23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C O SPOR ATLETİZM KASIM SALI AMERİKAN usulü maraton İSMET AKTEKİN rası bir tüketim cenneti. Dünya kaynaklarının diğer ülkelere göre en az 10 misli fazla harcandığı bir coğrafya. Benzinin oluk oluk aktığı, elektroniğin tavana vurduğu, kimine göre özgürlükler ülkesi. Evet, Amerika Birleşik Devletri’nde yaşam, biz Avrupa Asya kökenli kişilere göre oldukça farklı. Ve doğal olarak da spora bakış açıları, maratonla ilgili saptamaları davranışları da farklı. Geleneksel 37. New York Maratonu’nu 5 Kasım Pazar günü yerinde yaşarken böyle düşünüyordum. Verrozona Narroves Köprüsü’nde başlayıp Central Park’taki bitiş çizgisinde sona eren büyük yarış, aynı gün koşan Avrasya Maratonu dahil tüm benzeri ölçekli yarışlardan değişikti. Çünkü bu yarış ünlülerin,maratoncuların, bisiklet şampiyonlarının ,engellilerin ve gerçek maratoncuların koştuğu bir 42 kilometre 195 metreydi.. Bu yılki yarışın en ilginç isimlerinden biri, 7 kez Fransa Bisiklet Turu şampiyonluğunu kazanan Lance Armstrong’tu ve ünlü ABD’li pedal kanserin koşarak, spor yapılarak yenilebileceğini göstermek için Verrozona Köprüsü’ndeydi. Mücadele öncesi yarışı 3 saatin altında bitireceğini açıklaması ise medyaya konu olmuştu. Lance Armstrong yarışın sonlarını ağrıyan bacakları ve sızlayan beline karşın 2.59.36’lık bir zamanda tamamlayarak sözünü tuttu, kanser hastası insanlara bir kez daha moral verdi. Tartışmasız ,tüm parkur boyunca en fazla alkışı alan da oydu. Yarış bitiminde profesyonel atletlerden daha çok ilgi gören Armstrong’un izlenimleri ise şöyleydi: Yarış başladığında kendimi oldukça kuvvetli hissettim, ta ki 30. km.’ye gelinceye dek... Ancak yarış ilerledikçe ayaklarımda yavaş yavaş ağrılar hissetmeye başladım. Zamanla bu beni çok rahatsız etti. Yarışın sonlarını ise ancak yürüyerek tamamlayabildim. Her şeye karşın 3 saatin altında yarışı bitirmem ve vermiş olduğum sözü tutmam beni çok mutlu etti. New York Maratonu bana Fransa Turu’nun son etabından çok daha zor geldi. New York Maratonu için hayatımda yaptığım en zor spor diyebilirim. Şu anda önümüzdeki yıl bu maratonu koşmayı düşünmüyorum. Eğer fikrimi değiştirir de koşarsam önceden çok daha iyi hazırlanmamın gerektiğine inanıyorum. Aklımın almadığı şey, bu yarışın şampiyonlarının o zayıf ve çelimsiz vücutlarıyla bu zor yarışı bu skorla nasıl bitirebildikleri... 26.2 mil ya da 42 km. 195 metrelik bu maratonun bir de ekonomik yönü var. Bu yarış sadece 24 saat içinde New York kentine 150 milyon dolar civarında bir katma değer yaratıyordu. New York Times gazetesinin yarışı bitiren katılımcılarının tümünün derecelerini bastığı 20 sayfalık New York Maratonu eki ise görülmeye değerdi. Bu maratonu koşmak için 90 bin kişiden fazla katılımcı kayıt yaptırmış, organizasyon komitesi ise sadece 37 bin kişiye bu yarışı koşma lisansı vermişti. Bu ünlü yarışı erkeklerde Brezilyalı Marilson Gomes Dos Santos (2.09.58), bayanlarda da Letonyalı Jelena Prokopcuka (2.25.05) kazandı. Erkekler şampiyonu Gomes, ilk kez New York Maratonu’nda birinciliği elde eden bir Güney Amerikalı olarak bu başarısıyla tarihe geçti. Bayanlarda Jelena Prokopcuka ise New York Maratonu’nu yıllar sonra üst üste 2. kez kazanan atlet oldu. EPosta: iaktekin@ttnet.net.tr ALTERNATİF İtalya Maçı Kimseyi Yanıltmasın BARBAROS ÇIDAL U DERECEYE GİRENLER Santos Erkekler : 1. Marilson Gomes Dos ora (Kenya) (Brezilya) 2.09.58. 2. Stephan Kiag .10 2.10 ya) (Ken at Targ l Pau 3. 2.10.06. onya) Bayanlar :1. Jelena Prokopcuka (Let 2.26.05. 3. ) 2.25.05. 2. Tatiana Hladyr (Ukrayna Catherina Ndereba (Kenya) 2.26.58 rnley Tekerli iskemle (Erkekler): Kurt Fea (Avusturalya) 1.29.22 nda McGrory Tekerlekli iskemle (Bayanlar): Ama (ABD) 1.54.17 iklet Ünlüler: LANCE ARMSTRONG (Bis LER şampiyonu) 2.59.36. SHANNON MIL .33. KIM 4.17 nu) piyo şam astik cimn t (Olimpiya .04 4.39 ALEXIS (Super model) .39 MIKE HUCKBEE (Arkansas Valisi) 5.33 lusal takımın İtalya ile oynadığı hazırlık maçında son Dünya Şampiyonu ile 11 berabere kalması kağıt üzerinde iyi bir sonuç gibi gözükebilir.Ama gerek oynanan futbol gerek yapılan oyuncu tercihleri ilerisi için tehlike sinyalleri veriyor. Skor yazarlığının prim yaptığı ve herkesin gerçek fikirlerini yazmak ve söylemek yerine duruma ve adamına göre hareket ettiği ülkemizde böyle bir yazı doğru olur mu bilmem ama bana göre 2 kritik maç olan Yunanistan ve Norveç mücadeleleri bu anlayışla hüsranla bitebilir. İtalya maçını, grubumuzdaki puan maçları için bir hazırlık olarak görebiliriz ama gerek sürekli oyuncu değişikliği yapılması gerekse de iki takım futbolcularının kendi oynadıkları ligi daha çok düşünmeleri maçın havasını değiştirdi. Sahada ne yaptığını bilen bir takım görüntüsü verdik ama bazı bölgelerde hala büyük sıkıntı yaşıyoruz. Mesela defansın sağında ve solunda.Orta sahada ise kıran kırana geçecek puan maçlarında bu kadar pas hatası yapmamamız lazım. Bu noktada ulusal takım kadrosu oluşturulurken hangi kriterlerin baz alındığını sorgulamak gerek. Kusura bakmayın ama İtalya maçında görüldü ki Hakan Şükür ancak alt seviyedeki takımlara karşı oynayabilir.Her takımın savunması Moldova gibi olmayacağı için Hakan bizi 1 kişi eksik oynatıyor. Halil ve Fatih Tekke gibi forvetlerin olduğu, Hasan Kabze’nin takımında Hakan’ı kestiği bir ortamda bu ısrarın nedenini anlamak çok güç.Hakan oynadığı zaman her topu havaya şişirmek zorunda kalıyoruz ve Arda ile Tuncay içeri kat ederek yaratacakları pozisyonları bulamıyor. Bunun yanında oyuncu tercihi yapılırken bazı isimler hiç düşünülmüyor ya da ihmal sonucu elden kaçıyor.Hertha Berlin’li Malik Fathi, Schalke 04’den Mesut Özil ve Stuttgart’da harikalar yaratan 19 yaşındaki Serdar Taşçı gibi. “Mavi Boncuk” politikasından vazgeçmeyen Fatih Terim 3 Büyükler hatta Trabzonspor’dan oyuncu almadan bir takım oluşturma cesaretini gösteremiyor. Lejyonerleri kesmek en kolayı çünkü yurt dışından bir tepki almayacağını biliyor. Ama sapır sapır dökülen 3 Büyüklerin kadrosundan hala sürüyle isim yerlerini koruyor Bu konuda ünlü Alman teknik adam Feldkamp bakın neler diyor: “Almanya Ulusal Takımı eski antrenörü Jürgen Klinsmann ve 21 yaş altı takımı çalıştıran Dieter Eilts Almanya’daki Türk futbolcu potansiyelini mercek altına aldılar. Malik Fathi’yi bu çalışma sonrası Almanya Ulusal Takımı’na kazandırdılar. Fatih Terim ve bundan önceki dönemde Ersun Yanal’ın Almanya’daki potansiyeli yeterince göremediğini tahmin ediyorum. Hiç takip etmiyorlar diyemem. Ama olaya Klinsmann ya da Löw kadar ciddi yaklaşamadılar. Almanya’daki Türk futbolcuların ay yıldızlı forma yerine Almanya’ya yönelmelerinde bir başka neden ise dışlandıklarına inanmaya başlaması. Almanya’daki Türk futbolcular Türkiye Ulusal Takımı’nda forma giyecek isimler belirlenirken Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve hatta Trabzonspor’da oynayan futbolcuların öncelikli tercih olarak çağrıldıklarına inanmaya başladılar.” Her işimizde başka çıkarları düşündüğümüz, her tercihimizde politik davrandığımız sürece sadece günü kurtarırız o da belki.Tesadüflere kalmadan başarılı olmak istiyorsak biraz daha radikal kararlar almaya cesaret etmeli ve uygulamalıyız.Yoksa felsefe yapmakla, ağız kalabalığı dolusu konuşmakla gemi yürümez. “ Resultante importante*” tamam ama ya “Future**” ne olacak. * Önemli olan sonuçtur ** Gelecek EPosta: barbaroscidal@kanalturk.com.tr 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle