Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR AKTÜEL KASIM SALI Çocuklar eğlenerek özgüven kazandı F utbol, atletizm, aerobik, step, basketbol, voleybol, hentbol, tekvando, satranç ve halk oyunları alanlarında faaliyet gösterdiklerini söyleyen Muzaffer Tunçağ, Konak’ta spor hareketı başlattıklarını vurguladı. Sporun önemini bildiklerini ve gelir düzeyi düşük bölgelerde bu kültürü geliştirmek için çalıştıklarını da vurgulayan Tunçağ, “Her yıl amatör kulüplerimize ve okullarımıza malzeme yardımı yapıyoruz. Formalarını, toplarını, atlama minderlerini, kısaca tüm gereksinimlerini karşılıyoruz” ifadesini kullandı. Ekonomik durumları iyi olmayan ailelerin yaşadığı Mehtap Mahallesi’nde 700’ün üzerinden çocuğun tekvando kurslarına gittiğini de kaydeden Tunçağ, “İlk geldiklerinde bu çocuklarımız varoş kültürünün getirdiği etkilerden dolayı insanlarla konuşmaya bile cesaret edemiyordu. 4 kişi bir araya geldiklerinde inanılmaz gürültü oluyordu. O eğitimi aldıklarında çocukların kendilerine özgüveni geldi. Sporun eğitime verdiği katkının en güzel örneklerini görüyoruz ve yaşıyoruz. O bölgede yaşayan ailelerimizden ‘Çocuklarımız sokaktan kurtuldu. Bir sonraki antrenman saatini iple çekiyor. Arkadaşlarıyla kavga etmiyor’ gibi olumlu tepkiler geliyor. Bu çocuklar her alanda yetiştirilecek. İçlerinden spora en yatkın olanlarını da lisanslı sporcumuz yaptık. Takımlarımızdaki başarılarımız da buradan geliyor” açıklamasını yaptı. Voleybolda 3. Lig’den 2. Lig’e çıktıklarını, futbolda da süper amatör kümede lider olarak 3. Lig yolunda ilerlediklerini söyleyen Tunçağ, “Tekvandoda 6 sporcumuzu ulusal takıma gönderdik. Bizim sporcularımız bu alanda dünya ikinciliğini elde etti. Sporcularımızın bu başarısı 2008 Gençler Tekvando Şampiyonası’nın İzmir’e gelmesini sağladı. Bu organizasyonun da UNIVERSIADE gibi başarılı geçmesi için şimdiden çalışmalara başladık. Atletizme de çok önem veriyoruz. Beşiktaş ve Fenerbahçe gibi kulüp takımlarıyla birlikte atletizmin her alanında mücadele ediyoruz. Bu alanda sporcularımızdan önemli başarılar bekliyoruz. Yıl başından itibaren bocce ve güreş takımları da kurarak sporun her alanında yer almayı hedefliyoruz” dedi. bir takımla bu işi başarmıştır. Atina, 1990 yılında Tokyo’daki seçimde Olimpiyadlar’ı Atlanta’ya kaptırınca bir daha asla aday olmayacağını ilan etmesine rağmen, Atlanta’daki başarıyı gördükten sonra fikrini değiştirmiş ve bu işi kotarmak için bir komisyon kuracağına tüm yetki ve sorumluluğu, zengin bir işadamının karısı olan çok iyi eğitim görmüş, akıllı ve bilgili Bayan Angele Poulos’a vermişti. Bu becerikli kadın, bir yıl içinde gerekli çoğunlu sağlayacak çalışmayı yapıp, 1997 yılında 2004 Olimpiyadları’nın Atina’da yapılmasını sağladı. Moskova ve Los Angeles’de, 1500 metre’de iki altın madalya kazanan İngiliz atleti, Sebastian Coe atletizmi bıraktıktan sonra şan ve şöhretini kaybetmeden, iki kez İngilizlerin kaybettiği adaylık şansını bu becerikli şampiyon yoluyla yapmış ve Paris’in adaylığını destekleyen Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’a rağmen 2012 Olimpiyadları’nın Londra’ya alınmasını sağlamıştır. Oilmpiyadlar bir ülkeye değil bir kente verilir. Her Olimpiyad sonunda, stada Olimpiyadlar süresince dalgalanan bayrak indirilir o kentin belediye başkanı tarafından, Olimpiyadlar’ı dört yıl sonra organize edecek kentin belediye başkanına verilir. Maalesef, 1993’den beri aday olduğumuz Olimpiyadlar’a gerçekten sahip çıkan hiçbir büyük şehir belediye başkanına sahip olamadı İstanbul. Şuna kesinlikle inanıyorum ki, Bedrettin Dalan aday olduğumuz yıllarda belediye başkanı koltuğunda otursaydı 2004 veya 2008 Olimpiyadları’nı İstanbul kazanırdı. Geçen yazımda da yazdığım gibi, Olimpiyad Yasasını hazırlarken İstanbul Ticaret Odası’nın, Olimpiyad Hazırlık Komitesi’nde yer almaması çok büyük bir hata olmuştur. Bence bakanlık, Yasada hemen bir değişiklik yaparak, kentte yapılacak Olimpiyadlar’dan en çok faydalanacak olan iş ve ticaret dünyasının katkısının da sağlanmasını gerçekleştirmelidir. Diğer taraftan, geçen yazımda da kısaca belirttiğim gibi, bugün ikinci kez Yelken Federasyonu başkanı olarak seçilen ve uluslar arası Yelken Federasyonunda konsey üyesi olan Nazlı İmre gibi bir kişinin, Angele Poulos’un Atina için yaptığını İstanbul için yapmasını sağlamamız gerekir. Kişiliği, sosyoekonomik durumu, görgü ve birikimi ile hem Türkiye içinde hem Türkiye dışında saygıyla anılan bu Türk kadının 2016 Olimpiyadları’nı İstanbul’a getirecek unsurların en önemlisi olduğunu anlamız gerekir. Hatırlanacağı gibi, 2016 için aday olacak kentler gelecek yıl adaylıklarını açıklayacaklar ve adaylık seçimi de 2009 yılında yapılacaktır. Bazı politikacıların, “2016 çoooook uzak” dediklerini duyar gibi oluyorum. Ama ben, Olimpiyadlar’ın alınmasında politikacıların değil, ileriki yılları görebilen devlet adamlarının bu durumu görüp, ona göre karar vererek, bugünden itibaren uygulamaya geçmelerini bekliyorum. Eğer böyle hareket etmezsek, bizim temsilcilerimiz seçim günü bir grup halinde yabancı bir kente giderler ve başka bir kentin adaylığı kazandığını beşinci kez görürler. Ben şahsen, aynı sahneyi beşinci kez görmek istemiyorum. Bu nedenle, “Aday olalım, ama çalışalım” diyorum, ve, Ali Abalı’nın oğlu gibi gayet iyi yetişmiş ve kendi sahalarında yükselmiş kişileri ve bundan önceki Olimpiyadlar’da başarıyla görev yapmış bazı yabancıları da takıma alalım. Karar bizim. Kazanmaya mı gidiyoruz, yoksa yine yenilgi ile mi döneceğiz? 19