16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C A SPOR FUTBOL MART SALI SOLDAN SAĞA: Şükrü Gülesin, Çengel Hüseyin, Bülent Eken, Vedii Tosuncuk, Murat Alyüz, Cihat Arman, Bölge Başkanı Nedim Kaleci, Federasyon Başkanı Vildan Aşir, Halit Deringör, Galip Haktanır, Antrenör Molnar, Oturanlar: Salahattin Torkal, Lefter Küçükandonyadis, Fikret Kırcan. ATİNA’ D A MAÇ BAŞKADIR TARIK ERYİĞİT vrupa Şampiyonası’na katılma yolunda ulusal takımımız 24 Mart’ta Yunanistan ile çok önemli bir maç oynayacak. 2008’e katılmak istiyorsak tarihimiz boyunca yenilmediğimiz Yunanistan ile oynayacağımız bu maçtan da puanla ayrılmamamız gerekiyor. Geçmişte Yunanistan maçlarının havasını solumuş olan Fenerbahçe ve ulusal takımın oyuncularından yazarımız Halit Deringör ile nostaljik bir sohbet yaptık. Ulusal takımın dününü ve bugününü bizler için değerlendiren Deringör, anlattıkları ile sizlere yeniden o dönemin havasını yaşatacak. Sizin döneminizdeki ulusal maçların havası ile günümüzdeki ulusal maçların havasını karşılaştırır mısınız? Geçmişte hangi değerler ön plandaydı, günümüzde hangi değerler ön planda? O zamanki duyguları anlatabilmek ve bugünkü duygular ile karşılaştırmak oldukça zor. Benim futbolculuk dönemimde bir oyuncunun Galatasaray, Beşiktaş ya da Fenerbahçe gibi büyük bir takımda oynaması en büyük hayaldi. Benim değer yargılarıma göre o dönemde bu üç büyük takımda çok önemli futbolcular vardı. Bu futbolcuların yanına girmek, onlarla birlikte oynamak oldukça zordu. Bu nedenle ulusal takımda oynayabilmek hayallerin de ötesinde bir şeydi. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra bizim kuşağın oynadığı ilk ulusal maç 1936’da yapılmıştı. O dönemlerde şimdiki gibi çok sık ulusal maç oynanmazdı. İkinci Dünya Savaşı devam ederken 1941’de Yunanistan ile bir maç olduğu söylendi. Ben de lise son sınıfta öğrenciydim. Benim için çok önemli bir yıl oldu. Fenerbahçe’den sadece 3 oyuncu seçmişlerdi. Ben, Cihat Arman, ve Murat Alyüz. O dönemde Almanlar sınırlarımıza kadar gelmişlerdi. Rusya’yı kuşatmak için bizim topraklarımızdan geçe YUNANİSTAN: 1 TÜRKİYE: 3 aç el M 23 Nisan 1948, Öz Stadı os aik tin na Pa Atina, o (İtalya HAKEM: G. Dattil Federasyonu) lavinias, Gulios, YUNANİSTAN: De Stoflidis, Mavros, is, ard en M s, Murati pantoniou), Cavaros (Dk.46 PaMerapulos (Dk.80 , dis Ksenos, Vikeli los Vasos), Apostopu man (FB, Kaptan), Ar t ha Ci E: İY TÜRK Vedii Tosuncuk Murat Alyüz (FB), Torkal (FB) (Naci din ad (BJK), Selah t Eken (GS), Özkaya (GS)), Bülen fa), Fikret Kırcan (Ve un yg Sa , yin Hüse ), Ahmet Erol (FB in sk Ke (FB), Erol )), Lefter (FB r gö rin (FB), (Halit De Şükrü ), (FB Küçükandonyadis ) JK (B in r Güles rcan (Dk. 9), Lefte GOLLER: Fikret Kı (Dk. 20), Vikelidis dis ya Küçükandon lesin (Dk. 74) (Dk. 70), Şükrü Gü HALİT DERİNGÖR ceklerdi. Ancak İsmet İnönü bu geçişe izin vermedi. Bu nedenle de Yunanistan ile oynayacağımız maç ertelendi. Yunanistan ile ancak 7 yıl sonra 1948’de oynayabildik. Bu dönemde de Türkiye’nin şartları kötüydü. Ama Yunanistan ile bizim aramızda bir fark vardı. Onlar, bugün bizim Brezilya ya da Avrupalılara baktığımız gibi, bize öyle bakıyordu. Yunanlılar Türkiye’nin futboldaki üstünlüğünü peşinen kabul etmişlerdi. Biz bu atmosfer altında maça çıkmıştık. Ancak gerçekten de bu üstünlüğü kabul etmekte haklıydılar. Çünkü Türk futbolu o dönemde Yunan futbolundan kat kat üstündü. Atina’ya dönecek olursak. İlk Atina seyahatinizden biraz bahsedebilir misiniz? Ulusal forma ile Atina’da maç yapmak nasıl bir duyguydu? Bizim kuşağımız Yunanlılara karşı şart lanmış bir kuşaktı. Annelerimiz, babalarımız bizim Yunanlılara karşı şartlandırmıştı. O dönemde Yunan deyince bizim ulusal duygularımız kabarırdı. Şu an bunun doğru bir hareket olmadığını düşünüyorum ancak o maçta milliyetçilik damarlarımız şahlanmıştı. Yunanlılar da bizden farksızdı. Onlar da Türkiye’yi yenmeyi her şeyden üstün tutuyorlardı. Ne var ki biz onlardan daha iyi bir takımdık ve sahadan galibiyetle ayrılmayı başardık. Türkiye’nin Yunanistan’a karşı o günlerden başlayan bir üstünlüğü var. Henüz Yunanistan’a hiçbir maçta yenilmedik. Bu, 24 Mart’ta oynanacak olan maça nasıl yansır? Şu anda ne Yunanistan ne de Türkiye eski durumdalar. Yunanistan eskiye göre daha çok mesafe almış durumda. Bizim onlara karşı üstünlüğümüz eskiye oranla biraz daha azaldı. Benim gördüğüm kadarıyla futbolu, futbol gibi oynuyorlar. Yunanistan’ın zaten futbolda fiziğe dayalı bir üstünlüğü var. Son zamanlarda teknik olarak da gelişme gösterdiler. Günümüz futboluna çok iyi uyum sağladılar. Bu gelişmede son dönemde Yunanistan’ı çalıştıran Otto Rehagel’in çok büyük katkısı olduğunu söyleyebilir miyiz? Tabii ki mutlaka faydası olmuştur. Ancak ben teknik direktörün bir takıma çok fazla etki edebileceğine inanmıyorum. Teknik direktörün bir takıma katkısı yüzde 15 ya da yüzde 20 oranındadır. Molnar üç kez Fenerbahçe’nin başına geldi ve üç defa şampiyon yaptı. Üstelik Molnar hayatında futbol oynamamış bir insandı. Günümüzde futbolculuktan gelmiş olan teknik direktörün başarılı olacağına dair bir kanı var. Ben bunun doğru bir düşünce olduğunu sanmıyorum. Molnar bunun en önemli kanıtıdır. Ayrıca Molnar’ın elinde çok iyi bir takım vardı. Bu da Molnar’ın Fenerbahçe’ye şampiyonluklar kazandırmasını sağlayan en önemli faktördür. 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle