07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 lîYLÜL 2003. SAYI 911 Bilindiği gibi beyin hücrı*lerınde salınan ve komşu hücreye ulaşarak hücreler arası iletişimi sağlayan Adrenalin ve Dopamin gibi kimyasal maddcler vardır. Şizofrenisi olan kişilerde dopamin fazla miktarda bulunur Bunun sonucunda kişide hezeyan, halisiinasyon, dağınık davranış ve konuşma bozııkJukJan görülür." Şizofreninin erken belirtüeri şöyle sıralanıyor... "tsteksizlik.odasındandışarıyada sokağa çıkmama, arkadaş çevresinden uzaklaşma, garip uğraşlar edinme, olay ve konuşmalarıüzerinealınma.özelanlamlar çıkarma,kendikendinegülme,temizliğine vegiyimine dikkat etmeme." Uykuyla uyanıklık arasında.... Orhan Üskünerilk halüsinasyonugördüğünde 4 yaşında imiş. Evlerinin önünden geçen dereyi seyrederken, atlı kılıçlı askerlerin çarmıha gerilmiş birini getirdiklerini görmüş. Ilk nöbcti 16 yaşındayken gelmiş. 30 yıldır pençesinde olduğu hastalığın ilk belirtilerini şöyle anlatıyor: "Elim ayuğım kilitlenmiş tıpkı bir heykel gibi donııp kalmıştım. Zifiri karanlıkta sürekli savaşların içindeydim. Naziler, ordu]ar,generaller..." Daha çocukken ninesinden dinlediği masallarınetkisindekalıpkendinimasalkahramanı ya da sivrilmiş bir lider zannediyormuş. Zaman gelmiş Atatürk gibi nutuk atmış, zaman gelmiş Bruce Lee'ye, Deniz Gezmiş'e özenmiş. Hastalığının şiddetlendiği alevlenme dönemlerinde odasına kapanıp kitap okur, beynindeki seslerle yaptığı konuşmalan yazarmış. Şizofreni hastalarmın şimdilerdeönemli bir dostıı var. Kadere lanet etmektense, hastalığa inat yaşamı anlamlı kılmaya çalışan Şizofreni DostlarıDerneği... Dernek, "şizofreni " denildiğinde yüzlerde beliren o korkmuş ifadeyi ortadan kaldırabilmek için psikiyatrlar, hasta yakınları ve şizofreni tanısıyla tedavi gören kişiler tarafmdan 1996 yılında Istanbul' da kurıılmuş. Şu anda Taksim' de La Martin caddesindeki yeni binalardan birinde faaliyet gösteriyor. Genişçe bir apartmandairesiburası.Odalardanbiriyönetime, ikisi terapilere ayrılmış. Bir tanesi kütüphaneolarakkullanılıyor, birtanesinde de kayıtlar yapılıyor. Mııtfak olarak kullanılan bölümde bir de çay ocağı var. Odalar herkesin evinden getirdiği eşyalarla döşeli. Duvarlarda hastaların yaptığı resimler asılı. îçeriye girdiğimizde bir çoğu hastalığını ka bullenmiş, fakat hiç de hasta gibi görünme yen neşeli yüzlerle karşılaşıyoruz. Önce meraklı gözlerle bakıyorlar bize. Kendimizi ta nıttıktan sonra hepsi konuşmak üzere sırayagiriyor. Birköşeyeçekilip derin düşüncelere dalan da var, üç beş oyun kâğıdıyla fal bakanlarda.Masraflaryardımseverlerden toplanan parayla karşılanıyor. Çay, sigara ve yemek yapmak içinde makarna, pirinç gibi gıdalaralınıyor. Hasta yakınları da dernek te özel soslu makarnalar ve kısır yapıp hastalara ikram ediyor. Türkiye 'de psikiyatrik bir rahatsızlığa iüşkin kurulan ilk sivil toplum örgütii olan Istanbul Şizofreni Dostları Derneği'nde başkan Aysel Doğan "Dernek şizofreniden etkilenenleri bir araya getirerek bilgilerini arttırmak, rahatsızlığa ilişkin yaşadıkları duyguları paylaşmalanna olanak sağlamak ve tedaviyle ilgili giincel gelişmeleri üyelerimize ulaştırmayı amaçlıyor. Derneğimizde resim, müzik.folklorveyabancıdilkurslarıveriliyor. Gönüllü sağlık personelinin uyguladığı aile ve hasta terapileriyle devlet hastanelerinin eksiği kapatılmaya çalışdıyor" diyor. Derneğin şu andaki en önemli çalışması Dünya Psikiy atri Derneği' nin (WPA) 15 ülkede yürüttüğü "şizofreniyle ilgili damga (stigma) ve ayrımcılıkla mücadele" programını îstanbul' da resmi işbirliği çerçevesinde yürütmek. Bir de gündüz hastanesi projesi var. Böylece şizofrenisi olan kişilerin hali hazırdaki yeteneklerini yitirmelerini engellemek, toplumsal yaşamla uyum zorlııklarınıçöziimlemekve ilgili alanlaragöre yeni yetenekJeri kazandırmak amaçlanıyor. Şizofren akıllıdır.... Ortaçağda şizofreni hastalarını 'Deli' ya da 'Büyücü' damgası yiyip toplumdan soyutlanmışlar, hatta içlerinde 'cin' var diye diri diri yakılmışlar. Şimdi biie şizofreni hastalarına 'deli' damgası yapıştırılıyor. Oysa onlar şiddet ve saldırganlığın nedeni değil, kurbanı durumundalar.Toplumdaki bıı yanlışinanışa Aysel Doğan şöyle açıklık getiriyor. "Şizofren hastalarmın çoğu sakin, sessiz, kendi halinde, biraz eksantrik tiplerdir. Toplumun geneline uymazlar belki ama önemli başardar elde edebilecek zekâya sa hiptırler. Toplıınıdan u/.uk yaşamaları onla rıi^edöndüriır. 'Havaldünyası'gelişir. lcce sanatın ve bihmın her alanında oldııkça başarılı olabilırler." Aysel Doğan'ınsöylediklerinıdinleyince 4 Oscar'lı 'Akıl ()yunlan'(A Beautiful Mind) tilmini anımsıyorsunuz. Şizolreninın çemberinde 50 yıl yaşayan Nobel ödüllü John Nash'in hikâyesini... Hz.tsaolabilirim Şizofreni Dostları Derneği'ndeiki hastayla tanışıyoruz. Murat Babalı ve Ihsan Erdem. Ikisinin de olağanüstü yetenekleri ve kıskanılacak başarıları var. Murat, Saint Michel Lisesini bitirdikten sonra İTÜ Elektronik ve Ha berleşme bölümiinü kazanmış ancak hastalığı nedeniyle ikinci sınıftan terk etmek zorunda kalmış. Sürekli babasıyla annesinin kavgalarına ve annesinin yediği tokatlara tanıklık etmiş. Babasından nefret etmiş babasız olduğunu düşünmeyebaşlamış. Hastalığının alevlenme dönemlerindeise Hz. îsa olduğunu söylüyormuş. Hz. Jsada babasız dünyayageldiği için. Daha sonra ebced hesabından doğum tarihine göre kendine bir isim bulmuş. Ve kendini Hace Gazzaz kimliğindeki kişi olarakgörmeyebaşlamış. Murat'ınbunların yanında bir de muhteşem sayılabilecek resim yeteneği var. Onunyaratıcılığıvehayal giicii sınır tanımıyor. (Jldukça kısa süredeharikaJaryaratabiliyor. Bu yeteneği hastalığından sonra ortaya çıkmış. Ekonomiyi bir ayda kurtanrım... Ihsan Erdem ise Darüşşafaka Lisesi'ni, ardından Marmara Üniversitesi Iktisat Fakültesi'ni bitiriyor. Sonra SakaryaÜniversitesi Makine Mühendisliği'ni kazanıyor ancak o da Murat gibi hastalığı nedeniyle ikinci sınıftan terk ediyor. "Ben düşüncelerimin ciddiye alınmasını istiyorum. Türkiye eko noniisiııi bir ayda kurtarabılırim" diyor. Aysel Doğan şizofreniyeyakalanan oğlıı Serdar' dan sonra değişen hayatını şöyle anlatıyor: "Bu hastalık sinsice yol alır ve bomba gibi patlar. Bir bakarsınız karşınızda kriz geçiren bıri var. Ben şizofrenin en önemli ilacının ilgi ve sevgi olduğunu düşünüyorum.. Ben oğlumla konuşurken hep şöyle derim: Canım yav rum, biliyorum duyduğun sesler gerçek, sen yalan söylemiyorsıın. Yalanı beynin söylüyor." Gül Ünsal şizofreni hastası yakını olanlaraşuönerilerdebulunuyor: "Hastanızınrakibi değil dostıı olduğunuzu unutmayın. Yapmak istemediği işler karşısında zorlamayarak, ilgi gösterdiği aktivitelere teşvik edin. Cîünlük yaşamdaki olaylardan söz etmeyi deneyerek, ev işlerinde sorumluluk verebilirsiniz .Oncelikle temizlik giyim ve düzenli yemek konusuna dikkat edin ve en önemlisi sosyal ortamlara katılması yönünde önerilerdebulunun, ancak aslaısrarcı olmaytn. Sakin veyavaşseslekonuşarak,basit cümleler kurun. Neyi niçin yaptığınızı mutlaka açıklayın. Onların hayatı yeniden öğrenmeyeçalıştıklarını unutmayın... Umutsuzluğa kapılıp her şeyin sonuymuş gibi davranmayın." • Şizofreni Dostları Derneği üyeleri geçen ay Almanya Konsolosluğu'nun davetlisi olarak Almanya'nın Hamm kentine gittilet: Hastalar, oradaki şizofreni hastalarıyla tanıştdar, hazırladıkları folklor gösterisini sergilediler, dosduklar kurdular...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle