Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
;t 6 TEMMUZ 2003. SAYI 902 dık. Arkamızabirgünlükgazetenin desteğini almıştık. Dergi piyasaya çıktığında kıyametler koptu. Devletadınayapılan"bupolisyalancı,bupolis DevYol'cu" açıldamaları çok cılızkaldı. Işkence şemalarını yabancı dergilerden aldınız diyetutturmuşlardı. Halbukiişkenceşemaları bir polisin tarifi üzerine belki de ilk defa lstanbul'daçiziliyordu. Amnestylnternational ve Human s Watch gibi örgütler ydlarca bizim şemalan kullandılar. Dergi,100 binin üzerinde basıldı. îkinci baskıya geçecekken toplama kararı çıkartıldı. Ama saldırı püskürtülmüştü. Îkinci Pazar devamı yayımlandı. Sedat Caner itirafların ardından Barolar Birliği güvencesi altında savcıhğateslimoldu. 100 bin tiraja ulaşan bir Dergi eskisinden daha iyi olmak zorundaydı. Nokta adeta insanların aklından geçeni okuyordu. Durmadan üretiyorduk. Konu yelpazesi fevkalade genişti. Toplum içindeki tartışmalar, muzır yasası gibi güncel konular, batan milyarlar, yakılan filmler, bekâret, sıkıyönetim mahkemeleri, tarikatlar, fahişeler, sübyankoğuşları, Nâzım'ın Kaçış Öyküsü, 12 Eylül Mültecileri, Kanlı lMayıs. Amahiçbiriboşlafüzerinden yayımlanmıyordu. Planlı bir biçimde belgesi bilgisi, hikâyesi, fotoğrafı kotarılıp çarpıcı bir biçime sokuluyordu. Büyük çoğunluğu sus pus eden askeri darbeye "habercephesi'nden saldınyordu. Üslup zarif, kullandan dil popülerdi. Muhalefetin dozu tiraj yükseldikçe artmıştı. Okurmuhalefetin değerini biliyordu. Nokta da muhalefeti lafla değil haberler aracılığıylayapıyordu. Yayımlanamazsanılanhaberleri araştırma ve bilgi ile donatıp yayımlıyorduk. Nokta günlük gazeteleri etkilemeye başlamış, siyasi ve toplumsal anlamda neredeyse militan denilebilecek muhalif bir çizgi tutturmuştu. Haberleriçin kılıkırkyanlıyordu.Ne kadar az hata yapıldığını anlatabilmek için bir anımı aktaracağım. Oral (Çalışlar) hapisteydi. ÜsküdarPaşakapısı Cezaevinde yatıyordu. Görüşe gitmiştim. Ziyaret yerinde beklerken gardiyan sandığun ama yüzii bir yerden tanıdık gelen lacivert giyimli bir genç adam yanıma geldi. Kibar kibar, "burada beklemeyin şöyle buyurun" diye yol gösterdi. Gardiyan Devamı arka sayfada Tartışmalar... Her pazartesi sabahı büyük bir toplantı yapılıyordu. En az 10 kişinin katıldığı toplantıda konular masaya seriliyordu. Bir konuyu, soluk Solıığa birkaç gün tartıştığımız oluyordu. Hep askeri müdahale ile başı belaya girmiş kişilerdik. Ama başka başka görüşlerdendik. Sivri bir konu ortaya atıldığında hemen saflaşıyorduk. Adil Özkol derginin freniydi ve bu görevi benimsemişti, Aramıza yeni bir kişi katıldığında denge değişiveriyordu. Dışarıdaki baskı ortamı, yasaklar ve ağzına kadar dolu olan hapishaneler yani hayatın gerçekleri militan çizgiyi bir biçimde hâkim kıljyordu. Ercan Anklı iki çizgi arasında gidıp gelenlerdendi. Öldükten sonra "Elinı ateşe sokmayan bir adamdı" diye tanımlandı. Bu pek doğru değildi. Sonunda elinı ateşe sokmadan rahat edemiyordu. Ama gönlünde hep bir Stern yani çıplak kadın kapaklı dergi çıkarmak yatıyordu. Bir de yayın kurulumuz vardı. Buraya Nokta'nın sorumlurı ile Nokta dışındaki dergilerin sorumluları Duygu Asena ve Hıncal Uluç; Genel Koordinatör Mustafa Özyürek, ve idarenin sorumlusu Deniz Insel de katılıyordu. Katılanlar ev ödevi olarak dergiyi okumak zorundaydılar. Hıncal Uluç'un alabildiğine kışkırtıcı davranıp moral bozduğunu Hilmi Yavuz'un daha çok derginin diliyle ilgilendiğini, Duygu'yu ve Mustafa Bey'i demokrasi cephesinin destekçileri olarak hatırlıyorum. Nokta'da çalışanların en az yansı kadındı Taze bir dergi çıkarabilmek için her cuma pastalar, viskiler, Ercan Anklı ve pahalı sigaraları eşlığinde sabahlara kadar hem çalışır henı de eğlenirdık. (Tuğrul da ikinci yılın sonunda sabahlanan gecelerden birinde içindekileri döküp istifa etmişti.) "Fazla mesai almamız gerekiyor" dediğimizde, "Ama siz burada eğleniyorsunuz" yanıtını almıştık. îşler keyifli bir hava içinde ortak kotarılıyor, yazılar ya çok imzalı ya da imzasız yayımlanıyordu. Kişisel hırslann üstü örtülmüştü. Maaşlar arasında uçurumlar yoktu. Ama zam zamanları kişisel pazarlık yöntemi yıpratıcı oluyor, müthiş gerginlikler yaşanıyordu. O yıllarda Babıali'de gazetecilerin önemli bir bölümü sendikalıydı. Biz de sendikalı olmaya karar verliştik. îdarecimiz Deniz Insel, Ercan Anklı ile aramızm sonsuza kadar bozulacağını söylerken ağlıyordu. Her konuda demokrat olan Ercan Anklı meğer, sendikadan nefret edermiş. Türkiye'yi kurtarmaya kalkan Nokta'cılar, sendika faaliyetini başlatmadan bitirmek zorunda kalmışlardı. • Kapak tasarımlarını Salih Memecan yapıvordu.