21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Silahlı çatışmalarda her bir saatte 35 kişi ölüyordu bu katliam başlamadan önce. Ve bu korkunç salgının aşısı üretilmemişti, dediklerine göre... ŞEBNEM KORUR FÎNCANCI apatist lider Marcos "paranın ve korkunun savaşı*"na"HAYIR"ı, mmmM Meksika'dan dünyaya bulut olarak göndermişti. Tüm "HAYIR"larımız bulut olup Irak'tayanankardeşlerimizin.insanlığın yanmasını engelleyen yağmııra dönüşmeli. Akan yağmurun sel olup sürüklemesini bekliyoruz bu yangına kibrit çakanlarıntümünü. Dünyanın tek egemeni olmak için, çırpınıp duruyor Amerika Birleşik Devletler aygıtını ellerin de tutan emperyalistlcr. Bu amaç uğruna yıllardır süren bir oyunu sahneyekoymaktalar. Ellerinden kaçıverecekmiş gibi olmasına asla katlanamıyorlar dünyanın. Demokrasi çığlıkları arasında, demokratik hakların pervasızca gasp edilmesine utanmazca seyirci kalıyor tüm işbirlikçiler. Bir sonraki gaspta ne de olsa kendileri rol alacaklar. Ulus çığlıkları atanlar insanları ogerçek dışı sınırların içinde olmadıklan sürece yok etmenin fütursuzluğundalar. Bilmem hangi paylaşım savaşında çizilmiş sanal sınırlar, insanlardan değerli kılıyor ulusları. Aramızdaki farkın bir DNA sarmalındaki birkaç noktacıktan öteye gitmediğini bilmek, her kültürde bir diğerinden izleri sürmek yetmiyor anlaşılan. Para bu dünyada tek değer kılınmaya çalışıhrken, insan gittikçe daha çok değersizleştirilmeye çalışdıyor. Satın alınaninsanlarbize bu savaşı savunuyor. Her gün satır aralarında, paranın değersizleştirdiği insanların sözleriyle savaşın gerekliliği anlatılıyor. Reklamlann f arasında bize izlettirmeyi uygun gördükleri temiz savaşı aktanyorlar. Pazaryerindeöncekadınlarve çocuklar katlediliyor. Göğsüne ABD reklamı alınmış formalarıyIa bize savaşın "akıllı" füzelerlene kadar kolay olacağını göstermeye çalışıyorlar. "Akıllı" füzderpazar yerlerini talan ederken, egemenlerekurban edilen askerlerin gözlerinde korkunun izleri seçiliyor. Para yaşamlanmızda bunca değer kazanmalı mıydı? Insanın değeri ne zaman parayla değiştirildi ? Çok önceleri... Şimdi yeniden insanı değerli kdmaya, değerini anımsatmaya gereksinim duyuyo ruz. Yüksek sesle bu değeri anımsatmaya çalışırken, paranın tapanları korkuyu öğreniyorlar. Korku onlar için yeni sayılmaz. Her korktuklarında bunu yapıyorlar. Dünyayı paylaşmak adına, insanın değerini hiçe sayarak savaşlar çıkarıyorlar. Her savaştan daha da çok yara alarak çıkıyor insanlar. Toparlanmaya çalışırken o insanlar, korku yükseliyor yeniden .Para, satın almaya yetiyor değersizleşen insanlan. Paranın satın alamadığı insanlar, derin bir utancı paylaşıyorlar hep birlikte. Dünyanın her yerinde, aynı günlerde, aynı saatlerde buutancıhaykınyorlarvargüçleriyle. Dünyanın sanal sınırlarını kaldırmayı başarıyorlar böyle günlerde. Savaş yokmuş gibi yapanlar, daha önce de açlık yokmuş gibi yapıyorlardı. Hastalıklardan ölen çocukların hesabını tutmuyor, her bir "akılirfüzeiçinharcananparalar ile aşılanacak çocukların hastalanmaya bile zamanları olmadan o füzelerle ölebilmeleri için ellerinden geleni artlanna koymuyorlardı. Silahlı çatışmalarda her bir saatte 35 kişi ölüyordu, bu katliam başlamadan önce de. Ve bu korkunç salgının aşısı üretilme mişti dediklerine göre. Bu savaşı da paraya tahvil edenlerin yaptıkları yayınları, ettikleri sözleri ve yarattıklan yalancı dünyayı hep birlikte gözler önüne sermeliyiz. Savaş çığırtkanları bu kez yenikdüşmeli. Paranın satın alamayacağı değerde insanlan çoğaltmaktan geçiyor savaşın, bu büyük salgının önünde durmanm yolu. Savaşlar parayı çoğaltmanm, insanı değersizleştirmenin yolu olmadan önce davranmalıyız bu kez.# *tsyancı ikinci komutan Marcos'un bu savaşı tanımlamasıdır. Boğaziçi Üniversitesi'nden mektup Vazgeçme çocuk Yorulma ve sakın bırakma avucundan uçurtmanın ipini. Rüzgârdan başka kimsenin uçurtmana dokunmasına izin verme isteyen ölüm olsa bile... Çünkü son tüfek sustuğunda değil, son uçurtma düştiiğünde kazanacak kötü adamlar. Çünkü savaşın diışüremediği tek kale, yarına olan inanç kaldı insanlığın elinde... Sen kı, o umııdun diğer adısın; sakın küçük görmekendini! Biliyorum çocuk, anlatamam sana savaş ne demek. Ne söylersem söyleyeyim, savaş bundan böyle senin için; açlıktan ölen bir kardeş ve babanın gidip de dönmediği yer anlamına gelecek Böylece bazı çocukların babalan daha fazla pasta yiyecek, daha fazla silah kusacak fabrikalar. Sırf sıze yardım edebilmek için, yiyecek ambarlarınızı bombalayacaklar. Daha da çok minnettar kalmanız için ekinlerinizi yakıp, ancak yarınız açlıktan öldükten sonra petrolü nüz karşılığında önünüze yemek artıklannı koyacaklar. Sesinizin bir daha hıç çıkmaması için, daha yüksek ceset kulelerinin üstünde demokrasi (!) kuklaları hediye edecekler size; ama sizin oynama sıranız hiç gelmeyecek, ipler hep onların ellerinde... Böylece bir ömür çalışsamz da, ödeyemeyeceksiniz şükran borcunuzu... Babanın nereye ve neden gittiğini, ne zaman döneceğini soruyorsıın. Ölüm ne demek diyorsıın, diyorsun ki ölüm denilen yer bizim evden çok mu uzak? Evet çocuk! Ölüm denilen yer sizin evden çok uzak ve ne yazık baban bir daha hiç dönmeyecek. O vakit babana senin hiç anlayamayacağın isimler verecelder. Ona kahraman diyecekler, belki de onun yerine senin göğsüne adına madalya denilen parlak bir demir iliştirecekler ve sen sevtneceksin yeni bir oyuncağın oldu diye; ama ömrün boyunca da, o parlak madalyayı babanla değiştirebilmeyi dileyeceksin... Aynı şey, babanı öldürdükten sonra kendisi de ölen askerin çocıığunun başına da gelecek ve hanginizin babasının kahraman, hanginizin babasının cani olduğu kararını kimse veremeyecek... Bunu böyle bil ki, savaşta, savaştan başka herkes masumdur kendince. Biliyorum ki benim tüm bu anlattıklarıma rağmen düşlerin devam edecek. Hiç okula gitme şansın olmasa da, büyüyünce doktor olacaksm. Baban ve kardeşin geri gelecekler akşam yemeği vakti gelince. Kötü adamlar hiçbir zaman galip gelemeyecek, geldikleri gibi dönecekler o kapkaranlık gölgelerine. Attığın o küçücük taş, devirecek kocaman tankı ve ne olursa olsun bırakmayacaksın uçurtmanı! Işte o zaman, o yaşlı adam haklı çocuk çocuk. Siz, azala azala çoğalacaksınız ümit ettikçe ve o kötü adamlar çoğala çoğala azalacaklar; masum insanların kanlarınıemdikçe... Sakmyanndan vazgeçme çocuk! 9 Boğaziçi Üniversitesi Edebiyat Kulübii Yaratıcı Yazım Komisyonu adına
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle