14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SayfalO vergilendirmenin de etkisiyle durgun olan otomobil satışlarının, bedelsiz ithalatla birlikte ucuza araba gelecek beklentisiyle tamamen azaldığını vurguluyorlar. Otomobil ithalatı rakamları 1996 yılında ikiye katlanırken, toplam otomobil üretiminde 1997 yılı ocak ayında geçen yıla göre yüzde 23 oranında azalma yaşandı. Ithal otomobil satışlarında geçen yıl yüzde 142'lik bir artış olurken, ithal ticari otomobillerde ise yüzde 113'lük bir artış yaşandı. Otomobil sektörünün son bir yıldır sıkıntılı günler yaşadığını belirten Otomotiv Sanayicileri Derneği AB ile llişkilerden Sorumlu Koordinatör Mücahit Sevim, gümrük birliği anlaşması yapılırken kullanılmış araçların 10 yıl süresince Türkiye'ye gümrüksüz girişinin engellendiğini dile getirerek, "REFAHYOL hükümeti bedelsiz ithalatla bu korumayı kaldırdı. AB'den zorla kopardığımız tavizi iade ettik" dedi. 8 Aralık 1996'da çıkarılan ve 3'üncü dünya ülkelerinden gelecek otomobillerin yüzde 32'lik ortak gümrük tarifesini yüzde 10'a indirilmesi yönündeki kararnamenin askıya alındığını belirten Sevim, bu kararnamenin onaylanması halinde sektörün büyük sıkıntı» çekeceğini vurguladı. sektörüne sübvansiyon uygulamayacağını açıklaması üzerine 24 Eylül 1991'de durdurduğu soruşturmayı yeniden gündeme getirdi. AB, Türkiye'nin sübvansiyon uyguladığını, bu nedenle soruşturmayı yineleyeceğini açıkladı. Geçen yıl tekstil sektöründe AB'ye yapılan ihracatta 3'üncü sıraya yükselen tekstil sektörü, 1999 yılında ekonomik ve parasal birliğe geçebilmek için Maastricht Anlaşması'ndaki kriterleri yerine getirmeye çalışan AB ülkelerindeki bütçe açığını kapatma ve enflasyonu düşürme çalışmaları nedeniyle piyasada yaşanılan duurgunluktan olumsuz etkilendi. İhracat ağırlıklı çalışan tekstil sektörüne diğer bir darbe ise düşük kur politikasından geldi. Düşük kur politikasının tekstil sektörünün teklemesine neden olduğunu söyleyen Eskilstanbul Tekstil ve Konfeksiyon Ihracatçılar Birliği Başkanı ve Trakya Iplik murahhas üyesi Ertekin Ashaboğlu, antidamping soruşturmalarının ise büyük sıkıntı yarattığını dile getirdi. Gümrük birliğine girildikten sonra hambeze yüzde 17 oranında damping vergisi konulduğunu belirten Ashaboğlu, iplikteki dampingin 28 marta kaldırılacağını vurguladı. Türkiye'yi ikinci plana itmeyi planlanıyor. Özellikle hayvancılığa dayalı ürünlerde AB'nin kısıtlamaları ile karşılaşan Türkiye'nin akılcı bir tarım politıkası geliştirmesi ve şimdiden yeni pazar arayışlarına girmesi gerekiyor. Avrupa Birliği Türkiye'ye sattığı et ve süt ürünlerinde gümrüklerin indirilmesini talep ederken, şap hastalığını bahane ederek, Avrupa'ya ihraç edilen dondurulmuş gıda, et ve süt ürünlerine tarife dışı engeller koyuyor. AB, süt ve süt ürünleri konusunda hijyen ve standartlara uyulmadığı gerekçesini ileri sürüyor. Et ve süt ürünlerinde gümrükleri indirmeye yanaşmayan Türkiye'ye karşı koz olarak yıllık 16 bin ton olan domates salçası kotasını aşılması ve ek kota istenmesini kullanan AB, öte yandan Türk salça üreticilerini 1996 yılında menşei gibi konularda görünmeyen engellerle karşı karşıya bırakarak, bu şekilde domates salçası üretiminde belirgin bir paya sahip olan Yunanistan ve Italya'nın önünü açmış bulunuyor. Üretim politikası bulunmaması ve üreticisinin ihmal edilmesine karşın, zeytinyağı ihracatı umut veriyor. Narenciye üretimi ve ihracatında azalma söz konusu. Şekerli ürünler ihracat iyi gidiyor ama artan ithalat sıkıntı yaratıyor. Makarna üreticileri ABD'den kaynaklanan antidamping soruşturması ile bunalıyor. Dondurulmuş gıda sektörü, AB ülkelerine Macaristan ve Polonya'nın daha yakın olması nedeniyle olumsuz etkilendi. Kapak Sorun Tü rk ekonomisinde • Gümrük birliği Türkiye açısından önemli bir karardı. Bu kararın yakın vadede kimi sektörler açısından belirli zorluklar getireceğini söylemiştik. Bu zorlukları çoğaltan, Türkiye'nin ekonomik olarak içinde bulunduğu durumdur. Buna siyasi problemleri de eklerseniz, durumu daha hassas olarak değerlendirebilirsiniz. Yine de Türkiye'nin gümrük birliğine girmesi, geleceği açısından önemli ve yerinde bir karardı. Olumsuz görünen tablonun dinamik bir yapıya sahip olan Türkiye ekonomisi için aşılmaz engellerin varolduğu anlamına gelmiyor. Türkiye'nin gümrük birliği konusunda ihracat ithalat dengesi açısından şimdi karşılaştığı olumsuz görünüm bir ölçüde özellikle Alman ekonomisinin içinde gümrük birliğine karşı üreticiyi korudu. Kamu yatırımlarının son yıllarda tasarruf tedbirleri çerçevesinde durdurulması nedeniyle zaman zaman iç piyasada sıkıntıya düşen çimento üreticileri, nakliye maliyetleri yüksek olmasına karşın çözümü ihracata yönelmekte buldular. AB ülkelerinde yaşanan işsizlik ve ekonomik sıkıntılar geçen yıl ihracatın düşmesine neden oldu. 1995'de 26.4 milyon dolar olan çimento ihracatı, 1996'da 21.9 milyon dolara indi. bulunduğu koşullarla da yakından ilişkili. Ithalattaki artışta yatırım mallarının oranının yüksek olması gelecek için anlamlı ve umut vericidir. • Bir yandan Türkiye'yi Avrupa Birliği'nin genişleme planlarından dışlamak birlik açısından zorlaşıyor; gerçekten de bugün geçen yılın sonbaharına göre Türkiye, en azından genişleme planlarının içinde yar alma şansına daha yakın görünüyor. öte yandan Türkiye'nin içinde bulunduğu politik koşullar, olası sürprizler; örneğin Refah iktidarının devamının getireceği olumsuzluklar ya da Türkiye'de laikliğin tehlikeye girmesinin önlenmesi amacını taşıyacak, ama Batı'nın kolaylıkla hazmedemeyeceği gelişmeler bizi zor durumlarda bırakabilir. Tarım Türkiye'nin tarım politasının olmayışı, tarım sektörünün GB'den olumsuz yönde etkilenmesine neden oldu. AB ülkeleri katma değeri yüksek tarımsal ve hayvansal ürünlerde Türkiye'nin önünü kapatırken, katma değeri düşük olan meyve, sebze ve narenciyeye sınırlama getirmiyorlar. 1999 yılında tanm politikalannda ciddi değişiklikler yapacak olan AB ülkeleri, 20002003 yılında Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan ve Slovenya başta olmak üzere yapacağı genişleme ile birlikte Tekstil Türk ekonomisine en yüksek katma değeri yaratan tekstil sektörü, 10 milyar dolarlık ihracat vaat ederken, pahalı hammadde, eski Doğu Bloku ülkelerinden ucuz emek arzı, Avrupa pazanndaki durgunluk ve kur makası nedeniyle teklemeye başladı. Gümrük birliğine geçişle birlikte rekabet zeminini artırmak amacıyla tasarım konusuna ağırlık veren tekstil sektörü, ham bez ithalatında antidamping soruşturmalarına maruz kaldı. Türk tekstil sektörüne geçen yıl şubatta bir soruşturma başlatan AB, ağustos ayında da Türk tekstil firmalarının ağartılmamış hambez ihracatında yüzde 13 ile yüzde 25 arasında damping yapıldığını ileri sürdü. Damping yapmadıklarını, sorunun kur farkından kaynaklandığını açıklayan tekstilcilerin çırpınışları, kendilerini aklamaya yetmedi. AB geçen yıl eylül ayında, ilk önce 1988 yılında açtığı, daha sonra Türkiye'nin tekstil ln$aat GB'den beklentisi olmayan inşaat sektörü çimento üretiminde kısmi darbe alırken, pvc ve boya üretiminde kullanılan hammaddenin ucuzlamasıyla rahat nefes aldı. Seramik üreticileri ise sıkıntıya girdiler. Çimentonun yerel bir ürün olup, daha çok üretildiği bölgede tüketilmesi, Kımya Kimya sektörü gümrük birliğinden az etkilenmesine karşın mevzuatla ilgili sorunlan güç aşabildi. GB sonrasında siyasi istikrarsızlık nedeniyle beklenen yabancı sermayenin gelmeyişi ve enerji fıyatlannın çok yüksek olması kimya sektörüne zor günler yaşattı. Yüksek enflasyon, kredi faizlerinin yüksekliği, düşük kur politikası ile bunalan kimya sektörü, GB çerçevesinde' üçüncü ülkelerle yapılan anlaşmaların şimdilik çok sınırlı sayıda yapılmış olması nedeniyle rahatsız. Serbest ticaret anlaşması imzalanan ülkelerden ithal edilen hammaddelerin gümrüğe tabi olması kimya sanayiinin rekabetini olumsuz yönde etkiledi. fba Kısa dönenıdekı zaraıiar, uzun döneme \ atın mdır G ümrük birliği, Türkiye'ye kısa dönemli kazançlar getirecek bir ilişki değildir. Bu birliğin olumlu etkileri orta ve uzun vadede görülecektir. TÜSİAD, gümrük birliği öncesinde bunu her zaman çok açıklıkla dile getirdi ve gümrük birliğinin ilk yıllarının zorlu geçeceğini söyledi. Ne yazık ki, aynı dönemde, Türkiye'de gümrük birliğini her şeyin ilacı olarak sunanlar da vardı. Kamuoyu, bu sesi daha cazip buldu ve onu aklında tuttu, erkenden bazı beklentiler içine girdi. Gümrük birliğinin Türkiye'ye getirecekleri orta ve uzun vadelidir. Gümrük birliğine girmek bir ilk adımdır. Gümrük birliği, bizi kendiliğinden bir yere götürmez. Biz önümüzde açılan kapıdan kendimiz yürümek zorundayız. Firmalar rekabet güçlerini arttırmak zorunda kalacak, Türkiye yabancı sermaye için bir cazibe merkezi haline gelecektir. Ancak görülen o ki, bu konu hükümetin gündeminde arka sıralara düştü. Rekabet Kurulu henüz kuruldu. Standartlarla ilgili akreditasyon kurulunu oluşturamadık. Teşviklerle ilgili AB'ye uyumlu mevzuat ışletilmıyor. Gümrük kanunu çıkartılamadı. İhracatta ortak kurallarla iigili mevzuat çıkanldı, ama uygulanmıyor. Menşe kurallan tekstil hariç uygulanmıyor. Bu tutum karşı tarafa da bazı yükümlülüklerini yerine getirmeme fırsatı veriyor. Öte taraftan, Türkiye'nin tam üyelik yolunun ne kadar dik bir yokuş olduğu, Avrupa Hıristiyan Demokratları'nın tutumuyla iyice belirginleşti. Bu yolda ilerleyebilmek için gümrük birliği aracını iyi kullanabilir hale gelmemiz lazım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle