23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C E SPOR ATLETİZM KASIM SALI Şu olimpiyat meselesi C Ü N E Y T E . K O RY Ü R E K “O da nereden çıktı, yine mi olimpiyatlar?..” Hemen duyuyor gibiyim. Ama her 4 yılda bir yapılan olimpiyatlar için, 7 yıl öncesinden adaylar arasından seçim yapılır ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından seçilen bir kente olimpiyatlar verilir. Bu nedenle 2016 Oyunları için karar 2009 yılında verilecek ve 2007 yılından itibaren aday kentler kendilerini tanıtmaya başlayacaklar. Gazeteci olarak 8 kere olimpiyat görmüş ve 3 kez de olimpiyat adayının seçilme toplantılarında bulunmuş bir kişi olarak bildiklerimi aktarmak istiyorum. ADAYLIK KOŞULLARI Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin herhangi bir kentin adaylığını kabul etmesi için 3 temel koşul var. Uluslararası Olimpiyat Komitesinin üye olan hernangi bir ülkenin adaylığını ortaya koyması, bu adaylığın o ülkenin Milli Olimpiyat Komitesi taraından onaylanması ve devlet desteğinin sağlanmasıdır. Diğer hususlar mali kaynak, çevre sorunları, trafik, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum, spor tesisleri, güvenlik ve bunun gibi koşullar karşılanmalıdır. Bir aday kentin seçilmesi için, yaklaşık 110 üyenin hiç olmazsa 50’sinin önceden desteğinin alınması gerekir. Seçim turlarla yapılır, sonunda 2 aday başbaşa kalır ve kazanan aday belirlenir. Aday kent bazı hallerde en hazırlıklı olan değil, ama IOC üyelerinin ikna edilmesinde gösterilen başarı ile doğru orantılıdır. Olimpiyat organizasyonlarının tarihçesine bakıldığında politikanın yer aldığı ilk olimpiyat 1936’da yapılan Berlin Olimpiyatları’dır. Hitler başa geçmeden 2 yıl önce, 1931 yılında Berlin’e verilen olimpiyatları Naziler kendi politik sistemlerinin üstünlüğünü anlatmak adına organize ettiler. Tokyo’da yapılan 1964 Olimpiyatları, Japonların 2. Dünya Savaşında sergiledikleri vahşet ve zulmü ortadan silmek, demokratik ve ekonomide güçlü bir Japonyanın ortaya çıktığını dünyaya anlatmak için kullanıldı. Münih 1972 Olimpiyatları, Almanların Nazilerin gölgesinde yapılan 1936 Olimpiyatlarının hatırasını silmek içindi. Ruslar 1980 Olimpiyatlarını modern bir toplumun neler yapabileceğini anlatmak ve kendilerini Batıya sevdirmek için kullandılar. Güney Koreliler 1988 Seoul Olimpiyatlarını, 40 yıl Japon işgali altında kalmış bir ülkenin kurtuluşundan sonra nasıl büyük bir hızla geliştiğini anlatmak için kullandılar. İspanyollar 1936 dan beri defalarca aday oldukları ve alamadıkları olimpiyatları, 1980 yılında Barcelona ‘Avrupa’nın en pis kenti’ olarak açıklandıktan sonra alabildiler. Çinlilerin 2008 Beijing Olimpiyatlarını almalarının asıl nedeni, 1.5 milyarlık bir nüfusla büyük bir ekonomik güç olacak Çin’in Batıyla ilişkilerini sıcaklaştırmak. Ve son olarak İngilizler pek çok kez aday olup da alamadıkları olimpiyatları 2012’de Londra’ya almakla içlerini rahatlattılar. Atina ile Atlanta arasında mücadeleye sahne olan 1996 Olimpiyatları’nı kazanan Atlanta olurken kaybeden ise Yunanların devlet, Milli Olimpiyat Komitesi ve adaylık çalışmalarının başında bulunan Yunanlı büyük iş adamı Metaxa’nın birbirine aykırı davranış ve ilişkileri oldu. GÖRMEDEN ŞAH MAT ngellilere daha iyi yaşam koşulları sunmayı amaçlayan ve onların spor yoluyla rehabilitasyonu konusunda hizmet veren Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı (TESYEV), ülke genelindeki engelli satranççıları İstanbul’da bir araya getirerek ‘Beyin Fırtınası’ estirdi. TESYEV’in kurucu üyelerinden merhum Osman Şahin anısına iki yılda bir düzenlenen ve Tekstilbank sponsorluğunda bu yıl üçüncüsü düzenlenen Görme Engelliler Satranç Turnuvası’na 32 kulüpten 50’yi aşkın sporcu katıldı. Burhan Felek Spor Tesisleri’nde üç gün süren turnuva büyük bir mücadeleye sahne olurken, birincilik kupasının sahibi Selim Altınok oldu. Varujan Çınar’ın ikinciliği, Mümin Aksu’nun üçüncülüğü aldığı turnuvada Levent Aclan dördüncü, Kerim Altınok beşinci sırayı aldı. Görme engelliler satrancına ivme kazandırma yolunda örnek bir destek veren Tekstilbank’ın genel müdür yardımcısı Sercan Derebeyoğlu, turnuvanın bitiminde yaptığı konuşmada, “TESYEV’in gerçekleştirdiği böylesine ciddi ve önemli bir organizasyona sponsor olmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. TESYEV Başkanı Yavuz Kocaömer ise ülke genelindeki çok sayıda görme engellinin ilgi duyduğu satrancın önemli bir spor dalı olduğunu ve bu spor dalıyla ilgilenen engelli insanların kendilerini çok daha olumlu geliştirdiklerine dikkat çekerek, “Kurucu üyelerimiz arasında yer alan merhum Osman Şahin, görme engelliler satrancına önemli hizmetleri olan bir arkadaşımızdı. Onu saygıyla anarken, yüksek katılım ve genç beyinlerin centilmence mücadelesi bizi sevindirdi” dedi. Geleneksel hale dönüşen TESYEV Osman Şahin Görme Engelliler Satranç Turnuvası’nda ilk üç sırayı alan sporculara toplam 2.100. YTL para ödülü verildi. Neden, ama neden? İ stanbul’un 4 kez aday olmasına karşın adaylığa yaklaşamamasının nedeni politikacıların samimiyetsizliğinde, isteksizliğinde ve bilgisizliğinde aramak çok doğru olabilir. İstanbul’u görmek için gelen IOC üyelerine hiç bir yüksek devlet görevlisi yüz vermedi. Aslında yapılması gereken iş olimpiyat yazısına, İstanbul Ticaret Odasının da İstanbul Olimpiyat Adaylığı Komitesi üyesi olmasını sağlayacak maddeyi koymak, olimpiyatların organize edildiği kentin başkanının yapması gerekenleri belirtmek ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının, şimdiye kadar hiç bir başkanın yapmadığı gibi olayı sahiplenmesini sağlamak. Buna ek olarak bu işi bilen, becerikli bir kişiyi, görevlendirmek yararlıdır. Atina, bunu Atlanta Olimpiyatları’ndan sonra yaptı ve 2004 Olimpiyatlarını aldı. Bu işleri yapan kişi zengin bir iş adamının eşi olan bayan Angelepoulos’du. Bizde de böyle birisi var. 2. kez Yelken Federasyonu Başkanlığına seçilen ve Uluslararası Yelken Federasyonu konsey üyesi olan Nazlı İmre bu iş için tam yerinde bir isim. Umarım yetkililer bu uyarıları ve verilerimi dinlerler ve 5. kez aday olup kaybetmekten kurtuluruz. İSTANBUL’UN ADAYLIĞI Monaco’da 1993’de, 2000 Olimpiyatları için yapılan seçimde Türkiye aday ol du. Seçimde dönemin başbakanı Çiller de yer aldı. Konuşması gayet etkiliydi ama Türkiye olimpiyatları organize etmeye hazır değildi. Hazır olan tek şey 2.5 kişi tarafından hazırlanan Olimpiyat Yasası idi. Bunlardan biri kendisi zaten hukukçu olan Milli Olimpiyat Başkanı ve IOC üyesi olan Sinan Erdem, diğeri tanınmış hukukçu profesör Erdoğan Teziç’ti ve buçukta bendim. Bu yasanın çıkarılmasında en büyük destek o zamanlar TBMM başkanı olan Hüsamettin Cindoruk oldu. Bundan sonraki adaylıklarımızda hazırlıklarımız daha da gelişti. Bir Olimpiyat Stadı için çalışmalar başladı. Olimpiyat Stadı yapıldı ama stadı kente bağlayan yollar yapılmadı. İstanbul kent planını hazırlayan şehircilik uzmanı Prost, daha 1930’larda Bayrampaşa’da bir Olimpik Park yeri ayırmış ve Dolmabahçe’de de olimpik bir stat yeri planlamıştı. Uzun süren bir çalışma sonunda bu stat 1947 yılında İnönü Stadı olarak açıldı. Soeul’de yapılan 1988 Olimpiyatlarını gören bizler, “Koreliler yapıyorsa biz neden yapmayalım?” diye sormaya başladık. Aslında Güney Kore ve Türkiye 1960 mayısında birer askeri ihtilalle renk değiştirmişlerdi. Güney Kore’de asker 28 yıl iş başında kaldı. Ve Kore 1988’de Olimpiyatları büyük bir başarı ile organize etti. 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle