Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dosva • Ücretli emek kesiminin giderleri arasında gıdanın payı sürekli artıyor. Bunun anlamı da emeğin, giderek "boğaz tokluğuna" çalıştırılır konuma indirgenmesi. Bunun adı da; artan sömürü... Sayfa 5 (düzenli işlerde çalışmayanlar) nedeniyle atıl durumda bulunan işgücü oranı 12 yaş ve üzerindeki nüfusun yüzde 14.4'ü düzeyine ulaştı. Türkiye'de bu kapsama girenlerin sayısının 3 milyonu aşıtığı vurgulanan araştırmada, şu yorum yapıldı: "Sosyal devlet anlayışının terkedilerek devletin ekonomiyi yönlendirmedeki rolünü en aza indirip, sorunun çözümünü piyasa kurallarının serbest işleyişine terketmek yönündeki yaklaşım, işsizlikle mücadelede hiçbir sonuç vermemiş ve sosyal adaletsizliği Yüksek faiz oranları karşısında sermaye rant gelirlerine kayarken, son 3 yılda ekoııomi, yatırım ve üretimle değil, ithalat ve tüketimle biiyütüldü. yaygınlaştırmıştır." payının düşük düşük enflasyonlu ülkelere Araştırmada, Kamuda ucret/fıyat dengesızlığı olduğu, ancak kıyasla bozuktur. Türkiye'de yaklaşık Ücretler Ortalama Enflasyonla mücadele 20 yıldır kronik (199196) ücretli kesimin vüzde 57.6 düstü' Çıplak Reel o * tüketiminde gıdanın gerekçesi altında ülkede yüksek enflasyon Fiyat Ucret K^7 Brüt Ucret Ücret çok daha yüksek bır uygulamaya konulan yaşandığına Araştırmanın ücretlerle ilgili Endeksi Endeksi Endeksi ^ P / / TUAY* \ pay aldığı belirtilen önlemler, dar ve dikkat çekildi. inceleme bölümüne göre de, 2.445.052 100 100 100 1991 \ araştırmada, basit gelirli geniş halk Devlet fstatistik kamu kesiminde istihdam 183.7 1992 4.491.005 172.3 106.6 \ öncelikle ücretliler kesiminin reel gelirlerini Enstitüsü (DİE) edilen işçiler için ödenen aylık 1993 3187 286 2 111.4 / 7.793.392 için ayrı bir daha da düşüren tarafından çıplak brüt ücret esas 1994 15.307.818 626.1 590 4 106.0 /, ücretliler geçinme sonuçlar doğurmuş ve gelir hesaplanan tüketici alınarak altışar aylık dönemler 1995 23.665.392 84 7C. 967.9 1143.1 J< endeksinin dağılımı daha adaletsiz bir halinde yapılan hesaplamada, fiyat endeksindeki 65 1996 32.993.063 1349.4 2062.2 Ahazırlanmasının yapıya dönüşmüştür. harcama 199396 yıllarını kapsayan C) 7VRKİŞ Araşttrma Merkezı tarafından, sendıkalardan ^ I s î j ? ^ ? zorunlu olduğu Ücretlilerin ulusal kalıplarında, gıda dönemde reel ücretlerin dertenen venler ıte (pp/u /j sözleşmesıyle sağlanan ücml zam oranlarr ^jz2' ve Kamu işveren Sendıkalan'nın ucret senlen dıkkate alınarak düzenlenmıştır vurgulandı. gelirden 1993 yılında yüzde ürünlerinin payının yüzde 57.6 oranında gerilediği Araştırmada, şu 32.8 düzeyinde aldıklan pay düşük olduğu belirten ortaya çıktı. özel kesimde kayıplarını yansıtmadığı yorumayer verildi: araştırmada, bu istihdam edilen çalışanların 1994 yılında yüzde 25.1 'e, vurgulandı. "Kronik enflasyon yaşanan hesaplamalardaki enflasyon ücretlerinin de son üç yılda 1995 yılında da yüzde 23.2'ye Yüksek gelir gruplarının ülkelerde, gelir dağılımı düzeyinin ücretlilerin reel yüzde 28 oranında düştü. düşmüştür." 0bo harcamaları içinde gıdanın t \JL 1 2 3 : Dr oğuz Oyan: Ekonomide çözüm önlemleri yüzeysel olmaktan ileri gitmiyor üm bu veriler ışığında ekonominin içinde bulunduğu durumu ve raporu yorumlayan Türklş Araştırma Müdürü Oğuz Oyan, şu değerlendirmeyi yaptı:"Ekonomide uzun süreden beri devam eden istikrarsızlığa çözüm getirilebilecek boyutta alınan önlemler yüzeysel olmaktadır. Hükümetin temel tavrı, geleceğin kaynaklarını öne alma, hatta geleceğin kaynaklarını tüketme olarak tanımlanabilir. Geleceğin kaynağını tüketme anlamında iki şey yapıhyor: Birincisi kamu varlığının haraçmezat elden çıkarılması. Ikincisi, adına kaynak denilen yeni borçlanma yöntemlerinin geliştirilmesi. Kısaca T sağlama çabası içinde oldu. Neydi bunlar? 1 Bir yılı aşkın vadelerle döviz cinsinden borçlanmak. 2 Kamu bankalarının yurtiçi ve yurtdışı rezervlerini kamu borçlanmasında daha fazla yönlendirmek. 3 KlT'ler için tek hesap havuz sistemine geçmek. Bunun etkisi psikolojiktir. Kimi kârlı KlT'lerin faaliyet dışı kârlarından diğerlerine transfer yaparak, kaynak yaratılacak, ancak kurumları tahrip edilecektir. Borçlanmayla 4 Özelleştirme kararlılığı. geclci rahatlık' 5 Merkez Bankası'ndan Hazine'nin kısa vadeli avans Refahyol iktidarı borçlanma çekme limitlerini sonsuza kadar kullanmak. ve faiz baskısını üzerinden biraz olsun atabilmek için Bu tür mekanizmalarla bir takım kaynak girişlerini Hazine'nin piyasaya daha özelleştirmeden kamuda hem bugünün, hem geleceğin kaynaklarını tüketmek anlaşılabilir. Yerine konulamaz değerlerin elden çıkarılarak kamu kesiminin yoksullaştırılması pahasına kamu finansman açıkları kapatılmaya çalışılıyor. Oysa, kamu kesiminin yoksullaştırılmasının karşılığı, en azından geniş halk kitlelerine yönelik transferlerin, sosyal hizmet yönteminin gerçekleştirilmesi olmalıydı. uzun aralıklaıia çıkması sağlanmış. Bu durum piyasalardaki yüksek faiz beklentilerini geçici olarak kırmış, özellikle hükümetin özelleştirme konusundaki gözükaralığı faizlerin daha da aşağı düşeceği kaygısını yarattığı için Hazine'nin 1998 vadeli tahvillerini daha küçük faizlerle almaya yönelik bir talep olmuştur. Enflasyonda daha olumlu bir gelişmenin yakalabilecek beklentileri oluşmuştur. 'Reel ekonomide gelisme vok' Reel ekonomide olumlu beklentileri haklı çıkaracak düzelmeler olmadığı için çok kısa vadeli olarak düşünülen mali piyasaların estirdiği bu olumlu havayı yüzeysel ve psikolojik degerlendirmek mümkündür. Esasen faizlerdeki düşüşün durduğu ve yeniden yükselme eğilimi gösterdiği konjonktüre girmiş bulunuyoruz. Çünkü siyasi istikrar bir yana, hükümetin ekonomide öngördüğü kaynak girişlerini ve özellikle özelleştirmeyi tam olarak sağlayamayacağı ortaya çıkmaya başlamıştır. Güven unsuruna çok önem veren mali piyasaların Ocak 1997 bütçesinin Başbakan katında bir maniplasyonla açık değil, fazla veriyor diye gösterilmesi gibi güvensizlik yaratıcı tavırlara alışılmalıdır. Bu da meltem rüzgârlarını poyraza çevirecek etkiler yapabilir."