24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Uçmak mı; neden olmasın? ONUR SALMAN C SPOR KAYAK EKİM SALI Kayakta Bir Süreyya çıkaramadık H Y a kış sporuyla ilgilen bir Süreyya çıksaydı karşımıza, ya da bir Elvan bulsaydık Türk formasını giydiğinde gururlanabileceğimiz işler nasıl gelişirdi? Eğer bir tane atlet çıksa böyle sanırım yatırımda artacak kış sporlarına dair. Belki Türkiye de ne Adam Malysz’ler ne Janne Ahonen’ler ne Jakub Janda’lar ne Thomas Morgenstern’ler var ama henüz kimse bilmiyor. Henüz 18 yaşındayken 2006 yılında Torino’da Thomas Morgenstern’nin yerine Tolga Morgeçit birinci olacaktı, altın madalyayı boynuna geçirdiğinde ülkemizde koltuğunun altı kabarmamış kimse kalmayacaktı. Ve Avusturya yerine Türkiye sokaklara dökülecekti. Havada süzülmenin tadına varmamızı sağlayacak biri olacaktı. Bu sporun futboldan daha tehlikeli olmadığını ailelere anlatacaktı belki ve biz nasıl ki Süreyya’lar aradık bulduktan sonra uğruna koşu parkurları yaptıysak, yeni kayakla atlamacılar yetişsin diye kayakla atlama rampaları yapacaktık. Hiç olmazsa uluslar arası yarışmaların yapılabileceği bir rampa yapalım Palandöken’e ya da Uludağ’a. Nasıl ki Formula yarışçımız yok ama pistimiz var, kayakla atlamacımız şimdilik olmasın ama etkileyici bir rampa ve pist yapımıyla başlayalım işe. Sonrasında belki özenen çocuklarımız olur “uçmaya”, birilerin var olan bir yeteneği ortaya çıkarır da biz de Dünya Kupası’na giden Türkiye’yi izler gibi, Elvan’ın koşusunda onunla koşar gibi izlediğimiz yarışmalar ve turnuvalar kervanına adını şu an bilemediğimiz sporcumuzla uçma keyfini paylaşmak için geçelim televizyon karşısına. Fena mı olur? angisi daha zor sizce; sonbahar rüzgarında futbol oynamak mı, yoksa ayağına kayakları geçirip upuzun bir rampadan çime atlamak mı? İnanın ben karar veremiyorum. Ama derseniz ki neden böyle bir karşılaştırma yaptın hemen söyleyeyim. Genel olarak kış sporları olarak bildiğimiz ama içeriğini belki de pek çoğumuzun merak etmediği bu spor dalları arasında yer alan “kayakla atlama” daha karakış bastırmadan başlıyor. Geçen aylarda Finlandiya’da yapılan Grand Prix gerçekten de görülmeye değerdi. Adrenalinin estetikle buluştuğu spor dalı ülkemizde pek yaygın olmasa da biz sıcak kanlı insanlar tarafından çok sevileceğinden eminiz. Peki nedir bu kayakla atlama? Temel prensibi basitçe havada kalmak sonra yere konmak olan bu sporun aslında nasıl da zor olduğunu ve havada sizlerin nelerin beklediğini basitçe anlatmaya çalışayım. Nerden geleceğini bilmediğiniz bir rüzgar, nerden geldiğini anladığınızda ona göre gard almak ve tabiî ki bunun bir yarışma olduğunu bilinciyle daha da uzağa gitmek için size en uygun uçuş konumunu sağlayan aerodinamik dengeyi yakalayabilme telaşı. Bütün bunlardan daha heyecanlısı saydıklarımı uygulamak için sadece yedi veya sekiz saniyeniz olması ve iniş stilinizin (kayakla atlamadaki söylemi telemark) düzgün olabilmesi için havadaki son saliselerin içinde kaybolduğu yoğun bir fikir jimnastiğinin gerçekleşmesi. Hareketli sporları seven hatta kendimizi kandırmayalım sadece futbolu seven, basketbol ve voleybola üvey evlat muamelesi yapan bir toplumda kayakla atlama gibi görünürde monoton kalan bir sporu izlemek nasıl mümkün olabilir. Dedikleri gibi hiçbir şey göründüğü gibi değildir. İnsanoğlunun hep istediği, özlem duyduğu kuşlar kadar özgür olmak uçmak değil mi? Hep “keşke kanatlarım olsa” demez miyiz? İşte fırsat. Belki uzun süre havada kalamıyorsunuz ama uçmanın keyfi tam anlamıyla huzurlarınıza geliyor ve izledikçe “neden Finlandiya’da bir süre kalmadım ki” hayıflanmaları her daim peşinizde kalıyor. Finlandiya’nın hayat şekli böyle, zaten kayakla atlama da böyle icat olunmuş rivayete göre. Finlandiya’da bir çatıdan diğerine atlamak doğurmuş bu sporu. Şu anda aktif olarak yarışmalarda yer alan ülkeler profili sadece kuzey ülkeleriyle sınırlı kalmış durumda da değil. Evet, Finlandiya var yanında Norveç, İsviçre, Fransa, İtalya, Kore, Japonya, Avusturya, Almanya, Polonya gibi ülkeler de bu sporla yakından ilgililer. Türkiye’yi saymayı mı unuttum? Yok, sanırım ben saymayı unutmadım ama birçoğumuz öyle bir sporun varlığını unuttu. Aynı atletizm gibi. Acaba 100 yılı aşmış güzide kulüplerimiz isminde bulunan spor dallarını bile kapattıkları bir ülkede alternatif bir spor dalına yatırım yapılmasını beklemek çok mu saflık. Yoksa gerçekten de kaynak mı yok güzelim ülkede. Her ne kadar ben birçok kış sporunun yapılabileceği yerler bilsem de, oralarda ağaçları yaşken eğdirebilme sansı varsa da, herhalde ben yanlış hatırlıyorum. Yok, öyle yerler. Olsa neden üzerine gidilmesin ki! 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle