Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 TEMMUZ 2003. SAYI 902 deniyle başka kadınlar ölmeyecek ama o öldü. Emine, Gümüştepeli, bir sevdiği var, onunla evlenip mutlu olmanın hayalini kuruyor, derken bir gün babası onu istemediği biri ile başlık parası alarak cvlendirmck istiyor. Isyan ediyor Emine, o satıhk bir mal değil, üstelik sevdiği de var. I ler şeyi göze alarak başkaldırıyor, ailesinden çevredekilerden olumsuz yakıştırmalar duyuyor, değerini kaybettiğini söyleycnler oluyor ama sonuçta istediği gençle başlık parası olmaksızın evleniyor. Bıı ilk adım başka genç kızlara da örnek oluyor, artık o köyde hiçbir genç kız başlık parası alınarak evlenmiyor. Bravo Emine, sen bunları göze aldın, o köyde olmazıoldurdun. Kamile'yi sadece sesinden tanıyorum, o bir köylü kızı ama üniversitede felsefe okuyor, binbir güçlükle liseyi bitirmiş, iiniversiteyi kazanmış ama parasızlık nedeniyle okuyamayacakkcn kaderine boyun eğmeyip duyarlıkişivekurumlaraulaşmış.burssağlayarak okuyabilme şansı elde etmiş. Ben de Atatürk'eyakışırbirkadınolacağım.onun ilkelerini yaşatacağım, ülkemin çağdaşlaşmasında etkin olacağım diyor. Yolun açık olsun. Yeter Hanım'ı da görmedim ama eşinden dinledim. Bir baba en küçük iki çocuğunu okula göndermek için çırpınıyordu, nüfus cüzdanları olmadığı için okula alınmayan çocuklan için devletin kapısını çalmıştı. Nüfus cüzdanı çıkartıhr zor değil, dendiğinde, ama anneleri ölmüş yanıtı geldi, olsun, ama annenin de nüfus cüzdanı ve resmi evliliği yoktu. Bir kadın düşünün doğuyor, nüfus cüzdanı alamıyor, evleniyor, çocuklar doğuruyor ve yaşamdan ayrılıyor sanki hiç doğmamış, sanki hiç yaşamamışgibi... Halime, Emine, Asiye ve diğerleri, kışın yolu kapanan bir ilçede yaşıyorlar, üstelik okul binasına çok yakın mesafede ama orda kızların okutulması hoş karşılanmıyor, biraz da ekonomik zorluk var, aile çok çocukları içinde ancak erkek çocukları okutabiliyor. Her biri henüz okul çağında, okumak ister misiniz sorusuna parlayan gözlerleevet di yorlar. Ailc ekonomik destek olduğıında okutma sözü veriyor, milli eğitim müdurü okula kayıt yapıyor ve bu kızlarımız artık okullu.Onikionüçyaşlarındakibu kızlarımız birinci sınıfa başlıyorlar, onlar bu yıl ikinci sınıfın en çalışkan öğrencileri.Ellerindentutulursayolgösterilseher biri çağdaş kadın olma yolunda, yeter ki bizaydınlarbıınııgerçekleştirebilelim. Terör göçü nedeniyle köylerini terk eden, göç yerinde okula gidemeyen kızlarımızdan biri de Vehime. O şimdi onbeş yaşlarında, okumayazma kursıına gidiyor, oldukça utangaç, ne yazık ki yaşını bile bilmiyor, sorulduğunda yirmi iki diye yanıtlıyor. Ne acı bu gencecik kızımızınyaşındanbilehaberdarolmaması. Ama yine de o eğitimin gereğine inanmış, kendine aydınlık yolu seçmiş, bu yolda yaşını da öğrenecek mutlaka. Gülsün, henüz 13 yaşında, ilkokula gidiyor, üç yıldır şeker hastası. Oldukça yoksul bir ailenin beş çocuğundan biri. Şeker hastalığı özel bakım ister, tedavi ister bir de okumak var, bunları gerçekleştirmek çok zor. Ama o "Diyabetli Çocuklar için Bir Işık da Siz Yakın" projesinden burs alarak hem sağlıklı hem dc eğitimli olmaya karar vermiş. Başka hastaları tedavi etmek, onları mutlu kılmak için doktor olmak istiyor. Ayla, Meral, Canan ve diğerleri, onlar eğitimli kadınlar ya kendi işleri ya da eşlerinin işleri nedeniyle kırsalda yaşıyorlar. Kırsalda yaşamın güzelliklerini gör mck yerine olumsuzluklarına takılmışlar. Kafalarını boşaltmak için, haftanın belirli günlerinde okey oynuyorlar. ParaIıgünleryaparak23çeşityiyecekhazırlayarak kendilerini rahatlatmaya çalışıyorlar. Insanın inanası gelmiyor, oysa bu kadınlarımız yaşadıkları kırsal alanda, aydınlanma, çağdaşlık yolunda neler neler yapabilirler. Yine de onlara bu ışığı gösterecek birileri olacak mutlaka. Resmiye artık lise öğrencisi, babasını hatırlamıyor bile, okuyabilmek için küçük yaşından beri pamuk tarlalarına çalışmaya gidiyor, işler okullar kapanmadan başlıyor, okullar açıldıktan sonra da dcvam ediyor, kendi çabasıyla okuyan bu kızımızın en büyük hayali, karnelerin dağmldığı gün karnesini alabilmek. Ne yazık ki o, eğitimi boyunca pamuk tarlalarında olduğundan hiç o günü yaşayamamış! HaticeTeyze67 yaşında, okumayazma kursuna gidiyor, neden biliyor musunuz? Bir yere gittiğinde nerede olduğunu belirten bir not bırakabilsin diye! Işte böyle, bunlar bizim kırsalın kadınları, onlar gibi niceleri var. Ya biz, ülkesini scven, tam olarak aydınlanmasını isteyenler ne yapıyoruz? Nâzım Hikmet'ten "Hayallerimiz yüzlerindedir sevdiğimiz kadınların, görelim görmeyelim karşımızda dururlar, gerçeğimize en y alun ve en uzak " dizeleri ile tüm kadınların çağdaşlaştığı güzel ülkemizemerhabadiyerek...# D E R G t D E N Dünyamızda her şey unutulmaya mahkum. Ama unutulanları hatırlatmayı iş edinenlerin sayısı da az değil. Çok sevdiğimiz Ütopya kitabının yazarı Thomas More'un keUesinin kesildiğini biliyor muydunuz? 8 Temmuz 1535 yılında öldürülen Thomas More'u andık asırlar sonra. Ayfer Dinçkurt'a, Thomas More'u hatırlattığı için teşekkürler. Bir geçmiş zaman dergisinin hikâyesini anlatıyoruz bu hafta.. Kimi dergiler yaşadıkları dönemin aynası oluyorlar. Akbaba, Akis, Yön gibi... Nokta da böyle bir dergiydi. Bu yüzden unutulmayanlar arasında yerini aldı. Ercan Arıklı'nın ölümü 1980'li yılların Nokta'sını yeniden konuşulur kıldı. Çıkışının 20. yılında, birinci ağızdan, biraz da anılarla karışık olarak Nokta'yı okuyacaksınız. Bu hafta önemsediğimiz bir ropörtajımız da "Kürtaj"... Marmara Üniversitesi îletişim Haber Ajansı Miha'dan Özlem Şimşek kürtaj konusuna eskiden beri ihmal edilen boyutu katti; erkeğin konumunu. Bu röportajda kürtaj yüzünden yalnız kadınların değil erkeklerin de acı çektiğini okuyacaksınız. Hayatımızı kolaylaştıran, zenginleştiren internet bir gün yok oluverdi. Internetin hayatımızda gitgide daha fazla önem kazanan yerini doldurmanın ne kadar zor olduğunu anladık. internet bağlantılarımız neden kesildi, bir daha kesilmemesi için yeterli önlem alındı mı?.. Uzman gözüyle Kerem Batır yazdı. Geçen hafta Ismet Kür'ün yazısında kullandığımız Ersin Alok imzalı fotoğraf Istinye yalılarından söz eden yazımıza pek de uygun değilmiş. Anadolu Hisarı'ndaki Hekimbaşı Salih Efendi yalısının sahipleri yaptığımız yanlışhğı düzeltmemizi rica ettiler. Keyifli bir hafta sonu diliyoruz... ÎPEK ÇALIŞLAR îmtiyaz Sahibi: Yedi Mayıs Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ adına tlhan Selçuk • Sorumlu Müdiir: MehmetSucuB Yayın Yönetmeni: Ipek Çalışlar I Görsel Yönetmen: AynurÇolak • Baskı: Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık San. ve Tic. AŞ Matbaası Esenboğa Yolu 13. km. Pursaklar/Ankara • Idare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34334 lstanbul. Tel: (0212) 512 05 05 • Reklam: Publi Media 24 kadından biri olunca insan her alanda başarılı olmak için çok büyük gayret sarf etmek zorunda. Bu açıdan erkeklerden daha zor bir durumdayız. Gene de hedeflerim arasında yazarlığa devam etmek var." Kadınerkek eşitliğinin sağlandığı ve kadının haklarını tümüyle aldığı ülkelerde, ekonomik refahkadaryaşamkalitesininde yükseldiğine dikkat çekiyor. AKP'li kadın milletvekillerinden şöyle söz ediyor: "Gerek meslek açısından, gerekse temsil açısından AKP'nin kadın milletvekilleri de son derece çağdaş görüntüde temsil edilebilecek kadınlar. Onlara dış görev verilmemesiniben üzüntüylegözlemliyorum. Onlarda ilginç bir çelişki var. AKP'li kadın milletvekilleri bizimle aynı görüşte olduklarını söylüyorlar. AmaokadınlarınMeclisdışında çok fazla etkili olmadıklarını görüyoruz. Halbuki AKP milletvekilleri eşlerini götürüyorlar ve o eşleri Türkiye'nin bizim vermek istediğimiz görüntüyü vermiyorlar. Buna engel olmaya çalışıyoruz ama birkaç misli daha çalışmalıyız. " •