Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR RÖPORTAJ ŞUBAT SALI ..ve mikrofon Orhan Ertanhan’da ‘GENÇLER KENDİLERİNİ SÜREKLİ GELİŞTİRMELİ’ Yılların spor adamı olarak genç gazeteci adaylarına ne öneriyorsunuz? Futbolun bu hengamesine mi dalsınlar, yoksa amatör branşlarda uzmanlaşırlarsa da aranan gazeteci olabilirler mi? O.E: Şimdi gazeteci profili değişti. Çocukluğumda da beni affetsinler magazinciler ve spor muhabirleri hep toplama gibiydi. Orta okuldan belge almış, liseyi terk etmiş genç çocuklar bir tanıdık vasıtasıyla işe girip yıllarca kadro almadan çalışırlardı. Ama şimdi iş el değiştirdi. Bugün stajyerler bile 4 yıllık fakülte mezunu, hepsi dil biliyor. Bunun yanında araştırmacı olmak lazım. Genç arkadaşların internetten her konuyu araştırmaları gerek. Futbol izliyor olsalar da her branşı takip etmeliler. Spor adamı olmaları lazım. rhan Ertanhan... TRT’nin siyahbeyaz ekranlı günlerinden beri kadife sesi ve düzgün diksiyonuyla akıllarımızda yer eden yıllaran deneyimli bir gazeteci. Spor dünyasında yönetici olarakr da görevler alan Ertanhanher zaman mütevazı ve alçakgönüllü tavırlarıyla dikkat çekti. Ertanhan’la Türk futbolu üzerine pek çok konu hakkında dobra dobra konuştuk. Günümüzde Türk sporunu nerede görüyorsunuz? Orhan Ertanhan: Türk sporu aslında amatör branşlara baktığımız zaman geçmişle kıyaslanamayacak kadar iyi bir yerde. 2030 yıl öncesine bakarsak hep sonuncu olduğumuz yarışmaları izler olmuştuk. Şimdi bir Avrupa şampiyonu, bir dünya ikincisi çıkartabiliyoruz. Bireysel olarak teniste bile çeyrek finallerde oynayan sporculara sahibiz. Bunda tabii ki sponsor dediğimiz dış destekler de çok etkili. Koraç Kupası’nda Avrupa şampiyonu bir basketbol takımımız bile var. Keza hep ilk 4’e kalan voleybol takımları çıkartıyoruz erkeklerde ve bayanlarda. Dünya sıralamalarında inanılmaz dereceler alıyoruz. Aslında futbolda da çağın gereklerine uyup takım prensibi, oyun düzeni olarak kimsenin gerisinde değiliz. Ama sadece kamuoyuna yansıyan perde arkasındaki bir takım oyunların kamuoyunu rahatsız ettiğini düşünüyorum. Ancak, bu konuda o kadar kötümser değilim. “Bütün pislik bulaşmış, bu temizlenmez” demiyorum. Her taşın altında bir kötülük aramıyorum şahsen. Yönetimler biraz daha şeffaf, daha profesyonelce olabilseler, kurumsallaşabilseler bence bu sorunların hepsi ortadan kalkar. Bizde yönetimlerdeki, hele de yönetimin başındaki kişiler çok göz önündeler, işin çok içindeler. Bence kurumsallaşabilse kulüpler, yönetim karar mercii olsa, gözönünde bulunmasa, takipçi ve denetleyici olsa bu sorunlar gündeme gelmez. Gazetenizde İngiltere Premier Ligi’nin altyapılarının nasıl pazarlanıp değerinin buralara vardığıyla ilgili bir yazı okudum. Bugün İngiltere Ligi’nde herhangi bir masa altı oyundan, spor dışı uygulamadan söz edebilir miyiz? Hayır... Şampiyon olması beklenen takımın en kolay maçında bile lig sonuncusu O bir ekip geliyor, onu yeniyor. Hiç kimse de bunun altında bir şey aramıyor. KURUMSALLAŞMA ŞART Peki biz neden arıyoruz? O.E: Ben bunu profesyonel olmayan yönetimlere bağlıyorum. Futbol Federasyonu’nun yönetim ve delege yapısı değişmedikçe bunun önleminin alınamayacağını düşünüyorum. Politikacıların arzusu doğrultusunda delegeler imza toplayabiliyor. Demek ki politika tamamen içinde. Ben yaklaşık 30 yıldır gazeteci ve yönetici olarak bu camianın içindeyim. Ben o 22 küsur delegenin her halde 150’sini hiç tanımıyorum. Kısacası futbolun içinden gelmeyenler futbolu yönetiyor... O.E: Evet... Başka beklentiler var. Bazıları göreve gelince kendine oynuyor. Gücü olan belli baskı gruplarını devreye sokuyor. Ondan sonra da dedikodular alıyor başını gidiyor. Genç, ileri görüşlü, aydınlık kafalar yönetimlerde de çoğunluk haline gelmeye başlasa bu sorunlar çözülür. Çünkü bu genç arkadaşlar iş dünyasından da biliyorum yaptıklarıyla ön plana çıkan insanlar. İşte bu kişiler yönetimlerde çoğunluk olmaya başlarsa, yönetim kurullarının yapısı da değişir, kulüplerin işleyişi de kurumsallaşma yolunda gelişir. 16