05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C M A H M U T SPOR FUTBOL OCAK SALI IRKÇILIKTA SON NOKTA SİYAHBEYAZ film gibi biraz S E R T T ürk futbolunun büyük umutlar bağladığı, genç yaşta Avrupa arenasına gönderdiği yıldızı Emre Belözoğlu’nun ırkçılıkla suçlanması, İngiltere’de olduğu gibi ülkemizde de büyük yankı uyandırdı. İngiliz Futbol Federasyonu ocak ayı sonunda Emre’nin ve olaya karışanların ifadesine başvuracak ve buna göre ya onu aklayacak ya da eşi görülmemiş bir ceza verecek. Emre iyi futbolculuğu yanında sempatikliği ve söyleşilerdeki olgun tavırları nedeniyle Türkiye’de olduğu gibi İngiltere’de de çok sevilen bir oyuncu. Onun hakkındaki böylesi olumlu düşünceler, ırkçı bir davranışta bulunmasının olanaksız olduğunu düşündürüyor. Hatta adaşı sevgili Emre (Zeytinoğlu) “www.gazetem.net”teki yazısında, “Nasıl oluyor da dışarıda çok maCAM sum, olgun davranan futbolcular alanda çoğu zaman tanınamayacak denli sinirli, abuk sabuk hareketler yapıyor?” diye soruyor. Ve Emre’nin ırkçılıkla suçlanmasına doğrudan karşı çıkamadığını, çünkü Emre’nin söyleşilerindeki olgunluğuyla alandaki hırçınlığının böyle bir ikileme yol açtığını söylüyor. ANLAYIŞ FARKI Ancak olayın ortaya çıkmasından sonra Türkiye genelinde Zeytinoğlu’nun tersine “Bizde ırkçılık yoktur. Emre iyi çocuktur, asla böyle bir şey yapmaz” düşüncesi daha egemendi. Acaba gerçekten öyle mi? Avrupa’nın ırkçılık konusunda bu denli özenli ve ödün vermez davranmasının ne gibi nedenleri olabilir? Ya da bizim ırkçılık anlayışımızla Avrupa’nın anlayışı arasındaki farklılık nedir? Bu sorular elbette ki çok yönlü bir bakış açısıyla yanıtlanmaya çalışılabilir ki bunun bir gazete yazısında çözümlenmesi kolay değil; hatta olanaksız. Yine de ana başlıklarıyla nedenler üzerinde belki tartışma yaratacak sorulara zemin oluşturulabilir. Bilindiği gibi 21. yüzyılda bilimsel, teknolojik, ekonomik ve kültürel değişiklikler, yenilikler yaşam biçimini değiştirirken; kültürel değişim dönüşümlere de olanak sağlamıştır. Örneğin spor kültürü içindeki temel yaklaşımlardan biri; kazananın alçak gönüllü bir sevinç, kaybedenin olgun bir üzüntüyle sonucu karşılaması iken, günümüzde bunun tam tersi bir durum söz konusu; yalnızca kazananın varlığının kabul edildiği bir anlayış egemen. YA KAZANACAK YA KAZANACAK İkinci olanın varlığı, çabası hiçbir biçimde değerlendirilmeden çöpe atılabiliyor. Böyle bir bakış açısı altında spor alanında da kazanmak ve kaybetmek, bir anlamda isteri nöbeti biçimin de kendinden geçerek yaşanıyor. Örneğin teniste; top oyundayken izleyicilerin birbiriyle fısıldaşması ya da herhangi bir ses çıkartması bile ayıp sayılırken, günümüzde artık tribünlerde futbol tezahüratları yapılıyor. Ünlü Meksika dalgası büyük bir gürültüyle kortlarda sergileniyor. Oyuncuların ülke bayrakları açılıyor. Bu durum; “milliyetçi rüzgârları dolduran spor siyaset birlikteliği, tarihi süreç içinde birbirini kullanarak günümüze geldiğinde buna hedef kitlelerinin aynılığını da ekleyin daha meşru bir zemine oturuyor” şeklinde yorumlanabilir. Futbola gelince... Son dönemlerde arttığı gözlemlenen gerek tribünlerdeki gerekse alanda oyuncular arasındaki ırkçı tutum ve davranışlar yeni bir şey değil. Ancak bunların günümüzde gelişen kitle iletişim araçları yoluyla daha duyulur, daha görünür ve okunur olP B E L L duğu söylenebilir. Bu bilinebilirlik halinde özel TV’lerin ve radyoların pıtrak gibi ortaya çıkmasının payı büyüktür. İNSANLIK SUÇU Aslında statlardaki ırkçı davranışlar yandaşların büyük kısmını kapsamaz, azınlıkta kalan küçük bir grup tarafından gerçekleştirilir. Ayrıca statlardaki ırkçı tutum ve davranışları saf bir ideolojinin uygulamaları gibi değerlendirmek çok da doğru olmaz Ama nedeni ne olursa olsun bu tür davranışlar günümüz dünyasında bir insanlık suçu olarak değerlendirilmektedir. Ve hiçbir toplum böyle bir ayıbın sorumluluğunu yüklenmek istemez. İngilizlerin bu konu üzerinde ödün vermez tavrının, yaklaşımının temel nedeni budur. Çünkü onlar kendileriyle birlikte Fransa, İtalya, İspanya, Almanya gibi devletlerle batı uygarlığının temel taşlarını oluştururken sömürgeci, yayılmacı politikalara dayanmışlardır. Günümüzde “çağdaş”, “evrensel” olarak nitelenen uygarlığı sahiplenirken, ne pahasına bu noktaya gelindiğinin toplumsal olarak bilincindedirler. Bu nedenle ırkçı tutum ve davranışların vereceği toplumsal zararı ortadan kaldırmak, en azından olabildiğince azaltmak için her türlü önlemi almaya çalışmaktadırlar. DEVAMI 7. SAYFADA 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle