Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak AT Enstitüsü Kurucu Direktörü Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu: Sayfall Türkiye kaçırdığı firsatlara yanmalı SEDA OĞUZ m ı r armara 1% / • Üniversitesi I ^ / I Avrupa I % / I Topluluğu X • J L . Enstitüsü'nün kurulduğu 1987 yılından 1995 yılına kadar direktörlüğünü yürüten ve Avrupa Topluluğu, Uluslararası Hukuk, Ticaret Hukuku, Sermaye Piyasası Hukuku konularında kitapları ile yayımlanmış yüzlerce makalesi bulunan Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, Başbakan Erbakan'ın, AB'yleolan ilişkilere önem verdiğine ilişkin hiçbir açıklaması olmadığını vurguluyor. Geçtiğimiz yıl KKTC Lefke Üniversitesi Rektörlüğünü yürüten ve şu günlerde Kıbrıs konusunda kitap hazırlayan Kabaalioğlu'na göre, Kıbrıs Türklerinin federal devlet yapısı içinde AB üyesi yapılması, Kıbrıs'taki Türklüğün tamamen ortadan kaldırılması sonucunu vererek, TürkiyeYunanistan arasında bir savaşa neden olabilir... Avrupa ülkeleri Hıristiyan Demokrat Partiler grubunun son kararını eleştiren Haluk Kabaalioğlu'nun son gelişmeler hakkında ki değerlendirmeleri şöyle: llginçtir, 1693'te vVilliam Penn isimli bir Ingiliz din adamı yazdığı kitapta, Avrupa bütünleşmesinde Türklerin de yer alması gerektiğini vurgulamıştı. istediğimiz, Iran'ın da bize vermek istemediği doğalgaz için boru hattı anlaşması yaptı, 23 milyar dolarlık küçük bir meblağ... Cumhuriyet hükümetinin başı, milli kurumlarımızın Iran aleyhindeki raporlarına güvenmediğini, Iran'ın bize karşı hiç kötü niyeti olmadığını söyleyip adamları adeta daha çok aleyhte davranın diye kışkırttı. Tüm dış geziler plansız, programsız; uluslararası ilişkiler dengeleri, dünya konjonktürü, stratejik değerlendirmeler dikkate alınmadan programlandı. llk ziyaret edilen ülke Iran ile Sayın Erbakan'ın başarılı 'diplomasi'si sonucu bugün elçiler, konsoloslar geri çekilmiş düzeye gelinmiş, iyileştirilecek ilişkiler çok daha kötü olmuştur. Sonra Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, başkanı ile bakanları ile bir Kuzey Afrika Çölü'nde bedevi çadırında hakarete uğramış, kendi bakanlarının dahı tepkisine karşı bir 10 saat Kaddafi ikna edilecek diye uğraşılmış, çıkan metin, cumhuriyetimiz için yüz karası olmuştur. Cumhurbaşkanı'nın yapacağı resmi devlet gezisinden on beş gün önce Başbakan'ın gitmesi bir emrivaki olarak ortaya çıkmıştır ki, Cumhurbaşkanı resmi geziyi iptal etmek zorunda kalmıştır. Yapılan tüm yanlışlıklar, skandal boyutlarına varsa da Ankara'da yeterince tepki görmemiş, ne yapılırsa yapılsın tepkisiz bir toplum olmuşuz. Mecburen Bangladeş'e de yapılacak resmi gezi bir iki hafta öncesi böylece iptal edilince, dost Bangladeş diplomatları üzülmüşler, büyük alınganlık göstermişlerdir. Zira Türkiye Cumhuriyeti Başkanı için büyük hazırlıklar yapılmıştır. Dileriz, Erbakan da bu ülkeyi ziyaret eder. Dakka Hava Alanı'ndan kente giden en geniş cadde, Kemal Atatürk Caddesi'nden geçer. Her Bangladeşlinin lisede edebiyat dersinde ezberlediği, ulusal şairlerinin yazdığı "Kahraman Kemal Paşa" isimli 420 mısralık şiirini dinler. Emperyalist Ingilize karşı ilk milli mücadeleyi başlatan, mazlum uluslara örnek teşkil eden Atatürk'ün büyüklüğünü oralarda belki öğrenir. Avrupalı liderler, Iran ve Atatürk'le ilgili bunlar Libya'dan sonra Ankara söylendiğinde, biz de artık diplomasisinin önem verdiği kendi kendimize çok ülkeyi de öğrendi: övünüyoruz derdim. Nijerya. Ünlü bir yazannı birkaç Ancak Bangladeş'te Atatürk'e hafta önce öldüren askeri duyulan sevgi ve saygıyı rejimi onurlandıran iki yüz görmeliler. Şimdi Tekstil Bakanı kişilik heyetimiz, gulu gulu danslarıyla karşılanmış, büyük olan politikacının babası milli mücadelede Türkiye'de imiş ve olanaklar sağlanmış ve istiklal madalyası almış. sonuçta bir milli maç dışında hiçbir netice alınamamıştır. D8 Gerçekten de Türkiye'ye dost Müslüman ülkeleri darıltan bu toplantısına katılmak üzere, koalisyon, ne Doğu'yu ne de tüm Islam ülkeleri arasından Batı'yı tatmin edebilmiştir. özenle seçilen ve Türk Aksine, bir dizi Müslüman ülke, cumhuriyetlerinin yanında bir dizi samimi dost Islam ülkesini Erbakan'ı tereddütle izlemektedir. Iran'la yaklaşırken darıltmak pahasına davet Körfez ülkeleri fevkalade edilen Nijerya'nın aslında öyle tedirgin olmuştur. pek büyük çoğunlukla Mısır'da karşılaşılan muamele Müslüman olmadığı da de pek parlak olmamış; sonradan öğrenilmiştir. D8 girişimine büyük önem * Müslüman Kardeşler için kulis yapılmaya çalışılması verdiği için beş bakanını gibi devrilen çamlar göndermek suretiyle jest unutulamaz. Tunus'un bir yapan Logos hükümetinin Avrupa ülkesindeki deneyimli bakanlarını getiren özel jetlerinin benzin paralarını dahi diplomatı, Türk asıllı bir aileden. Ailede çocuklan Türkiye ödemiştir. D8 Kuleli'ye göndermek için çaba grubunda yer alan samimi ve Türkive'de kusurlu Bizim de bu konularda hiç kusurumuz olmadığı söylenemez. TürkiyeAT ilişkileri, bir 'kaçırılan fırsatlar dizisi'dir. 196O'lı, 70'li yıilarda en ileri ilişkiler düzeyini sağlayacak hukuki temelimiz vardı. Geliştiremedik. 1974 ve 1975'te gümrük indirimlerini yaptıktan sonra erteledik. 1975'te Yunanistan tam üyelik başvurusunu yaptıktan sonra, "Ankara da mutlaka başvurur" diye beklediler. Brüksel Daimi Temsilcimiz Büyükelçi Saracoğlu'nun Ankara'ya çektiği telgrafları kitap yapmasını öneririm. Mutlaka tam üyelik başvurusu yapılmasını yüzlerce kez yazan büyükelçimiz dinlenmedi. Hatta, devrin bakanı müteveffa Çağlayangil'e "O zaman istifa etmem gerekir" dediğinde, 'duygusal' olmaması gerektiği söylenmiş. Daha sonra AB yetkilileri, sürekli olarak Ankara'yı uyarmışlardır. Komisyonun 30 yıl genel sekreterliğini yapan Emile Noel . 1976'da iki kez Ankara'ya gelip Başbakan Demirel'i uyarmış ve hatta bir kez Milliyetçi Cephe koalisyonunda başvuruyu engelleyen MSP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Erbakan ile görüşmek istemiş. Parti genel merkezınde Erbakan Hocamız, bu iyi niyetli Türk dostu bürokratın özel görüşme talebini, çok sayıda gazetecınin önunde "Avrupalılara kendisinin ders vererek nutuk söyleme" olayına^evirdiği unutulmamıştır. Erbakan'sız "11 kumar borcu olmayan transfer milletvekili ile Mataracı'lar, Işgüzar'lar, Orhan Alp'ler ile" iktidar olan Ecevit, 1977'detam üyelik başvurusu yapmak bir yana, ilişkileri 5 yıl dondurmak yoluna gitmiştir. Sonra da 1980'de başvuracak bakan gensoruyla düşürülmüştür. Kaçırılan fırsatlar dizisi buna derler. Nisan 1987'de başvuracağımız anlaşılınca Ankara uyarılmış, "Şu dönem başvurmayın, konjonktür uygun değil" denilmiştir. Ancak, biz Türkler, 19751979 arasında altın yaldızlı davetiyeler, özel gönderilen heyetlerle başvuru çağrılarını gözardı ettikten sonra, "Şu ara başvurmayın" demeierine rağmen başımızı vurduk. Bugün olumsuz konjonktürdeyiz, ama her ilişkileri, bir 4 TürkiyeAT 'kaçırılan fırsatlar dizisi'dir. 1960lı, 70'li yıilarda en ileri ilişkiler düzeyini sağlayacak hukuki temelimiz vardı. Geliştiremedik. 1974 ve 1975'te gümrük indirimlerini yaptıktan sonra erteledik. zaman beklenmedik değişiklikler olmaktadır. Şartlar sık sık değişir. Avrupalıları eleştirmekte çok haklıyız. Son açıklama, yüzsüzlüğün, bağnazlığın, terbiyesizliğin, küstahlığın ta kendisidir, kuşku yok. Ancak biraz da kendimize bakalım. Refah tehlikesini öne sürüp destek isteyen partimiz, gidip Refah'ın kucağına oturdu. Cumhuriyetimizin, gerçek dost Bangladeş harcanırmış. Türkiye'ye bu anayasamızın temel ilkelerini dinamitlemek isteyenlere imkân verdi. Bu Avrupalı liderler de belki bir ölçüde güven bunalımına girdi. Kimin, hangi sözüne inanacaklardı ki.. Kaldı ki cumhuriyet hükümetinin başı, birinci öncelikli gezisini komşumuz Iran'a yaptı. 30 yıldır almak diplomasisi, aslında bu girişimin iç politikaya yönelik bir manevra olduğunun bilinciyle gelmek istememiştir. Sayın Erbakan'ın Singapur ve Malezya'ya kısa sürede planlayıp gerçekleştirdiği geziler, Türk Hariciyesi ile o kadar uyumlu planlanmıştır ki, aylar öncesinden planlanan, kadar yakın Tunuslu diplomat, "Gammuşi ile Türk başbakanı konuşarak neyi ispatlamak istiyor" diyor. Sudan ile ilişkiler de incelediğinde başka birçok ülkeyle hem de Müslüman ülkelerle ilişkilerimizi zedeleyebilecek boyutlar taşıyor. (ba