap verecek? Adı ne olacak orada?...İhanetinizin farkında mısınız..?” Dinçer uyarılarını, “Bu, AB kapılarında 55 bin sayfalık dayatma belgelerinde yazmaz. Ama kendi insanına, eğitimine güvenmeyenler Beşiktaş tarihini iyi okusunlar. Çünkü bu ayıp, çocuklarımıza ve geleceğimize indirilen en önemli darbedir... Avrupa’ya karşı başarılı olacak harika çocuklarımızı onlara teslim ederek geleceğimizi satmıyor musunuz?” diye sürdürüyor. Fazla söze gerek yok... SPORTİF PERFORMANSIN DAĞILIMI Yunan futbol liginde bugüne kadar 6 şampiyon çıkmış. Profesyonel futbolun başlangıç yılı da yine bizdeki gibi 1959. Profesyonel ligde ise bugüne kadar şampiyonluk kazanan takım sayısı sadece 5’e ulaşmış. Süper ligde en çok şampiyon olan kulüp ise 20 şampiyonlukla Olympiakos olurken, onu 16 şampiyonlukla Panathinaikos takip ediyor. Yunan ligi’nin bir başka büyük takımı AEK ise 9 kez şampiyonluk kazanabilmiş. Son on yılda ise şampiyon olan takım sayısı ikiye düşüyor. Bu süreçte Olympiakos dokuz kez şampiyon olurken, Panathinaikos sadece bir kez şampiyon olabilmiş. F REKABETÇİ DENGE Yunan Süper ligi rekabetçi denge açısından Türkcell Süper Ligi’ne çok benziyor. Yunan Süper ligi’nde özellikle üç büyük kulüp leyhine hem sportif anlamda, hem de iktisadi ve ekonomik anlamda haksız rekabete izin veren bir denge kurulmuş durumda. Nitekim Yunan profesyonel Futbol liginde bu üç takım toplam 48 şampiyonluğun 45’ini kazanırken, mali ve iktisadi anlamda da toplam futbol pastasının yüzde 26’sını kendi aralarında paylaşıyorlar. SONUÇ Yunan Süper Ligi fena halde Süper Ligimize benziyor. Her iki ligde de büyükler ekseninde şekillenmiş bir futbol organizasyonel yapısı var. Futbol pastasından alınan paylarda büyükler lehine haksız bir rekabet sözkonusu. Rekabetçi denge düşük ve büyükler lehine haksız rekabet yaratacak şekilde konumlanmış. Yunan Süper Ligi hem yarattığı parasal değer hem de izlenirlik bakımından Avrupa’nın önemsiz liglerinden birisi durumunda. Süper lig yıllık 330 milyon dolar yarattığı gelir ile de 500 milyon dolarlık yıllık gelir yaratan Turkcell Süper Ligin gerisinde. Her iki ligde de kulüpler çok önemli borçlarla karşı karşıyalar. Yunan Ligi’nde de teşvik, şike ve rüşvet iddiaları sürekli gündemde. Fanatizm ve holiganizm ciddi ölçüde Yunan futbolunu tehdit eder boyutta. 2003 yılında bir televizyon programında hakemlerin şikeye bulaştığı açıklanıp, olayın adliyeye intikal ettirilmesine karşın, ne yazık ki, bizde olduğu gibi delil yetersizliğinden bir sonuca ulaşılamadı. Yunan liginde de bizde olduğu gibi bazı takımların kollandığına ve şampiyon yapıldığına dair sürekli haberler gündemde. Özellikle Olympiakos maçlarında ciddi şekilde hakem hatalarının olması, bu iddiaları destekler durumda. Bu iddiaları desteklercesine ne enteresandır ki, Olympiakos’un son on yılda dokuz kez şampiyonluğa ulaştığını görüyoruz. Siyasetin eli hep bir şekilde federasyonun üzerinde. Nitekim geçen yıl, Federasyon seçimlerine müdahale edilince, UEFA geçici olarak Yunan takımlarına ambargo uygulamıştı. Bunun sonuçlarının ağır olacağını düşünen hükümet, gelecek tepkileri gögüsleyemeyeciğini anlayınca geri adım attı ve UEFA da yasağı kaldırdı. Ancak Otto Rehhagel’in Yunan futbolunun başına geçmesiyle ulusal takım bazında başarılı performans da gelmeye başladı. Sportif başarı, futbol dışı ögelere karşı en iyi panzehir oldu. Yunanistan, 2004 Avrupa Şampiyonası dışında bir başarıya ulaşamadı. Bundan önce sadece iki büyük şampiyonaya katılabildi. 1980’deki Avrupa Şampiyonası’ndan sadece tek beraberlikle ayrılan Yunanlar, 1994’te ABD’deki Dünya Kupası’nda da üç maçta hiç puan alamadan ve hiç gol atamadan ülkelerine dönmek durumunda kaldılar. Ancak kulüp takımları bazında bize göre daha başarılı bir performans sergileyen Yunanistan’da, Panathinaikos 1971’de İngiliz Everton ve Yugoslav Partizan’ı eleyerek Şampiyon Kulüpler Kupası’nda finale kadar yükseldi, ancak finalde Cruyff’lu Ajax karşısında kaybettiler. Aynı Panathinaikos 1985’te de, Kupa Galipleri Kupası’nda yarı finalde Everton’a yenildi. 199596’da Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale kadar çıkma başarısı gösteren Olimpiyakos ise 199899’da çeyrek finale yükselme başarısı gösteren ikinci Yunan kulübü oldu. Yunanistan’ın sadece futbolda değil, son zamanlarda başta basketbol olmak üzere çoğu spor dalında önemli başarılara ulaşması, komşudan alacağımız bazı derslerin olduğunu bize gösteriyor. utbolda Yunanistan en büyük başarısını 2004 Avrupa Şampiyonası’nı kazanarak elde etti. Takım oyunları içinde elde edilen bu başarı Yunan futbolunun gelişimine katalizör etkisi yaptı. Özellikle kulüp bazında Yunan takımları, bize göre daha olumlu performans sergilediler. Nitekim bu başarılarını da, tamamen ülke kulüplerinin performanslarına göre oluşan UEFA sıralamasından rahatlıkla görmekteyiz. Bugün Yunanistan UEFA’da sekizinci sıraya kadar yükselmiş durumda ve bu sıradan dolayı da Avrupa’da Şampiyonlar Ligi’ne 2 takım, UEFA Kupası’na da 4 takım gönderiyor. Bizim bugünkü durumumuz ile kıyaslandığında biz bugüne kadar sadece iki kez, 2001 ve 2007 yılında Yunanistan’ın üzerine çıkabilmişiz. Bunlar da Galatasaray’ın son derece başarılı olduğu yıllardan birisi olan 2001 ve 2007. Bunun dışında UEFA sıralamasında Yunansitan’ın sıralamada hep üzerimizde olduğu görülüyor. Bunu aşağıdaki tablodan da net olarak görebilmekteyiz. 200007 arası Türkiye ortalama 28.319 puan toplarken, Yunanistan ortalama 32.219 puan toplamış. Kulüp takımlarının performansına göre oluşan bu tabloda, Türkiye’nin geçen bu yedi yıllık süre içinde ortalama sıralaması 10,75 olurken; Yunanistan’ın 8.37 olmuş. Yani Yunanistan geçen bu süre içinde hep ilk 10’un içinde olmayı başarabilmiş. Bu yılı saymazsak. Ulusal takımımızın en yüksek noktaya çıktığı yıl olarak 2002 Dünya Kupası’nı görüyoruz. Aşağıdaki grafik her iki takımın da 200007 yılları arasında aylar itibariyle sıralamadaki yerlerini gösteriyor. Ulusal takımımızın uluslararası performansının Yunan ulusal takımına göre daha istikrarlı bir çizgi izlediği gözlemleniyor. Yunanistan 2004 yılında Avrupa Şampiyonası’nı kazanmış olmasına karşın yine de yıl ortalaması olarak sıralamada Ulusal takımımızın altında kaldığı görülüyor. Ancak ulusal takımımızın performansının 2005’ten sonra düşmeye başlaması, sıralamadaki yerinin de gerilemesine yol açmıştır. Ancak bu düşüşe Yunan ulusal takımının da eşlik etmesi, takımlar arasında genel trendin değişmemesine yol açmıştır. 200007 yılları arasında Yunan ulusal takımının en iyi performansını 2007 yılında sergilediğini görüyoruz.Yunan ulusal takımı daha olumluya doğru bir trendin içine girerek, performansını 35. sıradan 14. sıraya kadar yükseltirken, Ulusal takımımız ise “hazırdan yemeye” devam etmektedir. 2000 yıl sonunda 30. sırada olan takımımızın 2007’nin ilk üç ayında FIFA sıralaması ne yazık ki 27. sıradır. Aslında 2007 yılı itibariyle hemen hemen Yunanistan’ın performansına yakın bir performans sergileyen Ulusal takımımızın 2006 performansının yıl sonuna doğru kötüleşmesi Ulusal takımımızın sıralamadaki yerinin gerilemesine yol açmıştır. 2006 Yılı Ocak ayına 11. sırada giren Ulusal takımımız yıl sonunu 26 sırada tamamlamıştır. Yunan ulusal takımının bugüne kadarki en büyük başarısı 2004 Eurocup şampiyonluğu olarak karşımıza çıkıyor. Kulüp takımları bazında ise en büyük başarı olarak Panathinaikos’un 197071 sezonunda Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda final oynaması olarak görüyoruz. EPosta: serdarkizik?cumhuriyet.com.tr 9